Hamilelikte Beslenmeye Bağlı Görülebilecek Sağlık Sorunları

Yazar Şeyma Solak BıçaklarDiyetisyen • 3 Aralık 2021 • Yorumlar:

Hamilelik şüphesiz ki anneler için çok güzel ve önemli bir dönem. Yeni bir canlının içinde büyümesi her ne kadar anne için güzel duygular hissettirse de bu süreçte vücudun, bebeğin gelişmesi için değişmesine bağlı olarak fiziksel ve hormonal pek çok değişiklik olmaktadır. Bu değişiklikler nedeniyle annede bulantı, aşerme, mide yanması, kabızlık, ödem vb. durumlar görülebilir. Ayrıca bu değişimler annenin daha fazla enerji, vitamin ve minerale ihtiyaç duymasına sebep olur ve bu ihtiyaçlar annenin yeterli ve dengeli beslenmesi ile karşılanabilir.

Hamilelik sürecinde anne, fazla veya yetersiz ve dengesiz beslenirse bu durumdan hem anne hem de bebek olumsuz etkilenir. Bu nedenle beslenmeye bağlı bazı sağlık sorunları oluşabilir. Ayrıca gebelik sürecinde oluşan bazı sağlık sorunları da beslenmenin yeniden düzenlemesini gerektirebilir.

İşte hamilelikte beslenmeye bağlı olarak bebekte görülebilecek sağlık sorunları başlıca şunlardır:

  1. Ölü doğum

  2. Erken doğum

  3. Bedensel ve zihinsel gelişim bozuklukları

  4. Düşük doğum ağırlığı

  5. Mekonyum aspirasyonu (Bebeğin gebelik sırasında dışkısını yutması olarak bilinen durum)

  6. Makrozomi bebekler (Normalden büyük bebekler)

Peki,  hamilelikte beslenmeye bağlı olarak annede görülebilecek sağlık sorunları nelerdir? 

  1. Anemi: Hamilelik sürecinde demir mineraline olan gereksinim artmaktadır. Bu artan gereksinim karşılanmazsa annede halsizlik, yorgunluk, enfeksiyonlara dirençsizlik gibi belirtilerle karakterize anemi olarak adlandırılan kansızlık durumu görülür. Annede görülen anemi sonucu düşük doğum ağırlıklı bebek hatta bebek ölümleri görülebilir.

Hamilelikte anemi nedenleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Sık doğumlar

  • Besin olmayan maddelerin (toprak, kireç, vb.) yenmesi olarak adlandırılan pika

  • Düşükler nedeniyle demir depolarının azalmış olması 

  • Diyetle alınan demirin vücuttaki biyoyararlılığının az olması (Bitkisel kaynaklı demirin vücuttaki biyoyararlığı hayvansal kaynaklara göre daha düşüktür.)

Hamilelikte oluşabilecek demir eksikliği anemisini önlemek için;

  • Demirden zengin olan kırmızı et, kümes hayvanları, yumurta, kurubaklagil, tam tahıllar gibi besin grupları günlük beslenmede yer almalıdır.

  • Yemeklerle birlikte C vitamininden zengin meyve ve sebzeleri (biber, narenciye, kivi, ıspanak,…) tüketmek demir emilimini arttırır.

  • Yemeklerle birlikte tüketilen çay ve kahve demir emilimini engeller. Yemeklerden 1-2 saat kadar önce veya sonra tüketilmeli ve miktarı mutlaka sınırlandırılmalıdır.

  • Hamile birey beslenmesiyle artan demir gereksinimini karşılayamıyorsa doktor/diyetisyen onayıyla demir takviyesi kullanması gerekebilir.

 

  1. Pika:  Hamilelikte iştah artışı olması olağan bir durumdur. Ancak bazen aşırıya kaçarak toprak gibi besin olmayan maddelere kaymaktadır. Bu durum pika olarak adlandırılmaktadır. Pika genelde yetersiz beslenen genç annelerde görülmektedir ve demir eksikliği anemisine neden olabilmektedir.

