Kabızlık
Yazar Rüveyda Kemal • Diyetisyen • 17 Ekim 2022 • Yorumlar:
Kabızlık : kabızlık genel hatları ile “dışkı sayısında azalma ve zor dışkılama ya da tatmin olunamayan dışkılama” olarak tanımlanmaktadır.
Vücudun rahatlığını yüksek derecede olumsuz etkileyen bu durumun en birincil sebepleri; yetersiz su ve lif tüketiminin yanında defekasyonun ertelenmesidir.
Yapılan çalışmalarda kadınlarda ve ileri yaşlı kişilerde kabızlığa daha yüksek oranda rastlanmaktadır. Kabızlığı olan hastaların birçoğunun öyküsünde sedanter hayat, düşük kalorili diyet alımı, düşük eğitim düzeyi, depresyon mevcuttur. Hastalarda bir diğer yaygın olan durum ise kabızlık yan etkisi olan ilaçların kullanımıdır.
Kabızlığın engellenmesi için en kalıcı yöntem yaşam tarzı değişikliğidir. Birey öncelikle beslenmesinde akdeniz diyeti beslenme şeklini benimsemeli ve tabağına yeşil yapraklı sebzeleri, tahılları, meyveleri, fermente edilmiş besinleri ve zeytinyağını eklemelidir. Lif içeriği yüksek besin tüketilmeli ya da lif desteği alınmalıdır. Diyet lif alımının artışı ile fekal hacmin arttığı ve barsak geçiş süresinin kısaldığı belirtilmiştir. Dışkı miktarındaki artış, esas olarak diyet liflerin su bağlama özelliklerinden kaynaklanmakta, bu durum kabızlığın önlenmesine yardımcı olmaktadır. Diyet lifinin diğer önemli özelliği enerji değeri düşük olması ve su çekici özelliğinden dolayı mide içeriğinin viskozitesini arttırarak midenin boşalmasını geciktirmesidir. Mide boşalmadığı için bireyin yeme isteği azalmaktadır. Ayrıca diyet lif içeren gıdaların çiğnenerek yutulmasının uzun süre alması, tokluk hissi yaratmaktadır. Diyet lifi yüksek bir diyet, bol su içimi ile desteklendiğinde daha uzun süre tokluk hissi yaratılacağı bilinmektedir.
Bir diğer değişiklik hareket konusunda olmalı. Hayatınızı sedanter yaşamdan çıkarıp aktif bir yaşam tarzı benimsenmeli. “Hareket sağlıktır” sloganı özümsenmelidir. Hareket bağırsakların yaptığı peristaltik hareketine destek olmaktadır.
En son olarak çok değerli prebiyotikler ve probiyotikler de unutulmamalı ve yoğurt/kefir gibi besinler hayatımızda yer edinmeli. Probiyotikler bağırsağınızda yaşayan yaralı bakterilerdir ve son zamanlarda yapılan çalışmalarla bağırsağınızın mikrobiyatısının sağlıklı olması birçok hastalığın önüne geçmektedir. Bu sağlıklı bakterileri besleyen besinler ise prebiyotiklerdir. Prebiyotikler meyvelerde (yaban mersini, ahududu, armut, elma, muz, karpuz), sebzelerle (ıspanak, kale, pazı, brokoli, bezelye, pırasa, enginar, kuşkonmaz) ve tam tahıllarda (buğday, arpa, bulgur, yulaf) bulunur.
Sonuç olarak çok yönlü beslenme, yeterli su tüketimi, aktif bir yaşam sağlıklı bir vücudun sihirli anahtarıdır.