Gelmişken Bir de Tomografi Çekelim

Hafta sonu İstanbul’da canlı bomba eylemi olacağını bilseniz seyahatinizi iptal eder miydiniz?
Ya da büyük ikramiyenin yaşadığınız kasabaya çıkacağını bilseniz bilet alır mıydınız?
Göze alınamayacak veya göz ardı edilemeyecek kadar büyük riskler değil mi?
Eğer tomografinin risklerini bilseydiniz hastanelerin yanından bile geçemezdiniz.
Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında hastalardan EMAR istenme oranı açısından 1’inci tomografi de ise 2’nci sıradadır. Ne gurur verici, son teknolojileri yakinen takip ediyoruz. Onca riskine rağmen doktorlar ve hastalar el ele vermiş ha bire tomografi çektiriyoruz. Hastalar istiyor, doktorlar da belki bir şey atlamamak için belki de başka sebeplerden dolayı onaylıyor.
Son zamanlarda akciğer filmi çekilmesi için hastaneye gönderdiğim çok sayıda hasta elinde tomografi filmiyle gelince bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı hasıl oldu.
Radyasyonun bildiğimiz anlamda belki de ilk kurbanı onunla yoğun çalışmalar yapan madam Curiedir. Uranyum ile yaptığı çalışmalarla iki farklı alanda Nobel kazanmış olsa da o zamanlar zararlarını bilmediği radyasyonu deneylerinde bolca kullanmanın bedelini kan kanserine yakalanarak hayatıyla ödemiştir. Çalışmalarında not aldığı defter bile o kadar çok radyasyon saçmaktadır ki neredeyse 100 yıl sonra bile dışarı radyasyon geçirmeyen özel bir kasada saklanmaktadır.
Tomografi basitçe bir daire etrafına dizilmiş hastanın vücudu etrafında dönerek ışın veren ve sonuçları bir bilgisayar yardımıyla görsel resimler haline sokan dahiyane bir makinedir. İcat edenlerde zaten Nobel tıp ödülü kazanmıştır. Adeta insanı canlı keserek içine bakmak gibi bir şey. İlk zamanlar beyin ile ilgili hastalıklarda ön plana çıkan bu tetkik kanser, kanama, abse gibi organların içinde yer alan kitlelerin tespitinde vazgeçilmez bir tetkiktir. Görüntüleme teknikleri içerisinde en yüksek radyasyonu tomografi sırasında alırız. Ortalama bir tomografi normal bir düz filmin 200-400 katı radyasyon vermektedir. Her ne kadar ispatlanmamış olsa da çocuk yaşta çekilen batın tomografisinin 2 binde bir ihtimalle kansere yol açtığı düşünülüyor. Bu bilgilerin çoğunu atom bombası sonrası radyasyona gark olan Japonlar sayesinde ediniyoruz. Sadece bir tomografi taraması Japonya'da atılan atom bombasının 2.5 km uzağında yaşayan insanların aldığı dozu veriyor. Tek bir tomografi çekimiyle yıllar içinde aldığımız doğal radyasyonu bir kerede alırız. Amerika’da tüm kanserlerin %2’sinin tomografiye bağlı ortaya çıktığı düşünülüyor. Tüyleriniz diken diken oldu değil mi? O kadar da abartmayalım. İçinizi rahatlatmak için rakamlarla biraz oynayalım. Kanser aslında normalde de hayatımızın bir parçası. Her 8 kadından birinin meme kanserine yakalandığı, neredeyse uzun ömür yaşayan üç kişiden birinin kansere yakalandığı, sigaranın çift rakamlı kanser oluşturma ihtimaline yol açtığı oranlardan bahsediyoruz.
Diyelim ki ömür boyu kanser olma ihtimalimiz yüzde 30, bir tomografi çektirdik ihtimal oldu mu size yüzde 30,05 çokta korkmadınız değil mi?
Sonuç olarak gerekli olduğunda hiçbir tetkikin yerini alamayacağı kadar mükemmel, bir çok hastalık için vazgeçilemeyecek kadar önemli bir görüntüleme yöntemidir tomografi. Fakat check-up için kullanılamayacak kadar da tehlikeli bir yöntemdir aynı zamanda.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Bir doktor önerisi ister misiniz? Doktorlarımız ile iletişime geçin!

Hemen bir doktor bulun »

Yorumlar: (0)