BİLİMSEL ÇALIŞMA VE YAYINLARIN ÖZETLERİ
1. DOGUSTAN KALÇA ÇIKIĞININ YENİ DOĞANDA ARANMASI
(MUAYENESİ) VE SONUÇLARI (Ankara Hastanesi Dergisi, 1983)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Bu çalışma da 1914 yeni doğan kalça çıkığı yönünden ilk hafta içinde muayene
edilmişlerdir. Erken tanının önemi hemen her hastalıkta tartışılmaz Doğuştan kalça çıkığının
erken tanısı hem tedaviyi çok kolaylaştırır, hem de tam fonksiyonlu bir kalçanın elde
edilmesini sağlar.
Yeni doğanın rutin muayenesi sırasında, kalça çıkığı teşhisinde önemli bir test olan
Ortolani belirtisi aranmalıdır. Son yıllarda ultrason ile kalça muayenesi yaygın olarak bu
amaç için kullanılmaktadır.
Memleketimizde çocuk yürümeye başladıktan sonra tedaviye gelen kalça çıkığı
unsuları az değildir. Böyle tanısı geç olmuş kalça çıkıkları konservatif yöntemlerle sonuç
alınamayıp cerrahi yöntemlerin kullanılacağı bir gerçektir.3
2. LEGG-CALVE-PERTHES HASTALIGI (Ankara Hastanesi Dergisi,1985)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Son senelerde Catteral (1971, i 98 i) epifiz harabiyetinin radyolojik derecesine
dayanan sınıflandırılmasının hastalığın uzun süreli takibinde prognoz ile orantılı olduğu
kanıtlanmıştır.
Nihayet Salter ve Thompson (1984), Legg-Calve-Perthes hastalığının erken safhasında
görünen kıkırdak altındaki kırık hattının radyolojik değerlendirilmesinden , femur başının en
fazla harabiyet derecesinin önceden tahmin edilebileceğim ortaya koymuştur . Ayni
araştırmacılar hastalığın femur basının avasküler nekrozu olmadığım , daha doğrusu avasküler
nekrozun bir komplikasyon olduğunu ve komplike eden faktörün patolojik subkondral kırık
olduğunu deneylerle göstermişlerdi.
3. LEGG-CALVE-PERTHES HASTALIGI TEDAVISINDE ALINAN ERKEN
SONUÇLAR (1985) (Alanya Kongresinde sunulmuştur)
Milli Türk Ortopedi ve Travmatoloji Sözlü Bildiri
OP. DR. ÜNAL BOZ
Bu çalışmamızda Perthes-Calve-Legg hastalığı 22 çocuk (26 hasta kalça) seri
röntgenler alınarak araştırılmıştır. - S. S.YE. Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji
kliniğinin kurulduğu 1980 senesinden başlayıp 40 aylık sürede bu hastalar düzenli bir şekilde
takip edilmişlerdir.
çalışmamızda hastaların kalça röntgenleri ön-arka ve kurbağa pozisyonunda
alınmıştır. Bu grafilerde epifiz harabiyetinin radyolojik olarak derecelendirilmesi ve
Subkondral kırık çizgisi dikkatlice araştırılmıştır. Asetabulumun femur başı ile olan
uygunluğunu değerlendirebilmek için bazı hastalarımızda artrografik tetkikten de yararlandık.
4. MENİSKÜS LEZYONLAR1NIN TANisiNDA ÇIFT KONTRAS ARTROGRAFI
YÖNTEMININ DEGERI (1985 Alanya Kongresinde sunulmustur, Sözlü Bildiri)
OP. DR. ÜNAL BOZ
S.S.Y.B. Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniğinde 1983-1985 tarihleri
arasında klinik muayene sonucu menisküs lezyonu düşünülen 42 hastaya diz artrografisi
yapıldı. Artrografi yapılan hastalardan 24 olguya artrotomi yapıldı, 4 olguda ameliyat
planlandı, 3 hastada konservatif tedavi uygulandı. 11 hastada artrografiler normal bulunmuş
ve hastalar belki de kendileri için gereksiz bir müdahaleden kurtulmuşlardır.
5. FEMUR BAŞI EPİFİZ DİSPLAZİSİ (MEYER DİSPLAZİSİ) (S.S.K.Tepecik Hastanesi Dergisi, 1992)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Bu çalışmamızda batın yakınmaları nedeniyle çocuk cerrahisi tarafından kolon grafisi
çekilen hastalarda tesadüfen femur başindaki degisiklikler dikkatimizi çekmis ve bu çocuklar
klinik olarak değerlendirilmiştir , Hastalarımızın dördünde de kalça agrisi veya aksama gibi
Perthes hastalığında her zaman gördüğümüz klinik bulgular yoktu. Muayene sırasında kalça
hareketleri normal sınırlarında bulundu.
Pedersen (1960) ilk olarak femur basi epifiz displazisini Perthes hastaligindan ayirmistir.
Pedersen, Perthes teshisi konan çocuklarin %6'sinda atipik bulgular tespit edilmistir. Meyer
(1964) Perthes'li olguların %1O'unda gerçek nekrotik tipten daha çok displazik tipin oldugunu
gösterilmiştir. Meyer'in 30 olgusunun 8'inde (%20) displazik tipten daha sonra nekrotik coxa
plana gelişmiştir.
6. PES E EQUİNO VARUS'DA CERRAHI TEDAVİSİ (İzmir Çocuk Hastanesi 1992)
OP. DR. ÜNAL BOZ
İzmir Çocuk Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniğine 4 yılda 226 P.E.V' lu
hasta başvurmuştur. Bunlardan 81 hastanın 111 ayağı ameliyat edilmiştir. Ameliyatla tedavi
olan hastalarımızdan son kontrole gelen 42 hastanın 66 ayağına uygulanan ameliyat
sonuçları çalışmalarımızın materyalini oluşturmuştur.
