Davranış Bozuklukları

Yazar Ali Rıza Erdoğan • 20 Kasım 2023 • Yorumlar:

Evde herhangi bir çocukta olan zorlayıcı istenmeyen bazı davranış ve yaklaşımlar ailedeki herkesin sorunu haline gelir herkesi huzursuz eder.

Bazen öyle durumlar olur ki aileler çaresiz kalır nasıl yaklaşacağını bilemez hale gelirler adeta bütün yollar tükenmiş yapacak bir şey kalmamış gibidir veya istenmeyen davranışlara sahip çocuğa teslim olmuş gibi bir duygu yaşarlar.

İstenmeyen davranış nedir nasıl bir uyumsuzluk ve nasıl bir zorlayıcılıktır. Etrafta öfkeye sebep olan bu davranışa bakıp bunu neden yapmaktadır nasıl bir karmaşa nasıl bir ihtiyaç içindedir diye bakmak çocuğu anlamaya ve gidermeye çalıştığı eksiği görmeye çalışılmalı.

Yolunda gitmeyen bir şeyler var veya yanlış uygulanan bir strateji var, değişmesi gereken şeyler var fakat bu değişimin yöntemi zorlayıcı olabilir.

Çocuklar her yeni gelişim dönemine geçtiklerinde yeni beceriler ve alışkanlıklar kazanırlar.

Gelişim dönemlerinde karşılaşılan sorunlar olağan ve geçicidir, çocuk sürekli yeni bir dönemden geçmektedir ve bqzı dönemlere uyumda zorlanmaktadır. 

Çocuk bu dönemlerde çevresindeki yetişkinlerin yanlış tutumlarına maruz kalırsa veya sorunlarını çözerken engellemelerle karşılaşırsa, dönemsel  bu sorunların çözümü yeni gelişim dönemlerine ve çocuğun ileriki yaşlarına ertelenir. 

Baskıcı, aşırı disiplinli, aşırı koruyucu ve alaycı, aşağılayıcı aile tutumları da uyum ve davranış bozukluklarına yol açar. 

Uyum ve davranış bozuklukları yalnızca ailenin yanlış tutumlarına bağlı olarak gelişmez, çevresel faktörlere bağlı olarak da gelişebilir. travmatik olaylar; evdeki kavga ve huzursuzluklar, aile içi şiddet gibi aile içi sorunlar; ölüm veya boşanma nedeniyle anne-babadan uzak kalma gibi kayıp ve ayrılıklar da uyum ve davranış bozukluklarına yol açan çevresel faktörlerdir

- Altını ıslatma ve dışkı kaçırma
- Psikolojik kökenli kekemelik
- Parmak emme
- Tırnak yeme
- Fobiler ve korkular
- Yeme bozuklukları 
- Uyku bozuklukları
- İçe kapanıklık
- Çalma
- Yalan söyleme
- Aşırı hareketlilik
- Saldırganlık
- Saç yolma
- Uyur gezerlik
- Bağımlılık
- Aşırı inatçılık

sık görülen davranış bozukluklarındandır.

Anne-babalar sorunu gidermek için, davranışı yapan çocuğu küçük düşürücü, aşağılayıcı ve suçlayıcı tavırlar sergilerler. Bazı aileler sorunu gidermek için çeşitli ceza yöntemlerine, hatta şiddete bile başvurmaktadırlar. 

Bazı aileler ise, sorunu kendi haline bırakıp, kendiliğinden geçmesini beklerler. Oysa, uyum ve davranış bozuklukları kendiliğinden geçmez, mutlaka bu bozukluğun altında yatan sebepler ortadan kaldırıldıktan sonra geçer. 

Çocuğunuza ilgi gösterin. Çocuğunuzu suçlamayın. Çocuğunuzdan utanç duymayın. Çocuğunuzu aşırı derecede korumayın. Çocuğunuzu ihmal etmeyin. 

Çocuğunuzu çok şeyler yapmaya zorlamayın. Çocuğunuzu diğer çocuklarla kıyaslamayın. Çocuğunuza onu daima sevdiğinizi hissettirin. Çocuğunuzu olduğu gibi kabul edin. Çocuğunuza sevecen davranın. Onun bağımsız bir durumda yaşayabilmesine yönelik çalışın.

Onu aşağılayıcı davranışlarda bulunmayın. Onun güvenini sarsıcı sözler söylemeyin. 

Çocuğunuzun kaygılarını, sıkıntılarını ve isteklerini dinleyin. 

Onda korku, kaygı yaratacak telkinlerde bulunmayın ve onu korkutmayın. Onu kendine güvenmeye alıştırın. 

