İd, Ego, Süperego
Yazar Gülseren Batumlu Can • Psikolog • 1 Nisan 2022 • Yorumlar:
Sosyal Fobi Vakasının Yapısal Kişilik Kuramına (İd, Ego, Süperego, Çatışma, Anksiyete) Göre Çözümlenmesi
45 yaşındaki (Kadın) B.E bir okulda matematik öğretmeni olarak görev yapmaktadır. Geçmişte herhangi bir kronik rahatsızlığı bulunmayan B.E’nın özgeçmişine bakıldığında Sosyal Fobi dışında herhangi bir hastalık geçmişi bulunmamaktadır. B.E. çocukluğundan beri kalabalık bir sosyal çevrenin karşısında konuşmaktan, başkalarının yanında durmaktan ve yemek yiyip aktivite yapmaktan oldukça çekiniyordu. Görüşmede kendisinde gördüğü sıkıntıların benzer biçimde geçmişte annesi ve teyzesinde de var olduğu bilgisini verdi. Danışan bu yüzden ailesel yatkınlığının böyle olabileceğini düşünerek uzun yıllar terapi desteği almaya ihtiyaç duymamıştı. Kamuya bağlı bir devlet okulunda görevine başladığı zaman öğrencilerin çoğunlukta olduğu ortamdan kaçma isteğini her gün yaşaması ve bu durumun artık kendisi için dayanılmaz olduğunu hissettiği anda psikiyatriste gitmiş ve sosyal fobi tanısı konmuştu.
Yapısal Kişilik Kuramı
İd:
Bireyin ilkel olan benliğini yansıtmaktadır. Kişinin istek ve arzularını devamlı ön plana geçirir ve olağanın dışında ve akıldışı arzularıyla bireyin içsel dürtülerinin her ne olursa olsun anında karşılanması yönünde bir fonksiyonu vardır. Anında haz arar, anında düşünmeden yapar (İnanç, 2012).
Freud’a göre kişinin hayatının ilk anından beri İd ’den meydana gelen ilkel yapı koparak Ego ve Süpergo’yu meydana getirmektedir.
İd içgüdüler, içsel tepkiler, istek halinde psişik enerjinin gerçeğidir. İd dışarıdan gelen bir uyaran ya da içsel tepki sonucunda kişilerde gerilme seviyesi arttığı anda gerilmenin azalması adına canlıyı etki etmesi ve tepki vermesi adına harekete geçirir. Gösterilen etki ya da tepkiden sonra tansiyon gittikçe azalır. Bu duruma da İd’in Hazzetme İlkesi denir (Kuzgun, 1988).
Bu vakada M.A.’nın esasında İd’in sürekli zevk peşinde koşan, her zaman istek ilkesine göre işleyen, olağandışı ve akıldışı oluşan hazzın ve dürtülerin her ne seviyede olursa olsun hemen giderilmesine dönük bir misyonu vardır. M. A. gerçekdışı ve mantıkdışı olan dürtüsel isteklerinin hazza ulaşması adına ve onları doyurmak adına İd’e göre hareket etmelidir.
Süperego:
Bireyin yaşadığı çevreden, töreden, öğrendiği ahlaki yasalar çerçevesinden yola çıkarak, sert töre kuralları etrafında özenle İd’in cinsellik ve saldırganlık ile alakalı isteklerini törelere uyarlamak açısından kontrolünü sağlar. Kabul edilmesi mümkün olmayan aşırı talepleri ve istekleri karşılama yönündeki eylemlere engel olur. Süperego çevreden gelen uyaranların sayesinde kişinin özümsemesini sağlar. Ahlaki, yüksek insani değer, gelenek-görenek, sosyal ilişkiler süperegoyla ilişkilidir (İnanç, 2012).
Süperego’yu etkileyen bir diğer mesele ise bireyin olumlu ya da olumsuz düşünceye ulaşıp törenin önde gelen büyükleri tarafından onay gören ölçütlerine göre yaşam tarzını oluşturmasıdır (Özoğlu. 1982).
