Bel ve Boyun Fıtıkları

Öncelikle bel ve boyun fıtığı sahibi olmak bir ayrıcalık değildir. Fıtık yaşlanan veya bakımsız kalan omurgamızın bize verdiği bir cevaptır. Orta yaşdaki insanların çoğunluğunda fıtıklaşmalar görülebilir. Bu sebeple her gün dişlerimize gösterdiğimiz özeni omurgamıza da göstermeliyiz.

Neden fıtık oluruz?

Sanılanın aksine bel ve boyun fıtıklarının ağır iş yapmak ile direk bir bağlantısı yoktur. Boyun fıtıklarının birinci sebebi günlük hayattaki ani ve aşırı stress yükselmeleri iken ikincil sebebi sedanter hareketsiz yaşam koşullarıdır. Bel fıtıklarında ise birinci sebep düzenli aktiviteden uzak
yaşamak, ikinci sebep ise yine stress faktörüdür. Her gün ağır iş yapan bir kimse kolay kolay fıtık olmaz. Ama masa başında oturan banka memuru yerden kalem almaya eğilirse fitik olabilir. Sağlıklı bir kişi aşırı sinir veya üzüntü yaşarsa, bel ve boyun ağrıları ile beraber fıtık sahibi olabilir.


Fıtık ailevi bir hastalık olabilir mi?

Yakın ilişkideki aile veya çevrelerde yaygın fıtık görülebilir. Bunun sebebi fıtık probleminin ailevi bir hastalık olması değildir. Fıtığa sebep olan yaşam koşullarının bu aile veya topluluklarca benimsenmiş olmasıdır. Tam tersi günlük sportif aktivite yapan, stress ile mücadele eden kişilerin
oluşturduğu sosyal çevrelerde de fıtık görülmesi çok nadirdir.

Fıtık olmaktan korunmak için ne yapmalıyız?

Tabii ki harek etmeliyiz. Durağan bir yaşamdan uzaklaşıp doğamıza dönmeliyiz. Kilo alımını durdurp günlük aktivitemizi arttırmalıyız. Stres faktörünün ani yükselmelerini önlemeye çalışmalıyız. Serbest stil ile yüzme fıtık oluşumunu durdurabilir. Yaşlanmayı geciktirebilir. Ama oluşmuş bir fıtıkta tedavi edici özelliği yoktur.

Ne zaman gerçek anlamda fıtık hastası oluruz?

Bel ve boyun ağrılarının kol ve bacaklara yayılması sonucu günlük yaşamımız kısıtlanır ise artık bir fıtık hastasıyız demektir. Aralıklı bel veya boyun ağrılrı insanların yüzde 96 sında görülebilir. Bu ağrılar bir hastalığın varlığını kanıtlamaz. Birçok sebebi olabilir.

Fıtık tedavisi nasıl olmalıdır?

Öncelikle istirahat ilk adımdır. Şikayetler geçmez ise ilaç ile istirahat denenebilir. İlaç kullanımı sadece vücudumuzdaki tehlike çanlarını susturur. Sebebi gizler. Sorunu ortadan kaldırmaz aksine büyütebilir. Tedavinin ikinci basamağı fizik ve reahbilitasyon olmalıdır. Bunlara rağmen sorunlar yeterince çözülemez ise omurga cerrahisi birimi devreye girebilir. Girişimsel tedaviler her zaman son basamaktır. En küçük tedavi her zaman ilk tercih edilen olmalıdır. Gerekmedikçe büyük müdahalelere geçilmemelidir.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Soner Büyükkınacı Beyin Ve Sinir Cerrahisi Dr. Öğr. Üyesi

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)

Yazar

Soner Büyükkınacı

Beyin Ve Sinir Cerrahisi Dr. Öğr. Üyesi

Randevu al