 

  1. Kemik dokusu hasarı (Osteomalasia) : Hamilelikte kemiklerin yapımı ve sağlığı için gerekli olan kalsiyum, fosfor ve D vitaminine olan gereksinim artmaktadır. Artan bu gereksinim karşılanmazsa annenin kemiklerinden kalsiyum ve fosfor çekilir. Bu durum ise osteomalasia olarak adlandırılan kemiklerin yumuşamasına ve dokusunun bozulmasına neden olur.

 

Hamilelikte bebeğin ve annenin kemik sağlığını korumak için kalsiyumun besinsel kaynakları olan süt, yoğurt, pekmez, kurubaklagil, peynir, çökelek, fındık, yeşil yapraklı sebzeler günlük beslenmede yerini almalıdır. Ayrıca D vitamininin en iyi kaynağı olan güneş ışınlarından yeterince yaralanmak da çok önemlidir.

 

  1. Gebelik Toksemisi (Zehirlenmesi) / Preeklampsi-Eklampsi: Preeklampsi, gebeliğin 20. haftasından sonra görülen anne ve bebeğin ölümüne neden olabilecek bir komplikasyondur. Kan basıncında artma, proteinüri (idrarda protein bulunması), bozulmuş karaciğer enzimleri, el ve ayaklarda ağır ödem gibi belirtilerin ortaya çıktığı bir tablo oluşturur. Preeklampsiye konvülziyonların (nörolojik işlev bozukluğu) eklenmesi ise eklampsi’dir.

 

Preeklampsi için risk faktörleri; annede kronik hipertansiyon, kronik böbrek yetmezliği, diyabet gibi hastalıkların bulunması, ileri gebelik yaşı (>40), çok ve sık doğum yapma, obezite vb. şeklinde sıralanabilir. Ayrıca yetersiz ve dengesiz beslenen gebelerde de toksemi daha sık görülmektedir.

 

Preeklampsi durumunda gebenin beslenmesi yeniden düzenlenmeli, tuz kısıtlaması yapılmalıdır. Gebenin sağlığı gözlem altına alınmalıdır.

 

  1. Gestasyonel Diyabet: Gebelik sırasında başlayan veya ilk tanısı gebelik sırasında konan ve genelde gebelikten sonra geçen glukoz tolerans bozukluğu olarak tanımlanır. Obezite, ailede diyabet öyküsünün bulunması, ileri maternal yaş, hamilelikte aşırı kilo alımı vb. durumlar gestasyonel diyabet görülme riskini arttırır. Gestasyonel diyabet anne ve bebekte çeşitli sorunlar görülmesine neden olur. Bu nedenle rutin gestasyonel diyabet testi yapılmalıdır. En uygun tedavi yöntemi ise diyetisyen kontrolünde kan şekerini dengede tutacak şekilde beslenme planının düzenlenmesidir.

 

  1. Yetersiz veya fazla beslenme sonucu gelişen doğum komplikasyonları, annenin sağlığının bozulması veya ölümü

 

  1. Hamilelikte görülen sindirim sorunları: Hamilelikte hormonal değişikliklere bağlı olarak bulantı, aşerme, tiksinme,  kabızlık, mide ekşimesi, şişkinlik gibi sindirim sorunları görülür. Bu sindirim sorunları beslenme düzeninde yapılacak basit değişikliklerle önlenebilir.

 

  • Bulantı: Gebeliğin genellikle ilk üç aylık sürecinde hormonal değişikliklere bağlı görülen bulantı ve kusmalar besin alımını güçleştirebilir. Gebede kilo kaybı, sıvı ve elektrolit kaybına neden olmayan hafif bulantılar anne ve bebek için zararlı değildir. Ancak şiddetli kusma sonucu annede oluşan sıvı ve elektrolit kaybı tedavi edilmezse anne ve bebeğe zarar verir. Bulantıyı önleyecek veya hafifletecek öneriler:

 

  • Az az ve sık sık beslenin.

