EVLİLİKLE İLGİLİ YANLIŞ BİLİNENLER!
Yazar Sevim Hacıarifoğlu Tolunay • Psikolog • 6 Ekim 2016 • Yorumlar:
1)Evlilik, biz tek kişiyiz demektir.
Hayır. Evlilik, biz tek kişiyiz demek değildir. İki farklı birey ve iki farklı kişilik söz konusudur. Aynı kalıbın içerisine sokulmak genellikle sıkıntı ve gerginlik yaratır. Asıl olan farklılıkları kabul etmek ve farklılıklara rağmen bir arada olabilmektir. Bu da, nefes alabilmesi, diğer bir ifadeyle kendisini özgürce ortaya koyabilmesi için eşe zaman tanınması ile mümkün olabilir.
2)Evlilik, bir şanstır.
Hayır. Evlilik kazara veya şans eseri olmaz. İnsanlar genellikle evlenmek için, ihtiyaçları olan kişileri seçerler. Örneğin; babası alkol bağımlısı olan ve bu sebeple annesine öfke duyan ve ‘’sen başaramadın’’, ‘’babamı düzeltemedin’’ gibi düşünce ve inanışlarla alkol bağımlısı bir kişiyi seçen bir kadın…
3)Evlilikte keramet vardır.
İnsanlar evlenince her şeyin değişeceğine inanırlar. Fakat asıl olan, evliliğin yalnızca bir imzadan ibaret olduğu ve değişecek veya değişmeye niyeti olan kişinin zaten böyle bir imzaya ihtiyacı olmadığıdır. Karşınızdaki kişiyi değiştirmeye çalışmak veya farklı uğraşılar içerisine girmek (örneğin evliliği kurtarmak için çocuk doğurmak) bir yarar sağlamadığı gibi, bazen çok daha ciddi sıkıntılara neden olabilir.
4)Eşinin ailesi ile evlenmiyorsun ki!
Bu belki de, evlilik sürecinde ki en büyük yanılsamalardan biridir. Hele ki toplumumuzda ki aile yapısını düşündüğümüzde.. Eşinin ailesi ile evlenmediği düşüncesinde olan bir kişi, aslında 3 kişi hatta daha fazlasını idare etmek durumunda olduğunu görünce şaşırır ve hayal kırıklığına uğrayabilir.
5)Eşim beni gerçekten sevseydi, beni mutlu etmek için her şeyi yapardı!
Eşinizin size olan sevgisiyle sizin için yaptıkları arasında direk bir bağlantı kurmak olanaksızdır ve yanlış olur. Genellikle de böyle düşünen kişiler, onaylanmadığı veya istediği şey/ler yapılmadığı durumlarda olumsuz bir tutum içerisine giren ve depresyona yatkın olan kişilerdir. Eşinizin size olan sevgisini göstermek için her şeyi yapması gerekmiyor. Belki o an başka bir sıkıntısı var veya istediğiniz şey ona mantıklı gelmiyor.. Daha da ilginç olanı, insanların her şeyi yapan bir eşe duydukları çekimin daha az olduğudur…
6)Eşim bana hak ettiğim değeri vermiyor…
‘’Eşim bana hak ettiğim değeri vermiyor’’ demekten ziyade bu cümleyi nasıl tamamladığınız önemlidir. ‘’Bu beni sevmediği anlamına gelir’’ veya ‘’benim değersiz olduğum anlamına gelir’’ gibi ifadeler kullanıyor ve kendi kabuğunuza çekiliyorsanız; ciddi bir sorununuz var demektir. Öncelikle adalet, hak ve hukuk kavramlarının göreceli olduğu ve gerçek anlamda var olmadığını vurgulamak isterim. Haliyle, karmaşık ve tam olarak tanımlanamayan bir kavramın var olmasını dilemek ve böyle bir beklenti içerisine girmek sıkıntı, mutsuzluk ve öfkeden başka bir şey yaratmayacaktır.
