İlişki Durumu: Karmaşık

Yazar Nur Eda Kaplan • 12 Aralık 2023 • Yorumlar:

Terapiler binlerce dönen kelimeler içerisinde tanımlanmaya çalışırken daha belirsizliğe kapısını aralıyor. Kişiler terapilere başvuru yaparak kendilerini, yaşanmışlıkları tanımlama amacında buluyor. Bazen varoluşsal mesele, bazen neden bu şekilde davrandıklarını tanımlama, bazen hissettiklerini daha iyi adlandırabilme meselesi. Tanımlamaya çalışırken terapiler içerisinde daha açımlanan belirsizliğin, insanın hayatını çokça iniş çıkışların olduğu bir bilmecenin içine düşürüyor. Kendimizle ilgili terapistimiz tarafından duymak istediklerimizin yoğun çabasını göz ardı edemeyiz. Duyduklarımızla elde edeceklerimiz bizi geleceğe doğru daha çok belirleme noktasına iterse gelecek anksiyetemizin daha azalmasını umarız. Bu belki deprese oluşlarımız veya paranoyalarımızın dindirilişi, sık sık kontrol etme halini törpülemek belki de obsesyonlarımızın anlam buluşuyla azaltma çabamız. Hepsi biraz anksiyete halimizin azalması için çözüm arayışı. Özellikle işin içerisine ilişki meselelerini kattığımızda oradaki belirsizlik halini daha ön plana çıkartıyor. Terapilerde ilişki meseleleri üzerine gelen kişiler, anksiyetenin azalmasını ve daha çok oluşan belirsizliğin hızlıca ortadan kalkmasını talep ediyorlar.

İlişki durumu: Karmaşık- özellikle de ilişkinin başlangıç zamanları. Yakınlaştıkça insanı şah’a kaldıran ya da boğan, uzaklaştıkça kişiyi dibe batıran ya da sürekli şüphelerin artması durumu oluşuyor çoğu zaman. İnsanın anksiyetesi arttığında, bu durumların içerisine çoğu zaman düşebiliyor.

İlişkide bir tarafın uzaklaştıkça olayların içerisine ince detayına kadar tekrar tekrar bitmeyen düşünce hallerini, sık sık sosyal medyadan takip etme hali, mesajlaştıkları yazışmalarını tekrar okuma hali, olaylar içeriğini düşündükçe kendini suçlamalar ve oluşan depresyon hali veya artan şüphecilik, göğüste yaşanan acı sıkışma halleri ve insanı en dibe batıran bir sürü serüveni var. Tam da ilişkinin özellikle başlangıç aşamasında yaşantılanan anksiyetenin içerisinde ‘’Biz şimdi ne oluyoruz’’ diye sorduğu sorgulamalar başlar. Kimi daha önden giderken kimi daha yavaşlayarak gidebiliyor. Kimi yavaşlamak istedikçe diğerinin aldığı hız onu boğuyor, durduruyor, daha yavaşlatma isteği doğuruyor ya da kaçmak istiyor. Genelde de belirsizlik içerisinde bırakıp gidiyor. Hangisi daha karmaşık, birden bire giden mi, ilişkiyi daha hızlı götürmeye çalışan mı? Genelde terapiye başlayan grup ilişkiyi hızlı götürmeye çalışan oluyor. ‘’Niçin olmadı’’ ya da ‘’düzelmesi için ne yapabilirim’’ler. Elbette bunun için tarafların kendi biricikliği devreye giriyor, ikisini de dinlemek lazım ancak hızlı giden içinde neden hızlı gittiği sorsak, tanımlamak için ilişkinin veya kendisinin ihtiyacından ziyade kendi kaygısı devreye girecek ve kendisinin dahi tanım bulmakta güçlük çektiği bir durum oluşacaktır. Yavaş giden için de durum aynı diyebiliriz. Hızlı giden de yavaş giden de karşı tarafın durumunu kollaması daha verimli olacaktır, sadece kendi beklentilerimize değil de ilişkinin beklentisini tanımlamak ve bazen kendi başımıza olma ihtiyacı bazen de birlikte vakit ihtiyacına odaklanmak gerekir.

Terapinin amacı her ilişkiyi oldurtmak değil. Belirsizliklerin oluşturduğu anksiyeteden, kişinin uzaklaşma ve yakınlaşma mesafelenmesini dengeleyerek belirsizliğe karşı daha toleranslı hale getirmesini sağlamak. Yani anksiyetesini azaltmak. Bu da insanın değerlilik potansiyeli ile ilişkili olarak sonuç buluyor. Ne kadar güvenli bağlanma stiline sahipsek ne kadar kendi değer potansiyeline sahipsek karşı tarafla da yeterince yakınlık kurabiliyoruz. Karşı tarafın yakınlık-uzaklık mesafesinde kurduğu dengelenme kişinin anksiyetesini hafifletiyor ve daha az belirsizlik yaşıyor. En azından şunun güveni oluyor; Uzaklaşması da sorun değil yakınlaşması da, sanırım bir meşguliyeti ya da kendine vakit ayırma ihtiyacı var diyebilmeliyiz. Hem kişilerin hem de ilişkinin nefes alabilmesi için.

Karşı tarafı bilebilme ihtimalimiz ne kadar yakın olsak da, kendini bize karşı açsa da sanırım bu mümkün değil. Her düşüncesi ve davranışını yakalayamayız. Yakalamaya çalışıyorsak ve yakalıyorsak da, bu sefer de kendimizde kaçırdığımız durumlar olabilir. Başkasına odaklanmaktansa kendimize kulak vermeyi öğrenmeliyiz. Hem bilmeme hali yaşanılan durumları daha keyifli hale getirir diyebiliriz.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Nur Eda Kaplan Psikoloji, Aile Danışmanlığı Uzm. Kl. Psk.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)