Diyabet
Yazar Ece Harman • Endokrinolog Ve Metabolizma Hastalıkları Dokt • 16 Ekim 2017 • Yorumlar:
Diyabet, vücudunuzda pankreas adlı salgı bezinin yeterli miktarda insülin hormonu sentezleyememesi
veya sentezlediği insülin hormonunun etkili bir şekilde kullanılamaması durumunda gelişen ve ömür boyu
süren bir hastalıktır. Diyabeti olan hastaların kanlarında olması gerekenden yüksek miktarda şeker
saptanmaktadır. Diyabet tanısı almiş bir kişi, yediği besinlerden kana geçen şekeri yani glukozu
kullanamaz ve kan şekeri yükselerek “hiperglisemi” adı verilen durum ortaya çıkar. Hastanın diyabet
tanısını alması genelde ani ve dramatik olur. Aşırı susama (polidipsi), sık idrara çıkma (poliüri), aşırı
yeme isteği (polifaji), yorgunluk, açıklanamayan kilo kaybı yada kilo artışı ve tekrarlayan enfeksiyonlar;
sık görülen belirtiler olup şeker hastalığının erken teşhisini koymaya yardımcıdırlar. Şeker hastalığı
teşhisi konan hastalar, düzenli aralıklarla hekim kontrollerini yaptırmaz ve tedavi edilmezlerse organ
hasarları ortaya çıkar.Bu hasarlar; gözler, böbrekler ve sinirler, damarlarla ilgili olup kan şekeri ayarı iyi
olmayan hastalarda körlüğe, diyalize girmeyi gerektirecek düzeyde böbrek yetersizliğine , diyabete bağlı
ayak yaraları ve ayağın kesilmesini gerektirecek düzeyde gangrenlere yol açabilirler.
Endokrinoloji hekimi, kan şekerini kontrol altına almak için hastalarla birlikte uyum içinde çalışıp
hastalarını izlerler. Şeker hastalığını; diyet, ekzersiz, ağızdan alınan ilaçlar veya enjeksiyon yoluyla
uygulanan ilaçlar (insülin vs..) aracılığı ile tedavi ederler. Sonuç olarak, ortaya çıkabilecek daha ileri
boyuttaki sağlık sorunlarını önleyebilirler.
Şeker HastalığıTanısı Nasıl Konulur ?
Sağlıklı bireylerde, açlık kan şekeri 120 mg/dl, tokluk kan şekeri (yemeğe başladıktan iki saat sonra)
ölçümleri 140 mg/dl‘nin üstüne çıkmaz. Açlıkta veya toklukta ölçülen kan şekeri düzeyinin bu değerlerin
üstünde olması diyabetin varlığını gösterir.
Bir kişinin diyabethastası olup olmadığı Açlık Kan Şekeri (AKŞ) ölçümü veya Oral Glikoz Tolerans Testi
(OGTT) yapılarak saptanır. AKŞ ölçümü 100-125 mg/dl olması bozulmuş açlık glukozu (gizli şeker=pre-
diyabet) göstergesi olup AKŞ ölçüm sonucunun 126 mg/dl veya daha fazla olması diyabetin varlığını
gösterir.
GTT’de glikozdan zengin sıvı aldıktan 2 saat sonraki kan şekeri değeri önemlidir. İkinci saat kan şekeri
ölçümü 140-199 mg/dl ise bozulmuş glukoz toleransı (gizli şeker = prediyabet), 200 mg/dl veya daha
yüksek ise diyabet tanısı konulur.
Diyabetin Tanı Kriterleri Nelerdir?
Aşikar diyabet tanısının konması için aşağıda sayılan dört kriterden birinin olması yeterlidir:
• Diyabet semptomları ile beraber rastgele bakılmış plazma glukoz düzeyinin ≥200 mg/dl olması. (Günün
en son alınan yemeği göz önüne alınmadan günün herhangi bir zamanında bakılan kan şekeridir.
Diyabetin klasik semptomları poliüri, polidipsi, açıklanamayan kilo kaybı değerlendirilmelidir).
veya
• Açlık plazma glukozu ≥126 mg/dl. En az 8 saat açlık dönemi olmalıdır
veya
• OGTT sırasında ikinci saatteki plazma glukozunun ≥200 mg/dl olması.
(Test Dünya Sağlık Örgütü’nün belirttiği gibi 3 günlük yeterli karbonhidrat (150 g/gün) alımından sonra
açlık durumunda 300 ml su içinde eritilmiş 75 gr glukoz kullanılarak yapılmalıdır. Test sırasında
dolaşılmamalı, sigara içilmemeli tam bir inaktivite sağlanmalıdır).
veya
A1C (Glikozillenmiş hemoglobin A1C)düzeyinin ≥%6.5 (≥48 mmol/mol) olması.
Şeker Hastalığı Taraması Kimlere Yapılmalı ?
• Beden Kütle İndeksi (BKİ) ≥ 25 kg/m2 olanlar ve ilave risk faktörü olanlar
• Fiziksel inaktivite
• Birinci dereceden akrabalarda diyabet olması
• Yüksek riskli ırklar/etnisite (Afrika, Amerikan, Latin ırk gibi)
• İri (> 4 kg) bebek doğuranlar ve daha önce gestasyonel diyabet tanısı alanlar
• Hipertansiyon ( ≥140/90 mmHg ya da hipertansiyon tedavisi)
• HDL-kolesterol 250 mg/dl gibi risk faktörlerine sahip bireyler şeker hastalığı açısından taranmalıdırlar.
Bahis edilen yukarıdaki kriterler yoksa tarama testi 45 yaşında yapılmaya başlamalıdır. Sonuçlar
normalse testler en az 3 yılda bir tekrarlanmalıdır.
• Tip 1 Diabetes Mellitus’a (T1DM) yönelik önleme ve geciktirme girişimleri ile ilgili etkin yöntemlerin
olmaması nedeni ile T1DM için tarama önerilmemektedir. Ancak T1DM’li hastaların birinci derecede
yakınlarına otoantikor bakılabilir