Eşcinsellik, Homoseksüelite, Lezbiyenlik Nedir? Tedavisi Var mıdır?
Yazar Seval Hacım Kılıç • Psikolog • 24 Ekim 2017 • Yorumlar:
Tarih boyunca cinsellik ve cinsiyet üzerine bir çok şey söylenmiş olmasına rağmen, eşcinsellik ve türevi
konular üzerinde konuşulmaya ve yanlış bilgiler dolaşmaya devam etmektedir. Genel ortalamadan farklı
olan eşcinsel eğilimler insanlık tarih boyunca yanlış, çarpık, hastalıklı olarak değerlendirilmiş ve bu
eğilime sahip kişilere sapkın gözüyle bakılmıştır. 1970′li yıllara kadar psikoloji camiasında da anormal
olarak değerlendirilen eşcinselliğin bir hastalık ya da bir tercih olmadığı kabul edilmiş ve hastalık
sınıflamasından çıkarılarak doğal ve normal olarak kabul edilmiştir. Halbuki eşcinsellik kavramı insanlık
tarihi kadar eski olmakla birlikte, insanların yanı sıra doğada bir çok hayvanda da görülen doğal ve
normal bir durumdur. Doğada eşcinsel eğilim gösteren onlarca hayvan türü vardır.
Toplumlarda eş cinselliğin reddedilme nedenleri arasında bir çok sebep varken en önemlisi din ve sosyal
dayatmacı normlar olmuştur. Özellikle son yıllarda gelişmiş ülkelerde eşcinsel evliliklere izin verilmeye
hatta eşcinsel çiftlerin ya da bireylerin evlat edinilmesine dair bir çok yeni uygulama başlatılmıştır.
Eşcinsellik: Bir erkeğin cinsel ve duygusal yönden erkeklere ilgi duymasıdır.
Lezbiyen: Bir kadının cinsel yönden kadınlara ilgi duymasıdır.
Biseksüel: Kadın ya da erkeğin cinsel yönden her iki cinse de ilgi duyan.
Transseksüel: ‘Ben erkek olarak bir erkeğe aşık oluyorsam, o zaman kesin ben bir kadınım’
Bu düşünce homoseksüel erkeklerde oluşabilen bir düşüncedir ve çoğu toplumlarında bu şekilde yanlış
düşündükleri görülür. Ergenlerde ve erişkinlerde primer ve sekonder cinsiyet özelliklerinden kurtulma
üzerine kafa yorma davranışı çok sık görülür. Örneğin diğer cinsiyeti taklit etmek icin kendi cinsiyet
özelliklerini fiziksel olarak değiştirmek üzere hormon, cerrahi ya da başka tür bir girişim uygulanmasını
ister. Transseksüelliğin ayrıca iki tipi vardır, birincisi primer transseksüeller, bu kişiler çocukluğundan
itibaren yanlış vücudun içinde hissederler. İkincisi sekonder transseksüeller, bu kişiler transseksüel
olduklarını daha olgun yaşta keşfederler ve daha önce ergenlik dönemlerinde erkek ve ya kadin gibi
yaşamıştır. Transseksüellerde yanlış cinseyette doğduğuna ilişkin bir inanç taşırlar. Aynı zamanda uzun
bir süre boyunca cinsiyet değişimi arzusundadırlar. Cerrahi girişim sayesinde diğer/karşı cins olarak
yaşayabilirler.
Transgender/Cinsel Kimlik Bozukluğu:
Hayatın ileri zamanında artık bir kadın veya erkek olarak büyümek önem taşımamaktadır, ama daha çok
kişisel ve sosyal hayatı geliştirmeye bakılır (Bussey & Bandura, 1999). Cinsel Kimlik gelişmesi genelde
global olarak şu şeklde gelişir;
Kadın ve erkeğin yüzünü ve sesini ayırt etmeyi öğreniriz.
Birey kendini kadın ve ya erkek olarak yaşamayı öğreniriz.
Kadın ve ya erkek olarak davranmaya başlar.
Cinsel Kimlik Bozukluğu tam hangi yaşta gelişir diye bir tespit yok fakat çocuğun 18-30. ayında oluştuğu
düşünülür (Zucker, 1999).Erkek çocuklarında, penis ya da testislerinin iğrenç olduğunu, ilerde yok
olacaklarını ya da bir penis sahibi olamamanın daha iyi olacağını öne sürme, kuralsız kaba saba
oyunlardan tiksinme ya da erkeklere özgü oyuncakları, oyunları ve etkinlikleri reddetme gibi bir takım
davranışlar görülür.
