Çocuklarda Davranış Oluşturma

Yazar Sümeyra Çetinkaya • 30 Mayıs 2024 • Yorumlar:

1. ÇOCUĞA SAĞLIKLI SINIR KOYABİLME

Öncelikle çocuklarımıza sınır koymanın öneminden bahsedelim. Evet, çocuklarımıza sınır koymalıyız. Üç yaşından itibaren ufak sınırlamalarla buna başlamamız gerekmektedir. Erken yaşta sınır koyamadığınızda, çocuklarınız ergenlik çağında sizi dinlemeyecektir. Peki, sınırları sağlıklı bir şekilde nasıl koyabiliriz?

Ebeveynler sınır koymaya çalışırken genelde birçok hata yaparlar. O nedenle çocuklarına söz geçirememeye devam ederler. Örneğin; “Böyle yaparsan bugün televizyon izleyemezsin!” Bu bir tehdittir. Peki, cümleyi nasıl kurmalıyız?

Ebeveynler çocuklarına, kendi yaptıkları seçimlerin sorumluluğunu aldırarak sağlıklı sınır koyabilirler. Bunu sınır-seçenek yöntemi olarak adlandırabiliriz. Ödevini yapmayan bir çocuk üzerinden açıklayalım:

Üç Adımda Sınır-Seçenek Yöntemi:

Çocuğun duygusunu kabul etmek: Ödevini yapmak istemediğini biliyorum. (“Seni anlıyorum” mesajı veriyoruz).

Mantıklı açıklamasını yapmak: Ödevini yapmazsan başarılı olamazsın. Dolayısıyla ileride iyi bir meslek sahibi olamadığında hayat senin için zorlaşacaktır. (Kendimizce mantıklı bir açıklama yapıyoruz.)

Sınır-seçenek: Bugünden itibaren bu evde bir kural oluşturuyorum. Ödevini yapmayı seçersen televizyon izleyebilmeyi seçersin, ödevini yapmamayı seçersen televizyon izlememeyi seçersin. Seçim senin; buna sen karar vereceksin. (Sınır koyup seçenek sunuyoruz.)

Ne yaptık? Çocuğa seçim şansı sunduk. Böylece seçimi kendi yaptı ve yaptığı seçimin sonuçlarına katlanma becerisini elde etti. Seçimlerinin sorumluluğunu alma becerisini kazandırmış olduk.

Bu yöntemi çocuklarda zorlandığınız her alanda rahatlıkla kullanabilirsiniz. Ama dikkat etmemiz gereken önemli bir nokta var: kararlılık.

Hiçbir çocuk ilk günden kurallara uyum sağlamayacaktır. Ağlayabilir, kendini yerden yere atabilir ve öfkelenebilir. Ne yaparsa yapsın, siz kararlı bir şekilde her gün bunu uygulamalısınız ve eşiniz de sizi desteklemelidir. Size en fazla bir hafta ila on gün veriyorum. Çocuğunuz davranışa koşullanacak ve uyum sağlayacaktır.

2.ÇOCUKLARIN OLUMLU DAVRANIŞLARINI MOTİVE ETME

Çocuklarda davranış oluştururken dikkat etmemiz gereken bir diğer nokta da onların olumsuz davranışlarını görmezden gelmek ve olumlu davrandığı anları fark edip motive etmemizdir. Motive etmekle neyi kastediyoruz? Olumlu anlamda o davranışı pekiştirmek. Yani sözel ve davranışsal ödüller. Örneğin; “Aferin, böyle davranarak beni çok mutlu ettin,” demek, yanağına öpücük kondurmak…

Çocuğun olumsuz davranışına odaklanarak eleştirmek ve suçlamak, çocuktaki olumsuz davranışın pekişmesine neden olmaktadır. Örneğin; “Çok yaramazsın, yerinde durmuyorsun, çek şu elini, sana böyle davranma dedim,” vb. ifadeler kullanmamalıyız.

