İklim Değişikliği Psikolojimizi Nasıl Etkiliyor?
Yazar Sedef Yıldırım • Psikolog • 1 Temmuz 2022 • Yorumlar:
Yıllardır süregelen ve günümüzde de etkisini göstermeye devam eden iklim değişikliği tüm canlıların yaşamını tehdit etmekte. Mevsimlerde alışılagelmişin dışındaki değişimler, buzulların erimesi, havanın her geçen gün daha da kirlenmesi gelecekte başımıza geleceklerin sadece habercisi niteliğinde. Bizler durumun ciddiyetinin henüz yeni farkına varırken, çevreci gençler başımıza gelecekler konusunda bizleri uyarıyordu. Peki biz onları dinledik mi? Kaçımız deodorant yerine farklı alternatifler denedi, pet şişe kullanımını azalttı, geri dönüşümlü ürünler kullandı ya da dişlerini fırçalarken su kullanımına dikkat etti? Umarım bu sorulara verilen olumlu cevaplar tahminimden yüksektir. Peki bizler daha söylenenleri uygulamaya geçirmekte zorlanırken, gençler neden sokaklardaydı?
Z Kuşağı olarak da bilinen 2000 yılı ve sonrasında doğan gençler bizlerden daha bilinçli yetişiyor desek yanlış olmaz sanırım. Teknolojinin geldiği nokta sayesinde bugün kilometrelerce uzağımızda yaşanan olaylara oradaymışçasına hakim olabiliyoruz. Bu teknolojiyi en efektif kullanan Z kuşağı ise yardım eli uzatmaktan çekinmiyor. Bu kuşağa mensup gençler bizlerden farklı olarak, ayağa kalkıp çabalamayı tercih ediyorlar. Biliyorlar ki bu dünya hepimizin ve elimizdeki tek yuvaya sahip çıkmalıyız.
İklim değişikliği sonucunda yalnızca yaşamımız için gerekli olan kaynaklar azalmakla kalmıyor, psikolojimiz de olumsuz yönde etkileniyor. Dünya üzerinde kaynak yoksunluğundan hayata veda eden, bizlerin henüz rahatlıkla erişebildiği su ve temel yiyecek gibi ihtiyaçlara bile ulaşamayan insanların varolduğunu bilmek bile bizleri karamsarlığa itiyor. Özellikle Türkiye gibi dört mevsimin yaşandığı ülkelerde insanların mevsimlerden beklentileri oluyor. Alıştıkları mevsim özellikleriyle karşılaşamadıklarında ise kaygı başlıyor ve bu da insanlarda bir dengesizlik hissi yaratıyor. Mevsimsel geçişlerin bozulması vücut saatini de bozuyor. Mevsimlerdeki geçişler sertleşiyor ve insanlar daha sık grip vb. hastalıklara yakalanıyorlar. Vücutlarında hissettikleri bu değişim, güçten düşüş verimliliklerini azaltıyor ve eskiye oranla daha sık hasta oldukları için kendileri ile ilgili bir şeylerin ters gittiğine inanmaya başlıyorlar. Bu durum bireylerde psikolojik olarak ciddi sorunlar yaratıyor ve yine bireyde kaygı oranının artmasına sebep oluyor.
İklim değişikliği beraberinde doğal afetleri de getiriyor. Kuraklık, sel, toprak kayması ve buna bağlı sarsıntılar vb. gibi afetler, bireylere direkt ya da dolaylı yoldan travma yaşatıyor. Kişinin kendi tecrübe ettiği bir doğal afet sonucunda yaşadığı travma sonrası kaygı bozukluğu hayatı boyunca onu olumsuz etkileyebiliyor. Bir travmayla yaşamak kişi için her gün afet yaşamakla aynı anlama gelebiliyor. Bir doğal afet yıllar boyu bir kez olsa da, bir travma her gün yaşanabilir. Sürekli tetikte olma durumu kişiyi zihnen ve bedenen yorar. Bu gibi durumlarda mutlaka profesyonel bir destek alınmalı ve travmaya yönelik çalışmalar yapılmalı.
Bizlere umut olan gençlere kulak verme ve yuvamız olan dünyamızı el ele kurtarma dileği ile…