Bireydeki olumlu ya da olumsuz yargılar süperego ile sağlanmaktadır. Vakada B. E’nin sürekli sınıftan kaçması ve sınıfa girmek istememesi ve bu durumu eğitime olan aşkını düşünerek bu davranışını ahlaki yönde değerlendirerek “Ne olursa olsun çocukların için o sınıfa girmelisin. Onları yarı yolda bırakamazsın!” düşüncesi ve topluma yararlı öğrenciler yetiştirme idealini düşünerek harekete geçirmesidir.
Ego
Kişinin İd ve Süperego arasında denge kurmaya çalışan yanını temsil eder. Ego bireyin denge kuran, akıllı, sağduyulu yanıdır. İd ile çevresel değerler, kurallar zıt düştüğünde çevre kişiyi cezalandırır. Kargaşa yaratan duruma çözüm bulunamaması durumunda birey bu durumdan mutlu olmaz. Bu durum çatışma ve kaygı yaratır. İd ve Süpergo’nun ego düzeyindeki çatışmasında birey hem sınıfa girmek istemez hem de öğretmen olmanın verdiği sorumlulukla çocuklara yararlı olmak ister. Bu dengesiz duygular arasında kalır. Ego bu durumu dengeleyemeyince çatışma oluşur ve bu duruma da yanlış kondisyonlar, değer yargıları da eklenince kaygı düzeyi artar (İnanç, 2012).
Kaygının artmasıyla birey iyice kaygı yaşadığından bu kaygıyı tolere edebilmek adına çabalar ve deşarj olmak için ihtiyacını gidermeye çalışır. Bu durum denetlenebilirse savunma mekanizmaları sağlıklı kullanılabilmektedir. Haz arayışında olan İd eziyet eden Süperego’yu sabit kılarak ona dediğini yaptırmak ister. Ego İd’in içgüdüsel dürtüleri ile Süperego’nun baskısı karşısında arabuluculuk yapar (Kozacıoğlu,1995).
Burada bu olayların bireyde yaratacağı üzüntü ve kaygıyı kontrol altına alabilmesi için farklı savunma sistemlerine gereksinim duyar. Bunun gibi reaksiyon hallerinde devreye giren en öndeki vasıta uyum sağlamayı arttıracak seviyede sağlıklı olmayan bir özellik kazanır (Geçtan. 1980. Corsini. 1973).
Ego gerçeklik ilkesine göre efor sarf ederken İd’e cezalandırıcı bir şekilde etki ederek Süperego’yu gözlemine almak ister. İd’in içgüdüsel savunucusu ile süperegonun tehdit ettiği durumlar arasında bir orta yol bulmaya çalışır ancak oluşacak tüm gerginliklere karşı savunma mekanizmalarını kullanır.
Süper egonun tehditleri arasında dengeyi sağlamaya çalışır. Fakat oluşacak gerginliğe tepki olarak tüm olumsuzluklara karşı kendini korumaya alarak savunma mekanizmalarını kullanır.
SAVUNMA MEKANIZMALARI
Vakada Görülen Savunma Mekanizmaları
-
Felaketleştirme: “Topluluk önünde konuştuğumda kaygılandığım belli olacak, saçmalayacağım ve herkes benimle dalga geçecek.
-
Seçici Algılama: “Ders anlatırken öğrencilerimden iki tanesi dersi dinlemiyordu. Kesinlikle ders anlatışımı beğenmediler. Ben iyi bir öğretmen olsam dinlerlerdi. Ben yetersiz biriyim.”
-
Kişiselleştirme: “Derste öğrencimin sorusuna cevap verirken öğrenciler kendi aralarında gülüyorlardı. Kesin benim anlatışıma, ses tonuma, görünüşüme güldüler.”
-
Ya hep, ya hiç tarzı düşünme: “Sunum yapmayı planlıyorsam ya her kelimeyi aklımda tutmalıyım ya da sunumu iptal etmeliyim” (İnanç, 2012).