HAYIR DİYEMİYORUM!
Yazar Bayram Şimşek • 15 Ekim 2017 • Yorumlar:
Günümüz toplumumuzun en büyük sorunlarından bir tanesi “hayır diyememek” genelde insanların en
yoğun olarak yaşadığı duygu hayır dersem, terslersem ya da reddedersem ÜZÜLÜR, KIRILIR, gibi
düşüncelerdir. Diğer taraftan küçüklükten itibaren kendini ifade edememek, kendi istek ve ihtiyaçlarını ön
plana koyamayan insanlar için hayır demek çok daha zor ve yıpratıcı oluyor. İnsanlar genelde hayır
diyemedikleri için, bir süre sonra kendilerini kullanılmış hissetmeye başlar. Sanki insanlar onu hep
kullanıyor, istediklerinde, işleri düştüklerinde onu arıyor ve siz ona hayır diyemiyorsunuz. Yıllar bu şekilde
gelip geçerken bir süre sonra artık buna dayanamayıp, olmadık yerlere tepki vermeye, yakınlarınıza
zarar vermeye, yakınlarınıza bağırmaya, kızmaya başlıyorsunuz. Gündelik yaşamımızda
arkadaşlarımıza, eşimize, çocuğumuza, ailemize, annemize babamıza, kardeşimize hayır diyemediğimiz
için, bir eşyanın paylaşımı, arabamızın paylaşımı, yada onu bir yerden alıp bir yere araba ile götürme,
borç para vermek, bazen işyerinde başkalarının işlerini yapmak zorunda kalmak, hesabı hep sizin
ödemeniz ve hep kullanılmışlık hissi, siz ondan bir şey istediğiniz de onun sizi reddetmesi, size rahatlıkla
hayır demesi sizi daha çok öfkelendiriyordur. Aslında burada kişide biraz atılganlık eğitimi eksikliği ve
bilişsel çarpıtmaları vardır. Bazen bu durumların altında beğenilmemek, hoşlanılmamak, eleştirilmek,
reddedilmek, dışlanmak ve bir arkadaşlığı kaybetmek korkusundan dolayı ortaya çıkabiliyor. Önemli bir
nokta da hayır diyebilme becerisi öz-güven ile yakın bir ilişki içinde bulunuyor. Öz-güven ve öz-saygısı
düşük olan kişiler sıklıkla başkalarına karşı çıkma konusunda sıkıntı duyuyor ve başkalarının
gereksinimlerini kendilerininkinin önüne koyma eğilimi içinde oluyor, yani kendi isteklerini ikinci plana
atabilirler. Kişi bir süre sonra şunu fark etmeye başlar; başkaları için yaşayan birisine dönüştüğünü
hisseder, kendi öz-değeri diğer insanlar için yaptıklarına bağımlı hale gelebiliyor.
NASIL HAYIR DİYEBİLİRİM?
Bu sorunun çözümü aslında basittir. Ortalama 2-7 seans görüşme arasında rahatlıkla çözülebilecek bir
sorundur. Kişi ile birlikte, iletişim becerileri, uygun şekilde nasıl hayır denebilirin provaları, duyguları dile
getirme, sistematik duyarsızlaştırma, bilişsel-davranışçı terapi, ben dilinin kullanımı vb. tekniklerle
çözelebilecek bir konudur.
Nasıl hayır deriz, demenin daha doğrusu karşımızdakini incitmeden hayır diyebilmenin bir yöntemi
olabilir mi? Şöyle bir örnek verebilir:
1-Sizden istenenin kendi cümlelerinizle tekrar ifade edilmesi,
2-Ardından, neden kabul etmediğinizle birlikte gerekçenizin belirtilmesi,
3-Ve son olarak hayır cevabınızın sizden birşeyler isteyen tarafından kabul edilebilmesini kolaylaştıracak
ifadeler kullanılmasıdır.
Yani; Bu sigarayı içmemi mi istiyorsun? Hayır ,istemiyorum.çünkü bana zarar verebileciğini düşünüyorum
ve canım da istemiyor zaten..Belki sonra...pek zannetmiyorum ama...gibi....böyle bir durumda ve
mümkün olduğunca karşısındakini incitmeden hayır diyebilmek, tabii ki karşımızdaki insanda olumsuz bir
tepki yaratacaktır. Bunu başarabilenler bu olumsuz tepkiyle de başa çıkabileceklerdir.
