Çocuklara Ölümü Nasıl Anlatabiliriz?

Yazar Elif Güşta AydınPsikolog • 30 Mart 2021 • Yorumlar:

Kayıpla beraber gelen keder duygusuyla baş edebilmek yetişkinler için de güç iken, çocukların nasıl baş edebileceğine dair yetişkinlerde kaygı oluşmaktadır. Bu kaygıdan ötürüdür ki çocuklara ölümü açıklamak noktasında da güçlük çekilmektedir.

Çocuklar Hangi Yaşta Ölümü Nasıl Anlamlandırır?

0-2 yaş; ölüm kavramı onlar için bir anlam ifade etmez.

2-2,5 yaş; ölümle ilgili fikirleri oluşmaya başlar.

6 yaş itibariyle; okul çağının da başlamış olduğu dönemde birçok şeyi anlamlandırıp öğrendikleri gibi ölümle ilgili de yetişkinlere benzer düzeye gelmiştir.

12 yaş itibariyle; artık ölümü yetişkinler gibi anlamlandırmaya başlar.

Çocuklara Ölüm Nasıl Anlatılır?

Bilinmesi ve dikkat edilmesi gereken en baş husus şudur ki; hiç bekletmeden varsa anne baba eğer yoksa da çocuğun anlaşabildiği paylaşımda bulunduğu en yakını ölen kişi kısa ve net açıklamalıdır. Ve bunu yaparken duygularını saklamasına lüzum yoktur. Şayet duygularını saklayarak yaşarsa çocuklar da aynı şekilde duygularını saklaması gerektiğini öğrenecektir. Dahası duyguların paylaşılamaması ve birikmesi sonucu bir takım sorunlar ortaya çıkabilecektir. Bunlar; öfkenin olumsuz sonuçları(küfür, saldırganlık vb.), tırnak yeme, alt ıslatma, iştah artışı/azalması, kaygı, korku, yalnızlık hissi …vb.

Eğer ölümle ilgili daha önce bir konuşma yapmamışsanız, ilk olarak doğadaki değişimlerden söz ederek konuşmaya başlayabilirsiniz. Önünüzde kağıt kalem olabilir, yani etkinlik halinde de olabilirsiniz. İlkbahar, yaz, sonbahar, kış sıralamasıyla mevsimlerdeki geçişlerde ağaçların değişiminden örnek verebilirsiniz. Yaşamın her alanında değişim olduğu örneklerle çocuğa anlatılır. Ardından ölen kişi “annen öldü” gibi basit bir cümleyle söylenir.

6 yaş altındaki çocuklarda ise geniş kapsamlı bir anlatımdan ziyade kısa ve öz olmak önemlidir. Yine “anne öldü.”     “baba öldü.” denilebilir. Ancak beklediğiniz tepkiyi alamayabilirsiniz. Ardından oyunlarına devam edebilir. Kaybettiği yakınının nerede olduğuna, ne zaman geleceğine dair tekrarlayan soruları olabilir. “anlatamıyorum.” hissine kapılabilirsiniz. Ancak yaş dönemi itibariyle bu çok normaldir. Anlamlandırması zaman alacaktır.   

Direkt “öldü” “vefat etti” ifadeleriyle söylemek çoğu zaman yetişkinler için de telaffuz etmesi güç bir ifade olsa de gerçek olan budur ve çocuk zihninin karışmaması için net bir söyleme ihtiyaç duyar. Zaten ölümü bu şekilde dile getirmemek ne yetişkinin duygusunu azaltır ne de çocuğun. Yaşanacak olan duygu şiddeti ne ise o her durumda hissedilecektir. Yeter ki kabullenme evresine işlevsel şekilde ulaşılmış olsun. Bu da yasın her evresini yaşamaktan geçer. Bunlar ise şok ardından gelen inkar, ölen kişinin geleceğine dair beklenti, depresif bir hal ve sonuç olarak kabullenme evresidir. Ve yas süreci 6 aydan fazla aynı şiddetle devam ederse bir uzmana başvurmak önemlidir.

Ölünce Nereye Gidildiği Çocuğa Nasıl Anlatılır?

