Evlilikte Cinsellik Sürekli Keyifli Kalabilir Mi?
Yazar Levent Soylu • Psikiyatrist • 15 Şubat 2016 • Yorumlar:
Bazı evlilikler daha en başından, içinde erotizm olmadan, tutkusuz, kısıtlı ve heyecansız bir cinsellikle başlar. Heyecanlı, tutkulu ve cinsel açıdan keyifli başlayan birçok evlilikse bir süre sonra erotizmden uzak yaşanır hale gelebiliyor.
Bize genel olarak öğretilen ya da hayatımızın ilk on yılında bizzat tanık olduğumuz evlilik modellerindeyse vurgu hep, sadakate, güvenliğe, aidiyete, konfora ve bir aile olmanın önemi üzerine yapılır.
Özgürlük, risk, erotizm, heyecansa evliliğin dışındaki dünyada olan biten şeyler gibi yansıtılır. Yansıtma işlemi, temelde egonun kendini korumak için kullandığı bir savunma sistemidir. Bu sayede insan kendisini, doğru, dürüst, iyi, güvenilir, yani olumlu olduğuna inandığı ne varsa bunlara sahip biri olarak algılar. Olumsuz olanlar ise, kendinden ötelerde dışarıdadır.
İnsanın ruhsal yapısı, yansıtılan ve enerjisi asla kaybolmayan zıt kutuplar için, çok çeşitli savunmalar kullanılır.
İlk ve en sık kullanılan bilinçdışı şema, ‘yansıttıklarınla dışarıda savaş ki, onlar kalene asla girmesin’dir. Yani kişi yansıttıklarını, dışarıda gördükçe öfkelenir, tepkili, kıskanç ve muhafazakâr biri haline gelir. (Aslında bu sayede içinde olan, ama olumsuz kabul ettiklerini de kontrol altında tutmuş olur.)
Yansıtılanlarla ilgili bir diğer belirgin bir kural ise, evlilik dışına yansıtılan zıtlıkların, kişiler için aynı zamanda bir çekim alanı oluşturmasıdır. Kişi evlilik hayatında yaşamadığı veya yaşatmadığı cinselliğini, tutkusunu, enerjisini dışarıda aramaya başlar. Evlilik dışı ilişkiler, aşırı merakla beslenen hobiler, tatil nedir bilmeyen yoğun iş hayatı gibi belirtiler, evlilikte yaşanmayan ve yaşatılmayanlar açısından, birer tutku ve enerji kaynağı haline gelebilirler.
Sonuçta geriye kalan, enerjisiz, sıkıcı, ama güvenli ve bildik bir evlilik alanıdır. On kez birlikte Paris’e gitseniz, tüm güzelliklerine rağmen bu kent, sizin için can sıkıcı bir yer haline gelebilir.
Bir sabah eşinizle yataktan kalkıp, bizim cinsel ilişkimiz, artık renksiz, heyecansız diyerek, bir cinsel terapi uzmanına gitseniz, size ilk önerilerinden biri, ‘fantezilerinizi kullanın’ olacaktır. Biraz hamasi bir laf gibi görünse de, gerçekten de fantezilerimiz ihtiyacımız olan, ancak kendimizde ya da ilişkimizde barındırmaya cesaret edemediğimiz ya da utandığımız kutuplarla bizi geçici uzlaştıran, buluşturan sağlıklı kurgulardır.
Yine, yaşatılmayan ve yansıtılanlar gözlüğüyle evliliği ele aldığınızda, klasik olarak bir süre sonra eşler birbirlerinin, ‘kadınsı ya da erkeksi’ taraflarıyla birlikte, birçok farklı yönlerini keşfederler. Diğer bir deyişle, aslında kendilerinde bu yönleri tamamlarlar. Keşfedilmiş olan tanıdıktır, güvenlidir, ancak artık heyecan vermez... Sahip olunana tutku azalır...
Peki evlilikte sağlıklı ve heyecanlı bir cinsel yaşam için ne yapmalıyız?
- Olduğumuz gibi olalım, içimizde yaşatmayıp, yansıttıklarımızın sorumluluğunu alalım... Yani evlilik içinde de, çocuksu, ahlakdışı, özgür, tutkulu, erotik tarafımızı keşfedip edip yaşatalım. Ester Perelin’in, “yatakta demokrasi olmaz” sözünü bir kenara yazalım.
- Fanteziler bu konuda iyi yol göstericilerdir, korkmayalım. (Yapılan araştırmalar, insanların toplum tarafından anormal olarak nitelenen fantezileri, düzenli olarak hayal ettiklerini, ancak bunu hayata geçirmediklerini göstermektedir, -Örneğin eşinizle yabancı biri gibi mesajlaşmak ya da bir otelde ilk kez tanışma gibi fantezileri deneyebilirsiniz.)
- İçinde ayrılık olasılığı olmayan bir ilişki güvenlidir, ancak heyecansızdır. Bir çok kadın ve erkeğin, eşinin başkaları tarafından beğenildiğini ya da küçük kaçamak girişiminden sonra (mail, mesaj vs.) eşini çok daha fazla arzuladığı gözlenmektedir. O nedenle evlilikte kimse tam bir rehavete kapılmamalı, kendisine ve eşine gerekli özeni göstermelidir.
- Eşler arasındaki iletişimi güçlendirip, cinsellik-dışı evlilik alanlarını iyileştirdiğinizde evlilikteki cinsel hayat da renklenir. Evlilik içi gücenmeler, tutulan duygular, çok büyük oranda cinsel isteksizlik yaratır. Erken boşalma, tutulmuş öfke ile daha da erkenleşir.
- Yukarıdakileri yapabilmek, repertuarı geliştirmek için bireyin, kişisel gelişim konusunda da bireysel olarak çalışmasını gerektirir. Bir çok evlilik sorunun altında, eşlerin kişisel gelişim düzeylerindeki aşırı farklılaşma yatabilmektedir.
- Tüm bunlar, sizin için zor ya da anlamsız görünüyorsa, evliliğinizi kurtarmak ya da iyileştirmek için farklı öneriler almak üzere, bir evlilik terapistine gitmenizi her zaman öneriyoruz.