Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
Yazar Kaan Yavuz • Psikolog • 12 Şubat 2020 • Yorumlar:
Herkese tekrar merhaba,
Yazıyı 3 bölümden oluşturmak istiyorum.İlk bölümde DEHB nedir? Nasıl Oluşur? Türleri Nelerdir? Bunlardan bahsedeceğim. İkinci bölümde de sıklıkla görülen belirtileri nelerdir? Onlara değineceğim. Üçüncü bölümde ise hastalığın prognozu(seyri) ve tedavi yolunda atılması gereken adımlardan bahsedeceğim.
DEHB kişinin beyin kimyasının yönetici işlev becerilerinde zorluklar yaşamasına neden olduğu nörobiyolojik bir bozukluktur. DSM-V’te (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, Türkçe adıyla Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı) nörogelişimsel bozukluk kategorisinde yer almaktadır. DEHB’li kişilerin beyinlerindeki temel nörokimyasal fark, dopamin ve/veya norepinefrin düzeylerinin beynin ilgili bölümlerini harekete geçirmekte yeterli olmamasıdır. Erken çocukluk yıllarında başlayan bir hastalıktır. 7 yaştan önce genellikle belirtileri görülür. İçinde bulunduğumuz çağda tanısı en yanlış belirlenen rahatsızlıklardan biridir. Çünkü her dikkat eksikliği olan ya da hiperaktif özellikler sergileyen çocuğun, gencin ya da bireyin dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu vardır denemez. Bunun için belirli semptomları belirli bir süredir yaşamını sosyal işlevleri anlamında olumsuz etkilemesi gerekmektedir. Dehb türleri ise şu şekildedir.
-
Dikkat eksikliği baskın olan tip
-
Hiperaktivite ve dürtüselliğin baskın olduğu tip
-
Karma tip
Bu noktada unutmadan belirtmek istediğim günümüzde en sık yapılan yanlışlardan biri internet üzerinden insanların kendilerine, çocuklarına ya da çevrelerinde bulunanlara tanı koymalarıdır. Dehb için de yalnızca internet kaynaklarından tanı koymaya çalışan ailelerle ve bireylerle sık sık karşılaştığımı üzülerek belirtmek isterim. Siz değerli okurlara tavsiyem bunlardan uzak durarak sizlere iletmeye çalıştığımız bilgiler doğrultusunda herhangi bir şüpheniz olursa ruh sağlığı profesyonellerinden destek almanızdır.
Nasıl oluştuğuna geçecek olursak literatürde çeşitli etkenler belirtilmektedir. Bunları sizlerle paylaşmak istiyorum. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunun asıl sebebi henüz bilinmese de, bozukluğun oluşumunda biyolojik (nörolojik) ve genetik faktörlerin rolü olduğuna işaret edilmektedir. DEHB’li çocukların beyinlerinin ön kısmında ve limbik sistemde bulunan kimyasal ileticilerin (neurotransmitterler) çalışmasında bozulma olduğu bilinmektedir. Beynin bu bölgeleri konsantre olma, planlama, davranışları kontrol etme, hafıza, motivasyon konularında önemli rol oynamaktadır.
Gebelikte ilaç ya da alkol gibi toksinlere maruz kalma, enfeksiyonlar, zor doğum, düşük doğum ağırlığı ve beyin travması bu çocukların özgeçmişlerinde daha sık bildirilmiştir.
Çevresel faktörler ya da aile tutumları DEHB oluşmasına neden olmaz. Ama bulguların artmasında ya da azalmasında ve ek sorunların çıkmasında etkisi vardır.
Hastalığın genetik faktörünün oldukça etkili olduğunu belirtmekte fayda olacaktır. Anne ya da babada DEHB olması çocukta bu hastalığın görülme riskini %50-60 oranında artırmaktadır. Yakın akrabalarda görülmesi ise riski %10-30 artırdığını söyleyebiliriz.
İkinci bölümde sıklıkla görülen belirtilerinden bahsetmek istiyorum. Yukarıda belirttiğim üzere bu belirtileri okuduğunuzda tanı koyma amacı gütmeden sadece aklınızda soru işareti oluşturabilmesi amaçlanmaktadır.
DEHB üç temel tipten oluşmaktadır. En sık görüleni karma tiptir. Aşağıda özellikle çocukluk çağında başlayan bir rahatsızlık olduğu için çocuklarda görülen belirtiler verilmiştir.Bu belirtilerin bir arada bulunduğu durumlara klinik anlamda daha sık rastlanmaktadır. Ancak yalnızca dikkat eksikliğinin ya da hiperaktivite ve dürtüselliğin baskın olduğu tiplere de rastlanmaktadır.