  • Sabah bulantısı olanlarda yataktan kalkmadan önce tüketilecek tuzlu kraker, kuru ekmek, leblebi gibi mide asidini azaltan besinler bulantıyı önleyebilir. Ayrıca yataktan bir anda kalkmayın. Yavaşça doğrulup sırtınızı yatak başına dayayarak bir süre oturduktan sonra kalkın.

  • Bu dönemde koku hassasiyeti de oluşmaktadır.  Mide bulantısına neden olan ağır kokulu yiyeceklerden kaçının.

  • Fazla baharatlı ve yağlı yiyeceklerden kaçının.

  • Mideyi fazla dolduracağından ana öğünlerle birlikte sıvı gıdalar tüketmeyin. Sıvı gıdaları ara öğünlere kaydırabilirsiniz. 

  • Yemekleri yavaş yavaş yiyin.

  • Çiğ besinler mideyi daha fazla yoracağı için ilk haftalar salata miktarı azaltılabilir. 

  • Çeşitli meyve suları (elma, limonata gibi), limonlu nane çayı, ıhlamur, ayran gibi içecekler ve haşlanmış patates, etimek, yoğurt, peynir gibi yiyecekler bulantıyı azaltabilir.

 

  • Aşerme-Tiksinme ve Tat Değişiklikleri: Gebelikte hormon değişimlerine bağlı olarak bazı besinlere karşı ilgi duyma, bazı besinlere karşı aşırı isteksizlik, tat değişiklikleri gibi durumlar oluşabilir. Aşırı isteksizlik durumu yetersiz beslenmeye, aşerme durumu da gerekenden fazla besin alımına neden olmadığı ve besin dışı maddelere yönelmediği sürece zararsızdır.  Bu süreçte tiksindiğiniz, size rahatsızlık veren besinleri tüketmek için kendinizi zorlamayın.

 

  • Konstipasyon (Kabızlık) : Hamilelik sürecinde gebelerin en sık karşılaştığı sorunlardan biri de kabızlıktır. Buna hamilelikle ilgili bazı hormonların bağırsak hareketlerini yavaşlatması, kilo alımına da bağlı olarak hareketin azalması ve beslenme düzenindeki hatalar neden olmaktadır. Kabızlığı önleyecek veya hafifletecek öneriler:

 

  • Bol ve özellikle ılık sıvı tüketimi bağırsağın düzenli çalışmasına yardımcı olur. Günlük su tüketimi 1,5-2 litre altına düşmemelidir.

  • Bol sıvı gibi bol posa(lif) da bağırsakların düzenli çalışmasına yardımcı olur.  Sebze, meyve, tam tahıl ürünleri, kurubaklagiller gibi besinlerin posa içeriği yüksektir. Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve, bulgur, yulaf ezmesi,  tam tahıl ekmek ve diğer ürünleri, haftada iki kez kurubaklagil yemekleri tüketerek posa miktarınızı arttırabilirsiniz.

  • Siz hareket ederseniz bağırsaklarınız da hareket eder. Bu nedenle yapacağınız yürüyüş ve hafif egzersizler kabızlık sorununa iyi gelecektir.

  • Doğal laksatif etkileri bulunan kuru erik, kayısı,  incir veya bunlarla yapılan komposto/hoşaf kabızlığı önleyebilir.

 Hamilelikte laksatif etkisi olan ilaçlar kullanılmamalıdır!

 

  • Mide yanması/ekşimesi: Hamilelikte sık görülen sorunlardan biri olan mide yanması/ekşimesi, bebeğin büyümesiyle mideye baskı yapması sonucu oluşur. Özellikle hamileliğin son üç ayında görülür. Mide yanması/ekşimesini önleyecek veya hafifletecek öneriler:

 

  • Aşırı soslu, kremalı ve yağlı besinleri tüketmemeye özen gösterin.

  • Az az ve sık sık beslenin.

  • Çay, kahve vb. kafeinli içecekler mide yanması ve ekşimesinin artmasına sebep olacağından tüketmeyin.

  • Yemekten sonra hafif yürüyüşler yapmak yardımcı olabilir.

  • Karnınıza baskı yapan kıyafetler giymeyin.

  • Uyurken yüksek yastık tercih edin.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)