Uygulanan - müdahale seklinin. %90.7'sini yumuşak doku ameliyatları oluşturmuştur. Bunların arasında post-romedial gevşetme
(modifiye ve Turco tipi birlikte) çoğunluğu (%49,9) oluşturmuştur. Posterior gevşetme ise ikinci sırayı almıştır.
Turco ameliyatı Talo-ca1caneo-naviculer eklemdeki anomaliyi tek seansta yeniden
düzenlediği ve sonuların başarılı olması nedeniyle tercih edilmistir.
7. AL T EKSTREMITE EsITSIzLIKLERINDE YAPILAN UZA TMA
AMELIY ATLARi (İzmir Çocuk Hastanesi Dergisi,1992)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Alt ekstremite eşitsizliğini gidermede kliniğimizde uygulanan yöntemler ile bunların
literatürle kıyaslamasını yaptım ,bu çalişmada 22 hastaya uygulanan 25 uzatma ameliyatı
değerlendirmeye alındı , Hastalarımızda kısalık nedeni olarak 18 poliomyelit, 2 osteomyelit
sekeli. 2 konjenital anomali ve 1 kırık sekili tespit edilmiştir.
Uzatmalardan 9 tanesi epifizer, 15 tanesi diafizer, 1 tanesi metafizer bölgeden
Yapılmıştır. Wagner tekniği 3 olguda, Illizarov 5 olguda ve 17 olguda da modifiye Anderson
yöntemi ile Girgin uzatma cihazı kullanılmıştır. Tüm olgularımızda planlanan uzama
miktarına ulaşılmıştır . Bazı olgularımızda beklenen komplikasyonlarla karşılaştık 1
pseudoartoz, 1'de diz çıkığı gibi nadir komplikasyonlar gördük.
8. SOLITER KEMİK KiSTLERİ’ NİN INTRALEZYONAL STEROİD
ENJEKSIYONU ILE TEDAVİSİ (İzmir Çocuk Hastanesi Dergisi, 1992)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Bu çalışmaya soliter kemik kisti olup intralezyonal steroid enjeksiyonu yapılan 7
olgu alınmıştır. Soliter kemik kistinin tedavisinde şimdiye kadar uygun bir yöntem
belirlenememiştir. En çok uygulanan greftleme sonuçları pek yüz güldürücü değildir.
Scaglietti ve arkadaşları buna alternatif yöntemler araştırmışlar , 1979'da intralezyonal
steroid enjeksiyonu sonuçlarını rapor etmişlerdir. Böylece kemik kisti tedavisinde steroid
enjeksiyonu popüler hale gelmiştir.
Soliter kemik kistinin kottikosteroid ile tedavisinin diger yöntemlere göre
avantajları vardir. Bunlar; basit bir yöntem olması, sonuçların cerrahi yöntemlerden çok
daha iyi olması skar dokusu olmaması, morbidite orani düşük olması ve normal aktiviteye
anında dönebilmesidir.
9. FIBRÖZ DİSPLAZİ İLE BİRLİKTE ANEVRİZMAL KEMİK KiST
OLGUSU (Izmir Çocuk Hastanesi Dergisi, 1992)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Bu çalışmada fibröz displazili 11 aylik bir erkek çocuk alındı. Sol tibia üst
metafizindeki lezyon 6 ay gibi kısa bir süre içinde genişlemiş ağrı bir sislik şekline
dönüşmüştür. Malign dejeneresans düsünülerek biyopsi yapildi. Biyopside degisikligin
malign olmadigi, bunun fibröz displazi ile birlikte anevrizmal kemik kistine bagli oldugu görüldü.
Fibröz displazide malign degisiklikler %4, %io olguda görülebilir. Anevrizmal
kemik kisti olusumundan önce hemodinamik degisiklikleri açiklayan bazi teoriler Öne
sürülmüstür. Fibröz displazi bu tür hemodinamik degisikliklere neden olabilir. Yalniz
bizim olgumuz ilk preparatlari tekrar gözden geçirildiginde bunda da anevrizmal kemik
kistine benzer lezyon sahalari görülmüstür.
1O.TiBiANIN DOĞUŞTAN YOKLUĞUNDA FİBULANIN SANRALİZASYON
AMELİYATININ YETERSİZLİĞİ (İzmir Çocuk Hastanesi Dergisi, 1992)
OP.DR. ÜNAL BOZ
(Tercüme J. Bone Joint Surg. Vol 73-A, No 6, July 1991)
Bu çalışmada fibulanın santralizasyonu ile diz ekleminin rekonstriksiyonu yapılan
14 hastada herhangi biri için tatmin edici sonuç sağlanamamıştir. Başarısız santralizasyon
sonu düzeltici ilave ameliyatlar protez ile erken fonksiyonel rehabilitasyonu
geciktirmistir. Fonksiyonel bir quadricepsin olmamasi ve tibianin konjenital yoklugu olan
hastalar için fibulanın santralizasyonu ile diz ekleminin düzenlenmesin! denemek için
hiçbir hakli neden yoktu. Diz ekleminin desartikü1asyonu ve protez ile rehabilitasyonu
uzun vadede tatminkar bir fonksiyon sağlar.
11. ÇOCUKLUK ÇAĞI KEMİK KiSTLERİNDE UYGULADIĞIMIZ TEDAVİ
YÖNTEMLERİ (XIII. Milli Türk Ortopedi ve Travmatoloji Kongresi, Nevsehir,1519
Mayis 1993, Sözlü Bildiri)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Kemik kistleri çocukluk çağında oldukça sık rastlanan iyi huylu kemik
tümörlerindendir. Bu çalismada izmir Çocuk Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji
kliniğine 1981-1992 yılları arasında müracaat edip, kemik kisti teshisi konulan çocuklara
uyguladığımız tedavi yöntemlerini karşılaştırdık.
