Gençlik Başımda Duman
Yazar Nisa Güneşler Danışman • Psikolog • 24 Kasım 2022 • Yorumlar:
Öfke, doyuma ulaşmamış isteklere, istenmeyen sonuçlara ve karşılanmayan beklentilere verilen doğal ve evrensel bir duygusal tepkidir. Öfke, kişiler arası ilişkilerde sorunlara, çalışma yaşamında üretkenliğin, işlevselliğin bozulmasına, fiziksel ve ruhsal sağlıkta önemli sorunlara neden olabilmektedir.
Gençlerde karşımıza kolaylıkla çıkan öfke, bedensel değişimin ve gelişimin etkisiyle daha çabuk kendini gösterebilen bir öfkeye dönüşüyor. Fiziksel değişime karşı koyamayan, bu gelişime müdahale edemeyen genç; bu engellenme öfkesini farklı durumlarda ortaya çıkarabilir. Gençlerdeki bu hızla ortaya çıkan öfkeye baktığımız zaman yaşadıkları kimlik karmaşasının yarattığı duygusal patlamaların dışa vurumu olduğunu görebiliriz.
Ergenlik dönemi, bireyin ‘ben kimim?’ sorusuna yanıt aradığı bir dönem olmakla beraber çocukluktan yetişkinliğe geçilen evrede kimliği bulma sürecidir. Bu süreçte zihinsel ve duygusal gelişime girerler. Duygusal gelişimin bir parçası olan öfke; kendini kabul ettirme, var olma çabasına karşılık aldığı olumsuz tepkilerle daha çok ortaya çıkar. Nedir bu kendini kabul ettirmeye karşılık olumsuz tepki
-
Bireyin fikir beyan etme isteğine karşı reddedilmesi
-
Görünür olma veya görünmeme ihtiyacı gibi karşıt isteklerin yerine getirilmemesi
-
Yetişkinliğe yaklaşırken çocukluktan ayrılmanın verdiği kabul görmeme
Ergenlik bedensel, duygusal ve sosyal gelişimin görüldüğü bir çağdır. Bu gelişimin döneminde karşılaşılan sorunlarla başa çıkmak için öfke bir savunma olarak kullanılır. Ergenler ile yetişkinlerin öfkelendiği durumlar birbirinde farklı olduğu için çatışma ortaya çıkar. Yetişkinlerin kendilerinin de aynı dönemden geçtiğini, birer genç olduklarını unutarak tepki verdiklerini görebiliyoruz. Gençler yaptıkları ve yapacakları her davranışa karşıt tepki alacakları düşüncesiyle öfkeyi bir savunma olarak kullanmaktalar. Aslında bu savunmaya ihtiyaç duyulmaması adına gençlere gösterilen empatik yaklaşım, kendilerinin ve sundukları fikirlerinin önemsendiğini hissetme, artık bir çocuk olarak algılanmak değil genç yetişkin olarak kabul görmek gibi istekleri olduğunu gözlemliyoruz.
Yetişkinlerin yeri gelince ‘sen çocuksun sus’ yeri gelince ‘sen büyüdün artık ona göre davran’ şeklinde verdiği tepkiler gençlerdeki öfkeyi arttıran etkenler arasındadır. Ergenlik denilen bu geçiş döneminde yaşanılan kimlik arayışı yetişkinler tarafından kolaylaştırılmak yerine zorlaştırılıyor. Halen daha çocuk mu yoksa yetişkin mi ayırt etmeye çalışan, sorumluluk almak isterken bir yandan verilen sorumluluktan kaçan, öne çıkmak isterken geri planda da kalmayı tercih eden gençlerin karasız yapısına destek olarak, anlayarak gitmek yerine bu şekilde hem çocuk hem de yetişkin gibi görerek köstek oluyoruz.
Kimse beni anlamıyor!
Bu söz büyük bir dönüşüm serüveni olan ergenliğin sloganı haline gelmiştir. (Parman, 2020)
Bu dönem bireyin hayatındaki mihenk taşlarından biridir. Bu süreçte birey ailesiyle olan ilişkisini yeniden tanımlayacak, iletişim köprülerine ihtiyaç duyacaktır. Başkaldırsa da yanında sağlam, tutarlı, kapsayıcı bir bakım veren görmeye ihtiyaç duyar. Gençler yapmak istediklerine hep karşı çıkılacağını düşünerek hareket ederler. Bu yüzden her zaman tepkiye hazırdırlar ve öfkeyi kendilerine kalkan olarak kullanırlar. Yaşadıkları fizyolojik gelişim özellikleri duygularını da vurur, iç çatışmalar yaşar ve bunları yola koymaya çalışırlarken bir de dış odaklı çatışmalar gençleri kolay öfkelenir hale getirir. Aslında bu dönemde de yalnızca öfke değil, insanı insan yapan diğer tüm duygular yoğun olarak yaşanır. Sevinç, hüzün, nefret hepsi hat safhadadır. Bu yüksek duyguların tamamı görülmelidir yalnızca öfkenin fark edilmesi, görünür olması gençleri öfkeyi daha çok kullanmaya teşvik etmektedir.
Ergenlerin bu bireyliklerini arama mücadelesini haklı bir öfkeye dayandırdıklarını görebiliyoruz fakat bazen, çocukluktan genç yetişkin bireye doğru giderken oluşan geçişin getirdiği yük karşısında ilgi görmek, biraz da onlara ‘ergen’ denilip anlayış gösterilmesi gerektiğine inanmaları ve talepleri dışında bu inançlarının yerine getirilmemesi de öfke çıkarmalarına yansımaktadır.
Ayrıca biyolojik yapıdaki değişimin psikoloji üzerine farklı bir etkisi olabilir. Bazıları içe kapanır, bazıları sinirli olur, bazıları da kendilerini kontrol altında tutabilir. Hep kendi isteklerini yerine getirmek isterler sebebi, henüz kişiliklerinin yerine oturmamasından kendilerini yetişkin olarak görmelerinden kaynaklanır. Olaylara duygularla yaklaşır, duyguları ağır basar. Bir yetişkin gibi önemsenmek, kaile alınmak, fikirlerine danışılmasını ister. Kimse benim neyi neden yaptığıma ne yaptığıma karışmasın, kendim yapabilirim gibi bir özgür olma isteği vardır. Kendi bildiklerini okuma isteği baskın olduğundan aile içinde bu sebepten yaşanan tartışmalar gerginlikler onu hep dışarı atacaktır. Arkadaşlarına sevgililerine daha yakın olmak isteyeceklerdir çünkü onları sadece onlar gibi olanlar anlar düşüncesi hakimdir. Bir gruba ait olmak, otantik benliği ortaya koymak yaşamın temel amaçlarından birisi haline gelir.
Bu dönem bireyin düşünce yapısının, olayları algılamasının değiştiği, daha duyarlı, daha kırılgan olduğu bir dönemdir. Ergenlik dönemindeki bireylerin düşünce, davranış kalıpları hakkında biraz bilgili olmak, onları anlamaya çaba göstermek, tahammüllü olabilmek, empati yapmak, kısacası onlara değer vermek ve bunu onlara hissettirmek bu öfke patlamalarına yardımcı olmamızı sağlayacaktır.