ANKSİYETE BOZUKLUĞU
Yazar Zeynep Pınar • Psikiyatrist, Psikiyatrist • 17 Haziran 2016 • Yorumlar:
GENEL ANKSİYETE BOZUKLUĞU
Stresli bir durumla karşı karşıya kaldığımızda ya da baskı altındayken kalbimizin hızla çarpması ya da zaman zaman endişeli ve gergin hissetmek normal bir durumdur. Bunu her insan zaman zaman yaşar. Anksiyete bedenin tehlikeye karşı verdiği normal bir tepkidir. Her ne kadar kişide hoş duygular yaratmasa da aslında anksiyete kötü bir şey değildir. Belli bir düzeyde anksiyete kişiyi uyanık tutar, yaptığı işe odaklanmasını ve motive olmasını sağlar. Ancak eğer anksiyete sürekliyse, gereğinden fazlaysa, kişinin günlük aktivitelerini ve diğer insanlarla olan ilişkilerini etkiliyorsa, o zaman artık normal sınırdan çıkılmış demektir, bu durumda anksiyete bozukluklarından söz edebiliriz.
Yaygın Anksiyete Nedir?
Anksiyete Türkçedeki karşılığıyla kaygı veya endişe, kişide her an kötü bir şey olacakmış hissi,örneğin her an kötü bir haber alacağı yada kendisinin yahut yakınlarının başına kötü birşey geleceği endişesi ile giden bir bunaltı duygusudur.
Kişi sıklıkla günlük olaylar karşısında beklenenin üstünde yüksek bir kaygı düzeyi yaşar. Zihni çoğunluklafelaket senaryoları ile doludur. Örneğin çocuğu eve bir saat gecikmeyle gelmiştir, ancak bu gecikme “mutlaka çocuğa araba çarpmıştır”, “birileri çocuğa bir şey yapmıştır” türünden kaygı içeren düşüncelerle karşılanır. Kişi olaylar karşısında hafif bir tedirginlik duygusundan panik derecesine kadar değişik yoğunluklarda kaygı yaşayabilir. Duruma yaygın kaygı bozukluğu denmesinin nedeni kişinin sadece belli durumlarda değil, hemen her durumda (belirli bir yer, zaman yada duruma bağlı olmaksızın) az yada çok kaygı yaşamasıdır. Panik bozukluğundan bu yönden ayrılmaktadır.
Aslında kaygı günlük hadiselerde herkesin karşılaştığı bir ruh halidir, ve aşırı boyutlara ulaşmadıkça bir teşvik aracı olarak insanlara yardımcıdır. Kaygı, kişinin günlük aktivitelerini aksatacak hale gelerekbaşlı başına bir problem meydana getirdiğinde artık hastalık adını alır, ve tedavi edilmelidir.
Yaygın anksiyete bozukluğu olan kişi uzun süren, kontrol etmekte güçlük çektiği bir endişe durumu yaşar. Bu kaygı huzursuzluk veya kendini tetikte hissetme, çabuk yorulma, odaklanma güçlüğü, unutkanlık hissi, sinirlilik, kas gerginliği ve uyku bozukluğu belirtilerinin tamamı yada bir kısmı ile birlikte bulunur. Kişinin yaşadığı bu sıkıntılar kişinin hayatını olumsuz yönde etkilemektedir.
Bu sık rahatsızlık genellikle 20’li yaşlardan önce başlayarak, dalgalı bir seyir izler. Duruma eşlik edebilecek psikiyatrik bozukluklar diğer kaygı bozuklukları, depresyon ve alkol bağımlılığıdır.
Eğer aşağıdaki semptomlardan bir çoğuna sahipseniz ve bunlardan kendi iradenizle kurtulamıyorsanız, bir anksiyete bozukluğuna sahip olabilirsiniz:
Devamlı olarak gergin, endişeli ya da sinirli misiniz?
Anksiyeteniz iş, okul ya da aile yaşantınızı olumsuz etkiliyor mu?
Mantıksız olduğunu bildiğiniz fakat kurtulamadığınız korkularınız var mı?
Bazı davranışlar belirli şekilde yapılmadığında kötü şeylerin olacağı düşünceniz var mı?
Endişe yarattığı için bazı günlük aktivitelerden kaçındığınız oluyor mu?
Ani ve beklenmeyen panik ve kalp çarpıntıları yaşıyor musunuz?