Soliter kemik kistinin tedavisinde şimdiye kadar uygun bir yöntem
belirlenememistir. En çok uygulanan küretaj ve greftleme sonuçları pek yüz güldürücü
değildir. Scaghettı ve arkadaslari buna alternatif yöntemleri arastirmislar, 1979'da intralezyonal steroid enjeksiyonu
sonuçları rapor etmişlerdir.
Steroid enjeksiyonu dışında kalan 11 soliter kemik kisti olgumuzda küretaj,
greftleme, tespit materyali ile osteosentez ve bir hastamızda serbest fibula grefti uyguladık.
12. FiBRÖZ DİSPLAZİ İLE BİRLİKTE ANEVRİZMAL KEMİK KİST
OLGUSU (XIII. Milli Türk Ortopedi ve Travmatoloji Kongresi, Nevsehir, 15-19
Mayis 1993, Sözlü Bildiri)
Özet İzmir Çocuk Hastanesi Dergisinde, 10 nolu yaymda sunulmustur.
OP. DR. ÜNAL BOZ
13. PSOAS KASININ PRIMER PIYOJENIK ABSESI (Gögüs Hastanesi
Dergisi) (Tercüme, J Bone Joint Surg. 1991)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Bu çalismada 5 yillik sürede 9 yasından küçük 9 çocuk psoas kasının primer piyojenik
absesi nedeni ile tedavi edilmistir. Bu az rastlanan lezyon sıklıkla kalça septik artritini taklit
eder. Ultrasonografi tanıda en gerçekçi ve kolay uygulanabilecek bir yöntem olarak kabul
edilmiştir.
14. ÇOCUKLARDA TRAVMATIK KALÇA ÇlKlKLARI (Kalça Cerrahisi ve
Sorunlari .. R.EGE)(Kitap iç:n Op.Dr. Rebii Kurultay'm katklari ile
hazirlanmistir, 1994 Ankara)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Çocuklarda travmatik kalça çıkıkları ile oldukça az karşılaşılır.Yetiskinlerde
travmatik kalça çikigi yapan ayni kuvvet çocuklarda femur cisim kirigi ile sonuçlanir.
Rang 5 yaşı altında asetabulumun daha çok kıkırdak yapıda olması nedeni ile
yumuşak olmasından vejeneralize eklem gevşekliğinden çıkığın önemsiz travmalarla
meydana gelebilecegi bildirmistir. Çocuk büyüdükçe kıkırdak miktari azalır ve eklem
gevşekliği düzelir. Kalçanın çikabilmesi için spor yaralanmaları veya trafik kazaları gibi
daha büyük travmaların gerçeklesmesi gerekir.
15. DIMON-HUGHSTON AMELİYATI SONRASI GELİŞEN HETEROTOPİK
OSSIFİKASYONUN DEĞERLENDİRİLMESİ (SICOT (Uluslararasi Ortopedi ve
Travmatoloji Birligi) Bölgesel ve XiV. Milli Türk Ortopedi ve Travmatoloji Kongresi,
29 Eylül-4Ekim 1995, Izmir) Sözlü Bildiri
OP.DR. ÜNAL BOZ
Çalişmamizda instabiI intertrokanterik kırıklarda anatomik olmayan redüksiyon
sonrası gelişen heterotopik ossifikasyonun, kalça fonksiyonlari üzerine etkisi arastirildi.
1992-1994 yillari arasinda, klinigimizde 51 'i kadin, 87'si erkek 138 anstabil
intertrokanterik kırık olgusu adı geçen yöntemle ameliyat edildi ve izleme alındı. Düzenli
olarak en az bir yıl izledigimiz 40 olguda, ameliyat sonrası radyolojik olarak tespit
ettiğimiz heterotopik ossifikasyon ile klinik muayene bulgulari arasinda uyumsuzluk
gözlendi. Belirgin hererotopik ossifikasyon gördüğümüz olgularin kalça fonksiyonlari
tama yakin tespit edildi.
16. İLİZAROV YÖNTEMİ UYGULADIĞIMIZ 16 OLGUNUN
DEĞERLENDİRİLMESİ
(SICOT (Uluslararasi Ortopedi ve Travmatoloji Birligi) Bölgesel ve XLV. Milli Türk
Ortopedi ve Travmatoloji Kongresi, 29 Eylül-4 Ekim 1995, Izmir, Poster)
OP. DR. ÜNAL BOZ
12.10.1993-28.02.1995 tarihleri arasinda klinigimizde degisik endikasyonlarla 16
olguda ilizarov yöntemi kullanıldı. Olgularımızı asagıdaki baslıklar altında toplayabiliriz:
açık kırıklar (tip 2; 2 olgu, tip 3; 1olgu) konjenital psödartroz (2 olgu), poliomyelite bağlı
kısalık (1 olgu), konjenital tibia vara (1 olgubilateral), homerus psödoartrozu (2 olgu), femur
psödoartozu (2 olgu), tibia psödoartozu (4 olgu), tibia plato kirigi (1 olgu).
İlizarov yöntemi ile hastalara erken hareket ve yük verilebilmektedir. Bu yöntemle
endikasyon iyi olursa başarılı sonuçlar alınmaktadir.
17. MENINGOMIYELOSELLI ÇOCUKLARiN RESIPROKET YÜRÜME
ORTEZI ILE REHABILIT ASYONU (Türk Nörosirurji dergisi; 24-28 Mayis 1996,
Çesme Nörosirurji Kongresinde Sözlü Bildiri Olarak Sunulinustur)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Pediatrik meningomiyeloselli hastalarin ayakta durur pozisyona ve hareketli hale
gelmelerinin bir çok avantajlari vardir. Bu amaçla çalismamızda 3 ile 9 yaşları
arasindaki(ortalama 5 yas) 5 hastaya Resiproket Yürüme Cihazi(RYO) kullandik. Bu ortezler,
dogru endikasyonlar dahilinde, memngomiyeIosellI hastalarda kullanilabilecek en uygun
ortez grubudur.