Peki, ne yapmalı? Çocuklarınızın olumsuz davranışlarını görmezden gelip olumlu davrandığı anları fark edip bunları motive ederek olumlu davranışlarını pekiştirmiş, olumsuzlardan uzaklaşmalarını sağlamış oluyoruz. Örneğin; her sabah evden çıkarken sizi zorlayan bir çocuktan bahsedelim. Her sabah onu uyarmak yerine, sizi zorlamadan evden çıktığı anı fark edip hemen bunun ardından motive edebiliriz. “Aferin benim oğluma, bu sabah beni hiç üzmeden evden çıktın beni çok mutlu ettin.” gibi. Genelde sürekli kardeşiyle kavga eden bir çocuğu ele alalım. Kardeşiyle kavga ettiği anda tepki vermeyip kardeşiyle hiç kavga etmeden, uslu uslu oyun oynadığı an onu motive edebiliriz. Yalan söyleyen bir çocuktan örnek gösterirsek; yalan söylediği anı görmezden gelip dürüst olduğu an onu motive edebiliriz.

Bu yöntem neden işe yarıyor? Çünkü çocukların olumsuz davranışlarının altında çoğu zaman dikkat çekme ihtiyacı yatmaktadır; bu şekilde ebeveyne, “Benimle ilgilenin,” mesajı vermeyi amaçlarlar. Ama çocuk olumsuz davranış sergilediğinde dikkat çekemeyip olumlu davranış sergilediğinde dikkati üzerine çekmeyi başarırsa sizin onayınızı ve ilginizi kazanabilmek adına olumlu davranışı artık daha çok sergileyecektir.

ÇOCUKLARLA SAĞLIKLI İLETİŞİM KURABİLME

Sağlıklı ilişkilerin temelinde sağlıklı iletişim yatmaktadır. Sağlıklı iletişimin ilk koşulu ise etkin dinlemedir. Etkin dinleme, beden dili ve mimikler yardımıyla çocuğa onu can kulağıyla dinlediği yansıtılarak, tamamen ona odaklanılarak dinlemedir. Ebeveynler tüm meşguliyetlerini bir kenara bırakmalı, çömelip çocuğun göz hizasına gelmeli ve yalnızca ona odaklanarak dinlemelidirler.

Örneğin, çocuk bir şey anlatmak için ebeveynin yanına geldiğinde, televizyon izleniyorsa kapatılmalı, bulaşık yıkama, kitap okuma gibi yapılan işler yarıda kesilmelidir. Konuşulan konuyla alakalı sorular sormak, söyleneni tekrarlamak ve önerilerde bulunmak da etkili dinleme metotlarındandır.

Empati, etkili iletişimin bir diğer önemli unsurudur. Empati, kişinin kendini karşısındakinin yerine koyup onun bakış açısıyla dünyaya bakabilmesidir. Çocukla aynı boy hizasına gelmek, onunla empati kurulduğunu gösterir. Ebeveynler çocuklarının yerine kendilerini koyarak, “Acaba bana böyle davranılsaydı ben de öfkelenir miydim?” diye sormalılar.

Sağlıklı iletişimde bir diğer önemli unsur, “ben dili” kullanmak. “Sen dili” suçlayıcı bir dildir ve karşıdakini öfkelendirir. Örneğin; kışın ortasında çorap giymemek için direten bir çocuğa, “Sen hep böyle yapıyorsun, sen hiç çoraplarını giymez misin?” gibi ifadeler kullanmak, “sen dili”yle iletişim örneğidir. Muhtemelen çocuk ebeveynle inatlaşacak ve o çorapları giymeyecektir; ebeveyni de bağırarak ona zorla giydirmek zorunda kalacaktır. Bir de “ben dili” ile kullanalım cümlemizi: “Ben senin hasta olmanı istemediğim için çorap giymeni istiyorum.” İfade ne kadar masumlaştı, değil mi? Peki, çocuk ne düşünür? “Annem beni gerçekten önemsiyor.” Böylelikle çocuk inatlaşmayı bırakır, öfkeliyse sakinleşir.

TIRNAK YEME SEBEPLERİ NELERDİR?

AİLELER ÇOCUKLARINA NASIL YAKLAŞMALIDIR?

Tırnak yeme problemi yaşayan çocuklar, aşırı stres, baskıcı anne baba, ilgi ve sevgi eksikliği, kardeş kıskançlığı ya da ailede başka tırnak yiyen birinin varlığı gibi birçok nedenden ötürü tırnaklarını yiyebilir.

