EMDR: Zihne Açılan Pencere
Yazar Mine Didem Arulat • 22 Haziran 2023 • Yorumlar:
EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing), Türkçe açılımıyla Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme, rahatsız edici anılarla ilişkili sıkıntıyı gidermeyi amaçlayan bir psikoterapi tekniğidir. EMDR’nin gelişimi 1987 senesinde, Dr. Francine Shapiro’nun göz hareketlerinin rahatsız edici düşüncelerin şiddetini azaltabildiğini tesadüfen keşfetmesiyle başladı. Dr. Shapiro bu etkiyi travmaya maruz kalmış kişiler üzerinde bilimsel olarak inceledi ve tedavide sağlanan başarıyı gösteren çalışmasını yayınladı (Journal of Traumatic Stress, 1989). O tarihten itibaren EMDR, tüm dünyadan terapistlerin ve araştırmacıların katkılarıyla hızla gelişti. Günümüzde EMDR, birçok farklı terapi ekollerinden ögeleri içeren, farklı tanı almış durumlara özel standartlaştırılmış protokolleri bulunan, bütüncül (psikodinamik, davranışsal, bilişsel ve danışan merkezli yaklaşım) bir terapi yöntemi olarak karşımıza çıkıyor.
EMDR Terapisine göre psikolojik rahatsızlıkların ve olumsuz düşünce, duygu, davranışların ve kişilik özelliklerinin arkasında işlev bozucu, işlenmeden ve izole bir şekilde depolanmış travmatik anılar yatar. Bu negatif düşüncelere ve kötü hissettiren duygulara yol açan işlenmemiş anılar şimdiki zamandaki olaylar tarafından tetiklenmektedir. Doğal afetler, büyük kazalar, kayıplar, savaş, taciz, tecavüz gibi önemli travmaların yanı sıra, başta çocukluk çağı olmak üzere her yaşta yaşanan ve etkisi travmatik olan her tür yaşantı; günlük hayatta aile, okul, iş çevresinde yaşanan olumsuz olaylar, şiddete maruz kalmalar, aşağılanmalar, reddedilmeler, ihmal ve başarısızlıklar işlenememiş anılar arasında yer alabilirler. EMDR, bu tür izole anıların işlenmesini sağlayan fizyolojik temelli bir terapidir. Beynin zamanında işleyemediği anıların tekrar işlenmesini sağlar. EMDR Terapisi, Adaptif Bilgi İşleme Modeli’ ne dayanır. Adaptif Bilgi İşleme Modeli’ne göre beynimiz yaşanan her anıyı dışardan gelen bir veri şeklinde duygu, düşünce, bedensel duyum ve imge (koku, tat, ses, görüntü, dokunma) olmak üzere 5 farklı kanaldan kaydeder. Bu anılar birbirine bağlanarak anı ağlarımız oluşur. Gelen her bir yeni anı, bu anı ağına bağlanarak işlevsel hale gelir ve bir bütün oluşturur. Anı ağlarının birleşip güçlenmesiyle öğrenme gerçekleşir ve yaşamımızı, ruhsal anlamda sağlıklı bir şekilde sürdürmek için gerekli bilgileri kazanmış oluruz. Ancak; travmatik veya çok fazla stres yaratıcı bir olay gerçekleştiği zaman olayla ilgili bilgiler olması gerektiği gibi işlenemez ve izole halde kalarak adaptif bilgileri içeren mevcut anı ağları ile bağlantı kurumaz. Sonuç olarak; travmatik olayla ilgili düşünceler, duygular, bedensel duyumlar deneyimlendiği haliyle depolanır. Diğer anı ağlarıyla bütünleşemediği için anlamlandırılamayan, anı ağından uzak ve donmuş bir şekilde kaydedilen travmatik olaylar kolayca iç ve dış uyaranlar tarafından tetiklenerek bireye rahatsızlık verir. Bireylerin, kendilerini ve dünyayı algılayış biçimlerini önemli ölçüde etkiler; uyum bozucu davranışlara, işlevsellikte bozulmaya, duygu ve düşünce akışında sıkıntılara sebep olur. Bu yüzden EMDR Terapi ile yaşanan travmatik anı uyarılarak yeniden, doğru bir şekilde bireyin işlevsel anı ağlarına bağlanması hedeflenir. Çift uyarım yöntemiyle, yaşanan travmatik anılar duyarsızlaştırılır ve uygun anı ağına işlevsel bir şekilde yeniden bağlanır. Birey, rahatsız edici anıyı unutmaz ancak, duyarsızlaştırma ve yeniden işlemleme yapıldığı için rahatsız edici etkisi kaybolmuş olur. Buna bağlı olarak farklı düşünce ve davranış biçimlerini hayatına adapte edebilir.
EMDR başlangıçta travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) olan insanlar için bireysel bir tedavi olarak geliştirilmiş olsa da, o zamandan beri birçok diğer psikolojik rahatsızlığın tedavisinde de uygulanmaktadır. Günümüzde panik ataklar ve fobiler dahil olmak üzere anksiyete bozukluklarını, depresyonu, dissosiyatif bozuklukları, yeme bozukluklarını, obsesif-kompulsif bozuklukları ve bazı kişilik bozukluklarını tedavi etmek için EMDR Terapisinin etkililiği pek çok bilimsel çalışma tarafından kanıtlanmış olup terapistler tarafından uygulanmaktadır.
EMDR’nin hızlı bir şekilde iyileşmeyi sağlaması bakımından önemi kanıtlanmıştır. EMDR, çift yönlü uyaran tekniği ile kilitli kalmış anıların işlemesini ve diğer anılarla ilişkisinin kurulmasını sağlar. Acı verici anılara karşı duyarsızlaştırma ve bu anıları yeniden işleme ile yeni öğrenme kolaylaşır ve travmatik anların olumsuz etkileri ortadan kalkar. Duyarsızlaştırma ve yeniden işlemle için araç olan çift yönlü uyarımlar (göz hareketleri, işitsel veya dokunsal) normalde bilginin işlenebildiği REM uykusuna benzer bir etki yaratır. EMDR kısa süreli terapiler içerisinde yer alır. Genel olarak, tedavinin ne kadar süreceğinde travmanın tipi, şimdiki yaşam koşulları ve önceki yaşanmış travmalar belirleyicidir. EMDR’da 8 evreden oluşan geçmişin, şimdinin ve geleceğin çalışıldığı üç yönlü protokol uygulanır. Geçmişte yaşanmış olan travmatik anıların işlemesi sağlanarak duyarsızlaştırılmanın gerçekleştirilmesi, güncel belirtilerin giderilmesi ve gelecekte benzer sorunlarla karşılaşıldığında başa çıkabilmek için yeterliliğin geliştirilmesi amaçlanır.
2019 yılında yapılan bir araştırmaya göre 30’un üzerinde randomize kontrollü çalışma sonucu EMDR’nin danışanların çoğunluğunun travma sonrası stres semptomlarını etkili bir biçimde azalttığı veya yok ettiği, genellikle psikolojik sorunları ile bağlantılı olan semptomlarda da (endişe gibi) azalma sağladığı görülmüştür (de Jongh et al., 2019.)