Ergen Ebeveyn Çatışmaları
Yazar Melek Sarıçiçek • Psikolog • 20 Mayıs 2019 • Yorumlar:
Öyle değilmiş gibi görünseler de ergenlik dönemindeki çocuklar için ebeveyn-çocuk ilişkisi en önemli ilişkilerdendir. Ergenlik dönemindeki sorunların derinine inildiğinde, kökende önemli bir faktör olarak anne-baba ile iletişim kopukluğu ve/veya çatışma olduğu göze çarpmaktadır.
Ergenlik, bir çocuğun hızlı biçimde fiziksel, zihinsel, ve nörolojik değişimlerden geçtiği ve bu hızlı geçişin, çocuğun psikososyal gelişiminde, karakter oluşumunda ve ilişkilerinde belirgin izler bıraktığı bir dönemdir. Ergenlik dönemi süresince, büyüdüğünü hisseden ve büyükler gibi olmaya çalışan ergen ile ebeveyn arasındaki ilişki hiyerarşik boyutunu kaybederek daha eşitler arası, daha birbirine bağlı ve karşılıklı bir boyut kazanır. Bu değişim elbette ki ergen ile ebeveynleri arasındaki ilişkinin geçici olarak kötüleşmesini ve çatışmaların artmasını getirir. Çünkü ebeveyn kendi konumunu korumaya çalışırken, ergen de fikirlerine önem verilen, özgül bir varlığa sahip olan bir özne olmaya çalışmaktadır. Aileler içinse, özellikle ilk çocuklarında, daha önce hep küçük olarak gördükleri ve onların sözlerinden çıkmayan çocuklarının bu durumlarıyla baş etmek zorlayıcı olabilmektedir.
Uzmanlara göre, ergenlerdeki ebeveynlerinden bağımsız olmak ve kendi başına bir birey olmak için bu uğraş ergenlik dönemi ile gelen hormonal değişiklikler sonucu ortaya çıkar ve ebeveyn ile çatışmaları doğurur. Beklenti- değer teorisine göre bu çatışmaların kaynağı ergenler ile ebeveynlerinin, otorite, otonomi ve sorumluluk alma anlamında karşılıklı beklentilerinin uyuşmaması; ergenlerde bağımsız olma ihtiyacı ve aile kontrolünden çıkma çabası, sorumluluk alma ve kendilerini düzenleyebilme becerisinden daha hızlı geliştiği için aileler çocuklarına istedikleri otonomiyi vermekte endişe etmektedirler.
Pickhardt (2009) bu süreci üç aşamada tarif ediyor: Ayrılma, Farklılaşma ve Karşıt olma. Ayrılma dönemindeki ergen, yavaşça aileden çekilerek kendi bağımsız sosyal çevresini oluşturma çabasına giriyor. Ailesiyle eskiden olduğu kadar vakit geçirmek yerine arkadaşlarına yöneliyor. Kendi kişiselliğini korumak adına ailesiyle bütün özel bilgilerini paylaşmayı reddediyor. İlk çatışmalar da buradan doğuyor.
Farklılaşma aşamasında kişi kendisine olmak istediği profili arıyor ve çevresinde ideal olarak gördüğü kişilerin özelliklerini kendi üstüne almaya çalışıyor. Arkadaşları gibi giyinme, onların dinlediği müzikleri dinleme, onlar gibi konuşma, davranma, dolayısıyla hem onlardan biri olma hem de kendisi olmaya çabalıyor. Bu çabadaki ergen, ailenin normlarından biraz daha uzaklaşabiliyor. Örneğin küçükken rengarenk giyinmeyi severken, bu dönemde yalnızca siyah kıyafetler giymeye ve bu yüzden ailesinin tepkisini çekmeye başlayabiliyor. Daha tehlikeli olarak bu dönemde ergenler, grubun dışına itilmemek için, kötü alışkanlıkları denemeye çekilebiliyorlar.
Son aşama olan karşıt olmada ise ergen, hem aktif hem de pasif yollardan ebeveynin otoritesi ile mücadele içine girer; bu sayede kendi benliğini kararlarını kendi başına verebilen, bağımsız biri olarak kurmuş olacaktır. Bu yüzden de en çok çatışmanın olduğu dönem bu dönem olur, ebeveynin talepleri reddedilir, istekleri ertelenir veya kuralları çiğnenir.
