Akciğer Kanseri
Yazar Burak Şakar • Onkolog • 30 Ocak 2018 • Yorumlar:
Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri
Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri (KHDAK) malin (kanser) hücrelerin akciğer dokusunda oluşmalarıyla ortaya çıkan bir hastalıktır.
Akciğerler nefes almamızı sağlayan, göğüs kafesimizde yerleşmiş koni seklinde organlardır. Nefes aldığımızda vücudumuza oksijen getiren organlar akciğerlerdir. Nefes verdiğimizde de atık ürün olan karbon dioksidi dışarı atmamızı sağlarlar. Her bir akciğerin lob adı verilen bölümleri vardır. Sol akciğerin iki lobu varken, sağ akciğer biraz daha büyük olup üç loba sahiptir. Trakea adı verilen soluk borusundan bronş adı verilen tüpler çıkar ve bunlar sağ ve sol akciğere giderler. Bazen bronşlar da akciğer kanserinin bir parçası olabilirler. Alveol adı verilen küçük keseler ve bronşiyol denilen ince tüpler akciğerin iç yapısını oluştururlar.
Plevra adı verilen ince zar akciğerlerin dışını sarar ve göğüs duvarı boşluğunun iç yüzüne doğru uzanır. Bu da plevral boşluk adı verilen bir kese oluşturur. Plevral boşluk akciğerler nefes alıp verme sırasında rahat hareket etmesini sağlamak için az miktarda sıvı içerir.
KHDAK'nin bir çok tipleri bulunmaktadır. Her bir tipi değişik kanser hücreleri içerir. Bunlar mikroskop altındaki görünüşlerine göre dört ayrı tipe ayrılmaktadır:
Skuamöz (Epidermoid) hücreli karsinom: Kanser balık pullarına benzeyen düz hücrelerden başlamaktadır. Epidermoid karsinom olarak da adlandırılır.
Büyük (Large) hücreli karsinom: Kanser akciğerlerdeki çeşitli tipteki büyük hücrelerden başlamaktadır.
Adenokarsinom: Kanser alveollerin içini döşeyen ve mukus gibi maddeler de üretebilen hücrelerden başlamaktadır.
Nadir görülen tipler : Pleomorfik, karsinoid tümör, tükürük bezi karsinomu, ve sınıflandırılamayan karsinom olarak bilinen tiplerdir.
Sigara içmek KHDAK' ne yakalanma olasılığını arttırmaktadır. Sigara, pipo ve puro kullanmak akciğer kanserinin en sık nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Daha erken başlamak, daha sık içmek ve daha fazla yıl kullanmış olmak riski arttırmaktadır. Sigara bırakıldığında risk yıllar içinde azalmaktadır.
Akciğer Kanseri İçin Risk Faktörleri:
Sigara, pipo, puro içiyor olmak veya geçmişte içmiş olmak
Pasif içiciliğe maruz kalmak
Ailede akciğer kanseri olması
Göğüs veya memeye radyoterapi almış olmak
İş yerinde asbest, krom, nikel, arsenik, kurum veya katrana maruz kalmak
Ev veya iş yerinde radon gazına maruz kalmak
Hava kirliliği
HIV virusu ile enfekte olmak
Ağır sigara içicisi iken korunma amaçlı beta karoten türevleri kullanmak (Ne yazık ki tam tersi etki yarattığı ve akciğer kanseri riskini arttırdığı anlaşılmıştır)
KHDAK'nin (Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri) olası belirtileri:
Bazen akciğer kanseri bir belirti vermez ve başka bir durum için çekilen akciğer röntgeninde tesadüfen bulunur. Belirtiler akciğer kanserinden veya sahip olduğunuz başka bir hastalıktan da kaynaklanabilir.
