İLKOKUL DÖNEMİNDE ÇOCUKLARLA İLETİŞİM NASIL OLMALIDIR ?
Yazar Aslı Paksoy • Psikolog • 6 Kasım 2016 • Yorumlar:
Okula başlamış çocuklarla iletişim süreci ise ayrıca bir çaba gerektirmektedir. Okula başlayan çocuğun iletişimi artık yakın çevresiyle sınırlı değildir. Okulda birlikte olduğu insanlarla geçirdiği vakitlerde olumlu veya olumsuz bir çok olay ve davranışlarla karşılaşmaya başlar. Çocuk, okulda karşılaştığı birçok olay karşısında sevinç, üzüntü veya korku gibi duyguları yaşar. Peki anne ve baba olarak gün içerisinde, uzun süre ayrı kaldığınız, duygu ve düşünceler yüküyle eve gelen çocuklarımızla nasıl bir iletişim kurmalıyız? Öğrenciliğin getirdiği ödev yapma, erken yatma, kalkma, sınav hazırlığı gibi sorumlulukların üstesinden gelmesi için çocuğumuza nasıl destek olmalıyız? Yanlış ve yetersiz iletişim aile ve çocuk arasında sorunlara yol açmaktadır.
Etkili İletişim İçin Neler Gereklidir?
1- Aktif dinleme: İletişimin temel bir tamamlayıcısıdır. Aktif bir dinleyici olduğunuzda; çocuğunuzun duygu ve düşüncelerini paylaşma ihtiyacı ve arzusu olduğunu kabul edersiniz ve anlayışlı davranırsınız. Aktif dinlemeyi öğrenen anne ve babalar, çocuklarının duygularını daha iyi anladıkça sıcacık ilişkiler kurulacaktır. Korkmayın, çocuklarınız hangi yaşta olursa olsun onları kucaklayın ve sarılın. Anne baba olarak sizi model alan çocuklarınıza tatlı dilinizle, etkin dinlemenizle, onlara duyduğunuz saygı ve sevgiyi göstererek örnek olun. Her çocuk değerlidir ve her çocuk kendisini anlayan, sorunlarına yanıt bulan, sevinçlerini ve üzüntülerini paylaşan bir aile ortamında yetişmek ister. Çocuklarınızı bir birey olarak kabul edin o zaman iletişiminiz daha sağlıklı olacaktır.
Aktif Bir Dinleyici Olabilmek İçin:
• Dinlemek için zaman ayırın. Dikkat dağıtan ögelere mümkün olduğunca engel olun. Çocuğunuzun söylemeye çalıştığını duymak ve anlamak için bunu istemeniz ve o anda çocuğun duyduğu endişeler konusunda ona yardıma açık olmanız gerekir. Bazı anne-baba ve çocuklar yatma zamanından önce en iyi iletişim kurduklarını veya akşam yemeği sırasında paylaşımda bulunduklarını keşfetmişlerdir.
• Kendi düşünce ve bakış açınızı bir yana bırakıp, kendinizi çocuğunuzdan bilgi alacak şekilde hazırlayın. Tüm dikkatinizi ona yöneltin ve deneyimlerini anlayabilmek için kendinizi onun yerine koyun. Onun düşüncelerine değer verdiğinizi ve onları önemli bulduğunuzu hissettirin ve onun bakış açısına karşı duyarlı olun.
• Duyduğunuz mesajı dinleyin, özetleyin ve çocuğunuza tekrarlayın. Buna yansıtıcı dinleme denir. Uygun bir zamanda, onun size neyi söylemeye çalıştığına ait düşüncelerinizi sakin bir şekilde belirtin. Duyduğunuzu aynen tekrarlamayın, çocuğunuzun ne düşünüyor ve hissediyor olabileceğini derinlemesine ele alın. Unutmayın ki, söylenen sözler doğru ve tam mesajlar olmayabilir.
• Altta yatan mesajlar çocuğunuzun duygularını, korkularını ve endişelerini içerebilir. Bu duyguları isimlendirin. (Bana korkuyorsun üzgünsün… kızgınsın… mutlusun gibi gibi geliyor.)
