Aşı Nedir? Aşı Gerekli Midir?
Yazar Efsun Sızmaz • Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları Doktoru • 24 Nisan 2018 • Yorumlar:
Aşı hastalık yapma yeteneği yok edilmiş bakteri veya virüslerin yada bakterilerin toksinlerinin zararlı etkilerinin yok edilmesiyle elde edilmiş biyololojik maddelerdir.Hastalığın ortaya çıkmasını engeller veya hastalıkların kötü etkilerinin oluşumunu engel olur. Aşıdan sonra oluşan antikorlar vücutta uzun süre kalır ve hastalık etkeni ile karşılaşma sırasında vücuda girmesine engel olarak hastalık oluşmasını engellerler.
Çocuk sağlığı denilince koruyucu sağlık hizmetleri son derece önemli bir yer tutar. Koruyucu sağlık hizmetlerinin en önemli unsurlarından birisi de aşı ile yapılan bağışıklamadır.
Hastalıkların önlenmesi tedaviye göre her zaman daha etkili ve daha ucuzdur. Aşılar hastalıkların önlenmesinde en temel unsurlardan biri olup, bazı aşılar yalnız aşılanan çocukları değil aşılanmayan çocukları da korur.
Aşılama toplum sağlığının iyileştirilmesi açısından insanlık tarihinin en önemli buluşlarından biridir aslında ...Dünya Sağlık örgütü’nün 1974 yılında başlattığı Genişletilmiş Bağışıklama Programı ile birlikte çocuklardaki ölüm oranı önemli ölçüde azalmıştır. Bununla birlikte, halen kullanılmakta olan aşılarla bağışıklama oranlarının artırılması ve önemli ölüm nedenlerinden ikisi olan pnömokok ve rotavirus gibi mikroorganizmalara karşı yeni geliştirilen aşıların kullanıma girmesi ile birlikte çocuk ölümlerinin daha da azaltılması hedeflenmektedir. Ancak yeni geliştirilen aşıların pahalı olması nedeniyle bu aşıların ulusal aşı takvimlerinde yer almaları zaman alacaktır. Bu da aşıya en fazla gereksinim duyulan az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için üzüntü verici bir gerçektir.
Aşılar başlıca canlı-atenüe ve inaktive aşılar olmak üzere iki şekilde sınıflandırılabilir. Canlı atenüe aşılar, bir virüs ya da bakterinin hastalık yapma özelliğinin ortadan kaldırılması, ancak vücutta çoğalma ve bağışıklık oluşturma yeteneğinin korunmasına dayanır (kızamık, kızamıkçık, kabakulak, OPV, suçiçeği, BCG aşıları gibi). İnaktive aşılar ise virus ya da bakterinin tamamı (boğmaca, influenza, hepatit A, IPV gibi) veya bir kısmı (hepatit B, influenza, aselüler boğmaca, difteri, tetanoz gibi) kullanılarak hazırlanır. Fraksiyone aşılar ya protein ya da polisakkarit temele dayanırlar. örneğin, toksoit aşılar (difteri, tetanoz gibi) protein temeline dayalı fraksiyone aşılardır. çoğu polisakkarit aşılarında saf olarak ayrılmış hücre duvarı (pnömokok, meningokok) bulunur. Aşıların içinde antijenler dışında süspansiyon sıvıları, stabilize edici ve koruyucu maddeler ve immunojeniteyi artıran adjuvanlar da yer alır.
Bağışıklık sisteminin bir parçası da enfeksiyon hastalıklarına karşı korunma için çalışır. Bağışıklık, aktif ve pasif olmak üzere iki yolla kazanılabilir. Aktif bağışıklık ya hastalık geçirilmesi ile ya da aşılarla sağlanır. Bu tür kazanılan bağışıklık uzun sürelidir. Pasif bağışıklık ise diğer insanlar ya da hayvanlardan antikorların (immün globülinler) alınması ile sağlanır. Bu yolla sağlanan bağışıklık kısa süreli olup verilen immün globülin miktarına bağlı olarak birkaç hafta ile birkaç ay arasında değişir. Anneden bebeğe plasenta yolu ile antikorların geçmesi, kan ve kan ürünlerinin verilmesi (tam kan, plazma, eritrosit ve trombosit süspansiyonları, immün globülin preparatları gibi) pasif bağışıklık sağlayan durumlardır.
AŞI TAKVİMİ aşılar bebeğin doğumu ile başlar.
Tarihsel olarak, kültürel ve inanç değerleri açısından ,aşı ile bağışıklamaya da, karşı çıkışlar olmuş, olmaya da devam etmektedir. Karşıt görüş olarak kabul edebileceğimiz ve üzerinde konuşmaya değer göreceğimiz şey bilimin kurallarına göre elde edilmiş verilerin yayınlanmış biçimleridir.
Örneğin DTP ile ani çocuk ölümü sendromu, hepatit B aşısı ile MS, MMR aşısı ile Otizm, Hib ile DM, Tiomersal ile zeka geriliği, OPV ile AİDS ,Kombine aşılar ile immün sistemin aşırı yüklenmesi bilimsel olarak kanıtı henüz yapılmamış suçlamalar günümüzde oldukça yaygındır.
Günümüzde bazı aşıların stabilizasyonunu sağlamak için tiomersal denen etil civaya benzer bir organik madde kullanılır. Bu sağlığa zararlı metil civaya benzemez. Vücuttan daha hızlı metabolize olur ve daha hızlı atılır. 6 dozluk uygulama ile max 200 mikrogram civa alınır . Bu değer DSÖ limitinin çok altındadır. Aşılar iddia edildiği gibi astım yapmaz.Bazı aşıların ani bebek ölüm sendromuna yol açtığı söylenir. Ani bebek ölüm sendromunun bilimsel olarak kanıtlanmış sebepleri; prone pozisyonunda uyutmak, maternal sigara kullanımı, yumuşak yatak, biberonla beslenme, düşük doğum ağırlığıdır ve son zamanlarda bu çocukların genelde aşısız çocuklar olduğu görülmüştür. Grip aşısı ve GBS ( Guillain Barre Sendromu- Kas güçsüzlüğü ve geçici paraliziler) arasındaki ilişki sorgulandığında bu çocukların %99’unun aşılanmamış çocuklar olduğu görülmüştür. Grip aşısı sonrası GBS görülme olasılığı 1000000’ da 1-2 iken toplumda 10-20, grip geçirenlerde 40 dır.
Genel olarak bakıldığında, her yıl aşı uygulamalarıyla 3 milyon çocuk aşılanmamaya bağlı bağlı oluşan hastalıkların yol açtığı ölümlerden kurtulur. Aşılanma çocukların hakkıdır ve bu hak ellerinden alınmamalıdır. Ayrıca aşılar ve koruyucu hekimlik konusunda hassas davranmak biz hekimlerin de sorumluluğu diye düşünüyorum.