Göğüste rahatsızlık hissi veya ağrı
Geçmeyen veya zamanla kötüleşen öksürük
Nefes almada güçlük
Wheezing( nefes alırken ıslık sesine benzer ses çıkması)
Balgamda kan görülmesi
Ses kısıklığı
İştah kaybı
Sebebi bilinmeyen kilo kaybı
Halsizlik
Yutma güçlüğü
Yüzde veya boyun damarlarında şişme
Akciğer kanseri tanısında kullanılan testler ve KHDAK'nin evreleri:
Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri'nin tanısını koyma amaçlı testler ile evreleme amaçlı olanlar genellikle eş zamanlı olarak yapılırlar. Bu amaçla yapılan test ve prosedürlerin bazılar şöyledir:
Fizik muayene ve hikaye: Hastanın tam fizik muayenesi yapılır ve alışkanlıkları, hastalık geçmişi, almaış olduğu tedaviler öğrenilir.
Laboratuvar testleri: Doku örneği alınması (biyopsi), kan, idrar veya başka sıvıların testleri yapılır. Bu şekilde yapılan testler ile hastalığın tanısı, tedavi planlaması ve kontrolü veya hastalığın zaman içindeki takibi mümkün olmaktadır.
Göğüs röntgeni: Göğüs içindeki organların ve kemiklein resminin çekilmesi demektir.
Bilgisayarlı tomografi( BT): Vücut içindeki organların detaylı ve çeşitli açılardan alınan reimleridir. Damar ve/veya ağız yoluyla verilen bir boya ile alınan resimlerin ayrıntıları arttırılabilir. Tam evreleme için sintigrafi denilen yöntemle BT birleştirilerek PET-BT yapılması da gerekebilir.
Balgam sitolojisi: Bir patolog tarafından balgam veya akciğerden gelen mukusta kanser hücrelerinin araştırılmasıdır.
İnce iğne aspirasyonu: İnce bir iğne kullanılarak akciğer dokusu veya sıvısından örnek alınmasıdır. Alınacak örneğin yeri BT, USG gibi görüntüleme yöntemleri ile saptanarak yapılır. Örnekler bir patolog tarafından mikroskop altında incelenir. İşlemden sonra hava sızıntısı olmadığından emin olmak için akciğer röntgeni çekilir.
Bronkoskopi: Anormal olan alanları görebilmek için trakea ve büyük hava yollarının içine bakma yöntemidir. Ucunda bir ışık ve lens olan ince bir tüp şeklindeki elastik bronkoskop burun veya ağızdan sokulmasıyla yapılır. Bronkoskopun ucunda gerektiğinde doku örneği almaya yarayan bir ekipman da bulunur. Alınan doku örneği patologbtarafından mikroskop altında incelenir.
Torakoskopi: İki kaburga arasına yapılan bir kesikten torakoskopun sokularak göğüs boşluğu içindeki anormal yapılar arandığı cerrahi bir işlemdir. Torakoskopun ucunda gerekirse doku örneği alabilecek ekipman vardır ve alınan örnek patolog tarafından mikroskop altında incelenir.
Torasentez: Plevra yaprakları arasındaki sıvıdan bir iğne kullanılarak örnek alınmasıdır. Alınan sıvıyı bir patolog kanser hücreleri açısından mikroskop altında inceler.
İmmunhistokimya: Alınan örneklere bir antikor. boya veya radyoizotop eklenerek dokudaki bazı antijenler saptanmaya çalışılır. Bu yöntem bize değişik kanser türlerini birbinden ayırt etmede yardımcı olur.
Prognozu (İyileşme şansı) ve Tedaviyi Etkileyen Faktörler:
Kanserin evresi (Tümör büyüklüğü, akciğer dışına çıkıp çıkmaması gibi)
Akciğer kanserinin tipi
Öksürük, nefes darlığı gibi belirtiler
Hastanın genel sağlık durumudur
KHDAK'nin (Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri) Evreleri
Akciğer kanseri tanısı konulduktan sonra kanserin akciğerler içinde veya dışında yayılıp yayılmadığını anlamak için testler yapılır. Çünkü kanser komşuluk yoluyla, lenf yoluyla ve kan yoluyla vücudun diğer bölümlerine yayılabilmektedir.
