Arkadaşlık İlişkilerinde Ailenin Önemi Nedir?
Yazar Elif Güşta Aydın • Psikolog • 30 Mart 2021 • Yorumlar:
Çocuğun gerekli sosyal becerileri kazanabilmesi ve yeterli uyum sağlayabilmesi için arkadaşlık ilişkileri çocuğun gelişiminde aile içi iletişimin işlevinin yanında büyük bir rol oynamaktadır.
Arkadaşlık İlişkilerinin Gelişimi
Çocuk okula başlamadan önce aileler çocuk yetiştirme noktasında çevreden etkilenir. Dolayısıyla çocuk üzerinde sosyal çevrenin etkisi yaşamının daha ilk anlarından itibaren de görülebilmektedir. Çocuğun ilk sosyal çevresi ailesidir. İlk iletişime geçtiği kişi de annesidir ve annesinin memesinden dünyaya açılan sosyal çevreyi daha orada algılamaya başlar. Kendisinin dışında birinin varlığını kabul etmiş olur. Böylece çocuk ilk aylardan itibaren gelişim gösterirken güveni öğrenmeye başlar. Ve varlığını devam ettirebilmek için bir diğerinin varlığına ihtiyacını fark eder.
6.aydan sonra dokunarak, bakarak, birbirlerinin saçını çekerek, hareketleri taklit ederek ilişki kurarlar.
9. ve 13.aylar arasında dış uyaranlara tepkiler başlar. Herhangi bir sesten ürkebilir, söylediklerinize ya da mimiklerinize gülebilir hatta dilinin döndüğünce kendi diliyle cevap verebilir size veya etraftaki herhangi bir uyarana.
2-4 yaşları arasında ise çocukların etkileşimi artar ve dolayısıyla sosyal becerileri de artmaya başlar.
Okula başlayan çocuk (kreş/anaokulu/ilkokul ilk hangisine giderse gitsin) için ön hazırlık önemlidir. Çocuk okulun nasıl bir yer olduğunu ilk duyduğu andan itibaren hayaller kurar. Kaygı duyabilir. “Şimdiye dek her şey güzeldi arkadaşlarım vardı bana yetiyordu bu nerden çıktı şimdi?!” gibi düşüncelere sahip olabilir.
Okulla birlikte sosyal alanlar ve sosyal çevrenin çocuk üzerindeki etkisi elbette artış gösterir. Ve yaş arttıkça sosyal çevrenin etkisi değişim gösterir.
7 yaş: sebatkar; hata yaptığında utanan; içe çekilme, sakinlik, iç dünyanın keşfi; hiç başına gelmemiş olsa dahi bazı şeylerden korkabilen(okula geç kalmak, karanlık korkusu, birinin ölmesi..vb) yaş dönemi
8 yaş: hızlı, dışa dönük; ailesi ve arkadaşlarıyla olan ilişkilerine önem veren; herkesi(özellikle kendisini) sürekli yargılayan; kolaylıkla incinen; başkalarının eleştirilerine karşı duyarlı; sözel becerisi gelişmiş olan yaş dönemi
9 yaş: tedirgin ve huzursuz; annesinin kendisine seslenmesini duymayan veya duymazdan gelen; otoriteye karşı yüzüne boş boş bakan veya yüksek sesle şikayette bulunan; dürüstlük konusunda duyarlı; bireysel farklılıkların en fazla ortaya çıktığı dönem
10 yaş; ailesine daha bağlı; birlikte yapılan her şeye genellikle katılmaya hazır; doğrudan sorunsuz, dürüst ve güven dolu ilişki kuran; elde edilen bilgileri özümseyebilen; ilgileri çeşitli; hoşgörülü, uyumlu; benmerkezci olmayan; huzurlu ve düzenli bir evre; gelişimin dengelendiği altın çağ niteliğinde olan bir dönem
Ergenlik dönemi: bedenin hızla geliştiği ve ruhun uyum sağlamakta güçlük çektiği bir dönemdir. İtaat duygusu ve çekingenlik azalırken girişken, atak ve hareketli adımlar bu dönemde artar.
Ergen: duygularıyla hareket eden; sağlıklı bir muhakeme yapamayan; kısa vadeli düşünen; uçta ve hızla değişen duygulara sahip; hırçın; kendi sözünü geçirmeyi isteyen; kendi ayakları üzerinde durma arzusu; çevreden saygı görme arzusu; kendini kanıtlama isteği olan; bağımsızlık dürtüsüne sahip; haz, heyecan, coşku artışı olan dönem
Yaşların Arkadaş Çevresiyle İlişkisi
Yaş özellikleri bilindiği zaman çocuğun yaşadığı süreç daha iyi anlam kazanırken, en başta ebeveynler olmak üzere çocuğa yardım edecek kişilerin nasıl bir yol izlemesi gerektiği konusuna ışık tutulur.
İlkokul çağındaki çocuklar hemcinsleriyle daha çok arkadaşlık kurmayı tercih ederken ergenlik döneminde daha heterojen seçimler görürüz. Ergenlik dönemi özelliklerine baktığımızda ergenin ilgi ve kabul gördüğü ortamlarda var olmaktan zevk duyacağını anlayabiliriz. Hatta bu yüzdendir ki bir ergenin zevk aldığı bir ortama aile tarafından olumsuz bir eleştiri geldiğinde ergenin öfkesi pik yapar. Sonucunda da aile içi çatışmaya neden olur. İlgi görmeyi, anlaşılmayı önemseyen ergen ailede anlaşılmadığını hissettiğinde anlaşıldığı ortam her neresi olursa olsun oraya doğru daha fazla yönelim gösterecektir.
AİLELERİN HATASI
-
Her yaşa uygun sorumluluğu vaktinde vermemek
-
Hataya kocaman tepkiler vermek
-
Kıyaslamak
-
Sorunu çocuk yerine çözmek
-
Çocuk yerine konuşmak
-
Yersiz yasaklar koymak
-
Çocuğu fanus içindeymiş gibi büyütmek(tehlikelerle baş etmeyi öğretmek yerine tehlikelerle karşılaşmasın diye fazlasıyla kısıtlamak)
AİLELERİN YAPMASI GEREKENLER
Hataların tam aksi davranışlar burada yer almalıdır. Maddeler halinde ele alalım.
-
Kendiyle yarışmasını öğretmek
-
Başkalarının başarılarıyla onur duyabilmek (bunun için aile bireyleri de birbirlerini gerektiğinde takdir edebilmeli, birbirleriyle gurur duyduğunu gerektiğinde uygun bir dille ifade etmeli)
-
Kişiliğini ezmeden yönlendirmek
-
Gözlemlemek
-
Sorunla karşılaştığında uygun yönlendirmeler yapmak
-
Önce dinlemek, sonra fikir vermek
-
«Hayır» deme alanı oluşturmak
-
Belli sınırlar çizmek
-
Çocuklarla daha fazla verimli vakit geçirmek
-
Evi iyi ve güzel şeylerin takdir edildiği bir yer haline getirmek
UNUTMAYIN! Klasik bir söz de olsa gerçekten kişi ektiğini biçer. Güzel ekersek yarınlara sağlıklı ilişkiler kuran bireyler bırakmış oluruz.