Bu çatışmalarda, ebeveyn olarak amacınız, çocuğunuz üzerinde kontrol kazanmak ise çoktan kaybettiniz denilebilir. Ergenlik dönemindeki çocuğunuz için karar verme mekanizması tamamen onun kontrolündedir ve bunun üzerine bir savaşa girmek, onu gücün kimde olduğunu göstermeye ve riskli davranışlar sergilemeye itebilir. Güç çatışmasının yanında ebeveynler bu yolla çocuklarını anlama ve birliktelik kurma şansını da kaybedebilirler.
Bunun yerine çatışma oluşturan konuya onun açısından bakmak ve kendi kaygılarınızı açık ve doğrudan biçimde çocuğunuza açıklamak her iki tarafın da karşıyı daha iyi anlamasını ve daha iyi hissetmesini sağlayacaktır. Dahası, sorunların konuşulabilir olduğunu ve ebeveyninin onu anlamak için çaba gösterdiğini gören ergen, farklı bir sorunu olduğunda çatışmak yerine konuşma yoluna gidecek ve ergen ile ebeveynin ilişkisi karşılıklı güven duygusu ile güçlenecektir. Birey olmaya çalışan ergen için aktif dinleme, empati kurma ve açıklama yoluyla iletişim kurmak kurallar, tehditler ve cezalar ile disipline etmeye çalışmaktan çok daha etkili olacaktır, zira bunlar onun benliğine saygı duyduğunuzu gösterir. Onun davranışını onaylamıyor olsanız dahi, bu rahatsızlığınızı ilk yoldan gösterirseniz, onun kişiliğine zarar vermemiş olmanız bir yana, onun bu davranışı terk etme ihtimali çok daha yüksek olacaktır. Aile ve çift terapisinde de terapistler etkili iletişim yoluyla ebeveynler ile çocukları arasında anlayış kazandırmayı amaçlar.
Ergenler ile ebeveynleri arasındaki çatışmanın kaynağında, aileler tarafından uygulanan ebeveynlik tipi de önemli rol oynar. Örneğin otoriter ebeveynler, kurallarının sorgulanmadan uygulanmasını talep ederler ve çatışmalarının sonunda amaç kontrolü kazanmak olur. Öte yandan işbirlikçi- demokratik ebeveynler çocuklarına kurallar uygularken sevgi göstermeyi ve çocuklarının duygu ve düşüncelerine saygı göstermeyi de ihmal etmezler. Elbette ki uzmanlar tarafından en çok desteklenen ebeveynlik tipi demokratik olandır.
Uzmanlar ayrıca ailelere suçlamadan da kaçınmalarını öğütlemektedir. Sorunu çözmemesi bir yana, suçlama, ayrılma eğilimindeki ergenin aileden bütünüyle kopmasını getirebilir. Çatışmanın çözümünde ön koşul bu çatışmanın tek taraflı olarak oluşmadığını kabul etmektir.
Ergenler ile ebeveynleri arasındaki çatışmaların çözümünde şu yöntemler en etkin olanları gibi görünmekte;
-
Konuya, onun üzerine hakimiyet kurmak üzere değil onu anlamak üzere yaklaşmak,
-
Çatışma oluşturan konuya onun açısından bakıp empati kurarak duygularını önemsediğinizi göstermek,
-
Ona katılmamanızın onu sevmediğiniz anlamına gelmediğini vurgulayarak iki durumu birbirinden ayırmak,
-
Yargılayıcı olmaktan kaçınmak,
-
Kurallar koymak ama kuralların çocuğunuzdan daha önemli olmadığını ona yansıtmak.
Sonuç olarak, ergenler ile ebeveynlerinin çatışmasında büyük rol, daha olgun konumdaki ailelerine düşmektedir. Ebeveynleri çocuklarını bir birey olarak görmeye ve onları anlamak için uğraş göstermeye başladıkları noktada çatışmaları çok daha çabuk ve sağlıklı yoldan çözülecektir.