Duygusal Manipülasyona (Yönlendirme) Maruz Kaldınız Mı?
Yazar Zeynep Pınar • 28 Ocak 2019 • Yorumlar:
Her insan ilişkisi, güç ilişkisidir. Nikâhta neden ayağa basılır? Kimin sözü geçecek diye…
Angarya çekiyor musunuz? Azara, aşağılanmaya maruz kaldınız mı? En sevdiklerinizin şantajı? Karşınızdaki kişi anneniz, eşiniz, patronunuz, çocuğunuz bile olabilir. Daima haklı ve hâkim olmak isteyebilir. Hatta sizi keyfindeki şekle sokmak isteyebilir. İradenizi, yaşam sevincinizi, özgüven ve özsaygınızı hatta geleceğinizi bile elinizden alır. Sizi ima yolu ile eleştirir. “Kızım, sana söylüyorum; gelinim, sen anla” misali…
Sizi sevenler bu durumunuzu fark etmez. Örneğin eşinizin muhteşem biri olduğunu, sizin durumu büyüttüğünüzü söylerler. Aklınız karışır. Kendinizden şüphe eder, kendinizi kıskanç, beceriksiz, kötü kalpli zannedersiniz uzunca bir süre… Bunlar için de atalarımız “Dışı seni, içi beni yakar” ya da “ el iyisi” demişlerdir.
Uzun zaman içinde etrafınızdaki insanlar sizden bir bir uzaklaşmaya başladı mı ya da siz onlardan bir bir uzaklaşmış ve yalnızlaşmış olarak buldunuz mu kendinizi?
Manipülatör kişi, size evde başka dışarıda başka davranır. Eşinizse yatak odasında başka yemek odasında başka; kendi ailesinin yanında başka sizin ailenizin yanında başka davranır.
Narsist sapkında, kötülük ve acımasızlık cinsel alanlarda da görülür. Pek çok maskesi vardır. Başlangıçta çok kibar, özel bir baştan çıkarıcıdır. Karşısındaki kişinin, iç ve dış zenginliği onun senelerce sadık biri gibi görünmesine yol açabilir. Ne zaman karşısındakilerin tüm zenginliklerini bitirir acımasızca, hamam böceği gibi onu ezer. Ekonomik iflas eden zenginlerin acısı yakın çevresinde narsist varsa ikiye katlanır.
Günümüzde “bireycilik” o kadar arttı ki her genç, diğerini yaralayan abartılı narsiste dönüştü. Tüketim çağında eşyalar tüketildiği gibi insanlar, birbirlerinin ümitlerini tüketip kenara atıyorlar. Bir travma mağduru, diğer ilişkide travmatize eden saldırgana dönüşüyor. Böylece toplumsal erozyon artarak devam ediyor ve bu duruma önlem alınmazsa evlilik kurumu can çekişmeye devam edecek.
Baştan çıkarma süresi kısa, ilişkiye başlama çabuk, boşanma jet hızıyla…
Patolojik çiftlerin çocukları evi sıcak yuva değil, cehennem gibi algıladıkları için mümkün olduğunca en uzağa gidiyorlar.
İlişkilerdeki acımasızlık ve tüketicilik şarkı sözlerine bile yansıdı. “Sevmek anlaşmak değildir, nedensiz de sevilir” diyen şarkı sözleri çoktan unutuldu. “Acımayacak acımayacak, hadi gel” diye kandıran şarkılar moda oldu. Aşk, karşısındakini olduğu gibi kabul etmek de değildir. Karşındakini kabul edip sürekli “uyum” sağlarsanız tükenirsiniz. Uyum ve sabır kısa süreli olabilir. Uzun süreli ilişkide “uzlaşma ve alışveriş” içinde olunmalıdır. İlişkilerde sürekli uyum sağlayan ve fedakârlık eden kişi yaşama sevincini ve özsaygısını yitirebilir.
Eşler arasında manipülasyon aşırı yardımseverlik, üstüne titreme maskesi altında da olabilir. Kendini vazgeçilemez hale getirerek canınıza okuyabilir. Hizmeti ile size şantaj yapabilir. Böyle biri çocuk bakıcınız da olabilir.