KHDAK'nin şu evreleri bulunmaktadır:
Okült evre
Evre 0 (karsinoma in situ)
Evre I
Evre II
Evre IIIA
Evre IIIB
Evre IV
Kanser teşhisinden sonra kanserin gerek akciğerlerde gerekse başka organlarda yayılıp yayılmadığını anlamak için çeşitli testler yapılır. Bu, tedavi planı için büyük önem taşımaktadır.Testlerden bazıları zaten tanı aşamasında yapılmış olabilir; ancak evreleme için diğer bazı testler gerekmektedir:
MRI (magnetik rezonans görüntüleme)
BT (bilgisayarlı tomografi)
PET-BT (pozitron emisyon tomografi) Bu yöntemlevücuttaki kanserli hücreler aranmaktadır. Küçük miktarda radyoaktif glukoz damar yolu ile verilir ve Pet tarayıcı vücut etrafında döndürülerek vücutta glukozun kullanıldığı bölgelerin resimleri alınır. Malin tümör hücrelerinin olduğu yerler bu hücreler glukozu fazla kullandığından normalden daha parlak olarak görüntü vermektedir.
Tüm vücut kemik sintigrafisi: Çok küçük miktarlarda verilen radyoaktif madde sonrası kemiklerde toplanan materyalin bir tarayıcı ile saptanmasıdır.
Akciğer fonksiyon testleri (PFT): Akciğerlerin nasıl çaliştığını anlamak için yapılan testlerdir. Bu tastla akciğerlerin ne hızda havayı tutabildiği ve ne hızda dışarı attığı ölçülür.
Endoskopik ultrason (EUS): Ucunda bir ultrason probu olan bir endoskop vücuda sokulur. Bu sayede yüksek enerjili ses dalgaları ile iç doku ve organlar incelenir. Aynı anda gerekirse akciğer, lenf nodları ve diğer dokulardan İİAB (İnce iğne aspirasyon biyopsisi) alınabilir.
Mediastinoskopi: İç organlara, dokulara ve lenf nodlarına bakmak için kullanılan bir cerrahi işlemdir. Göğüs kemiğinin üzerinden bir kesi yapılarak mediastinoskop göğüs boşluğundan içeri sokulur. Bu sırada dokunörneği alıp mikroskop altında incelemek mümkündür.
Ön Mediastinotomi: Göğüs kemiğinin yanından yapılan bir kesi ile girilir. İşlem sırasında doku örneği almak ve mikroskop altında incelemek mümkündür. Chamberlain prosedürü olarak da adlandırılır.
Lenf nodu biyopsisi: Bir lenf nodunun kısmen veya tamamen çıkartılarak patologbtarafından mikroskop altında incelenmesidir.
Kemik iliği aspirasyon ve biyosisi: Kalça kemiği veya göğüs kemiği bölgesinden ilik ve küçük bir parça kemik alınarak patologbtarafından mikroskop altında incelenmesidir.
KHDAK'nin evreleri:
Okült evre
Evre 0 (karsinoma in situ)
Evre I, tümörün yalnızca bir akciğerde bulunduğu ve lenf bezlerinde bulunmadığı evredir.
Evre II, kanserin tümörün bulunduğu akciğerin çevresindeki lenf bezlerine yayıldığı evredir.
Evre IIIa, kanserin tümörün bulunduğu akciğerle aynı taraftaki nefes borusu, göğüs duvarı ve diyaframın çevresindeki lenf bezlerine yayıldığı evredir.
Evre IIIb, kanserin diğer akciğerdeki veya boyundaki lenf bezlerine yayıldığı evredir.
