Çocuklarda Görülen Psikolojik Bozukluklar
Yazar Nazlı Kocabaşa • Çocuk Psikiyatristi • 20 Kasım 2016 • Yorumlar:
ÇOCUK PSİKOLOJİSİYLE İLGİLİ EN ÇOK MERAK EDİLEN SORULAR VE CEVAPLARI
Çocuklarda psikolojik rahatsızlıklar olduğunda veliler bu konuyla ilgili uzmanlara başvurmayı biraz geciktiriyorlar. Yani çocuklarının dişi veya midesi ağrıdığında onları hemen doktora götürürken, konu psikolojik sorunları olduğunda bu kadar hızlı davranmıyorlar. Bu günün koşullarına baktığımızda çocuk psikolojisine yönelim nasıl, ilerleme var mı?
Kişiler çocuklarının psikolojik rahatsızlıklarından ötürü bir uzman yardımı almak konusunda biraz daha tutucular. Sıkıntılarının dönemsel olabileceğini ya da kendi kendine geçebileceğini düşünerek psikologlara başvurma süresini biraz uzatabiliyorlar. Dostlarına, akrabalarına “bildiğiniz iyi bir psikolog, pedagog var mı” diye sormaya çekiniyorlar, çocuklarının etiketlenmesini istemiyorlar. Ama aslında çocukluk dönemi, ileride kişilerin daha ciddi problemler yaşamamaları için önlem alınabilecek çok önemli bir dönem. Tabi geçmiş yıllarla kıyasladığımızda çocuk psikolojisine verilen önem gittikçe artmakta. Eski dönemlerde ailelerin tek önem verdiği şey çocuğun karnının tok olması, sırtının terli olmaması iken şuanda çocuğun özgüvenli olması, yaşıtları ile güzel iletişim kurabiliyor olması gibi konular da önem kazanmaya başlamıştır.
Lütfen birazdan bahsedeceğimiz psikolojik rahatsızlıklardan herhangi birisini çocuğunuzda gözlemliyorsanız, bir uzman desteği almaktan çekinmeyin. Çünkü siz farkında olmasanız da çevrenizdeki bir sürü kişi bizlere başvurmakta, yalnız değilsiniz.
Çocuklarda ne gibi psikolojik hastalıklara rastlanmaktadır?
Merkezimize en sık başvuru yapılan psikolojik bozukluklardan aşağıdaki gibidir;
- Otizm
- Öğrenme Bozuklukları
- Okuma Bozukluğu
- Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite
- Dürtü Kontrol Bozukluğu
- Davranış Bozuklukları
- Okul Korkusu
- Tik Bozuklukları, Kekemelik
- Alta Kaçırma
- Yeme Bozuklukları
- Kaygı Bozuklukları
Çocuklarda kaygı bozukluğu nasıl görülmektedir?
Kaygı aslında hem yetişkinlerin hem de çocukların zaman zaman hissettiği normal bir duygudur, aynı mutluluk, öfke üzüntü gibi. Ama ne zamanki bu kaygı kişinin hayat kalitenizi etkilemeye başlar o zaman kaygı bozukluğundan söz etmeye başlayabiliriz. Bir sınava girerken ya da arkadaşları önünde törende şiir okurken bir çocuğun heyecanlanıp kaygı hissetmesi son derece normaldir ama çocuk bu kaygıyı basit, günlük aktivitelerinde de hissediyorsa, örneği her sabah okula giderken şiddetli bir şekilde yaşanıyorsa ya da kaygıları onun aklını günün büyük bir bölümünde meşgul ediyorsa, insanlar ile ilişkileri bu kaygılardan etkileniyorsa çocukta kaygı bozukluğu var demektir.
Kaygı bozukluklarının türleri nelerdir?
