Bayılma
Yazar Selda Korkmaz Yakar • Nörolog • 10 Mayıs 2021 • Yorumlar:
Bayılma kısa süreli şuur kaybı olarak tanımlanır.Birçok farklı nedeni bulunmaktadır.Öncelikle şuur beyin bölgelerinin birbirleriyle bağlantılı bir şekilde bütüncül olarak çalışması sonucunda ortaya çıkan bir koognetif fonksiyondur.Şuur kişinin kendisinin ve çevresinin farkındalığını ifade etmektedir.Gerek beyindeki herhangi bir fiziksel yada yapısal değişiklik gerek vücudun diğer organlarındaki herhangi bir değişiklik şuur değişikliğine ve en nihayetinde şuur kaybına neden olabilmektedir.Şuur kaybının yada şuur değişikliğinin birden fazla nedeni olabileceği ve birden fazla sistemdeki değişikliğin şuur değişikliğine yol açabilini vurgulamıştık.Bunlardan nörolojik nedenli olanlar birebir beynin kendisinin etkilendiği yada beyinden köken alan değişikliklerin neden olduğu bayılma durumlarıdır.Nörolojik kökenli şuur değişiklerinin en sık nedenlerinden bir tanesi epilepsi dediğimiz halk arasında bilinen adıyla sara nöbetleridir. Ancak bütün epilepsi nöbetleri bayılma ile sonuçlanmak zorunda değildir.Bazı epilepsi nöbetleri kişinin şuurunun yerinde olduğu nöbetler şeklinde seyretmektedir.Ancak bayılma ile sonuçlanan epilepsi nöbetleri açısından bakıldığında ayırıcı tanıda özellikle göz alınması gereken iki durum bulunmaktadır.Bunlardan bir tanesi kalpteki bir probleme bağlı olarak beynin kanlanmasının değişmesi yani azalma yönünde bir değişiklik göstermesi ve ardından kişide şuur değişikliği yani şuur kaybının gözlenmesidir.Bir diğer durum ise psikolojik nedenlere bağlı olarak gelişen şuur değişikliği durumudur bu gerçek bir şuur değişikliği yada şuur kaybı değildir.Ancak özellikle epilepsi hastalarında gördüğümüz şuur kaybı ve kardiyak ritim bozukluğunun neden olduğu şuur kayıplarıyla karışıklık göstermekte ve hastalarda yanlış tanı beraberinde yanlış tedaviye neden olduğu için oldukça önemlidir.
Özellikle nörolojik nedenli şuur kayıplarının epilepsi nöbetlerine eşlik edebileceği ve bunların ayırıcı tanısında kalp ritim bozukluklarına bağlı olarak beynin kanlanmasındaki azalma yönündeki değişiklik ve değişikliğe bağlı görülen bayılmaların göz önüne alınması gerektiğinden bahsettik.Bir diğer önemli neden ise psikolojik nedenlere bağlı olarak gelişen şuur değişiklikleri ve en nihayetinde şuur kaybıdır.
Bunlar görülme sıklıkları açısından bakıldığında aslında psikolojik nedenli bayılmalar ve şuur değişiklikleri ile kardiyak kökenli şuur değişikliği ve bayılmalar nörolojik özellikli epilepsi nöbetlerinin eşlik ettiği şuur kayıplarından çok daha fazla sıklıkla görülmektedir.Bu nedenle kişi şuur değişikliği yada şuur kaybı ile
başvurduğu zaman öncelikli olarak göz önüne alınması gereken bu iki bayılma nedeninin varlığının sorgulanmasıdır.
Bayılma yakınması ile başvuran hastada nasıl davranmalıyız, hangi tetkikleri istemeliyiz, doğru tanı konduktan sonra ise doğru tedavi yaklaşımı hangisidir, sorularına cevap bulmamız gerekmektedir.Ancak öncelikle bunun bir bayılma olup olmadığı sorgulanmalıdır.Şuuru tanımlarken söylediğimiz gibi şuur kişinin kendisinin ve çevresinin farkındalığı olarak değerlendirilmektedir.Bu nedenle şuur değişikliği ve şuur kaybının varlığının bu farkındalıkta değişikliğe yol açması gerekmektedir.Hastalarda gerçek bir şuur değişikliği yada gerçek bir şuur kaybının varlığı sorgulanırken bu durum dikkate alınmalıdır.Ardından şuur değişikliğine yol açabilecek üç temel neden açısından hastadan gerekli tetkikler istenmelidir.Ancak bu istenecek tetkikler kişinin eşlik eden diğer hastalıklarının varlığı, kardiyak nedenler, psikolojik stresörlerin var olup olmadığı ve nörolojik ek hastalıklarının var olup olmadığına göre değişkenlik gösterebilmektedir.