Evre IV, kanserin vücudun geri kalanına ve akciğerlerin diğer kısımlarına yayıldığı evredir.
KHDAK nde tedavi:
Akciğer kanseri nasıl tedavi edilir?
Akciğer kanseri tedavileri kanserin tipine, kanserin evresine (ne kadar yayıldığına), yaşa, sağlık durumuna ve ek kişisel özelliklere bağlıdır. Kanser için genellikle tek bir tedavi olmadığından hastalar bazen bir tedavi kombinasyonu ve palyatif bakım alırlar. Başlıca akciğer kanseri tedavileri ameliyat, kemoterapi ve/veya ışın tedavisidir. Ancak immünoterapi, hormon tedavisi ve gen tedavisi alanlarında yeni gelişmeler de olmaktadır.
Ameliyat
Ameliyat, kanser için bilinen en eski tedavidir. Kanser I. veya II. evredeyse ve metastaz yapmamışsa, tümör ve yanındaki lenf bezleri cerrahi yolla çıkarılarak hastanın tamamen iyileştirilmesi mümkündür. Ancak, hastalık yayıldıktan sonra tüm kanser hücrelerini çıkarmak neredeyse imkansızdır.
Akciğer kanseri ameliyatı özel olarak eğitilmiş bir göğüs cerrahisi uzmanı tarafından gerçekleştirilir. Tümör ve çevresindeki doku çıkarıldıktan sonra, kanser hücrelerinin mevcut olup olmadığını görmek için sıınıırlar ayrıca incelenir. Tümörün çevresindeki dokularda kanser bulunmazsa bu, negatif sınır olarak düşünülür. Pozitif sınır durumunda cerrahın daha fazla akciğer dokusu çıkarılması gerekebilir.
Akciğer kanseri ameliyatı küratif veya palyatif amaçlı olabilir. Küratif cerrahi, akciğer kanserinin erken evresinde bulunan hastanın tüm kanserli dokular çıkarılarak iyileştirilmesini amaçlar. Palyatif cerrahi, bir tıkanıklığı veya solunum yolunu açarak hastayı rahatlatmayı amaçlar ancak kanseri yok etmeyebilir.
Ameliyatın, ağrı ve enfeksiyon gibi çeşitli yan etkileri vardır. Akciğer kanseri ameliyatı, çevreleyen vücut kısımlarında hasara neden olabilecek invazif bir prosedürdür. Doktorlar ameliyattan kaynaklanan ağrının azalması için çeşitli seçenekler sunacaklardır. Antibiyotikler, yara bölgesinde veya vücut içindeki başka bir yerde oluşabilecek enfeksiyonları önlemek için yaygın olarak kullanılır.
Işın Tedavisi
Radyoterapi olarak da bilinen ışın tedavisi kanser hücrelerine yüksek enerjili ışınlar odaklayarak akciğer kanseri tümörlerini yok eder veya küçültür. Bu işlem, kanser hücrelerini oluşturan moleküllere hasar verir ve hücrelerin kendilerini öldürmelerine neden olur. Radyoterapide radyum gibi metallerden veya özel bir makinede oluşturulan yüksek enerjili röntgen ışınlarından yayılan yüksek enerjili gama ışınları kullanılır. Işın tedavisi, akciğer kanserinde ameliyattan sonra kalan hücreleri öldürmek veya metastaz yapmış kanser hücrelerini öldürmek için temel tedavi olarak kullanılabilir.
İlk kullanılan ışın tedavileri şiddetli yan etkilere yol açmıştır çünkü enerji ışınları normal, sağlıklı dokulara da hasar verir, ancak teknolojinin ilerlemesi sayesinde ışınlar daha kesin bir biçimde hedeflenebilmektedir. Radyasyon onkologları, ışınları belirli uzunlukta sürelerle vücuttaki kesin yerlere odaklayarak çevredeki sağlıklı dokunun hasar görme riskini azaltabilmektedir. Tedaviler tümörün boyutuna ve derecesine, ışın dozajına ve kanserli olmayan hücrelerin ne kadar hasar gördüğüne bağlı olarak haftalar veya aylar boyunca aralıklı olarak uygulanabilir.