Kaygı bozukluğunu çocuğunuzda farklı şekillerde gözlemleyebilirsiniz çünkü farklı türleri vardır. Diyelim ki çocuk birden çok konu ile ilgili kaygılı, örneğin dersleri, anne-babasının sağlığı, arkadaşlık ilişkileri vs. o zaman yaygın kaygı bozukluğundan söz etmekteyiz.
Bir diğer durum çocuğun insanların içinde birşey yapması gerektiğinde aşırı kaygı duyması, örneğin yemekhanede yemek yiyememesi, öğretmen tahtaya kaldırdığında kaygıdan konuşamaması gibi. Sosyal fobi olarak geçen bu bozukluğa sahip çocuk dikkatler üstünde olduğunda aptalca gözükeceklerini, komik duruma düşeceklerini, insanların onlarla ilgili olumsuz düşüncelere sahip olacaklarına inanır. Bu çocuklar dışarıdan baktığımızda aşırı utangaç gözüken çocuklardır.
Bazı çocuklarda ise obsesif kompulsif bozukluk gözükmektedir. Çocuk tekrarlanan düşünce ve davranışlar döngüsüne adeta hapsolmuştur. Yineleyen ve stres yaratan düşünce ve korkular vardır ki biz bunlara obsesyon diyoruz. Obsesyonlar huzursuzluk ve stres yarattığı için kişi kendini bazı hereketlerle rahatlatır. İşte bunlar da kompülsiyonlardır. Bir örnek vermem gerekirse, çocuğun bir yerden kendisine pislik ya da mikrop bulaşacağı düşüncesi onun obsesyonudur, kendini rahat. latmak için sürekli ellerini yıkaması ya da sürekli her şeyi ıslak mendil ile silmesi kompülsiyondur. Travma sonrası stres bozukluğu kaza, deprem, taciz gibi çocukta travma yaratabilecek olaylardan sonra çocukta gözlenen kaygı bozukluğudur. Çocuk olayı anımsamaya, rüyasında görmeye devam eder. İçine kapanıklık, öfke hali ya da ürkeklik gözlenebilir.
Çocuklarda sıkça görülen uyku problemlerinin kaygı bozukluğu ile bağlantısı olabilir mi?
Aslında kaygı bozukluğunun bir dışavurumu olarak karşımıza çıkabiliyor. Örneğin çocuğumuzun bazı dönemlerde karanlıkta kalmaktan ya da odasında yalnız yatmaktan rahatsızlık duyduğunu görebiliriz hatta bazen bunu inatla reddeder. Anne ve babasının yatağında yatmak istemekte ya da uyuyana kadar başında beklemesini istemektedir. Bu durum aileleri oldukça zorladığı için bu dönem uzun sürerse bizlere başvurmak durumunda kalıyorlar.
Bir veli çocuğunun gece korkuları ile nasıl baş edebilir?
Evet aslında bizlere başvurmadan önce ailelerin kendi kendilerine deneyebilecekleri methodlar da var. Öncelikle çocuğun bu korkusu küçümsenmemelidir. “Koca çocuk oldun ne var korkacak” ya da “erkek adam korkar mı abisin sen” gibi cümlelerin hiçbir yararı yoktur, hatta zararı vardır. Onun yerine o ve korkularını ciddiye alıp onunla konuşmalısınız. “Bir süredir geceleri yalnız yatmakta zorlandığını görüyorum, nedir seni rahatsız eden” diye sorabiliriz ve onu korktuğu şeyleri anlatmak için teşvik edebiliriz. Belki korktuğu şeyin resmini çizmesini isteyip somutlaştırabiliriz. Örneğin çocuğunuz odada canavarın olmasından korktuğunu söyledi, canavarın nerelerde olabileceği hakkında konuşup sonra o yerleri beraberce kontrol edebilirsiniz, çocuk alışana kadar odaya küçük bir lamba konabilir. Anne baba olarak, onların bir şeylerden korkmasını saçma bulmamalıyız, bu korkuyu aşabilmeleri için onların yanında olmalıyız.