Anksiyete Bozukluklarının Belirtileri Anksiyete bozuklukları tek bir bozukluktan daha çok birbiriyle ilişkili bir çok durumdan oluşmasına rağmen, kişiden kişiye farklı belirtiler gösterebilir. Biri ani anksiyete ve panik atakları ve kalp çarpıntısı yaşarken, bir başkası araba kullanırken bir korkuya kapılabilir; birinin aklına sürekli kontrol edemediği düşünceler gelirken bir başka kişi ise sürekli her konuda ve her durumda endişe duyabilir
Ancak çoğu insanın tehdit edici bulmadığı durumlarda hissedilen devamlı ve şiddetli korku ya da endişe bütün anksiyete bozukluklarında ortak olan önemli bir semptomdur. Anksiyetenin duygusal semptomları
Aşırı korku
Bir işe konsantre olmada güçlük
Sinirlilik ve gerginlik
Her zaman en kötüyü düşünmek
Asabiyet
Acelecilik
Sürekli tehlikede olma düşüncesi
Anksiyetenin fiziksel semptomları
Kalp çarpıntısı
Terleme
Mide bulantısı ya da ağrısı
Sık tuvalete gitme ya da ishal
Nefes almada güçlük
Titreme ve tikler
Kaslarda kasılma
Yorgunluk
Uykusuzluk
İlginç bir nokta da kaygı düzeyi yüksek kişilerin huzursuzluk ve kaygı hissinin yanı sıra sürekli gerilim tipi başağrıları, yaygın vücut ağrıları, bulantı, midede şişkinlik gibi şikayetler çekmeleridir. Bu nedenle hastaların bir kısmı öncelikle psikiyatrist dışındaki hekimlere başvururlar.
Kaygı hali ile deney hayvanlarında görülen “savaş yada kaç” refleksi arasında benzerlikler kurulmaktadır. Ciddi bir tehditle karşı karşıya kalmış bir hayvandakine benzer olarak, kişi yaşamsal bir tehlike algılamakta, buna gerek ruhsal gerekse bedensel yollarla cevap vermektedir. Böylesi bir durumda kişinin otonom sinir sistemi aktifleşmekte; dolaşım ve solunumu hızlanmaktadır. Kişi bunları titreme, huzursuzluk, kas gerginlği, nefes darlığı, çarpıntı hissi, ellerde, ayaklarda üşüme, ağız kuruması, bulantı ve midede şişkinlik olarak algılamaktadır. Göründüğü gibi beyin ve beden sürekli birlikte çalışmakta; belirtiler en belirgin olarak beden yoluyla hissedilmektedir.
Yaygın anksiyete bozukluğunun nedenleri
Bir kısım insanın neden sürekli olarak daha fazla kaygılı olduğu halen araştırma konusudur. Bu durumun gelişmesine kalıtımsal faktörlerin yanı sıra çocukluk dönemi yaşam deneyimlerinin de etkisiyadsınamayacak düzeydedir. Kişilerin kendilerini her an tetikte hissediyor olmaları, yaygın kaygı hallerinin yanı sıra düşünsel şemalarıyla (felaket senaryoları gibi) da ilişkili görünmektedir
Teşhis Sürekli devam eden korku ve endişe hali günlük yaşantıyı etkiliyorsa ya da kişide sürekli kötü birşey olacağına dair bir his varsa yaygın anksiyete bozukluğundan söz edilebilir. Yaygın anksiyete bozukluğu en az 6 ay boyunca kişinin sürekli olarak günlük işlerle ilgili gergin, endişeli, aşırı evhamlı olması durumudur. Kişide aşırı endişe, heyecan, konstantrasyon eksikliği, uyku bozukluğu ve kalabalık ortamlara girememe gibi belirtiler bulunabilir.
Yaygın anksiyete bozukluğu teşhisi ruh hekimi tarafından konulmalıdır. Teşhis sürecinde amaç belirtilerin bedensel ve diğer ruhsal rahatsızlıklardan ayırt edilmesidir. Bu amaçla ayrıntılı fizik muayene, çeşitli kan tetkikleri, görüntülemeler ve gerekirse diğer branş hekimlerinden konsültasyon istenir.
Belirli bedensel bir nedene bağlanamayan midede şişkinlik, başağrısı, yaygın kas ağrıları gibi şikayetlerle giden tablolarda kaygı bozuklukları akla ilk gelmesi gereken durum olmalıdır.
Tedavi
Yaygın anksiyete bozukluğu tedavi edilmediği takdirde yıllarca sürerek, kişide önemli bir yeti yitimine yol açar. İleri dönemlerde, hastalarda mevcut rahatsızlıklarına ikincil olarak depresyon gelişebilir. Hastalar huzursuzluk ve sıkıntıları için kısa süreli rahatlatıcı etkilere sahip olduğundan alkol kullanmaya başlayabilirler veya kullandıkları alkol miktarını artırabilirler. Bu sebeplerle hastalığın daha başlangıçta tedavi edilmesi büyük önem taşır.
