İnme Riskini Düşürecek Dört Önemli Adım
Yazar Nergiz Hüseyinoğlu • Nörolog • 6 Temmuz 2018 • Yorumlar:
Tedavisine yönelik gelişmeler yaşanmasına karşın, inme tüm dünyada acil müdahale gerektiren bir sağlık sorunu olarak önemini koruyor. İstatistiklere göre, dünyada her 40 saniyede bir kişinin yaşadığı inme, özürlülük yapmada birinci ve ölüm nedenleri arasında da ikinci sırada yer alıyor. Gerek hasta gerekse hasta yakınları üzerinde yarattığı sıkıntılar nedeniyle inme toplumsal bir sorun olarak değerlendiriliyor. “10 Mayıs Dünya İnme Önleme Günü” dolayısıyla açıklamalarda bulunan Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Nergiz Hüseyinoğlu, her ne kadar yaş, cinsiyet veya ırk gibi değiştirilemeyen risk faktörleri bulunsa da, sağlıklı yaşam tarzı sürerek, şişmanlık, hipertansiyon ve diyabete karşı önlem alarak, inme riskini büyük ölçüde azaltıp olası yaşam kayıplarının önüne geçilmesinin mümkün olduğunu söylüyor.
Tüm dünyada her yıl binlerce kişiyi ve yakınlarını etkileyen inme halinde ilk 3 saatteki müdahale hayati önem taşıyor. İnme, beyin ve beyne giden damarların tıkanması, daralması veya beyin dokusu içindeki kanamalara bağlı olarak ortaya çıkıyor. Tıkanma ya da kanama beyin hücrelerinin beslenmesini engellediği için kalıcı hasar meydana geliyor. Vücutta ortaya çıkan belirtilerin de hasarın yaşandığı beyin bölgesine göre değişebileceğini belirten Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Nergiz Hüseyinoğlu, vücudun bir tarafında uyuşma, keçelenme kuvvet kaybı, denge bozukluğu, görme kaybı, baş ağrısı, baş dönmesi, bilinç bozukluğu ya da bilinç kaybının inmeyi gösteren ilk belirtiler olduğunu anlatıyor.
Diyabete karşı önlem alınmalı
Her ne kadar, inme açısından değiştirilemez risk faktörlerine müdahale etmek mümkün olmasa da bilinçli olarak ve değiştirilebilir faktörlere karşı önlem alarak toplam risk düşürülebiliyor. Zira değiştirilebilir faktörler tek başına bile inme için tehdit oluştururken, birlikte görülmesi halinde riskin katlanmasına neden oluyor. Bunun en güzel örneklerinden birinin diyabet olduğunu söyleyen Doç. Dr. Nergiz Hüseyinoğlu, “Diyabet inme açısından önemli bir risk faktörü. Ancak, diğer risk faktörleri ile birlikte yaşanması halinde inme riski yükseliyor. Bu nedenle diyabete karşı gerekli önlemleri almak inme riskinin düşürülmesinde de önem taşıyor” diyor. Bununla birlikte obezite, karın ve boyun bölgesinde yağlanma, kolesterol yüksekliği de inmeye davetiye çıkaran etkenler arasında yer alıyor.
Hipertansiyon kontrolü çok önemli
İnme için değiştirilebilir risk faktörlerinin başında hipertansiyon geliyor. Kan basıncının kontrol altında tutulmasıyla inme riskinin yüzde 35-45 oranında önlenebildiğine işaret eden Doç. Dr. Nergiz Hüseyinoğlu, “Bilimsel çalışmalara göre, inmenin önlenmesi için kan basıncının 140/90’ın altında tutulması gerekiyor” diyor.
Sigarayı bırakmak şart
Sigara kullanımının, içmeyenlere oranla inme riskinin iki kat artırdığını belirten Doç. Dr. Nergis Hüseyinoğlu, diğer faktörlerin de eklenmesiyle birlikte riskin katlandığına işaret ederek sözlerine şöyle devam ediyor: “ Örneğin, doğum kontrol hapı kullanan kadınlar aynı zamanda sigara içiyorsa, beyin damar tıkanıklığı 7 kat, beyin kanaması riski ise yaklaşık 4 kat artıyor. Bunun dışında, sigara dumanına maruz kalmak da kalp hızını, damar sertleşmesini ve kan pıhtılaşmasını arttırarak, inmeye neden olabiliyor.” Doç. Dr. Nergiz Hüseyinoğlu’nun verdiği bilgiye göre, sigara bırakıldıktan sonra de risk azalmakla beraber, tam olarak ortadan kalkmıyor. Bu nedenle, en etkili korunma yolu olarak kesinlikle sigara kullanmamak ve sigara dumanına maruz kalmamak olarak gösteriliyor.
Sebze ve meyve ağırlıklı beslenmeli
İnmenin ortaya çıkardığı ciddi sonuçlara rağmen erken müdahale edildiğinde tedavi edilebildiğini söyleyen Hüseyinoğlu, “Yaşam tarzında yapılacak küçük değişikliklerle de inmenin önüne geçmek mümkün olabiliyor. Düşük yağ tüketimi, meyve ve sebze ağırlıklı beslenme, düzenli ve yeterli fiziksel aktivitenin inme riskini azalttığının bilimsel çalışmalarla da kanıtlanmış durumda” diye konuşuyor.
Yaş ilerledikçe inme riski artıyor
55 yaşın üzerinde her 10 yılda bir inme geçirme riskinin ikiye katlandığını ve bu nedenle yaşın değiştirilemez risk faktörlerinin başında geldiğini söyleyen Hüseyinoğlu, değiştirilemez risk faktörleriyle ilgili şu bilgileri veriyor: “Bir diğer önemli etken ise cinsiyet. Erkeklerde inme riskinin kadınlara göre daha fazla olduğu biliniyor. Ancak 35-44 yaş arasında gebe olan veya doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda da riskin normal popülasyondaki kadınlara göre arttığı gözleniyor. Bilimsel çalışmalar, ailede inme hikayesi veya genetik bir yatkınlık varsa inme riskinin de yükseldiğini gösteriyor. Örneğin, genetik olarak çeşitli pıhtılaşma faktörlerinde bozukluk olan aile bireylerinde erken yaşlarda dahi inme yaşanabiliyor.”