Ölen kişinin nereye gittiği, ne yaptığı çocuklar için merak konusudur. Ölen kişinin mezarına cenazeden sonra çocukla gidilebilir. Ancak çocuk toprağın altında mı yaşıyor, ne yapıyor, ne yiyor ne içiyor, korkuyor mu? gibi sorularla zihin karmaşası yaşayabilir.  Burada da net olmak önemlidir.

Ölen kişinin artık göremediği, nefes alamadığı, yürüyemediği vb.durumlar anlatılmalı ve bunların canlı olmanın emaresi olduğu açıklanmalıdır. Yine aktiviteye çevirerek canlı cansız örneklerden yola çıkılarak anlatım sağlanabilir.

Ölenin nereye gittiğiyle ilgili de her aile kendi inanç sistemine göre bunu açıklayacaktır. 

Ölümden sonra hayata inananlar için cennet kavramı dile getirilebilir. Abartı bir anlatım değil öz bir anlatımla açıklamak uygun olacaktır. Cennetin nasıl bir yer olduğunu duyan çocuk bir an evvel cennete kavuşma isteğini, orayı çok merak ettiğini dile getirebilir. Endişelenmeyin. Buna da doğru cevabı verecek olan sizsiniz. “hiç kimse ne zaman öleceğine kendi karar veremez.”  

Ölenin Ardından Yapılan Yanlışlar Nelerdir?

“Ağlarsan annen üzülür ağlamak yok.” , “Bak sen erkeksin 8 yaşında olabilirsin ama baban öldü artık evin erkeği sensin.”, “Bak annen de yok uslu dur babanın sözünü dinle baban da hastalanmasın.” (ya da direkt çocuğa değil de yakınlarla konuşmalar) “ah bu çocuklar yok mu çok yaramaz bizim kız/oğlan az uğraşmadı bunlarla.”, “kuş oldu uçtu.”, “Allah onu yanına aldı.” Gibi birçok örnek var ne yazık ki. 

  • Ağlamak kötü bir eylem değildir, üzüntü duygusunun en olağan tepkisidir.

  • Bir çocuk adı üstünde çocuktur ve evin erkeklik görevlerini üstlenmesi gibi bir role sahip değildir. Rol karmaşası yaşanmasına neden olur. 

  • Bir çocuk sadece söz dinlemedi diye kimse onun yüzünden ölmez. Amaç söz dinletmekse bunun işlevsel yolları vardır. Çocuk kendisinin bir ölüme sebep olduğunu düşünürse bu uzun soluklu bir suçluluk duygusunu beraberinde getirir. 

  • Allah’ın sevdiği birini yanına alması çocuk için iyi bir anlam ifade etmeyebilir ve onu sevdiğinden ayırdığı için Allah’a karşı nefret ve öfke duygusu belirmesine neden olur. 

  • Ve tüm bu yanlışların etkisi çocukluk döneminde kalmaz, yıllara mal olabilir. Şayet bir düzeltme yapılmaz veya gerektiğinde bir uzmandan destek alınmazsa.

Çocuk Keder Duygusuyla Nasıl Baş edecek?

Çocuğun bu duyguyu işlevsel haliyle yaşayabilmesi için sizin de duygularınızı saklamadan olağan şekilde yaşamanızın öneminden bahsettik. 

Zaman zaman fotoğraflara bakarak anılarınızı hatırlayın. Bakarken ağlamaktan endişe etmeyin. Bırakın duygular yaşansın.

Bu keder duygusunun tıpkı bir denizin dalgası gibi olduğunu, ilk zaman yüksek bir dalga gibi kuvvetli olup savurduğunu ancak zamanla bunun azalacağını anlatın. Duygunun geçmesi ya da ölen kişiyi unutmak demek değildir bu, yalnızca dalganın hafiflemesidir. Zaman zaman dalga yükselebilir yani duygun kabarabilir ancak endişelenme, sadece duygunu yaşa. Merak etme duygun hafifleyecek. 

Tüm bu cümleleri öncelikle kendinize de söylemeniz ve bu inançla çocuğa da söylemeniz önemlidir. Unutmayın sizin baş etme yönteminiz çocuğa yansır.

İşlevsel baş etme yöntemleriyle süren ömrünüz olsun.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)