Hüzünlü Bulutlar, Mutlu Yağmurlar

Yazar Gülşah Güven AtaşoğluPsikolog • 16 Haziran 2020 • Yorumlar:

Kişisel gelişim alanında “kendini iyi hissetmek, mutlu olmak, olaylar karşısında sakin
kalabilmek vb. durumlar üzerinde kontrol sağlayabilmek için geliştirilen bir takım teknik ve
yöntemler günümüzde oldukça popüler hale geldi. Ruh sağlığı alanında eğitim alarak
danışanlara terapi uygulayan klinisyenlerin yanı sıra yine bu alanda hizmet sunan kişisel
gelişim uzmanları, yaşam koçları, enerji uzmanları ve sosyal medya fenomenleri var. Gelişen
ve değişen teknolojik olanaklar sayesinde birçok kişi hemen hemen her gün sosyal medyayı
takip ederek konu uzmanlarından ya da fenomenlerden gündelik yaşam için pratik bilgiler
edinmeye ya da popüler uygulamalara ayak uydurmaya çalışıyor. Bu uygulamalar her ne
kadar belirli algoritmalar tarafından yönlendirilmiş olsa da insanların  istedikleri bilgiye hızlı
ve rahat bir şekilde ulaşabilme özgürlüğünü sağlaması açısından değerlidir. Ancak bu
durumun belli avantajlarının  yanında, bazı dezavantajlarının da olduğunu söylemeden
geçemeyeceğim. Mesleğimin ilk yıllarında bu yana ebeveyn tutumları ile ilgili bir takım hatalı
inanışlar ve davranışlarla karşılaşıyorum. Sosyal medyanın yaygınlaşması sonucunda  yeni bir
anne – baba akımı ile karşı karşıya kalmış  bulunmaktayız. Sosyal medya üzerinden uzman
olmayan bir takım kişilerin yarattığı bilgi kirliliği ile birlikte, çocuğun bireysel özellikleri
dikkate alınmadan sergilenen anne baba tutumları bazı durumlarda aileyi kısır  döngü
içerisine  yerleştirir. Bu tür bilgi kirliliği ile gelen ailelerin birçoğunda değişime karşı direnç
vardır. Çünkü onlar  “çocukları için en iyisini düşünen anne babalardır ve onlar için
hatalı bir şey yaptığını düşünmek o kadar korkutucudur ki bununla yüzleşmek
istemezler.” Bu durum benim için olduğu kadar birçok meslektaşım için de tatsız bir
konudur.
Sosyal medyada; Evlilik nasıl olmalı?  İyi bir eş nasıl olunur?  Nasıl makyaj yapılır? İyi
yemek nasıl olmalı?  Sofra nasıl kurulur?  vb.  o kadar çok örnek var ki… Bu  ve bunun gibi
binlerce soruyu sosyal medya aracılığı ile dile getirmeye çalışan ve bu arada popüler olan
çeşitli tekniklerin  kullanıldığı akımlar oluşmuştur.
Bu  akımlardan bazılarının dakikalar içinde popüler olup birkaç gün içinde yerini bir başka
akıma  bırakabildiğine tanıklık  edebiliyoruz ve birçoğumuz bu kadar hızlı değişen sanal bir
dünya ile gerçek dünya arasında ilişki kurmaya çalışırken zorlanıyoruz. Bu dengeyi
kuramadığımız da ise sanal dünyada kusursuzluğu sergilemeye çalışırken gerçek hayatla
bağımızı zayıflatıyoruz.
Aslında bu konuda sorun olan hızlı gelişen teknolojiden ziyade bu duruma ne şekilde uyum
sağladığımızdır. İstesek de istemesek de hızla gelişen bir teknoloji çağındayız ve ileride
hayatımızın bir çok alanında bu teknolojiye bağlı olarak gelişmeler yaşanacağı da aşikârdır.
İçinde bulunduğumuz teknoloji çağında  insanlar için en önemli kazanım, gelişen ve değişen
yeni durumlar karşısında uyum sağlayabilme becerisidir. Halen geçirmekte olduğumuz
pandemi sürecini düşündüğümüzde çocukların eğitiminde  de uyum sağlama becerisinin
kazandırılması  üzerinde çalışılması gereklidir. Uyum Sağlama süreci bir anlamda evrim
kavramı ile eşdeğerdir. Bu süreç hızla gelişen ve değişen yeni durumlara uyum sağlamadır.
Fiziksel özelliklerimizin ve duygularımızın evrimsel bir tarihi vardır; evrim, içerisinde bir
mantık barındırır. Bütün duyguların bir anlamı vardır ve biz bu duyguları bilinç sayesinde
hissederiz. Hiç hüzünlenmediyseniz, mutluluğun anlamı yoktur size göre. Yani bulutların
hüznü olmasa, yağmur neden mutlu yağsın! Korku yoksa hayatınız her an risk altında
demektir. Belli bir düzeyde stres ya da kaygı yoksa başarı için bir şey eksiktir. Problem

yaşadığımız dönemler duygularımız üzerinde kontrolümüzün zayıfladığı ya da bazı
duyguların kronikleştiği dönemlerdir. Aslında her iki durumda da dengenin bozulduğunu
söyleyebiliriz. İnsanların çoğu hayatlarının bir döneminde bu kontrolün zayıfladığını
hissedebilir ve bu süreç destek alınarak daha kolay atlatılabilir.
Sosyal medyadaki popüler akımlardan  edindiğiniz bilgileri günlük yaşamınıza uyarlarken
bireysel farklılıklarımızı göz ardı etmeyelim. Her ne kadar ortak duygu, düşünce ve
değerlerimiz olsa da her bireyin kendine has özellikleri barındırdığı bir iç dünyası vardır.
Kendinizi  ne kadar iyi tanırsanız kendiniz için o kadar iyi çözüm üretirsiniz ve doğru
çözümler duygularınız üzerindeki denetimi arttırarak uyum sağlamanızı kolaylaştırır.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)