Yaptığı her olumlu davranışı hemen takdir edin. Çocuğunuz inatlaşıyorsa inatlaştığı anda dikkatini başka konuya çekin. İnatlaştığı zaman siz de onunla inatlaşmayın.

Tikler  

Kaslarimizda olusan irademiz disi kasilmalardir .Erkek cocuklarinda daha siklikla gorulur. Genel olarak kayginin, bunaltinin disa vurumu olarak degerlendirilir. Kuralci ve titiz ana, baba tutumlari Denetleyici ve cocuktan performansinin uzerınde bir seyler bekleyen ana baba tutumlari  buna neden olabilir. 

Cocugunuzun hangi ortamlarda ve kimlerin yanindayken tiksel davranislarda bulundugunu belirleyiniz

Altını Islatma 

Araştırmalar, yataklarını ıslatan çocukların ebeveynlerinin de çocukluk dönemlerinde yataklarını ıslattiklarını göstermektedir.

Bedensel bir bozukluk yoksa psikolojik kökenlidir ve başka belirtilerle beraber görülür.

Altını Islatma problemi fizyolojik olabilir. Fizyolojik nedenler arasında böbrek ve boşaltım sistemindeki rahatsızlıklar, derin uyku durumu sayılabilir. Çocuğunuzun öncelikle fiziksel bir muayeneden geçmesi gerekir.

Altını ıslatma sorunu, psikolojik kökenli ise aşağıdaki sebeplerden kaynaklanabilmektedir. Kardeş kıskançlıkları aile ortamındaki  huzursuzluklar ana baba kavgaları, korku yaratan olaylardan sonra bu durum gelişmiş olabilir.

Kimi zaman da ana babanın çocuk tarafından cezalandırılmak istenmesi  olası nedenlerdendir. Şayet başka davranışsal bozukluklar yok ise bu durum, ana babanin anlayışlı, sabırlı ve hoşgörülü tutumları ile bu dönem atlatılabilir. Çocuğunuzu bu durumundan dolayı asla asağılamayınız, sertliğe başvurmayınız. Yatma vakitlerinde sulu gıdalar vermeyiniz. Gece tuvalete gitmesini sağlayınız. Kronik bir hal almışsa ve önleyemiyorsanız bir uzmana danışabilirsiniz.

Yaramazlık

Genelde, çocuklar mevcut düzenimize uygun davranmadığından onlara "yaramaz-hasari" damgası vururuz. Unutulmamalıdır, çocukların her davranışının, her eyleminin bir amacı vardır. Dolayısıyla "yaramazlığın" da nedenleri vardir. Çocuk mevcut otoriteye başkaldırır. Çocuk çevresindeki insanlardan intikam almak isteyebilir. Dayak yiyen, sözel şiddete maruz kalan çocuklar, yaramazlıklarıyla yetişkinlerden intikam alabilirler.

Çocuklar genelde koşar, zıplar, günboyu hareket halinde olurlar. Ancak bazı çocuklar vardır ki, onlardaki hareketlilik olağanın dışındadır. Çocuk yerinde duramaz, saldırgandır, savruk ve düzensizdir, uzun süre bir işle uğraşamaz, sürekli kıpır kıpırdır.

Çevredekiler tarafindan "düz duvara tırmanan çocuklar"  olarak tanımlanabilirler. Ancak böylesine hareketli olmalarına rağmen, hareketlerinde beceriksizlik ve koordinasyon bozukluğu söz konusudur.

Hiperaktif  davranışların kökeninde doğum öncesi ve sonrasında oluşan beyin zedelenmeleri yatar. Tedavide aile ve davranış tedavisi ile birlikte ilaç tedavisi de uygulanır.

Çocuk Niçin Yalan Söyler

Yalan, bir hatayi gizlemek dolayısıyla cezadan kacınmak için söylenir.

Yaşamin ilk beş yılında çocuğun söylediği yalanlardan endişe duyulmamalıdır. Konfobulasyon dediğimiz bir durum vardır ki çocuk uydurur ve gerçek gibi söyler  ve aslında yalan söyleme amacı taşımamaktadır. Çünku gerceği algılama ve ona sadık kalma yetisi yaş ilerledikce gelisir.  Gerçeği ayırt edebilen bir çocuk, yine de yalan söylemeye devam edebilir. 

Cezadan kurtulmak ister. Kendini diğerlerinden asağı görmektedir. İlgi çekmek ve çevresini şaşırtarak öz doyum sağlamak istediğinden olmadık şeyleri oluyormuşcasına ifade eder, Kendisini rahatsız eden gerçekleri gizlemek ister. Ana babasının sevgisine ihtiyacı vardır. Çevresindekiler de yalan söylemektedir, model alir. 