18. PERTHES HAST ALIGININ 'fEDAVISI (Combined Orthopaedic Meetings
6th Congress of the International Circle of Friends of T.S.O.T, ist. German- Turkish
Congress of The Pediatric Orthopaedics, May. 24-27 1996 ANTALYA- TURKEY,
Sözlü Bildiri
OP. DR. ÜNAL BOZ
Perthes hastalığının tedavisinde "containment"in ambulatuar şekilde sağlanması
görüsüne uygun olarak gelistirilen Atlanta Scottish-Rite (ASR) ortezi son yıllarda en çok
kullanılan cihaz şeklini almiştır. Bu tedavi şekli ile 6 yasından sonra alınan sonuçlarda bazı
sorunların ortaya çiktiğmin belirtilmesi ambulatuar olmayan tedavi şekiilerim tekrar gündeme
getirmiştir.
19. DİZ ÇEVRESİNDE AÇISAL DEFORMITELERiN DÜZELTiLMESi (XV.
Milli Türk Ortopedi ve Travmatoloji Kongresi 13-17 Eylül 1997, Istanbul, Poster
OP. DR. ÜNAL BOZ
Bu çalişmada değişik nedenlerle oluşmuş diz çevresindeki deformitelerin tedavisinde
tercih ettiğimiz metotlar ve sonuçlarım değerlendirdik. 1993-1996 yillari arasinda çesitli
hastalik yaralanmalar ite meydana gelmis 26 açisal deformite cerrahi olarak düzeltilmiştir. Bu
yöntemlerin başarısı, deformitelerin derecesine, eklemdeki daralmaya ve kapsül, ligament gibi
yumuşak dokuların gergin veya gevşek olmasına bağlıdır.
20. PİLON KIRIKLARININ İLİZAROV METODU İLE TEDAVİSİ (XV Milli
Türk Ortopedi ve Travmatoloji Kongresi 13-17 Eylül 1997, Istanbul, Sözlü Bildiri)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Bu çalışmada biz sirküler eksternal fiksatörün pilon kırıklarında tedavi yöntemi olarak
sonuçlarını inceledik. Eklemin sinirli açik redüksiyonu ve perkütan zeytinli tellerde trans
fiksasyonu ile kombine eksternal fiksasyon rotasyonel ve kompressif güçleri engeller, Reudi
B, Reudi C kirikta minimal tespit ve Ilizarov eksternal fiksasyon ile fonksiyonel sonuç
alinmaktadir. Böylece komplikasyon orani düsürülebilmektedir.
21. KEMİĞİN DEV HÜCRELİ TÜMÖRÜNÜN KONDROBLASTİK
DİFERANSIASYON GÖSTEREN YUMUSAK DOKU NÜKSÜ (XIII. Ulusal Patoloji
Kongresi, Uluslararasi katkilarla, 4-8 Eylül 1997, Istanbul, Sözlü Bildiri)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Öykü ve klinik seyir yardımıyla kondroblastik diferansiasyon gösteren Dev Hücreli
Tümör rekürrensi olarak yorumlanan bir olgu ; gerek radikal tedavi sonrası nükseden az sayıda
olgudan biri olması, gerekse histopatolojik özelliklerin kondroblastomu çağrıştırması
nedeniyle sunulmustur.
22. ANSTABiL iNTERTROKANTERiK KIRIKLARDA DIMON-HUGHSTON
AMELİYATI SONRASI GELİŞEN KOMPLİKASYONLAR (Atatürk Egitim
Hastanesi Tip Dergisi, 1997, izmir)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Anstabil intertrokanterik kırıklarında , anatomik redüksiyonun korunması güçtür. Özellikle
yaşlı ve osteoporotik hastalarda daha erken mobilizasyon gerektiğinden anatomik olmayan
redüksiyon yöntemleri denenebilir. Dimon-Hughston ameliyati seçilebilecek yöntemlerden
biridir. Bu yöntem, femur boynu valgizasyonu ve femur cisminin medializasyonunu içerir.
çalışmamızda anstabil intertrokanterik kiriklarda anatomik olmayan redüksiyon sonrası
gelişen komplikasyonlarin kalça fonksiyonları üzerine etkisi araştırıldı.
23. STICKLER SENDROMLU OLGULARIMIZ (Retina- Vitreus Dergisi.
Temmuz 1998) (Bu çalişma XXIX. Ulusal Türk Oftalmoloji Kongresinde (1995) Teblig
Edilmistir)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Herediter prograsifartro-oftalmopati de denilen Stickler sendromu, otozomal dominant
geçiş gösteren, eklem ve iskelet anatomileri, tipik yüz görünümü, işitme kaybı ve retina
dekolmanlari ile giden bir konnektifdoku hastalığıdır. Stickler sendromu 6 olguyu
oftalmolojik, ortopedik, odiyolojik ve kardiyolojik yönden &~gerlendirdik. Ortopedik olarak
venebra anomalileri, eide araknodaktiii. erken artropati, femur boynunun genislemesi,
asetabuler protrüzyon, pes planus gibi patolojiler bulundu.