• Çocuğunuz konuşurken göz kontağınızı sürdürün. Başınızı sallayarak ara sıra “Evet.. Anlıyorum…” gibi tarafsız tepkiler katarak ilginizi gösterin. Konuşmayı sürdürmesi için onu teşvik edin. Bunlar pasif tepkiler olarak gözükseler de, iletişimin önemli birer parçasıdırlar.
• Kendi fikir ve beklentilerinizle uyuşmasa da çocuğunuzun söylediklerini kabul edin ve saygı gösterin. Bunu çocuğunuzun ifade ettiklerine dikkatinizi yönelterek, söylediklerini eleştirmeyerek, yargılamayarak ve engellemeyerek yapabilirsiniz.
• Karşılaştığı problemleri çözmesi için çocuğunuza olanaklar yaratın. Cesaretlendirin ve kendisine yol gösterin.
• Aktif dinleme yöntemi, çocuğunuzun kendi duygularını daha iyi anlamasına ve olumsuz duygularından daha az korkmasına yardımcı olacak, çocuğunuzla aranızda köprüler kurulacak ve sıcak bağlar oluşturacaktır. Ayrıca çocuğunuzun kendi problemlerini çözmesi, davranış ve duyguları üzerinde daha fazla kontrol kazanması açısından yararlı olacaktır. Çocuğunuz sizi aktif bir dinleyici olarak gördüğünde, sizi ve başkalarını dinlemeye daha istekli olacaktır.Bu kapı aralayıcılar ve konuşmaya teşvik ediciler, çocuğunuzun sizinle iletişim kurması için güçlü bir kolaylaştırıcı olabilirler. Çocukları konuşmaya başlamak ya da devam etmek için cesaretlendirirler. Bunlar ayrıca topu kendi sahalarında tutmalarını sağlarlar. Topu ondan kapmanıza etki etmeyeceği gibi, soru sorarak, tavsiye vererek, güven aşılayarak ya da buna benzer şeyler yaparak kendi fikirlerinizi ona dayamanıza etki etmezler. Bu kapı aralayıcılar size ait fikirleri ve düşünceleri tamamen iletişim sürecinin dışında bırakır.Çocuğu kabullendiğiniz ve bir birey olarak ona saygı duyduğunuz mesajını taşır, etkileri ise şöyledir:“Ne hissettiğini söyleme hakkına sahipsin."“Duygu ve düşüncelerine saygı duyuyorum.”
2- Kabul Dili: Çocukların içine kapanıklığını giderir. Kendileri hakkında en kötü şeyleri bile anlatırken rahat olduklarını belirtirler- yaptıkları ya da hissettikleri ne olursa olsun. Ebeveynler çocuklarını kabullendiklerini içten bir şekilde kelimelere döktüklerinde çocuklar üzerinde şaşırtıcı bir etki yaratırlar . Bazı çocuklar ilkokula başladıklarında okulda yaşadıkları olumlu ya da olumsuz olayları anne-babalarına anlatmayı tercih etmeyebilirler. Böyle durumlarda çocukların hislerine ya da problemlerine yanıt vermenin en yapıcı ve etkili yöntemlerinden bir tanesi basit kapı aralayıcı dediğimiz sorular diğer bir deyişle “daha fazlasını söylemeye yönelticilerdir” bunlar, ebeveynlerin kendi fikirlerini, yargılarını ya da hislerini iletmeyen ama çocuğu kendi fikirlerini, yargılarını ve duygularını paylaşması için teşvik eden tepkilerdir. Çocuğa kapıları açarlar ve onu konuşmaya davet ederler. Bunların en basitleri aşağıdaki tarafsız tepkilerdir:
“Anlıyorum.” “Oh.”“Hımm.”“Buna ne dersin?”“İlginç.”“Gerçekten mi?”“Yapma ya”
“Sahi mi?”“Öyle yaptın ha”“Öyle mi?”
3- Ben Dili – Sihirli Dil
Genellikle bizler iletişimde “sen dili”ni kullanırız. Sen iletileri duygu ifade etmez Genellikle emir verme yargılama, öğüt verme gibi iletişim engellerini içerir.