Kız çocuklarında, oturarak idrar yapmayı reddetme, penisinin olduğunu ya da ilerde bir penisinin
olacağını öne sürme, göğüslerinin büyümesini ya da menstruasyon görmeyi istememe üzerinde durma
ya da olağan kadınsı giysilere karşı ileri derecede tiksinti duyma gibi davranışlarla kendini
gösterir.Ergenlerde ve erişkinlerde diğer cinsiyette olma isteğini dile getirme,sıklıkla kendini diğer
cinsiyetteymiş gibi gösterme, diğer cinsiyetteymiş gibi yaşamaya ya da davranılmayı isteme ya da diğer
cinsiyete özgü duygularının ve tepkilerinin olduğuna ilişkin bir inanç taşıma gibi kendini gösterir. Cinsel
kimlik bozukluğu da karşı cinsiyetle güçlü ve sürekli bir özdeşim kurma vardır.
Cerrahi ya da başka tür bir girişim uygulanmasını isteme ile kendini gösterir. Bazi erkekler testis ve
göğüs arzusundadır. Bazı kadınlar göğüsü kadının bir sembolü olarak gördükleri için göğüslerini cerrahi
girişim ile aldırır fakat genital bölgesini değiştirmek istemez.
Cinsel Kimlik hayatın bir parçasıdır, bunun kültürel ve evrimsel sebepleri vardır. Erkekler ve kadınlar
hayatlarında kültürün etkisi altında farklı bir şekilde sosyal birey oluyorlar (Eagly, Wood Johannesen-
Schmidt, 2004)
Özellikle kapalı toplumlarda birçok eşcinsel kendi kimliğini gizlemekte ya da bundan utanmaktadır.
Bunun ana nedenleri arasında toplumsal baskı ve dışlanma, aile baskısı, iş yerinde yaşayacağı sorunlar
gibi sebepler başta gelmektedir. Halbuki eşcinsellik bir seçim değil doğal bir dürtüdür. Nasıl ki bir erkek
kendini kadınlardan hoşlanmak konusunda zorlamıyor ve doğallığında bir kadına ilgi duyuyorsa aynı
durum bir eşcinsel içinde geçerlidir.
Bir çok eşcinsel insan ebeveynlerine ve ailelerine karşı açılmaktan korkuyor. Eşcinsel olduklarını
paylaştıktan sonra ebeveynlerin nasıl karşılayacaklarını ve davranacaklarını bilmedikleri için bir korku
duyuyor ve açılmamayı tercih edebiliyorlar ve gizli yaşamanın ağırlığını göze alıyorlar.
Biz aileleri üç gruba ayırıyoruz: korkan aileler, bilgiye sahip aileler ve kabul etmeyen aileler.
1.Korkan aileler
Genelde korkan ebeveynler eşcinsellik hakkında çok bilgileri olmayan kısım oluyor. Televizyon ve
medyadan, ahlak anlayışı, kültürden dolayı, negatif bir ön yargıya sahip olabiliyorlar. Eşcinselik beyinde
hastalık olduğu düşünülüyor, bir sürede bu böyle kitaplarda yer almıştı. Ve ya eşcinseller bir şizofren ve
aids taşıyıcı gibi bir takım teoriler düşünülüyor. Korkan ebeveyn kısmının korkuları genellikle bu
sebeplerden kaynaklanıyor:
-Aileye ve arkadaş çevresine karşı utanç duygusu
-Çocuğumuzla dalga geçilirse
-Torunumuz asla olamayacak üzüntüsü
Çocuğumuz kötü ve dışlanmış bir hayat yaşayacak ve hatta parayla fuhuş yapacak düşüncesi.2.Bilgiye
sahip olan aileler
Bilgiye sahip olan ebeveynler eşcinselliği araştırdıkları ve bildikleri için daha rahat olabiliyorlar. Çocuğunu
tanıdığı için ve aslında açılmasını beklediği için de şaşıra biliyorlar. Bilgiye sahip olan aileler çocukları
açıldıktan sonra bir süre zamana ihtiyaç duyabilir ve ‘’çocuğumun mutlu olmasını istiyorum’’ düşüncesiyle
zamanla kabullenen aileler var.3.Kabul etmeyen aileler
Kabul etmeyen ebeveynler inancına, kültür ve ahlak anlayışına göre eşcinselliği yanlış buluyorlar. Böyle
düşünceye sahip olan aileyi en iyi çocukları tanır ve en iyi açılma yolunu da çocuk bilir aslında. Bu
gruptaki aileler bazen bir daha çocuğuna şiddet gösterebilir ve en kötü durumda bir daha görmek
istemediğini söyleyebilir.
