Bağırsak Sağlığı ve Mikrobiyota
Yazar Koray Çoğul • Fizyoterapist • 17 Nisan 2020 • Yorumlar:
Barsaklar şimdiye kadar önemi çok fazla anlaşılamamış ve belki de sağlığımızı en çok belirleyen organımızdır. Barsakları kaplayan mikroorganizmaların toplamda 2 kg kadar olduğu ve bir çok matabolik olayın gerçekleştiği önemli bir organ olduğu kabul edilmektedir. Doğuştan itibaren önce annemizin doğum kanalından sonra çevremizden bize geçen mikroorganizmalar bizim barsak floramızı oluşturur. Ondan sonra da hayatımız boyunca etkili olurlar. Doğuştan itibaren oluşan mikrobiyata ne kadar kaliteliyse bağışıklık sistemimiz de o kadar güçlü olur. Beslenme bozuklukları, geçirdiğimiz hastalıklar ve kullandığımız ilaçlar, stres, düzenli egzersiz yapmamak, sağlıksız yaşamak bu barsak mikrobiyatamızı (barsaklardaki canlıların yaşam ortamını) etkileyerek hem bağışıklığımızı bozar hemde toksinlerin vücuda kolayca girmesine yol açarak sağlığımızı kaybetmemize neden olur. Bu mikroorganizmaların arasında bir denge vardır. İyi ya da kötü mikroplar diye bahsedilen canlılar arasındaki bu dengenin bozulmasının; barsak ve dolayısıyla tüm vücutta bir takım sonuçları olur. Kötü mikrop genellikle Candida Albicans isminde bir mantardır. Bu mantar daha çok şekerle beslenir ve çoğalır. İyi bakterileri baskılar ve zamanla barsaklara zarar verip geçirgen olmasını sağlar. Sağlıklı kişilerde barsak duvarını asla aşamayacak olan zararlı maddeler kana geçerek birçok hastalığa neden olur. Bazen romatizma bazen depresyon bazen iyileşme sorunları vücudumuza yaptığımız bu kötülük yüzündendir. Yemekten sonra daha abartılı olan şişkinlik, bozulmuş barsak mikrobiyatamızı anlatıyor olabilir. Peki bu durumda ne yapılmalıdır? Öncelikle zarar vermekten vazgeçmek ve asıl soruna odaklanmak gerekir. Daha sonra destek tedavisi olarak özel diyetler, probiyotik ve prebiyotik takviyeleri düzenlenebilir. Ancak her hasta için tedavi şekli farklıdır. Bazen prebiyotik kısıtlanması uygun olabilir. Bazen barsak temizliği ya da dışkı nakli gerekiyor olabilir. Uygun tedavi ilgili hekim ve diyetisyen kontrolünde yapılmalı ve takip edilmelidir.