NİYE HAYIR DİYEMİYORUZ
Genelde yetişme tarzımız bunda önemli bir faktör olmaktadır. Ailenin özellikle her istediğini yapması,
istediklerine hayır cevabını duymaması kişide daha sonra başkalarına da hayır demekten zorlanmaya
başlıyor. Aile aslında buradaki düşüncesi “aman kızım-oğlum üzülmesin”, “ aman onun istedikleri olsun
kırılmasın” düşüncesini kişi fark etmeden kendine kopyalıyor. Hayır diyemediği için gençler çok kolay
sigaraya, alkole , maddeye başlayabiliyor. Çünkü aileden hayır cevabını duymamışlardır. Küçük
yaşlardan itibaren çekingen kalınması, öğrencilikte kendini ifade edilmemesi
Neden bu kadar zordur “hayır” demek? Ne geçer insanın aklından:
İnsanların isteklerine, taleplerine olumsuz yanıt vermenin yani “hayır” demenin o kişiyi reddetmek, geri
çevirmek olacağını düşünerek “hayır” demekten çekiniriz.
“Hayır” dediğimizde ilişkilerimizin zedelenebileceğini düşünürüz, hatta ilişkilerin bitme noktasına
gelebileceğinden endişe duyarız ve bu kaygılar hayır dememizi zorlaştırır.
Bencil olarak algılanabileceğimizi düşünerek hayır demekten korkarız.
Herkesle iyi olmak, herkesi mutlu etmek ve dolayısıyla da herkes tarafından sevilebilmenin yolunun her
şeye “evet” demekten geçtiğini düşünerek “hayır” demekten kaçınırız.
“Hayır” denilmesinin kendimizi ne kadar olumsuz olarak etkileyeceğini düşünerek “hayır” diyemeyiz
kolayca.
“Hayır”ın ne zaman ve ne şekilde denileceğini öğrenememiş olduğumuzdan “hayır” diyemeyebiliriz.
Atılganlığın Tanımı
‘Atılganlık’ sözcüğünün sizin için bir çok çağrışımı olabilir. Ancak atılganlığın bilimsel dilde belirli bir
anlamı vardır. Atılganlığı kısaca ‘kendini ifade edebilmek’ olarak tanımlayabiliriz. Herkes, nasıl daha
atılgan olacağını, kendi haklarını nasıl savunacağını ve sömürülmeyeceğini öğrenmek istiyor. ‘Atılganlık’,
katı olmak ve uzlaşmayı tümüyle reddetmek de değildir. Kısaca, atılgan olmak, saldırgan olmak değildir.
Bu ikisi tümüyle birbirinden farklı şeylerdir.
Atılganlık kişiye neler kazandırır?
İletişim becerilerini geliştirir
Kendine güveni artırır
Kişisel memnuniyet kazandırır
Başkalarının size saygı duymasını sağlar
Karar verme becerinizi geliştirir
İstemediğiniz sürece akraba, arkadaş, tanıdıkların size bir takım düşünce, fikir ya da davranışı empoze
etmesine izin vermeyin. Bunun yerine sizin ne istediğinizi, ne düşündüğünüzü, hissettiğinizi anlatın.
Düşüncenizi, duygunuzu, fikrinizi açık, kesin ve direk ifade edin. Örneğin; o Şu an yalnız kalmak
istiyorum. Uygun bir zamanda bana yardım eder misin?
Mantıksız isteklere hayır deyin. Bir istek, teklif ya da öneriyi geri çevirirken bunu neden yaptığınızı
açıklayın.
Kendinizi ifade ederken vücut dilinize (göz kontağı, beden duruşunuz, yüz ifadeniz, ses tonunuz) dikkat
edin.
Atılgan olmak bencil olmayı gerektirmez.Başkalarının haklarına saygı göstermeyi unutmayın.
Karşı tarafın sizi doğru anlayıp anlamadığını kendinizi doğru ifade edip etmediğinizi kontrol edin.
Ben-Dili’ni Kullanarak Atılgan olma
Söze ‘ben’ diye başlayarak duygularınızın, düşüncelerinizin ve isteklerinizin size ait olduğunu
vurgularsınız. Yani cümlelerinizin yüklemler “m” harfiyle bitsin. Kuracağınız cümleler genellikle dört
bölümden oluşur:
Karşıdakinin belli bir davranışına işaret etmek.
O davranışın sizin üzerinizde yarattığı etkiyi, size neler hissettirdiğini belirtmek.
O davranışı nasıl yorumladığınızı söylemek.
Nasıl bir davranışı tercih edeceğinizi aktarmak.
Örneğin: “...... yaptığında ....... (hissediyorum) çünkü bu davranışını (şöyle) yorumluyorum. Oysa (şu
şekilde) davransan (şöyle) etkilenirdim” gibi.