Böyle durumlarda aileye açılmak için, güvenilir ve şiddet gibi tepkiye maruz kalamayacağınız mekan
seçmeniz önemlidir.
Çocuğunun eşcinsel olduğunu öğrenen ailelerde ortaya çıkan genel tepki ”yas”tır. Yas sürecinin 5
aşaması vardır;
Şok: aile ne olduğunu anlamaz ve adeta öğrenmiş oldukları gerçek karşısında şok geçirir ne
yapacaklarını bilemezler.
İnkar: aile böyle bir şeyin olamayacağını, çocuklarının yalan söylediğini ya yanlış şeyler hissettiğini
düşünerek gerçeği reddederler.
Pazarlık: aile bunun gerçek olamayacağını düşünüp psikolog, psikiyatrist ya da hocalara giderek bu
durumu değiştirmenin yolunu arar. Hatta bu süreçte bunu tedavi edebileceğini iddia eden bir kişi
tarafından da Maalesef istismar edilir ve sömürülürler. Çareleri tükenen ve gerçekle yüzleşen aile
durumu kabul etek zorunda olduğunu anlar.
Öfke: kabul süreci öfkeyi de beraberinde getirir. Aile çocukla ilgili konularda kendilerini suçlar ya da öfke
duyar. Bunun yanı sıra çocuklarına ve dünyaya yönelik içlerinde bir öfke ve isyan duygusu uyanır.
Depresyon: gerçeği kabul eden aile üyelerinde içe kapanma, ve isteksizlik gibi bir dizi tepkinin oluştuğu
aslında koruyucu olan bir süreç deveye girer. Ve bu depresif dönemin ardından gerçekle yüzleşen ve
kabul eden aile yeni yaşamına adapte olma yönünde çaba sarf eder.
Yukarıda anlatılan süreç normal bir işleyiştir aile üyeleri bu süreçlerin herhangi birinde takılı kalırlarsa
çaşitli psikoloji sorunların yanı sıra çocuklarıyla da faklı sorunlar yaşamaya devam ederler. Örneğin bu
gerçeği reddederek (inkar) çocuktan uzaklaşırlar.
Böylesi bir süreçte hem eşcinsel olan kişi hemde ailesinin destek alası kabul ve uyum sürecinde büyük
yararlar sağlamaktadır.
Aileye açılırken (coming out) dikkat edilmesi gereken bazı şeyler vardır;
Birincisi ebeveynlerinizle bizzat kendiniz konuşarak açılabilirsiniz. Açılmadan önce ‘sizlerle önemli bir şey
paylaşacağım’ ve ya ‘sizinle paylaşacağım şey benim için çok önem taşıyor’ diyerek açılabilirsiniz. Bu
cümleleri kullanarak artık geri dönüşü yok hissi sizi açılmaya daha kolay itebilir. ‘Ben eşcinselim’ yerine
‘ben erkek ve ya kızlardan hoşlanıyorum demek ile o şok anını hafifletebilirsiniz.
Mektup
Mektup yoluyla kendi duygularınızı rahatlıkla açıklayabilirsiniz kendi temponuzda güzel bir şekilde
duygularınızı ifade edebilirsiniz. Mektubun bir başka avantajı kimsenin sizi bölemeyeceği ve baştan sona
rahat bir şekilde anlatabilme şansını verir.
Güvendiğiniz İnsandan Destek Almak
Son olarakta güvendiğiniz bir insanı yanınızda bulundurarak daha bilinçli açılabilirsiniz .
Son olarak bilinmesi gereken şeyi tekrar hatırlatacak olursak eşcinsellik bir hastalık ya da anormallik
değil doğal ve genelde doğuştan getirilen bir eğilimdir. Tedavisi söz konusu değildir. Yalnızca eğer
eşcinsel kişi bu eğilimden uzak durmak ve bunu yaşamak istemediğini belirtirse psikologtan alacağı
destek sayesinde cinsel eğilimini değiştirmese bile bunu kontrol altına almayı ve hemcinslerine
yönelmemeye yönelik bazı beceriler kazanmayı öğrenebilir. Bu birazda sigara ya da alkolden uzak
durmayı (yani bir bağımlılıktan)öğrenmek gibidir. Kişi hala alkol ya da sigara içmek ister ama uzak
durmak için yapması gerekenleri bilir.