Gebelik Psikolojisi
Yazar Nezahat Bedir • Psikolog • 10 Ocak 2018 • Yorumlar:
Bir yandan dünyaya bir çocuk getirmenin heyecanı, diğer yandan doğacak çocuğun normal olup olmadığının kaygısı... İşte pek çok hamile kadının yaşadığı psikolojik değişiklikler,aynı zamanda yoğun bir stresin oluşumuna da etken.Kişiden kişiye farklılık gösteren bu dönemdeki psikoloji,bazen ciddi tedavi gerektirecek boyutlarada varabilir.
Aslında keyifli bir süreç olan hamilelik,aynı zamanda stresli bir dönem olarak da geçebilir.Kararsızlıkla beraber artan strese karşı verilen tepkiler,kişiden kişiye farklılıklar gösterir.Bazı kadınlar için;neşe,olgunluk,kendini gerçekleştirme olarak algılanabilen hamilelik,bazı kadınlar için;endişe, kaygılı bekleyiş,yüklenme olarakta yaşanabilir.Örneğin çoğu kadın için bu stres,bebeğin “normal”olup olmadığı için yaşanır ve kadın çevresine de bu stresi yansıtır.Yapılan çalışmalar bu kadınların bebeklerinin diğerlerine göre daha fazla strese maruz kaldığını ve riskli gebelik yaşama oranlarının arttığını göstermektedir.Gebelikle birlikte başlayan planlar,özellikle doğuma yaklaştıkça;doğacak çocuğun bakımına,yaşam değişikliklerine ve doğum sonrası olabilecek değişikliklere doğru kayar.Çoğu kadın doğumu,ağrılı bir olay gibi algılar.Bu nedenle,hamilelikte yaşanan sorunlar,doğumunda zor olacağının bir habercisi gibi kabul edilir ve yaşanan stres daha da artar.
GEBELİK VE DEPRESYON
Yapılan çalışmalar,kötü bir hamilelik dönemi geçiren kadınların,diğerlerine göre 2 kat daha fazla doğum sonrası depresyon geçirmeye yatkın olduklarını göstermektedir.Bu noktada doğuma hazırlanan anne adayının hamilelik öncesindeki kişilik yapısı önemli rol oynamaktadır.Eğer anne adayının daha önce geçirdiği depresyon gibi psikiyatrik hastalığı var ise,hamilelik dönemi boyunca dikkatle izlenmesi gerekir.Özellikle önceden geçirilmiş manik-depresif gibi ciddi psikiyatrik bozukluk dönemleri önemlidir.Bu kadınlar,hamilelik döneminde oluşacak değişimlere karşı daha duyarlı oldukları için diğer kadınlara göre çok daha fazla zorlanır.Aslında hamilelik doğal bir stres olarak değerlendirilmelidir.Daha önceki hamileliğe karşı olumlu yada olumsuz algılar,bu dönemin yaşanmasında karşımıza çıkmaktadır.