Dikkat Eksikliği:
-
belirli bir işe ya da oyuna dikkat vermekte zorlanma
-
dikkatin kolayca dağılması
-
dikkatsizlikten kaynaklanan hatalar yapma
-
başlanan işin yarım bırakılması
-
kendisiyle konuşulurken, dinlemiyormuş gibi görünme
-
görev ve etkinlikleri düzenlemekte zorlanma
-
ev ödevi, ders içi etkinlikleri gibi yoğun zihinsel çaba gerektiren işleri yapmaktan kaçınma
-
etkinlikler için gereken eşyaları kaybetme
-
günlük etkinliklerde unutkanlık
Aşırı Hareketlilik:
-
oturduğu yerde kıpırdanma, ellerin ayakların oynatılması
-
belirli bir süre bir yerde oturamama, sürekli hareket etme
-
gereksiz yere sağ sola koşturma, eşyalara tırmanma
-
sakin bir biçimde oyun oynayamama ya da başka bir işle uğraşma
-
çok konuşma
İmpulsivite/Dürtüsellik:
-
sorulan soru tamamlanmadan yanıt verme
-
sırasını beklemekte güçlük çekme
-
başkalarının sözünü kesme ya da oyunlarında araya girme
-
sonucunu düşünmeden koşma, itme, çekme
DEHB bulunan çocuklar çok zaman sempatik, şeffaf, yaratıcı, coşkulu ve empati sahibi olurlar. Burada altını çizmek istediğim çok önemli bir gözlemimden bahsedeceğim. Sıklıkla gördüğüm Dehb’li çocukların aileleri tarafından suçlayıcı ve eleştirel tutumlara maruz kaldığıdır. Başta da belirttiğimiz üzere bu rahatsızlık nörokimyasal etkenleri barındırmaktadır. Dolayısıyla kişinin kontrolünde olmayan birtakım davranışlar söz konusudur. Genellikle dürtüsellik nedeniyle bireyler davranışın sonucunu planlamadan “akıllarına eseni yaparlar” diyebiliriz. Ailenin suçlayıcı, katı, sert ve eleştirel tutumları çocuğu korkutmaktan başka bir etki yapmayacaktır. Ve korkusu davranışı bir daha tekrarlamasına engel oluşturmayabilir. Dilerseniz son olarak tedavi sürecinden de bahsederek yazımı sonlandırayım.
Üçüncü bölümde Dehb muhakkak tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlıktır diyerek başlamak istiyorum. Bunun sebebi ailelerin çoğunlukla bu durumu kabullenmekte güçlük çektiğini gözlemlememdir. Oysa ki dehb tedavi edilmezse kişinin hem içinde bulunduğu dönemde hem de önümüzdeki yıllarda çok ciddi uyum ve davranış sorunları yaşamasına neden olacaktır. Eğitim hayatında çok kez cezalara maruz kalacak, akademik başarısını olumsuz yönde etkilenecek ve sosyal ilişkilerinde problemler yaşayacaktır. Bu kadar net ifadeler kullanmaktan genelde imtina eden biri olarak bir önceki cümlemde net ifadeler kullanmayı özellikle tercih ettim. Çünkü aslında tedavi edildiği takdirde birey olumsuz yaşam deneyimlerine daha az maruz kalacaktır. Hastalığın ilerleyen yaşlarda bir kısım hastada ortadan kalktığı bilinmektedir. Ancak bu oran %30 civarlarındadır. Eğer tedavi edilmezse %40 gibi önemli kesiminde çeşitli bağımlılıklara sebebiyet verdiği de belirtilmektedir.
Hastalığın tanı aşamasında muhakkak bir psikiyatrist bulunmalıdır. Bunun yanı sıra Dehb tanısının konması aşamasında bireyin tüm çevresinden bilgi almak ve birden çok ortamda nasıl davrandığını öğrenmek oldukça önemli olacaktır. Çocukluk döneminde öğretmenlerin, arkadaşlarının ve okul yönetiminin de vereceği bilgiler çok önemlidir. Ayrıca ailesinde bulunan onu gözlemleyen herkesten bilgi almak gerekmektedir. Bunun yanı sıra gerekli psikometrik ölçümlerin de sonuçları yol gösterici olacaktır. Son olarak ruh sağlığı profesyonelinin deneyimi ve bilgisi ışığında tüm veriler bir arada incelenerek tanı koyulabilecektir.
Tanı konulduktan sonra en etkili tedavi yöntemi İlaç tedavisi ve Davranışçı psikoterapinin birlikte yürütülmesidir. Özellikle çocuklarla yönelik oyun terapisinin yüz güldürücü sonuçları bulunmaktadır. Keza tedavi sırasında hem ilaç hem de psikoterapi süreçlerinden ailenin bilgilendirilmesi önemli olacaktır. Aileye Dehb’ye yönelik psiko-eğitim verilmesi de süreç içinde gerekliliklerden biridir.
Son dönemde bir meslektaşımın yapmış olduğu araştırmanın sonuçlarını paylaşarak yazımı sonlandırmak istiyorum. Dehb oluşumunda genetik ve çevresel faktörlerin etkinliğinden yazı içerisinde bahsetmiştim. Çevresel faktörün nasıl etkili olduğunu bahsedeceğim araştırmadan umarım herkes anlayacaktır. Çeşitli ebeveyn tutumlarının çocukların sosyal uyum becerileri üzerindeki etkileri incelenen araştırmada “İzin verici ebeveyn tutumunun” çocukların dikkatini, hareketliliğini ve dürtüselliğini olumsuz yönde etkilediği bulgulanmıştır. Yani ebeveynler eğer çocuklarına kural algısı ve sınır bilincini gelişterecek tutumlarda bulunmazlarsa, fazlaca serbest bırakıp her şeye sahip olabilecekleri her şeyle ilgilenebilecekleri mesajını verirlerse bunun ileride Dehb riskini arttırabileceğini belirtmekte fayda var.