Çocuğun tırnak yemeye başladığı ilk zamanlar çok önemlidir. Bu ilk evrede eğer bu davranış görmezden gelinirse alışkanlık haline gelmeden ortadan kalkması daha olasıdır. Çünkü genelde tırnak yeme davranışı ilk etapta dikkat çekme ihtiyacıyla başlar. Çocuk, “Benimle ilgilenin, beni görün,” mesajını verir ebeveyne. Bunu başarır da. Çoğu ebeveyn tırnak yediğini gördüğü çocuğuna karşı duyarsız kalmaz ve olumsuz da olsa bir tepki verir: “Elini çek, yeme tırnağını, parmakların çok çirkin görünüyor,” gibi… Çocuk olumsuz bile olsa ebeveyninin dikkatini kendi üstüne çekmeyi başarmıştır. Sonrasında daha çok tırnak yemeye başlar. Bu durum gitgide alışkanlık halini alır ve alışkanlıklardan kurtulmak çok daha uzun süreçli ve sancılı olacaktır.

Çocuk tırnak yeme alışkanlığını model aldığı birinden öğrenmiş de olabilir. Eğer ki evde başka tırnak yiyen bir birey yaşıyorsa çocuğun tırnak yemesi kaçınılmaz olabilir. Bu durumda, çocuktan önce bu bireyin yardım alması gerekmektedir. Aksi takdirde çocuk ne kadar yardım alsa da aynı evde yaşadığı tırnak yiyen diğer bireyden olumsuz etkilenecektir.

Ebeveynlere Öneriler

Tırnak yediği esnada elini ve ağzını meşgul edecek uyaranlar vererek çocuğunuzun dikkatini dağıtabilirsiniz. Örneğin; kumandayı uzatıp televizyon kanalını değiştirmesini ya da yastık fırlatıp yakalamasını isteyebilirsiniz. Ağzını meşgul etmesi için sakız verebilir, elini meşgul etmesi için ise mıknatıslı el oyuncakları verebilirsiniz.

Kız çocuklarında işe yarayan bir yöntem, tırnak bakımına özendirmektir. Renkli ojeler ve tırnak bakım setleri alabilirsiniz. Hatta alışverişe onu götürüp onun beğendiği modeli almanız daha teşvik edici olacaktır. Tırnakları uzayınca bu ürünlerle bakım yapıp ellerinin ne kadar güzel olduğuna dair motive edici geri bildirimler verebilirsiniz.

Tırnak yeme davranışının altında yatan kaynağı tespit ederek o kaynağın düzeltilmesini sağlamanız da sorunun ortadan kalkmasında etkili olabilir. Örneğin, son zamanlarda anne yoğun çalıştığı için çocuğuna yeterli vakit ayıramamışsa ve çocuk bu süreçte tırnak yemeye başlamışsa onunla kaliteli vakit geçirme konusunda daha hassas davranarak sorunun önüne geçebilirsiniz. Ya da tırnak yemenin sebebi kardeşin doğumuyla ilginin kardeşe odaklanmasıysa, kardeş kıskançlığı konusunda nasıl davranılması gerektiği hususunda davranışlarınızı düzenleyebilir, sorunun ortadan kalkmasını sağlayabilirsiniz.

Tırnak takvimi hazırlayabilir, tırnağını yemediği günlere gülen yüz işareti, yediği günlere ağlayan yüz işareti koyabilir, her hafta gülen yüzlerdeki artışa göre onu ödüllendirebilirsiniz.

Unutmayın ki tırnak yeme problemi, tedavisi en zor alışkanlıklardan biridir. Zira altmış yaşında belli statülere erişmiş insanların hâlâ bu alışkanlıktan sıyrılamadıkları bilinmektedir. Bütün bu önerilere uyulmasına rağmen problem devam ediyorsa aile danışmanlığı ve oyun terapisine yönlendirilmeleri faydalı olacaktır.

ÇOCUĞUNUZ ÖFKELİ VE SALDIRGAN MI?

Öfke, istenmeyen bir durum karşısında gösterilen doğal bir duygudur. Fakat aşırıya kaçtığı zaman kişinin kendisini ve etrafındakileri rahatsız edecek düzeye gelmektedir. Çocuklar açısından da, ebeveynlerin baş etmekte güçlük çektiği ve genellikle kendi öfkeleriyle pekiştirdikleri bir süreç haline gelmektedir.