Örneğin: “Konuşma artık” “Yapmamalısın “ “Yaramazlık yapıyorsun “
Ana-baba çocuğun davranışını kabul etmediği zaman o davranış nedeniyle ne hissettiğini çocuğa söylerse ileti “SEN İLETİSİ”nden “BEN İLETİSİ” ne dönüşür. Yani ben dilinde duygular konuşur.
•Eğer bugün çok yaramazlık yaparsan ben çok üzülürüm.
•Akşam yemeğini zamanında yetiştiremeyeceğim diye endişeleniyorum.
Gerçekten de çocuktan beklediğimiz davranışların oluşmasında “ben dili”nin ne kadar etkili ve doğru bir iletişim aracı olduğunu göreceksiniz.
Ben dili çocuğun anne babasının kabul edemediği davranışını değiştirmesinde daha etkili olduğu gibi çocuk- ana baba ilişkisi için de daha sağlıklıdır. Ben dili çocuğu direnmeye, isyan etmeye yöneltmez. Örneğin dışarı çıkmak için direnen bir çocuğa: “Hayır, hemen odana git, sokağa çıkamazsın” demek mi doğrudur; yoksa “hava karardığı için sokağa çıkman beni endişelendiriyor. Bu yüzden gitmeni istemiyorum ama, yarın erken saatte arkadaşlarınla birlikte olmana izin verebilirim.” demek mi doğrudur? Tabii ki ilk cümle sen iletilerini içerdiği için çocukta bir direnme ya da isyana yol açacaktır. Ancak ikinci cümlede duyguların ifadesi söz konusu olduğu için ben dilini kullanmak daha etkilidir. Çünkü ben dili davranışı değiştirme sorumluluğunu çocuğa devreder.
Daha sağlıklı bir iletişim kurmak ve sağlıklı bireyler yetiştirmek için neler yapılmalı;
Çocuğunuzun duygu ve düşüncelerini dikkate alın. Okulda yaşadığı veya tanık olduğu bir olay karşısındaki duygularını açıklamasını isteyin. “ Korktun mu” , “ Heyecanlandın mı” veya “ Mutlu oldun mu” gibi yönlendirici sorularla ne hissettiklerini açıklamasına yardımcı olabilirsiniz. Zamanla duygularını rahatlıkla ve doğru olarak ifade etmesini öğrenecektir.
Başardıkları için ödüllendirin, doğru davranışlarını övün.
Çocukları gerektiği zaman eleştirmekten kaçınmayın. Kişiliğini değil hatalı olan davranışını eleştirin. Eleştirirken “ben” dilini kullanın. “Masamı toplamadığın için kendime çalışacak alan bulamıyorum” cümlesi tehdit içermeyen bir cümledir. Çocuk tarafından hatası kolay kabul edilir bir davranıştır ve “ Masanı dağıttığımı fark etmedim” gibi yanıtlar gelecektir.
Çocukları dinlerken, onu dinlediğinizi hissettiren “ hı hı “, “evet”, “dinliyorum” gibi ifadeler kullanın. Sessiz dinliyorsanız çocuğa bakmalı, onun konuşmasını yüreklendirmelisiniz. Yeni şeyler söylemek yerine anlattıklarını kısa özetler ile tekrarlayabilirsiniz.
Genel sorular yerine daha özel sorular sorun. “Bu gün okul nasıldı” yerine “ Bugün sunduğun fen bilgisi deneyi nasıl sonuçlandı” gibi
Öğüt vermek yerine, onun sıkıntılarına benzer sıkıntıları yaşamışsanız bunu paylaşmanız ve anlatmanız daha faydalı olacaktır. Yaşadığı sıkıntıların herkes tarafından yaşandığını yalnızca ona özgü olmadığını bilmesi onu rahatlatacaktır.
Yazar
Aslı Paksoy Psikoloji, Aile Danışmanlığı, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Psk. | Bilim Uzmanı
Randevu al Profili görüntüleyinYorumlar: (0)
Yazar
Aslı Paksoy
Psikoloji, Aile Danışmanlığı, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Psk. | Bilim Uzmanı