24. PATELLA KIRIKLARININ CERRAHİ TEDAVİ SONUÇLARI (Türk Spor
Yaralanmalari Artroskopi ve Diz Cerrahisi Kongresi, 1998, İzmir,
Sözlü Bildiri)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Patella kırıklarında tedavinin amacı hastayı travma öncesi fonksiyonel durumuna en kısa
sürede getirmek olmalıdır Bu amaca ulasmak için Ilk tercih osteosentezdir. Her ne kadar
parsiyel patellektomi sonuçlan, osteosentez kadar basarili olsa da iyilesme sürecinin uzun
olmasi nedeniyle osteosentezden sonra akla gelmektedir. En uzun iyilesme sürecine sahip
olan ve fonksiyonelolarak kötü sonuçlarla sik karsilasilan total patellektomi yöntemi mecbur
kalmadıkça uygulanmamalıdir.
25. TiBiA PLATO KIRIKLARINDA CERRAHİ TEDAVİNİN YERİ (Türk Spor
Yaralanmaları Artroskopi ve Diz Cerrahisi Kongresi, 1998, izmir, Sözlü Bildiri)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Tibia plato kırıklarında amaç, ağrısız stabil hareketli bir diz eklemi sağlamak ve
dejeneratif eklem hastalığını önlemektir. Bu amaca ulaşmak için eklem yüzeyinin anatomik
edüksiyonu ve rijid bir internal fiksasyonu 'gerekmektedir.
Atatürk Egitim Hastanesi II. Ortopedi ve Travmatoloji Kliniğinde 1994- 1996 yılları
arasında tibia plato kırıklı 40 olgu cerrahi olarak tedavi edilmiş ve bunların tümünün takipleri
yapılabilmistir. Ortalama takip süresi 16.4 aydır.
26. ANEVRİZMAL KEMİK KiSTLERİNDE SOLID VARYANTLARIN KLİNİK,
RADYOLOJİK ve PA TOLOJİK ÖZELLİKLERİ ( Türkiye Ekopatoloji Dergisi, 2000, İzmir)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Anevrizmal kemik kistleri yüksek oranda vasküler, tümör benzeri oluşumlardır.
Çocuklarda, adolesanlarda ve genç erişkinlerde görülür. i987- i997 yılları arasında
primer ve sekonder olarak anevrizmal kemik kisti tanısı almış olan i5 anevrizmal kemik
kisti olgusu retrospektif olarak incelendi Bunlardan 6 olgunun (15'i primer, I'i sekonder
anevrizmal kemik kisti) anevrizmal kemik kistinin solid varyanti oldugu tespit edildi.
Semptomlarin baslangiç süresi 2 ay ile 1 yıl arasında değismekteydi (ort. 6 ay). Olgularin
8'i bayan, Tsi erkek idi. Yaş ortalaması 17 idi(4 ay-36 yas). Izlenim süresi 2 ay ile 9 yıl
arasında değişmekte idi.
27. COMPLICATIONS IN SUBTROCHANTERIC FEMORAL FRACTVRES
(SICOT 99 Sydney, Dünya Kongresi Poster)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Atatürk Eğitim Hastanesinde 1993- 1995 yılları arasında femur subtrokanterik kırık
nedeniyle ameliyat olan 5ihasta ortalama 27 ay takip edilmistir. Ortalama yas, düsük enerjili
travma grubunda 63, yüksek enerjili travma grubunda 35 bulunmustur. Komplikasyon olarak;
1 Jewett çivisinde penetrasyon, 1Jewett çivisinde egilme, 14 hastada varus deformitesi ve 3
hastada da kisalik 3 cm. den fazla bulunmustur. Ayrıca 11 hastada derin dokularda enfeksiyon
meydana gelmiştir.
28. OUR ILIZAROV EXTERNAL FIXATOR APPLICATION ON TIBIA
PLATEALI FRACTVRES WITH MINIMUM INCISION (SICOT 99 Sydney Dünya
Kongresi Poster)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Atatürk Egitim ve Araştırma Hastanesinde 1993-1995 yılları arasında tibia plato
kırıklı, Hohl siniflamasına göre tip III, io olgu, tip LV 8 olgu ve tip V 6 olgu toplam 24 hasta
İlizarov eksterna1 fiksatörü ile tedavi edilmistir. Bu çalışmada bu hastaların tedavi sonuçları
ayrıntıları ile verilmistir.
29. ACUTE SHORTENING AND SECONDER LENGTHENING ON TYPE III
DEFECTED OPEN FRACTURES ON DISTAL, FEMUR AND TIBIA (SICOT 99
Sydney Dünya Kongresi Poster)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Atatürk Egitim ve Arastirma Hastanesi 1993- i997 yılları arasında bu yöntemle 7 distal
Femur, II tibia olmak üzere tip III açık kırık olan 18 hasta tedavi edilmiştir. İlizarov eksternal
fiksatörü yaralanma sahasındaki serbest kemik fragmanlari çıkartılıp , nekrotik dokular
temizlendikten sonra uygulanmıştır. Oluşan defekt veya tibiadaki gibi iki seviyeden
kortikotomi ile uzatılarak yaklaştırılmıştır.
30. İLİZAROV METODU UYGULADIĞIMIZ 60 OLGU (XVI. Milli Türk
Ortopedi ve Travmatoloji Kongresi 3-7 Kasim 1999 Antalya, Sözlü Bildiri)"
OP. DR. ÜNAL BOZ
İlizarov yöntemi ile, kisalik ve deformitelerin düzeltilmesinin, kirik iyilesmesinin
fizyolojisi ve biyomebnigi daha iyi anlaşılmış ayrıca yeni bakış açılan kazanılmıştır. izmir
Atatürk Egitim Hastanesi II. Ortopedi ve Travmatoloji Kliniginde Eylül i993 - Ekim I997
tarihleri arasinda 56 hastanin 60 ekstremitesinde ilizarov eksternal fiksatörü uygulanmıştır.