Çocuklarda öfke altında yatan birçok sebep vardır. Bunlardan en yaygını, ebeveynin çocuğuna gergin ve öfkeli bir tutumla yaklaşmasıdır. Ebeveynini model alarak büyüyen çocuk, öfkeli ve saldırgan tutumla davranmayı öğrenmektedir.

Bunun yanı sıra çocuklarda öfke problemine kaynak teşkil eden travmatik olaylar ve stresli durumlardan bahsedebiliriz. Anne ve babanın ayrılığı, anne ve/veya babanın kaybı, ev değişimi, okul değişimi, öğretmen değişimi, hastalık, akran sorunları, yeni bir kardeşin dünyaya gelmesi, ebeveynin çocuğa yeterli ilgi ve şefkati göstermemesi gibi durumları örnek olarak gösterebiliriz.

Çocuklarda öfke ve saldırgan davranışların nedeni ise çocuğun şiddet görmesi olabilir. Eğer ebeveyn öfkelendiğinde kendine hâkim olamayıp çocuğa şiddet uyguluyorsa o da arkadaşlarına ya da kardeşine şiddet gösteren bir çocuk haline gelecektir. Muhtemelen erişkin olduğunda da kendi evladına aynısını yapacaktır.

Çocuklarda öfke ve saldırganlık problemlerinde diğer bir neden ise çocuğun maruz kaldığı şiddet içerikli oyunlar ve çizgi filmlerdir.

Ebeveynlere Öneriler

  • Öncelikle ebeveynler sakin bir tutum sergileyerek çocuğa olumlu model olmalıdırlar. Bunu başaramıyorlarsa kendileri için profesyonel desteğe başvurmalıdırlar.

  • Çocuk öfkelendiği zaman üstüne gidilmemeli. Önce sakinleşmesi beklenmelidir. Sonrasında çocuğu öfkelendiren şeyin kaynağını araştırmalı ve öfke ortaya çıkmadan önlem almalısınız. Örneğin; çocuğunuz eleştirildiğinde öfkeleniyorsa, eleştirel dilden uzak kalabilirsiniz. Ya da bir şey anlatırken dinlenmemek öfkelendiriyorsa size bir şeyler anlattığında onu daha etkin bir şekilde dinlemeye özen gösterebilirsiniz.

  • Öfkelenen çocuğa siz de öfkeli yaklaşırsanız işler çığırından çıkacaktır. O anda derin bir nefes alıp sakinliğinizi korumalı ve çocuğunuz sakinleşene kadar üstüne gitmemelisiniz. Çünkü o anda sağlıklı bir iletişim gerçekleştirmeniz mümkün olmayacaktır.

  • Çocuğun öfkelenmediği, sakin kalabildiği kriz anları mutlaka ebeveyn tarafından ödüllendirilmelidir. Çünkü çocukların olumlu davranışlarının ebeveynleri tarafından onaylanması, o davranışın pekiştirilmesi açısından etkili olacaktır. Çocuk, ebeveyninin onayını kazanabilmek için sakin kalma davranışını daha çok benimseyecek ve öfkesini kontrol edebilme mekanizmasını aktifleştirecektir.

  • Ebeveynler, çocuğun davranışlarını gözlemleyerek onu öfkelendiren davranışların bir listesini çıkarabilir; böylece aile bu hususlarda daha hassas davranabilir.

  • “Sana vurana sen de vur,” gibi ifadelerden kaçınılmalı. Bunun yerine, “Sana vurulduğunda sen uzaklaş; o kişiyle arkadaşlık kurma. Vurmaya devam ederse öğretmenine söyle,” gibi daha yapıcı ifadeler tercih edilmelidir. Aksi takdirde çocuk vurma davranışını onaylanabilir bir davranış olarak algılar ve bu davranışı sergilemekten çekinmez.

  • Çocukların oynadığı oyunlar ve izlediği çizgi filmler denetlenmeli, saldırgan içerikler uzak tutulmalıdır.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Sümeyra Çetinkaya Psikoloji, Aile Danışmanlığı Psk. | Bilim Uzmanı

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)