Parmak Emme

Çocuklar emme faaliyetlerinden hoşlanırlar. Annelerini emerek onla aralarında duygusal bir bağ kurmakta ve bu arada karınlarını da doyurmaktadırlar. Çocuklarda 1 yasına kadar emme faaliyeti faydalıdır ve normaldir. Araştırmalar göstermektedir ki, 5-6 yaşlarina kadar parmak emme zararlı değildir. Ancak sosyal ortamlarda ebeveynler çocukların bu davranışından rahatsızlık duyarlar ve bu emme davranışı ebeveynler için sorun olur.  Emme davranışı cocuk gelişiminde bir gereksinim olmakla beraber  6 yaşından sonra duygusal bir sorun olarak değerlendirilir. Bu nedenle çocuğunuzla olan iletişiminizi tekrar gözden geçirin. 

Tırnak Yeme Alışkanlığı

Sıklıkla çocuklarda görülmesine rağmen yetişkinlerde de görülen bir davranıştır. Çocuklarda 3-4 yaşlarında başlar. Aynı zamanda ögrenilmiş bir davranıştır. Ailesinde tırnak yeme davranışı olan bir çocuk bunu kopyalayabilir. Ev ortamındaki aşırı baskıcı tutumlar, kuralcı yapı buna neden olabilir. Sonuçta güvensizlik göstergesidir. Çocugun azarlanması, toplum içinde aşağılanması, ona yaşına uygun sorumluluk verilmemesi  ana baba ilgisizliği, yaşamış olduğu korkular gibi nedenler çocukta tırnak yeme davranışını tetikler. Çocuktaki gerginlik ve huzursuzluk yaratan nedenler titizlikle araştırılmalıdır. Sonuçta tırnak yeme duygusal bir sorundur. 

Çocukta Dikkat Çekme Mekanizması

Çogu çocuğun ustalıkla kullandığı bir yöntemdir. Bir grubun parçası olamadığına inanan çocuk ilgi ve dikkat çekme amaciyla bu mekanizmayi kullanır. Olumsuz olan ve dikkat çeken birçok davranış bulunmaktadır.

Mesela, grup içinde bağırarak konuşma, arkadaşlarına sözel ve fiziksel tehditte bulunma, istediği olmayınca bağırarak ağlama, ebeveynin veya yuva eğiticilerinin sinirlenmesini sağlayacak şekilde davranma gibi.

Davranış bozuklukları çocuğun çeşitli ruhsal ve bedensel nedenlere bağlı olarak, iç çatışmalarını, huzursuzluklarını davranışa yansıtması sonucu ortaya çıkmaktadır. 

KARDEŞ KISKANÇLIĞI

Kıskançlık, sevilen birinin başkası ile paylaşılmasına katlanamamaktır. 

Yaşamın her döneminde görülebilir ancak çocuklukta biraz daha yoğun yaşanabilir. Bu duyguyla ilk tanışma iki yaş civarındadır. Doğal, evrensel ve insanı oldukça mutsuz eden bir duygudur. Önemli olan ne boyutta yaşandığıdır.  Çocuk, herkesin kendisinden daha iyi olduğunu ve kendisinin herkesten daha az sevildiğini düşünmeye başlar. 

*Doğal bir duygu olan kıskançlık sevilen kişinin bir başkasıyla paylaşılamamasından ve temelde güvensizlikten kaynaklanır. O ana kadar kendine yöneltilen ilgi ve dikkatin kardeşine yöneltilmesinden doğan rahatsızlık en temel nedendir. 

Kardeşin doğmasıyla birlikte ona ayrılan zamanın azalması çocukta, bebeğe karşı gibi görünen ama aslında ana babaya karşı olan kızgınlık, kırgınlık gibi duyguların gelişmesine neden olabilir. Çocuk kendini terk edilmiş, güvensiz ve desteksiz hissetmeye başlar.

Kıskançlık derecesinde rol oynayan bir başka etken de kardeşler arasındaki yaş farkıdır. Yaş farkı az olan kardeşlerde kıskançlığın görülme sıklığı, yaş farkı fazla olanlara oranla biraz daha yüksektir. 

Cinsiyete göre de bazı farklılıklar yaşanabilir; çocuk kız ve doğan kardeş yansıtıyorlarsa, cinsiyete göre kıskançlık yaşanması kaçınılmaz hale gelir. 

Kardeş kıskançlığı, kendine acıma, üzüntü, küçük düşme korkusu, can sıkıntısı, öfke, nefret ve intikam alma düşüncelerinin yanı sıra sevgi, koruma ve yakınlık hissetme isteği gibi karışık duyguların bir bileşiminden oluşmaktadır. Bu duygulardan en etkili olanları öfke, kendine acıma ve üzüntü duygularıdır. 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)