Olgu dağılımımızm tibia diafiz kırığı 16, tibia plato kirigi 3, tibia pilon kırığı 8. femur kırığı
3.önkol çift kırığı i. humerus kırığı 2. tibia psödoartroz 4, konjenital tibia nonunion 2. femur
nonunion 5, humerus nonunion 3, açık deformiteler 4, tibia uzatmaları 7, femur uzatmaları 1.
epifizyoliz 1 idi.
31. SKAPULANIN EKLEM İÇİ KAYMIŞ KIRIKLARINDA UYGULADIĞIMIZ
CERRAHİ TEDAVİ SONUÇLARIMIZ (XVI. Milli Türk Ortopedi ve
Travmatoloji Kongresi 3-7 Kasim 1999 Antalya, Sözlü Bildiri)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Çalışmamızda skapulanin eklem içi kaymis kırıklarının tedavisinde tercih ettigimiz
cerrahi sonuçlarını değerlendirdik. 1993- 1998 yılları arasında kliniğimizde tedavi edilmis 26
skapula kırığından açık redüksiyon ve internal tespit uygulanan en az 24 ay takip edilen 7
olgu alınmıştır.
Glenoid fossanin eklem içi kaymis kırıklarında hangi olguların konservatif, hangilerinin
de cerrahi tedavi edilmesi gerektigi açıkça belirtilmemistir. Açık redüksiyon ve internal tespit
seçilmiş olguların tedavisinde basan ile kullanılmaktadır. Glenoid fossanin kırıklarında
travmatik artrit gelişme riski yüksektir. Uygulanan cerrahi yöntemlerle bu mümkün olduğu
kadar azaltilabilir.
32. INTERTROKANTERİK KIRIKLARDA DİNAMİK KALÇA ÇİVİSİ
UYGULAMALARIMIZ VE SONUÇLARI
(XVII. Ulusal Ortopedi ve Travmatoloji Kongresi 2001, Antalya, Sözlü Bildiri)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Çalışmamızın amacı femur trokanterik kırık tanısıyla kliniğimizde tedavi edilen
olgularda dinamik kalça çivisi tercih etmemizin nedenlerini ortaya koymaktır. Kliniğimizde
1995-1999 yılları arasında 256 trokanterik kırıklı hasta tedavi edilmistir. Klinik sonuçlarimiz
değerlendirildiğinde dinamik kalça çivisi ile tedavi edilen ve yeterli takibi yapılan 35 olgunun
29'u (%80.5) çok iyi, 5'i (%13.8)iyi, iolgu (%2.7) kötü olarak değerlendirilmistir.
33. FEMUR BOYUN KIRIKLARINDA AMELİYAT SONU ERKEN VE GEÇ
DÖNEMLERDE GÖRÜLEN REDÜKSİYON KAYBI (XVII. Ulusal Ortopedi ve
Travmatoloji Kongresi 2001, Antalya Poster)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Kliniğimizde açık redüksiyon ve internal tespit uygulanan 67 femur boyun kırığı
çalışmaya alınmıştır. Amacımız redüksiyon saglanip internal tespit uygulanan hastalarda
ameliyat sonu erken ve geç dönem redüksiyon kaybi ve sonuçlarini tespit etmektir.
Redüksiyon kaybı görülen toplam 14 olgudan 6 tanesinde avasküler nekroz, 4 tanesinde de
varusta kaynama tespit ettik.
34. KONJENİTAL VERTİKAL TALUS OLGULARINDA TEK EVRE
CERRAHİ KORREKSİYON SONUÇLARIMIZ .
(XVII. Ulusal Ortopedi ve Travmatoloji Kongresi 2001, Antalya Poster)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Bu çalismada amacimiz konjenital vertikal talus olgularinda tek evre cerrahi
korreksiyon ile elde ettigimiz sonuçlarimizi sunmaktir. 9 hasta (14 ayak) radyolojik ve klinik
olarak ortalama 3.5 yil (1-6 yil) operasyon sonrasi takip edildi. Yara komplikasyonu ve talus
avasküler nekrozu olusmadı. Son takipte klinik ve radyolojik kriterlere göre sonuçlar
degerlendirildi. 13 iyi ve 1 kötü sonuç içermekteydi.
35. YASLILARIN UNSTABİL İNTERTROKANTERİK KIRIKLARINDA
LEİNBACH PROTEZ UYGULAMALRlMIZ VE SONUÇLARI
(XVII Ulusal Ortopedi ve Travmatoloji Kongresi 2001, Antalya, Poster
OP. DR. ÜNAL BOZ
Leinbach protezi yaslıların tip III ve tip IV intertrokanterik kırıkların tedavisinde 1971
yılından beri basarı ile kullanılmaktadır. Ortopedistler bu bölge kırıklarının primet tedavisnde
protez kullanmaya önceleri pek sıcak bakmamıslardır. Leinbach protezinin yaşlı hastaları
Kırık öncesi durumuna geri döndürmesi, başarısız uygulanmis kalça çivisi sonu ikinci bir
ameliyat gerektirmemesi gibi üstünlükler vardır . Bu tedavi şekli ile pulmoner emboli,
tromboflebit, pnömoni ve dekubitus ülseri diğer yöntemlere göre daha az rastlanır.
36. TİBİA AÇIK KIRIKLARININ İLİZAROV YÖNTEMİ İLE TEDAVİSİ
(XVII. Ulusal Ortopedi ve Travmatoloji Kongresi 2001, Antalya, Poster)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Bu çalışmanın amacı açik tibia kırıklı 28 hastanın ilizarov eksternal fiksatörü ile tedavi
sonuçlarinin değerlendirilmesidir. Kırıklarının ortalama kaynamasi 25 haftada (17-44) olmuştur.
Hastalarımızda hepsinde kaynama sağlanmistir. 7 olgumuzda ilave ameliyatlar yaptık 3
olgumuzda posterolateral greft, 2 olguda fibula defekt bölgesine kaydırıldı, 2 olguda halka
değistirip dinamizasyon uyguladık.