Ancak bu bayılma nedenleri arasında geri dönüşebilir, tedavi edilebilir, en azından durdurulabilir hastalıklar açısından yani daha ciddi hastalıklardan daha önemsiz hastalıklara yani psikolojik nedenli bayılma gibi daha önemsiz hastalıklara doğru tetkik istemi yapılmalıdır.Ve tetkikler bu şekilde sıralanmış olmalıdır.Bu nedenle öncelikli nedeni nörolojik olarak beyinden köken alan şuur kayıpları olarak düşünülmekte fayda vardır.Bu tür hastalarda bir beyin görüntülenmesi öncelikle istenmelidir.Şuur değişikliğine yol açacak yapısal bir lezyon olup olmadığı değerlendirilmelidir.Kardiyak ritim bozukluklarında görülen bayılmarın varlığında kardiyak nedenler tetkik edilmelidir. Kişinin kandaki eletrolit değişiklikleri yada kanda bir enfeksiyon varlığı yani kandaki herhangi bir laboratuvar verisindeki biyokimyasal değişiklikte beyinde hücreler arası iletişimi etkileyecek ve şuuru oluşturan bütün beyin hücrelerinin birbirleriyle koordineli yani uyumlu bir şekilde çalışmasının bozulmasına yol açacaktır.Bu nedenle rutin kan tetkikleri, kardiyak ritmi ortaya koymak için elektrokardiyografi yani EKG ardından beyin görüntülenmesi ve kişinin beyin aktivitesinin değerlendirilmesi için Elektroesefalografi dediğimiz tetkik istenmelidir.Elektroensefalografi dediğimiz tetkik kısaca yani sıklıkla bilinen adıyla EEG sadece epilepsi nöbetleri olan hastalarda değil aslında vücuttaki başka bir organa bağlı bozukluklarda beynin etkilenmiş olup olmadığının değerlendirilmesi içinde kullanılabilmektedir.
Hastalardan birinci basmakta istenen bu rutin tetkiklerde herhangi bir bozukluk saptanmadığı durumlarda hastanın içinde olduğu sosyal durum psikolojik stresörlerin varlığı yada yoğunluğu sorgulanmalıdır.
Bayılmaya neden olabilecek herhangi bir durumun varlığı saptanmadığı takdirde ise kişi öncelikli olarak takip edilmeli gerekirse rutin elektroensefalografi yani kısa süreli uyanıklıkta yapılan elektroensefalografi’nin yanı sıra daha uzun süreli monitörizasyon yapılması gerekmektedir.Hastanın en değerli tetkiki şuur değişikliği yani hastanın tariflediği şuur değişikliği yada şuur kaybı durumundaki elde olunan EEG kaydıdır.Eğer bu esnada bu uzun süreli EEG kaydı sırasında kişinin klinik yakınması görülürse ve bu esnada EEG de epilepsiye işaret eden bir bozukluğun varlığı saptanırsa zaten kişinin şuur değişikliği yada bayılma nedeni olarak epilepsi tanısı konacaktır.Ancak çoğu hastada bunu temin etmek çok kolay olamayabilir.Şunu belirtmeliyiz ki kardiyak ve psikolojik kökenli bayılmaların hiçbirisinde EEG kaydı sırasında epileptik deşarjlar edle edilmez epileptik deşarjların elde edildiği tek bir durum vardır ki oda epilepsi hastalıkları epilepsi nöbetleridir.
Eğer bayılma nedeni olarak kardiyak ve psikolojik nedenler düşünülüp tanı konduysa kişi ilgili uzmanlık alanına yönlendirilmelidir.Ancak psikolojik kökenli bayılma teşhisi konan hastaların uzun dönemde epileptik nöbetler açısından da takip edilmesi ve aralıklı olarakta EEG kayıtlarının elde edilmesi gerekmektedir.Çünkü çoğu psikolojik kökenli hastalık yani buna bayılma, psikolojik kökenli epileptik nöbetler, psikolojik kökenli hareket bozuklukları yada psikolojik kökenli psikojenik demans dediğimiz bunama tablolarındaki gibi çoğu psikolojik kökenli nörolojik hastalıkta ilerleyen dönemde hastalar takip edildiği de gerçek fizyolojik bir bozukluğa işaret eden bulgular elde edilebilmektedir.Çünkü EEG kayıtları fizyolojik kayıtlardır ve anlık kayıt yapabilmektedirler.