Hissizleştiren Hislerimiz
Yazar Barış Yılmaz • Psikolog • 29 Temmuz 2019 • Yorumlar:
Sizlere, kendimizde ve çevremizde gördüğüm bir sorunumuzdan bahsetmek istiyorum.
Hissizleşmek…
Kimileri için bu durum çevresindeki insanlarda, kimileri için de kendisinde görülür oldu. Ne acı değil mi?
Her şeye karşı ‘’Eyvallah’’ demeye başladık bile. Bu eyvallahlar daha sonra yerini kontrolsüzce hüzün ve öfkeye devretti.
Aslında bu yazı da tekrardan kadın-erkek ilişkileri üzerine olacak. Şimdi biraz beyin fırtınası yaparak başlayalım o halde!
Sorgulamak istediğim şeyler var ya da sorgulanmak istediğim…
Hissizleşen toplumumuzda eşimizi de ne kadar o topluluğun içine katıyoruz? Neden, değer verip bizim için zaman ayırıp bir şeyler yapıldığında bunun değeri gözümüzde kocaman bir sıfır oluyor? Sevmeyi ya da sevilmeyi bilmiyoruz muyuz?
Hissizleşmek bu olsa gerek…
Bir diğer bakış açımda ise sizinle paylaşmak istediğim şudur;
Sevgili olmayı unuttuk.
Yoğun iş temposu sebebiyle ve ekonomik olarak daha refah bir hayat sürmek için daha fazla çalışmak zorunda kalan toplumumuz, ne yazık ki sosyal anlamda birbirlerini daha az görmeye, daha az vakit geçirmeye başlamışlardır.
Çiftler birbirlerine o kadar yabancı oldular ki fiziksel temas bir tek yatak odasında kaldı. Ne yazık ki daha kötü durumlar da var. Evliliklerin bitmesi için bu en büyük sebeptir. Kendimize ve karşımızdaki kişiye karşı hissizleşmek…
Artık eskisi kadar değer vermemek bununla birlikte değer de görmemek büyük bir sorun haline geldi. Çiftler arasında ve toplum içinde artık kimse kimseye karşı iyi ya da kötü duygular besleyemiyor. Bunun nedenleri üzerinde durmamız gerekirse, en çok da iletişimsizlik kaynaklı problemler yaşıyoruz. Yanlış iletişim kurmak ne yazık ki becerilerimiz arasında.
İletişimsizlikten kaynaklanan bu sorun, ilişkilerimize de yansımış durumda. Öyle ki incir çekirdeğini dahi doldurmayacak sorunların, büyütülmesi kaçınılmaz olur.
İletişimsizlik ana başlık olarak geçtiğinde alt başlıkta ‘’empati kurmak’’ yer alabilir.
Ünlü bir düşünürün de dediği gibi ‘’Birbirimizi anladığımız kadar, insanız.’’
Aile veya çift terapilerimizde en sık karşılaştığım sorunlardan birisi, karşımızdaki kişinin bizi anlamadığını düşünüyor oluşumuz. Karşılıklı anlaşılamama durumu, çiftlerin dile getirdiği en büyük sorunlar arasında yer almakta. Çözüme ulaşmayan sorunlar karşısında sıfıra sıfır, elde var sıfır. Devamında gelen kaos ise kaçınılmaz ve elbette ki yıpratıcı…
Kadınlar için söylüyorum;
Kadınlar kimi zaman sadece karşılarındaki erkeğin onları anlaması için uğraşırlar.
Bu onların güçsüz ya da ısrarcı olduğu anlamına gelmez. Çünkü anlaşılamamak kendilerine o kadar çok acı verir ki sırf anlaşılmak için bile olsa hiç beklemediğiniz durumlar ile sizi karşı karşıya bırakabilirler. İşte bu noktada erkeklere ufak bir uyarıda bulunmak istedim.
Erkeklerin ise hissizleştiği veya değersiz hissettiği durumlarda tepkileri şu olur; kızmak, bağırmak ve dağıtmak.
Peki, bu durumlarda ne yapmalıyız? Ya da ne tür bir yol çizip bu sorunu aşmalıyız?
Size tavsiyem karşınızdaki kadın ise ve eğer size bir konuda bir şeyler izah etmeye çalışıyor ise onu sakince dinleyin. Onu anladığını ve dinlediğinizi hissettirmek için yavaşça jest ve mimiklerinizi kullanın. Bu onlara iyi gelecektir. Çünkü kadınlar anlaşıldığını hissettiği sürece karşısındaki erkeğe güvenir ve bağlanabilir. Bu durumun aksi olması halinde bin dereden su getirseniz de onun için mümkün değildir. Güvenli bağlanma bu noktada çok önemlidir.
Peki, bu durumun gerçekleşmemesi durumunda, karşımızdaki kişinin psikolojisinde zamanla ne gibi etkiler bırakabilir? Biraz da ondan bahsedip noktayı bir sonraki yazılar için koyalım.
Depresyon
Depresyon; kişilerde görülen ruhsal zemin kaymasıdır. Genellikle ani olur ya da planlı da gerçekleşebilir.
Peki depresyonda olan kişilerde neler gözlemleriz, birazda onlardan bahsedelim.
Gün boyunca uyuma isteği, yataktan çıkamama ve evden dışarı çıkmak istememek… Gün içerisinde hiçbir şey ile uğraşmadığı halde yorgun –bitkin- hissetmek ve somatik rahatsızlıklarda eklenebilir.
Kimseyle iletişim kur(a)mamak ve doğal olarak bir şey paylaşmamak.
Bu tür nedenlerle karşımıza çıkan depresyonun akabinde iştah bozukluğu takip eder.
Ruh sağlığımızı korumak adına gerekli desteği alarak depresyon ile mücadele edebilir.
Depresyon ile uygun savaşma metotlarını biz uzmanlar tarafından kazanabilirsiniz. Bu süreci tek başınıza aşmanız kesinlikle mümkün değildir. Umutsuzluğa düşebiliriz ve hiçbir zaman geçmeyecek hissine kapılabiliriz.
Bizi değersizleştiren, hissizleştiren her şeyden herkesten uzak durmanız dileğiyle…