37. FIXA TION OF INTERTROCHANTERlC FRACTURES OF THE FEMUR
(SICOT 2002 St.Petersburg RUSSIA, Dünya Kongresi, Sözlü Bildiri)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Biz intertrokanterik kırık nedeni ile dinamik kalça çivisi veya Jewett çivisi uygulanmiş
256 femur kırığını karşılaştırdık . Kırıkların Kyle sınıflamasına göre 71 olgu (%27.7) tip I, 71
olgu (%27.7) tip II, 78 olgu (%30.4) tip III, 36 olgu (%14.2) tip IV bulundu. Ameliyat süresi,
kan kaybı, yumuşak doku komplikasyonu hastanede kalış süresi olarak her 2 yöntemde fark
bulunmadı. Jewett çivisi uygulananlarda DHS uygulananlardan ,daha fazla çivinin femur
basını kesip çıkmasına rastladık.
38. COMMİNUTED INTERTROCHANTERIC FRACTURES TREATED
WITH A LEINBACH PROSTHESIS
(SICOT 2002 St.Petersburg RUS8IA, Dünya Kongresi, Poster)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Kliniğimizde 95-99 yillari arasinda 256 trokanterik kırıklı hasta tedavi edilmistir. Bu
hastaların 67'sinde Leinbach protezi uygulanmıstır. Sonuçlarımız değerlendirildiginde 30
(%65) çok iyi, 10 (%18) iyi, 4 (%7.2) orta ve 5 (%9) kötü olarak bulundu.
39. THE LOST OF REDUCTION IN COLLUM FEMORIS FRACTURES AT
EARLY AND LATE PERIOD
(SICOT, SIROT 2002 XXII San Diego, California, USA, Dünya Kongresi, Poster
Lisim)
OP. DR. ÜNAL BOZ
İzmir Atatürk Egitim Hastanesinde 1993-1999 tarihleri arasinda 228 hasta femur
boyun kırığı nedeniyle tedavi edilmistir. Bu bölge kırıklarının tedavisinde amaç anatomik
redüksiyon ve tespit vidasinin femur boynuna uygun ve merkezi pozisyonda
yerlestirilmesidir. Biz burada Tip-Apeks mesafesi (TAD) değerlendirip redüksiyon kaybı
olabilecek hastaları erken teshis edip önlemini alabildik. Tespit çivisi apeks mesafesi 25 mm
altında ise redüksiyon kaybı riski hemen hemen hiç yoktu.
40. TREATMENT OF OPEN TIBIAL FRACTURES WITH ILIZAROV METHOD
(SICOT, SIROT 2002 XXII San Diego, California, USA, Dünya Kongresi, Poster)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Açik tibia kırıklarında tedavinin basarısı yumuş ak doku yaralanmasının iyi
değerlendirilmesine bağlıdır. Ilizarov metodu her ne kadar komplike görünse de uygun hasta
ve deneyimli ekip sayesinde problemler azaltilabilir.
41. TAVŞANLARDA PARSIYEL PATELLEKTOMİ SONRASI KALAN
PATELLA PARÇASININ GENİŞLEMESİ
(Deneysel Çalişma 6. Türk Spor Yaralanmalari Artroskopi ve Diz Cerrahisi
Kongresi 2002, Antalya) (Uluslar arasi Katilimli Isim Sözlü Bildiri)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Bu çalişmanin amacı tavşanlarda parsiyel patellektomi sonrası kalan patella parçasının
genişlemesini radyografik ve histolojik olarak göstermektir. Patellanin diz ekstansör
mekanizmasinda önemli bir fonksiyonel rolü oldugu iyi bilinir. Total patellektomi ekstansör
gücün azalmasi, kuad riceps kas artrofisi ve ligamentöz instabiliteye yol açması ile dizde
kalıcı fonksiyon bozukluğuna neden olur. Teknik olarak mümkün oldugunda patellanın
tamamı veya bir kısmının korunması için tüm çabalar sarfedilmelidir.
42. MENİSEKTOMİ YAPILMIŞ TAVŞANLARDA DİZDE ERKEN
OSTEOARTRİT GELİŞİMİ DİZ EKLEM ARALlĞINDA DARALMA VE EKLEM
KlKIRDAĞINDA GÖRÜLEN HİSTOLOJİK DEĞİŞİKLİKLERİN GÖSTERİLMESİ
(Deneysel Çalisma 6. Türk Spor Yaralanmalari Artroskopi ve Diz Cerrahisi
Kongresi 2002, Antalya)
Uluslar arası Katılımlı Sözlü Bildiri
OP. DR. ÜNAL BOZ
Bu çalışmada menisküsü alınan dizlerde femur ve tibianin temas yüzeylerinde, diğer
dize göre daha fazla dejeneratif kikudak değisiklikleri görülmüstür. Diz eklem aralığının
daralma derecesi ile kıkırdak değisikliklerinin şiddeti arasında bir iliski bulunamamistir.
Menisektomiden 3 ay gibi kisa bir sürede öncelikle tutulan kompartmanin tibia platosunda
olmak üzere eklem kıkırdağında ve kemikte değisiklikler olusturmaya basladığı ve 6 ay
sonunda da bu degisikliklerin daha belirgin oldugu gösterilmistir.
43. COMP ARING THE TECHNICS IN HUMERUS DISTAL FRACTURES
(EFORT 2003, Helsinki, Finland, Poster)
OP. DR. ÜNAL BOZ
İzmir Atatürk Eğitim Hastanesinde 1994-2001 tarihleri arasinda 35 humerus alt uç
kırığı tedavi edildi. Hastalarimizin 7' sine (%20) açik redüksiyon ve rijit fiksasyon, 13'üne
(%38) açik redüksiyon ve minimal internal fiksasyon, 11'ine (%31) vida ile internal tespit ve
4'üne de (%11) eksternal fiksasyon uygulandı. Murphy skorlama sistemine göre hastalarımız
%75 basarılı şekilde tedavi edilmistir. Rijit fiksasyon (çift zincir plagi) ile sonuçların diğer
yöntemlerden daha iyi bulduk. Bir de kırık tipi ile iyileşme oranıın ilişkisini dramatik olarak gözlemledik.