Işın tedavisinin yaygın olarak görülen yan etkileri halsizlik, mide bulantısı, iştah kaybı, saç dökülmesi ve deride kuruluğa, kaşıntıya ve duyarlılığa neden olan deri etkilenmeleridir.
Kemoterapi
Kemoterapide, proteinlere veya DNA ya hasar vererek hücre bölünme sürecine etki eden, böylece kanser hücrelerinin kendini öldürmesini sağlayan güçlü kimyasallar kullanılır. Bu tedaviler hızlı çoğalan tüm hücreleri (yalnızca kanser hücrelerini değil) hedefler, ancak normal hücreler kimyasallarla indüklenen hasarlardan kurtulabilirken kanser hücreleri kurtulamaz. Kemoterapi sistemik kabul edilir çünkü kullanılan ilaçlar tüm vücutta dolaşarak orijinal tümör hücrelerinin yanı sıra vücut içinde yayılmış kanser hücrelerini de öldürür.
Tıbbi onkologlar akciğer kanseri için genellikle damar içinden alınacak kemoterapi ilaçları reçeteler, ancak tablet, kapsül ve süspansiyon formunda ilaçlar da mevcuttur. Kemoterapi tedavisi döngüler halinde uygulanır, böylece vücut dozlar arasında iyileşecek zaman bulur ve dozajlar akciğer kanserinin tipine, ilacın tipine ve kişinin tedaviye nasıl yanıt verdiğine bağlı olarak belirlenir. İlaçlar günlük, haftalık veya aylık olarak uygulanabilir ve uzun sürelerle uygulanmaya devam edebilir.
Kombinasyon tedavileri çoğunlukla kemoterapinin çeşitli tiplerini içerir ve kemoterapi, ameliyat ve ışın tedavisini tamamlayıcı, yardımcı tedavi olarak da verilir. Yardımcı (adjuvan) tedavi ameliyattan sonra kanserin nüksetme riskini azaltacak ve ameliyattan sonra bulunan tüm kanser hücrelerini öldürecek şekilde tasarlanır. Kemoterapi, tümörleri küçültmek ve ameliyatın daha başarılı geçmesini sağlamak için ameliyattan önce verilebilir, buna neoadjuvan tedavi adı verilir.
Kemoterapinin yaygın görülen çeşitli yan etkileri vardır, ancak bunlar kemoterapinin tipine ve hastanın sağlığına bağlıdır. Bunlar mide bulantısı ve kusma, iştah kaybı, ishal, saç dökülmesi, anemiden kaynaklanan halsizlik, enfeksiyonlar, kanama ve ağız yaralarını içerir. Bu yan etkilerin çoğu tedavi sırasında geçici olarak hissedilir ve bu semptomlarla başa çıkmada hastaya yardımcı olması için çeşitli ilaçlar mevcuttur.
Diğer Tedaviler
Araştırmacılar, akciğer kanseri tedavilerini iyileştirmek ve hastalığın tedavisine yönelik yeni yöntemler bulmak için yollar aramaya devam etmektedirler. Normal ve sağlıklı akciğer hücrelerine dokunmadan yalnızca kanser hücrelerini tedavi etmek için hedefe yönelik tedaviler tasarlanmıştır. Bunlar, doğrudan kanser hücrelerine giden ve ilaç veya ışınları buraya bırakan monoklonal antikorları, kanser hücrelerinin kan damarları oluşturma mekanizmasına etki eden anti-anjiyogenez ajanları ve büyüme faktörlerinin etkilerini bloke eden ve kanserli hücrelerin büyümesini engelleyen büyüme faktörü inhibitörlerini kapsar.