HAMİLELİKTE PSİKOLOJİK KAYGI VE BEKLENTİLER
Hamilelikteki her ay,kendine özgü psikolojik kaygılar ve beklentiler doğurur.Hamile kadın özellikle ilk ayda;bir dizi psikolojik ve fizyolojik değişiklik yaşar.Bu dönemde yorgunluk ,bulantı ve kusma gibi fizyolojik belirti ve depresif bir ruh hali ortaya çıkar.Kadının yeni duruma adaptasyonu ve hamile olmasıyla ilgili kaygı ve beklentileri süreci belirler.İstenen bir gebelikte, mutluluk ve doyum duygusu yaşanır.Ayrıca kadının ailesi ile ilişkisi, iş durumu,hamileliğin yaratacağı beklenti ve stresler, sürecin nasıl yaşanacağını etkiler.Yani hemen her anne adayında,kendi durumuyla ilgili olarak hamileliğin ilk ayında duygu ve mizaç değişiklikleri gözlenir.Fizyolojik belirti ve depresif ruh halinin ikinci ve üçüncü aylarda kesildiği görülmektedir.Burada kadının karnındaki bebeekle ilişkisi, geçmişte annesiyle yaşadığı duyguları ortaya çıkarmaktadır.Kişinin,bir yandan annelik rolüne uyum sağlerken,diğer yandan annesiyle özdeşleştiği görülmektedir. Örneğin ikinci ve üçüncü ayda kusması halen devam eden anne adayının psikolojik yapısı mutlaka etkilenir.Bu kadınların çocuksu oldukları,eşiyle arasında belirgin kültür farklılıklarının olduğu bilinmektedir.Eğer kusma,kişinin normal yaşantısını devam ettirmesini engelleyecek düzeyde ise,kadına psikolojik destek,hatta ilaç desteği gerekir.Ayrıca bu dönemde yapılacak, gevşeme çalışmaları da faydalıdır.Hamileliğin üçüncü ayında,doğacak bebek,annenin bütün sistemlerini etkiler.Bu dönemde doğuma ait beklentiler ön plana çıkar.Doğum korkusu yaşayan kadınların kendini kontrol edememe,beden ve duygusal denetimle ilgili kaygılarının olduğu izlenmektedir.Bu dönemde,hamile kadının bilgilendirilmesi,açıklamalarla yönlendirilmesi yararlıdır.Ayrıca eşin desteği de önemlidir.Bu kaygıların yoğun yaşandığı durumlarda ise psikolojik destek mutlaka gereklidir.Eşin de katılımı ile yapılan gevşeme çalışmaları,doğum ve sonrası konusunda bilgilendirme,kişinin kendi denetiminisağlayabileceği duygusunu arttırırken,korku ve kaygıyı azaltır.Bununla birlikte daha önceden bulunan veya hamilelikte oluşan psikolojik bozukluklar,doğum komplikasyonlarını arttırmaktadır.Bu nedenle eğer böyle bir durum var ise,anne adayının psikolojik açıdan yakın takibi ve desteklenmesi zorunludur.Hamileliğin son dönemlerinde doğum ve bebeğin sağlığına ait kaygılarla oluşacak yaşam değişikliklere ve bunlara uyum ön plana çıkmaktadır.Hamileliğin kadın rolu dışında anne rolüne ait tüm duygusal,ruhsal yaşantıları etkilediği ve bu durumla ilgili çatışmaları ya da beklentileri tetiklediği görülmektedir.Anne adayının yaşadığı psikolojik kaygı ve beklentileri hamilelik dönemini etkilemektedir.Bazı kadında kaygıyı arttırangebelik süreci,bazı kadınlarda da önceki yaşamına ilişkin beklenti ve kaygılarında azalma da gösterebilir.Bazen de gebelik kadınlarda,kendine güven,kendini gerçekleştirme,seçkinlik duygusu da verebilir.Burada tabiki kişilik yapısı son derece önemlidir.Kişilikyapısı problemli ve yetersiz, ya da çocuksu yapıdaki kadınların bu dönemi daha zor geçirdikleri görülmektedir.
EŞİN TUTUMU VE ÇEVRENİN DESTEĞİ
Hamilelikte önemli bir konu da,kadının bütün değişiklikleri yaşarken eşin tutumu ve yaşanılan çevredir.Eş,gebede oluşan değişimlerden birinci derecede etkilenmekte ve kendisi de annesiyle ailesiyle yaşadığı ilk çocukluk anıları ve problemlerini tekrar yaşayabilmektedir.Kadının kendi içine kapandığı durumlarda,eş ihmal edildiğini düşünmektedir.Burada eşin verdiği destek ve güven,kadının bu durumdan rahatça çıkmasına ve güven bulmasına yardımcı olmaktadırEşin psikolojik yapısı bu destekleri vermeye yeterli değilse,kadının yaşayacağı yük daha ağırlaşmaktadır.Bu durumda her ne olursa olsun,baba adayının da hamileliğin ilk dönemlerinde beraber değerlendirilmesi ve oluşacak değişimler konusunda bilinçlendirilmesi ve yardımcı olması sağlanmalıdır.Hamile kadın ve eşi dışında doktorun gebeye yaklaşımı da önemli olmaktadır.