Ayrıca eşlik eden bedensel rahatsızlık bulunsun bulunmasın aşırı kaygı halinin tedavi edilmesi hipertansiyon ve kalp-dolaşım sistemi ile ilişkili risklerin azaltılması noktasında önemli bir adımdır.
İlaç tedavisi
Yaygın anksiyete bozukluğunun önde gelen tedavisi uygun şekilde seçilmiş antidepresanlardır. Tedaviye bazen de kısa süreyle benzodiazepin grubu ilaçlar eklenmektedir. İlaç tedavisi tek başına ya da gereğinde bilişsel-davranışçı (CBT) terapi ile birlikte uygulandığında %90’lara ulaşan oranlarda başarılı olunmaktadır
Psikoterapi
Yaygın anksiyete bozukluğunda etkisi gösterilmiş olan terapi türü bilişsel davranışçı terapidir. İlaç tedavisine ek olarak uygulanabilecek psikoterapi ile kişinin olumsuz düşünce ve davranış biçimlerinin değiştirilmesi ve hastalıkla mücadele etmesi için daha aktif olması amaçlanır. Terapi 6-12 seans kadar sürmektedir. Bilişsel davranışçı terapide hasta öncelikle hastalığının ne olduğu ve sebepleri konusunda eğitilmektedir. Bunun yanı sıra nefes egzersizi ve çeşitli gevşeme egzersizleri, stresle başa çıkma yöntemleri ile kişinin rahatlaması sağlanır. Bunun yanı sıra çeşitli ödevler verilerek kişinin kaygı verici durumlara karşı duyarsızlaşması sağlanır.
Stajerlerimın en genç ve gayretli olanı Kübra, güzel özetlemişsin teşekkürler. Kişinin, anksiyete-kaygı-endişe sebebiyle yaşam kalitesi düşer, işlevsiz endişe sebebiyle konsantrasyonu öyle düşerki, elindeki işine dikkatini veremez ve iş verimi düşer. DSM-IV-TR göre 1. Aşırı heyecan duyma, huzursuzluk 2. Kolay yorulma 3. Konsantrasyonda düşme veya zihni durmuş gibi olma 4. İrritabilite (huzursuzluk) 5. Uykuya dalmada güçlük, bölünen uyku veya dinlendirmeyen uyku 6. Kas gerginliği. Bu 6 belirtiden 3’ü günlük işlevinizi bozuyorsa kimseden izin almayın psikiyatrik yardım alın. Kas gerginliği, titreme, seğirme (göz çevresi özellikle) kendini sarsak hissetme ve ağrı sızı şeklinde kendini gösterebilir.
Kişi ile ilk karşılaştığımızda soğuk, terli veya nemli eller dikkati çeker, kolayca ağzı kurur, bulantı ve ishal, sık sık tuvalate gitme, yutma güçlüğü, boğazda yumru hissi şikayetleri olur. Örneğin “yutamıyorum” deyip 8-10 kg. zayıflayan hastalarımız olmaktadır. Abartılı irkilme tepkiler olabilir. Aşırı kaygılar “günlük ev işleri, çaya gelecek misafirler, randevuya geç kalma korkusu, felaket korkusu, gelecek korkusu, çocukların sağlığı ve geleceği üzerine” olabilir. Kaygılı büyüyen çocuklar ilerde MÜKEMMELLİYETÇİ özgüveni düşük, başarıları ve diğer endişeleri için onay alma arayışı içinde, aşırı güvence arayışı içinde olabilirler.
Toplumda 1 yılda görülme oranı %3-5 arası olup hastaların 2/3 kadındır.
Anksiyeteli hasta doğru söyler ama anksiyete bozuklukları her kılığa giren bir yalancı olabilir. Fazla çalışan bir tiroid (hipertroidi) aynı belirtileri verebilir, yada böbreküstü bezinin aşırı çalışması sonucu oluşan (feokromasitoma) da aynı belirtiler verebilir. Anksiyetenin fizyolojik belirtileri ile hipertiroidi ve feokromasitoma vs. gibi hastalıkların patolojik belirtileri birbirine karışabilir. Tanıyı mutlak bir psikiyatrist koymalı ve tetkikler istenmeli ondan sonra ilaç ve terapi gelir. Fazla tüketilen kahve kafein kullanımının oluşturduğu anksiyeteye yol açabilir.