Sadece karşısındakileri kullanarak, kişisel tatmin arayışının sonu iki taraf için de mutsuzluktur. Mutluluk ve başarımızın mimarı olma görevini kimseye vermezsek eğer duygusal kötüye kullanılma olasılığımızı düşürürüz.
Çatışma doğru kullanırsa, ilişkiyi güçlendirir. Durgun akan nehirde biriken pislikleri ara sıra oluşan küçük çağlayanlar temizler, kenara atar. Çatışma da böyle, ilişkiyi temizler. İlişkinin yok olacağı korkusuyla sürekli susmak doğru değildir.
Örneğin: Bir narsist kocaya “Sen beni bırakırsan ölürüm” deyip efendi-köle ilişkisi kuran öksüzlükle büyümüş kadın, beş altı sene sonra kaçarcasına kocasını terk etmişti. Narsist yererek sizi harekete geçirir, suçluluk duygunuzu ele geçirirse ömür boyu kullanır. İlişki bitiminde bedeninden ziyade ruhları acıyor insanların ve antidepresanlar bu acıya merhem olmuyor
Narsist sizi pohpohlayarak da harekete geçirir. Kendinize güveniniz, başkasının tasdik etmesine bağlı olmamalı. Çocuklara sevginizi şarta bağlamazsanız onları gelecekte narsistin kurbanı olmaktan korursunuz. Narsistler, çekingen. Bağımlı ve kararsız insanları kendilerine kurban ederler.
Narsist çok güzel yalan söyler. Yalanı ortaya çıkarsa bunu öyle bir küstahlıkla reddeder ki siz susarsınız. Örneğin: Harp Okulu diploması harici tek belgesi olamayan narsist, otuz yıl boyu tüm çevresine İTÜ mühendislik mezunu olduğunu söylemiştir. Son söylediği kişi hakikaten İTÜ’lü bir mühendis olunca, karısı çok korkmuş ve utanmış, İTÜ’lü mühendis hiç sorgulamadan durumu doğru kabul etmiştir. Daha sonra karısının “Sen mühendis değilsin” demesine öyle bağırma ve hakaretlerle cevap verip konuyu sonsuza dek kapattırmıştı.
Narsist kişi, eşinin tüm sosyal çevresini istila eder. Eşinin güçlü ve karakter sahibi yakınlarının yanında, kendini iyi niyetli ve haklı çıkarmak için anormal derecede iyi davranır. Örneğin: Zengin, güçlü ağabeyi kız kardeşine ekonomik imkânlarını elinde tutması gerektiğini, eşine vermemesi gerektiğini söylüyordu. Sarışın çalışanı ile ilişkisini patron işçi düzeyinden çok farklı olduğunu anlatmaya çalışıyordu. Bunu sezen narsist koca eşine evlenme yıl dönümü için aldığı kocaman yeşim kolyeyi ağabeyinin iş yerinde takıp öpüp koklayarak senelerce iki kardeşi susturmayı becermişti. Bu seneler içinde karısını tüm zenginliğini ele geçirmiş, yanındaki sarışını müstakbel eşi ilan ettikten sonra eşini bir posa gibi kenara atıp çiğnemişti. “Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez” sözünü herhalde narsistler söylemiştir.
Narsist eşinin yerine cevap verir, karar verir. Örneğin: O hep çalışır, o yemez… der kurban da utanır veya korkusundan yiyeceği varsa da yiyemez. Yese de daha sonra narsist öyle burnundan getirir ki onu pes ettirir. NArsist, eşini dünyanın geriş kalanından tecrit ettirebilir, işini bıraktırabilir, yükselmesine engel olabilir. Başlangıçta bunu hep iyi niyet adına yapar
Narsist anne ise oğlunu boşatabilir, kızının evlenmesine mani olabilir, damat adayına kızı ağzını açmadan öyle kusurlar bulur ve bunu öyle ustalıkla yapar ki…
Eşiniz anti sosyal biri ise herkes sizi anlar veya uyarır. Daha kolay yardım alırsınız. Narsist eşiniz ise siz hem ezilir hem de yakınlarınızdan yardım değil eleştiri alırsınız.