44. K. TELİ İLE YAPILAN ACİL ALÇILAMA İLE ÇOCUK FEMUR
KlRIKLARININ TEDAVİSİ
(XVIII Milli Türk Ortopedi ve Travmatoloji Kongre.si 2003, Istanbul, Sözlü Bildiri)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 1996-2000 tarihleri arasında ortalama yaşı
4.5 olan ve yeterli takipleri en az 2 yil yapılabilen 48 çocuğun 49 femur kırığı çalışmaya
alındı. Olgular ortalama 38.5 ay (24-56 ay) takip edildi. Sonuçlara göre değerlendirildiğinde
olgularin 35'i (%72) çok iyi, 9'u (%19) iyi, 4'ü (%9) basarısız olarak değerlendirildi.
45. ERİŞKİNLERİN FEMUR SUBTROKANTERİK KlRIKLARININ
TEDAVİSİNDE ALDlĞIMIZ SONUÇLAR (Izmir Atatürk Egitim Hastanesi Tip
Dergisi 2004)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Ocak 1995- Aralik 2000 tarihleri arasinda, Atatürk Egitim Hastanesi II. Ortopedi ve
travmatoloji Kliniğinde 76 femur subtrokanterik kirikli hasta cerrahi olarak tedavi edildi.
ortalama 27 ay takip edilen 51 hasta son kontrolda klinik, radyolojik ve fonksiyonelolarak
değerlendirildi.
46. ILIzAROV YÖNTEMI UYGULADIGIMIZ HASTALARDA MEYDANA
GELEN KOMLIKASYONLARlN DEGERLENDIRILMESI (Izmir Atatürk Egitim
Hastanesi Tip Dergisi 2004)
OP. DR. ÜNAL BOZ
İzmir Atatürk Egitim Hastanesi II.Ortopedi ve Travmatoloji Kliniginde Eylül 1995Ekim
2000 tarihleri arasinda 56 hastanin 60 ekstremitesinde Ilizarov ekstemal fiksatörü
uygulanmıştır.
Komplikasyon olarak hemen hemen bütün hastalarimizda çivi yolu hiperemisi görülse
de enfeksiyon %14 oranında idi. Eklernde minimal astroz (%100), minimal ödem (%50),
psikolojik problemler (%41), tel kirilmasi (%9), gecikinis kallotozis (%3), halka migrasyonu
(%1) idi.
Değerlendirilen sonuçlara göre ilizarov ekstemal fiksatör uygun endikasyon,
prensiplere uyularak yapilan operasyon ve takiple komplikasyonlarin üstesinden gelineceği
neden ve sonuçları ile açıklanmıştır.
47. DİZ EKLEMİ KIKlRDAK LEZYONLARlNDA DRİLLEME VE
ABRAZYONUN YERİ (İzmir Atatürk Egitim Hastanesi Tip Dergisi 2004)
OP. DR. ÜNAL BOZ
1995-1999 yillari arasinda artroskopik abrazyon yada drilleme uygulanan 75 hastadan
son kontrol muayeneleri yapilan kontrole gelen 24 hasta retrospektif olarak Lysholm
skalasina göre degerlendirilmistir. Sonuçlari mükemmel ve iyi olan hastalarda semptomlarin
süresinin daha kisa oldugu ve daha sınırlı bir sahayı kapsadığı belirlenmistir.
48. GONARTROZDA YÜKSEK TİBİAL OSTEOTOMİNİN YERİ VE UZUN
DÖNEM SONUÇLARI
(Proximal tibial osteotomy in osteoarthritis of knee and long term results)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Ekim 1994-Aralık 2002 tarihleri arasında Atatürk Eğitim ve Arastırma Hastanesi 1.
Ortopedi Kliniğinde varus gonartrozu nedeniyle yüksek tibial osteotomi (YTO) yapılar ve son
kontrole gelen 38 hastanın 40 dizindeki sonuçlar değerlendirildi.
YTO tek kompartman tutulusu olan hastalara uygulandiginda TDP'ye geçisi erteleten
ekonomik bir prosedür olarak degerlendirildi.
49. TRAVMA SONRASI EL BİLEĞİNDE AĞRI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN
HASTADA TÜBERKÜLOZ TENOSİNOVİTİ
(Ortopedi ve Travmatoloji Bulusmasi 2004, Poster)
OP. DR. ÜNAL BOZ
Sol el ve ayak bileğinde ağrı ve şişlik yakınmaları ile basvuran 76 yaşında hasta
yapılan klinik, ultrason ve MR tetkikleri sonucu tüberküloz terosinovitten şüphelenilerek trucut
biopsi yapıldı. Patoloji tüberküloz sinovit olarak doğrulanan hastaya antitüberküloz tedavi
ve cerrahi debritement uygulandı. Özellikle yumuşak doku kitlesi ile başvuran
immunosuprese hastalarda tenosinovya, bursa, kas veya derin fosya tutulumu ile seyreden
yumuşak doku tüberkülozu ayırıcı tanıda mutlaka akılda tutulmalıdır.
50. OPEN REDUCTION AND INTERNAL FlXATION USING LATERAL
APROACH FOR TOT ALL Y DISPLACED SUPRACONDYLAR FRACTURES IN
CHILDREN
(IFPOS Congress 3rd Congress of Pediatric Orthopedic Societies VI. Brazilian
Pediatric Orthopedic