Çölyak Hastalığı ve Psikolojik Yansımaları –Toplumsal Bilincin Önemi
Yazar Beyza Zebil • 10 Ekim 2023 • Yorumlar:
Çok sayıda ülkede temel besin kaynağı olan tahıllar, insanlar için hayati öneme sahip olmalarına rağmen, bazı sağlık sorunlarına yol açabilirler. Bu sorunlardan biri de çölyak hastalığıdır (Keller, 2003). Çölyak hastalığı, genetik yatkınlığı olan bireylerde buğday, arpa ve çavdar gibi tahıllardaki gluten maddesinin tetiklediği kronik bir ince bağırsak hastalığıdır (Maki ve Lohi, 2004). Bu hastalık, genetik faktörlerin, çevresel etkenlerin ve bireyin bağışıklık sisteminin birlikte rol oynamasıyla ortaya çıkar. Çölyak hastalığının temel tedavisi, gluten içermeyen bir diyet uygulamaktır (Hadjivassiliou, Sanders ve Aeschlimann, 2015). Başka bir deyişle, çölyak hastalığına sahip bireyin ömür boyu buğday, arpa ve çavdar gibi sindirim sistemi için zararlı olan gıdaları diyetinden çıkarması gerekmektedir.
Çölyak hastalarının ömür boyu glutensiz diyet uygulama gerekliliği, yalnızca beslenme ihtiyaçlarına değil, aynı zamanda bir dizi sosyal zorlukla da karşı karşıya kalmalarına neden olmaktadır (Körner, 2013). Toplumsal yemek kültürü kişisel değişimi teşvik edebilir ve insanları bir araya getirebilir; ancak çölyak hastaları genellikle bu tür sosyal etkinliklerden uzak kalmak zorunda kalabilirler.
Glutensiz bir diyetin ömür boyu sürdürülmesi hem hastalığa sahip bireyler hem de aileleri için zorlu bir tedavi yaklaşımıdır ve bu nedenle birçok çölyak hastası diyeti uygulamakta zorlanmaktadır. Ancak, mevcut bilgilere dayanarak en iyi yaşam kalitesine ulaşmanın tek yolu, glutensiz diyet tedavisini düzenli bir şekilde uygulamaktır.
Çölyak hastalığının ömür boyu bir tedavi gerektirmesi ve beslenme durumunu olumsuz etkilemesi, sağlıkla ilişkilendirilen yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir. Bu nedenle, hastaların tanı anından itibaren sadece tedavi değil, aynı zamanda geçerli ve güvenilir yaşam kalitesi değerlendirmeleriyle düzenli olarak izlenmeleri ve psikolojik destek almaları önemlidir. Glutensiz diyet uygulaması özellikle çölyak hastalığına sahip çocuk ve ergenlerin sosyal etkinliklerden kaçınmalarına, kendilerini dışlanmış ve yalnız hissetmelerine veya ömür boyu uymaları gereken glutensiz diyeti isteksizlikle karşılamalarına ve diyet yorgunluğuna yol açabilir (Sarı, 2016; Wagner, vd., 2008).
Bu nedenle, çölyak hastalığına sahip çocuk ve ergenlerin okuldaki ihtiyaçlarını karşılamak ve sosyal gelişimlerini desteklemek için aşağıdaki önerileri göz önünde bulundurabilirsiniz:
1. Eğitim ve Farkındalık: Okul yönetimi, öğretmenler ve diğer okul personeli, çölyak hastalığı ve gluten alerjisi konusunda eğitim almalı ve farkındalık geliştirmelidir. Bu, özellikle yemek hizmetleri, okul kantini ve organizasyonlarla ilgili personelin bilinçli olmasını sağlayacaktır.
2. Glutensiz Seçenekler: Okul kantininde ve okul içi organizasyonlarda glutensiz yiyecek seçenekleri sunulmalıdır. Bu, çölyak hastalarının yemek ihtiyaçlarını karşılamak için önemlidir.
3. İletişim: Okul yönetimi, öğrenci ve ailelerle düzenli iletişim halinde olmalıdır. Çocuğun ihtiyaçları ve özel gereksinimleri hakkında açık bir iletişim kurulmalıdır.
4. İhtiyaçların Tanınması: Öğretmenler ve diğer okul personeli, çölyak hastalığına sahip öğrencilerin ihtiyaçlarını tanımalıdır. Bu, özel diyet gereksinimlerinin anlaşılmasını ve çocuğun rahat hissetmesini sağlar.
5. Sosyal Katılımı Teşvik Etme: Okul, çölyak hastalarının sosyal katılımını teşvik etmelidir. Özel organizasyonlar, geziler ve etkinlikler düzenlenirken gluten hassasiyetini göz önünde bulundurmalıdır.
6. Arkadaşlık Destekleri: Okul, çölyak hastalarının arkadaşları arasında anlayış ve destek oluşturacak programlar veya etkinlikler düzenleyebilir.
7. Aile İşbirliği: Okul yönetimi, çölyak hastalarının aileleriyle işbirliği yapmalıdır. Ailelerin çocuklarının ihtiyaçlarına katkı sağlamalarına yardımcı olmak önemlidir.
8. Acil Durum Planı: Okul, çölyak hastaları için acil durum planları oluşturmalıdır. Bu, beklenmedik bir sağlık krizi durumunda hızlı ve etkili müdahaleyi sağlar.
Bu öneriler, çölyak hastalığına sahip bireylerin okulda daha iyi entegre olmalarını ve sosyal gelişimlerini desteklemelerini sağlamak için katkı sağlayabilir. Ayrıca, toplumun çölyak hastalığına sahip bireylere daha fazla destek ve farkındalık göstermesi gerektiği unutulmamalıdır. Bu, çölyak hastalığına sahip bireylerin uzun vadede tanılarını diğer insanlarla daha rahat paylaşmalarını ve sosyal ve psikolojik zorlukları daha az deneyimlemelerini teşvik edebilir.