Eşiniz ölmüşse tüm sağduyulu insanlar yaranıza merhem olur. Narsist eşinizse sizi aldatmışsa, neredeyse tüm yakınlarınız sizi eleştirir. (Süslenmedin… Çok süslendin ondan… Onu çok onore ettin, şımarttın… Onu kıskandırsaydın… Ona sadık olduğunu söylememeliydin…)
Narsiste lazım olan tek şey onunla ilgilenmeyecek kadar çok meşgul olan annesinden beklediği ödül ya da onaydır. Çocuklar motivasyon için ailesinin teşvik ve yönlendirmesine ihtiyaç duyarken, narsist birey bundan çocukken mahrum kalmıştır. Analitik kuramlar böyle söylese de benim kişisel deneyimim genetik geçişin çok yüksek olduğu yönündedir.
Sizi kendine sıcaklık ve yardımseverlikle bağlar, sonra kayboluverir ve eksiklik yaratarak sizi kendine bağımlı kılmasını iyi bilir. Başlangıçta hedefini büyüleyerek uyuşturur, aklını başından alır. İstekleri karşılanmayınca hırçınlaşması sizi derinden yaralar. Narsist kurbanın eksiklerinin altını sinsice çizerek özgüvenini zedeler. Örneğin: Bayramda ziyaret ettiğim kayınvalidem canımı acıtacak şekilde belime sarılıp sıkıp iyilenmişsin maşallah dediğinde “Kilo almışsın” demekti. Kahvaltıda aç karnım bu lafla doymuştu.
Narsist sadece sizin kendinize güveninizi zedelemekle kalmaz dostlarınızın da olumsuz taraflarının altını çizerek sizi onlardan uzaklaştırarak yalnız ve güçsüz bırakır. Sonra da “Sen kimseyle geçinemiyorsun ki benle niye geçinesin” deyip üste çıkmaya çalışır ya da en yakınlarını zayıf tarafını yakalar onları baştan çıkarıp büyüler, iyiliğine onları da inandırarak sizi yalnız bırakır. Sizin güçsüz tarafınızın altını çizerek onlara gösterir. Örneğin: Karısı yokken evin en dağınık halinin görüntülerini kameraya çekip anne ve kayınvalidesine göndermek gibi.
Özetle Narsist, kurbanını sevdiklerinden, sevenlerinden, kendi özünden bile uzaklaştırır. “Nasıl bu ben miyim?” diye kendi kendinize soru sorar durursunuz.
Onun için sizler kurbanı aşağılamayın, anlamaya çalışın. Narsist için diğerleri özne değil nesnedir. Normal insan bunu düşünemez bile.
Her insanın eksik kusuru, yetersizliği zaafları vardır. Ruhunda irili ufaklı çatlakları olmayan kişi yoktur. Narsist sapkın bu çatlakları bulup çatlaklardan içeri sızmada çok ustadır. Siz kaya bile olsanız sizi oyar. Her şeyinizi vererek sadakatini aldığınızı sandığınız narsistin, direniş gösterdiğinizde neler yapabileceğini kestiremezsiniz bile... Şantaj, tehdit, çocuklarınıza, mallarınıza da yönelir. Siz dahil her şeyi kurban edebilir. Çocuklarınızı, itibarınızı, ekonominizi kurban edeceği kaygısı ile bir ömür susabilirsiniz. Bir sonraki müstakbel kurbanını hazırlamışsa eğer sizin gitmenize izin verir.
Narsistin baştan çıkarma evresi öyle hoştur ki; kurban bir ömür tekrar o günlerin geri geleceğini bekleyip durur… Narsist doğrudan ve açık iletişime asla gelemez. Bir susar ki sessizliğin sesine dayanamayıp ha bire kendinizi konuşurken bulabilirsiniz, kendinizi mecburen fazla açmış bulunursunuz. Bu arada kendisi için pek çok çatlağınızı daha sonra kullanılmak üzere tespit etmiştir.
Narsist için yalan sıradan bir şeydir. Bir şey kazanmak ya da saklamak dışında da bol bol yalan söyler. Şişinmek için, övünmek için, insanların arasına fitne tohumu düşürmek için… Naristin yalanları, psikopatınkinden fazladır ve onları bile şaşırtır. Unutmayın narsistin duygusal empati yeteneği yoktur ve acı çekmez. Duygusal ve sözel misillemeleriniz pek bir işe yaramaz.