SİZİN DEĞERİNİZİ, EŞİNİZİN VEYA BAŞKA HERHANGİ BİR KİŞİNİN DAVRANIŞLARI BELİRLEMEZ. Kişisel değerinizi başkalarının davranışları veya para, başarı gibi kavramlarla belirlemeye eğilimli ve bunlar olmadığında mutsuz olmaya eğilimliyseniz; her şeyi kontrol etmeye çalışan, başarı odaklı olan veya onaylanmaya ihtiyaç duyan kişilik özelliklerine sahip olabilirsiniz. Bu sizi oldukça zorluyor olabilir ve uğraşmaya kendinizle başlamak daha yerinde bir karar olabilir.
7)Evlilik, hayatımızdaki yalnızlığı sona erdirir.
Hayır, evlilik hayatımızdaki yalnızlığı sona erdirmez. Eğer böyle olsaydı, evli ve depresyonda olan birçok insan bizlere başvurmazdı…
8)Evlilik herkes içindir, herkesi mutlu eder.
Belli bir yaşa gelmiş ve evlenemediği için mutsuz olan insanlar var; sanki, hayatta her şey belli bir sıra içinde ilerlemeliymiş gibi.. Okul biter, ne zaman ve kiminle evlenileceği telaşına düşülür. Hatta üniversite son sınıfta birini bulamamış olmanın endişesi kaplar bazılarımızı. Evlilik olur; sıra çocuklara gelmiştir artık. Birinci olur, ardından ikinci sorulmaya başlanır.. Diğer taraftan, iş telaşı, hayatta bir şeyleri başarma telaşı kafamızı kurcalar durur. Hep bir sıra vardır ve yapılacaklar hiç bitmez. Sanki, size atfedilen veya sizin kendinize atfettiğiniz sıra biraz farklı olduğunda dünyanın sonu gelir.. Sıkıntılar başlar; ardından ‘’her şeyi var ama mutlu değil’’ laflarını duyarsınız… Demek ki, işin sırrı evli olmakta değil
9)Birbirini gerçekten seven bir çift asla büyük problemlerle karşılaşmaz.
Birbirini gerçekten seven bir çift asla büyük problem yaşamaz sadece koca bir yalandır. Çünkü, hayatta ne ile karşılaşılacağı tamamen bizim elimizde ve kontrolümüzde değildir. İlişkinin olduğu yerde problem/ler olabilir. Önemli olan, problemin olup olmaması değil, problem karşısında çiftlerin takınacağı tutumdur.
10) Eşim ben söylemeden bütün ihtiyaçlarımı bilir.
Eşi için böyle düşünen ve bu şekilde konuşan kişiler, genellikle mutsuz olmaya veya o an için bir sorun yok gibi görünse de sorun yaşamaya meyillidirler. Çünkü, bir kişinin sizin ihtiyaçlarınızı %100 kestirebilmesi her zaman için mümkün değildir. Sizi en iyi tanıyan kişiyi bir düşünün. Anneniz, bir dostunuz veya çok yakın gördüğünüz bir akrabanız. Sizi hiç yanıltmamış mıdır? Eminim ki; sizi yanılttığı ve kötü hissettirdiği zamanlar olmuştur.
‘’Eşim benim bütün ihtiyaçlarımı bilir’’ YERİNE, ‘’eşim beni tanır’’, ‘’beni anlamaya çalışır’’, ‘’benim için elinden geleni yapar’’ gibi ifadeler kullanmak beklentilerinizi azaltarak sizi daha mutlu ve huzurlu kılar. Hayal kırıklığı, pişmanlık, suçluluk gibi duyguları daha az yaşarsınız ve karşımızdaki kişiyle daha yakın bir ilişki kurmuş olursunuz.
11) Beni aldatırsa, haberim olmasın!
Böyle diyorsanız eğer; o ilişkide sorunlar ya vardır ya da kısa bir süre içerisinde ortaya çıkması muhtemeldir. Çünkü, ‘’eşim bana dokunmasın da ne yaparsa yapsın’’ diyorsunuz bir taraftan. “İlişkilerde ki en büyük tehlike yaşananlara duyarsız kalmaktır. Hiçbir şey yapmadığınız zaman, o ilişki zaten bozulmaya yüz tutmuştur. İlla başka biriyle aldatılmanız gerekmez. İş, hobiler veya başka herhangi bir şey sizin yerinizi almış olabilir…