Çocuk, Genç, Yetişkin Psikoterapisinde EMDR Terapisi
Yazar Ayşe Gürbüz • Aile Danışmanı • 18 Mart 2022 • Yorumlar:
EMDR TERAPİSİ VE TARİHÇESİ
Eye Movement Desensitization and Reprocessing (EMDR), günümüzde giderek yaygınlaşan bir psikoterapi çeşididir.1990 yılı başında travma sonrası stres bozukluğu tedavisinde kullanılırken son yıllarda çocukluk travmaları, obsesif kompulsif bozukluk, performan kaygısı, anksiyete bozukluğu, kronik ağrı gibi problemlerin tedavisinde de kullanılmaktadır.
EMDR terapisi, Francine Shapiro tarafından Adaptif Bilgi İşleme Teorisine (AIP) dayanarak geliştirilen sekiz aşamalı bir protokolden oluşmaktadır. Adaptif Bilgi İşleme en yalın haliyle gözlerin sağ ve sol yöne hareket ettirilerek beynin her iki yarımküresine çift yönlü uyarım verilmesidir. Shapiro, bu göz harekelerinin uyku sırasındaki “REM” evresiyle ilgili olduğunu dile getirmiştir. Zihnimiz gün içerinde yaşadığımız olayları bu evre sırasında işlemektedir. Her türlü acı veren deneyim sistemde oluşturduğu baskı nedeniyle olayların çözüme ulaşmasını ya da diğer anıların sağlıklı şekilde yapılanmasını engeller.
Bir çocuğun yere düştüğü anı hayal edelim, bacağında derin sıyrıklar var ve kanamakta, bir süre sonra bu fiziksel yaralanma kabuk bağlar. Birkaç gün sonra ise kendini onarır aynı renkte aynı dokuda tekrar işlevini devam ettirir. Benzer şekilde AIP teorisi de beynin olayları işlemlediğini önermektedir. Kişi, aşırı uyarılması sonucu bilgileri maladatif dediğimiz uyumsuz bilgiler olarak kaydeder. Uyarılma yoğunluğunun kişi için travmatik olması durumunda beyinde sağlıklı işleme süreci devam etmez. Bu olayın formu zihinde düğümlenmiş bir halde depolanır. Travmayı, insan gelişimini engelleyen ve ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyen bir olayın bellek ağlarına uyumsuz kodlanması olarak tanımlarsak, “Emdr Terapisi” ile bu anı ağlarına erişerek maladatif kaydedilen bilgileri yeniden işlenmesine odaklanılır ve böylelikle danışan iyileşme sürecine başlar.
EMDR TERAPİSİNİN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜ KANITLANDI MI?
EMDR üzerine ilk araştırmalar 1987 senesinde başlamıştır. O dönemden bugüne dek birçok bilimsel araştırmayı incelediğimiz zaman; danışanın hedeflediği noktaya ulaşmasında önemli bir terapi yöntemi olduğu yönünde kanıtlar mevcuttur.
Aşağıda söz konusu olan araştırmalardan birkaçı yer almaktadır:
· Atasoy tarafından 2002 yılında aleksitimik düzeyi yüksek 24 öğrencinin 12 sine EMDR terapisi uygulanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre başlangıç ve sonuç testleri göz önüne alındığından nitelikli oranda aleksitimik düzeylerinde azalma olduğu görülmüştür.
· Cook-Vienot ve Taylor (2012), sınav kaygısı yüksek olan 30 öğrenci ile yaptıkları çalışmada EMDR Terapi’nin sınav kaygısını önemli ölçüde azalttığını bulmuşlardır.
· TSSB hastalarında, beynin bellekten sorumlu “Hippocampüs” adı verilen bölümünün, normale göre küçük olduğu tespit edilmiştir.
8-12 seans EMDR terapisi sonucuna göre “Hippocampüs”ün yüzde altı oranında büyüdüğü gözlemlenmiştir. (Shapiro, EMDR Terapisi Teknikleri ile Acı Anıları Silmek)
Ayrıca:
-
Dünya Sağlık Örgütü (WHO, World Health Organization)
-
Amerikan Psikiyatri Birliği (APA, American Psychiatric Association)
-
Uluslararası Travmatik Stres Çalışmaları Birliği (International Society for Traumatic Stress Studies)
-
Türkiye Psikiyatri Derneği
bu yöntemin etkinliğini kabul eden uluslararası kuruluşlardır.
EMDR TERAPİSİ KAÇ SEANS SÜRMEKTEDİR?
Emdr terapisi sekiz aşamalı protokole dayandığı için her protokol belirli bir işleyiş doğrultusunda ilerler. Kişilerin deneyimleri, bugünkü yaşam koşulları, değerleri ve travmatik geçmiş yaşam öyküne göre anı ağlarına erişildikçe yeni bilgilerle karşılaşılabilir. Bu bilgi terapinin doğrusal değil döngüsel bir süreç olduğunu bize hatırlatır. Bu durumla birlikte kişiye has bir süreç izlenilmektedir sözü doğru bir güvence olacaktır.