Uzmanlara göre, günümüzün çocuklarında daha çok psikolojik bozukluk görülmeye başlanmış hatta yeni yeni adını duyduğumuz sorunlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu artışın sebebi nedir sizce?
Aslında bu biraz da ailelerin tutumuna ve eğitim sistemine bağlı bir durum. Çocukların eğitim hayatı eskiye nazaran çok da rekabetçi ve stresli bir ortam olmaya başladı. Ailelerin çocuklarından beklentileri arttı. Çok sevdiğim bir laf var, aileler çocukları önce oyundan mahrum bir eğitim ile hastalandırıp sonra oyun terapisine götürerek iyileştirmeye çalışıyor.
Aynı uyku problemi gibi, tuvalet eğitimi de annelerin zorlanmakta olduğu konulardan birtanesi, bu konuyla ilgili ne gibi bilgiler verebilirsiniz?
Tuvalet eğitimi de gerçekten önemli konulardan bir tanesi. Öncelikle bu eğitime başlamak için çocuğun hazır olmasını beklememiz çok önemlidir. Anne zaten zaman için çocuğun bezden rahatsız olduğunu, çiş ya da kaka yaparken bunun farkında olduğunu gözlemlemeye başlayacaktır, bunlar doğru zamanın geldiğine işarettir. İlk etapta uyanıkken bezsiz, uykusunda bezli sistemle başlanılmasını öneriyoruz. Kendi boyutlarına uygun, rahat oturabileceği bir tuvalet edindikten sonra onu sık sık oturtmayı deneyin. “Artık bezimizi kullanmayacağız, çişimiz kakamız geldiğinde buraya gelip yapacağız” diye çocuğa bu süreç sık sık hatırlatılmalıdır. Bu dönemde çiş-kaka kaçırma gibi bazı kazalar olacaktır, aile sakin kalmalı ve yılmamalıdır. Eğer uzunca bir süre çabaladınız ama çocuk inatla öğrenmiyorsa belki bir-iki aylığına beze geri dönüp ikinci ayın sonunda yeniden başlanabilir. Fakat eğitime başlandığı günden itibaren asla bezi bir tak bir takma yapmamalıyız. Örneğin bugün AVM’ye gideceğiz şimdi orada zorlanırım bugünlük bağlayayım dememelisiniz.
Yemeyen çocuk zorlanmalı mı?
Yemek yeme konusu dahil, hiçbir konuda çocuklarımız ile inatlaşmayı doğru bulmuyorum, çünkü çözüm olmuyor, onun yerine ailesi olarak alternatif yollar aramalıyız. Örneğin çocuğunuzun öğünlerde yemek yemediğini düşünüyorsanız, ara öğünlerine bir göz atın ve ana öğünler arasında hiçbirşey yemediğinden emin olun. Aradaki küçük atıştırmalıklar onu tıkıyor ve acıkmasını önlüyor olabilir. Hatta yemek saatine bir saat kala sıvı tüketimini de kesin, karnı sıvı ile dolmasın. Ona sürekli acıkıp acıkmadığını sormayın onun gelip söylemesini bekleyin. Tabağındaki yemekle oynayıp yemiyorsa sinirlenmemeye çalışın ya da sinirinizi belli etmeyin, tabağını önünden alın ve siz kendi yemeğinizi yemeye devam edin. Menüde sevmediği yemekler varsa onları küp küp kesip renkli kürdanlar batırarak sevimli hale getirebilirsiniz.
Çocuğa kardeşinin olacağı nasıl söylenmeli? Ailenin tavrı nasıl olmalı?
Yeni bir bebek haberi tüm aile için çok heyecan verici olsa da evin ilk çocuğu için durum her zaman bu olmayabilir. Kardeşin ne demek olduğunu öğrenmesi, anne baba ve hatta belki de odasını paylaşması gerekecektir ki bunlar da çok kolay şeyler değildir. Çocuğun yeni kardeşi kabullenebilmesini çocuğun yaşına, ailenin çocuğa yaklaşımına ve çocuğun kişilik özelliklerine gibi birçok faktör etkilemektedir. Çocuk bunu öğrenir öğrenmez aklında binlerce soru oluşacaktır ve bunlardan en önemlisi de “”annem ve babam beni sevmeye devam edecekler mi?” Siz her ne kadar çocuğunuza bunun böyle olacağını söyleseniz de o sizi sınamaya test etmeye ve onu seveceğinizden emin olmaya çalışacaktır, yaptığı tüm yaramazlıklar ve huysuzluklar aslında bu sınavın bir parçasıdır o yüzden anne-baba sabırlı ve sakin kalmalıdır.
Boşanma sürecini çocuk en az problemle atlatmanın yolları nelerdir?
Öncelikle şunu söylemek isterim ki çocuğun mutlu, huzurlu ve sabırlı bir anne babaya ihtiyacı vardır eğer çiftler birlikteyken bunu başaramıyorsa ve hiçbir zaman da başaramayacaklarına ikna oldularsa evdeki huzursuzluk ortamını bitirmek herkes için daha iyi bir seçenektir ama dikkat edilmesi gereken bazı unsurlar vardır.
Mümkünse çocuğa boşanma durumu birlikte açıklanmalıdır.
Sorularına dürüstçe, gereksiz detaylara girmeden cevap verin.
Onları boşanmanın sorumluları olmadıklarına ikna edin.
Onları sevdiğinizi ve onlarla her zaman ilgileneceğinizi söyleyin.
Diğer ebeveyni okul ve diğer aktivitelere dahil edin.
Tutarlı olun ve onu alıp bırakırken dakik olmaya özen gösterin.
Onlarla yaptığınız programları bozmamaya çalışın.
Onların diğer ebeveynleriyle sevgi dolu ve tatminkar bir ilişki içinde olmalarına izin verin.
Onların taraf tutmak zorunda kalacakları durumlar yaratmayın.
Diğer ebeveyn hakkında bilgi almak için onları sıkıştırmayın.
Çocuk yetiştirme masrafları konusundaki tartışmalarınızı onların önünde yapmayın.
Diğer ebeveyn hakkında kötü konuşmaktan ve onu diğer ebeveyni incitmek için piyon olarak kullanmaktan kaçının.
Anne ve babalar çocuklarını eğitirken ne gibi hatalar yapıyorlar?
Benim gözlemlerime göre temelde yapılan en büyük hatalardan birtanesi anne ve babanın çocuğunu tanımaya çalışmadan etraftan duydukları şeyler ile çocuğu birşeylere zorlamasıdır. Örneğin çocuğun yeteneklerini gözlemleyip boş zamanlarını o yeteneğe uygun bir hobi ile geçirmesi yerine sınıftaki diğer velilerin götürdüğü o dönem trend olan kurslara götürmek gibi. Unutmamalıyız ki her çocuk birbirinden farklıdır, kimi çocuğa iyi gelen, geliştiren şeyler, başka bir çocuğun yetersiz ve başarısız hissetmesini sağlayabilir. O yüzden anne babalar çocuklarıyla zaman geçirip onu tanımaya çalışmalılardır.
Bir diğer yaygın hata ise çocukların kendi ebeveynlerini rol model aldıklarını unutuyor olmamızdır. Örneğin aile gelip çocuklarının çok fazla tv izlediklerinden şikayet eder ama bunu değiştirmek için kendi davranışlarını da değiştirmeleri gerektiğini farketmezler. Çocukları hiç kitap okumuyor diye üzülürler ama bunun sebebinin kendilerinin de kitap okumuyor olması olduğunu görmezler. Çocuğumuz değişmesini istiyorsak değişime önce kendimizden başlamalıyız.