Kansere Gebe Kalmayın
Yazar Mehmet Eser • Genel Cerrah • 13 Haziran 2018 • Yorumlar:
Anne olmak için gün sayarken meme kanseri olduğunuzu öğreniyorsunuz! Kulağa korkunç geliyor ama Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Eser yüreklere su serpecek bilgiler verdi: “Hamilelerde meme kanseri ameliyatları, gebeliğin her döneminde yapılabilir. Ameliyat sonrası kemoterapi, radyoterapi ve endokrin tedavisi almayacak hastalar çocuklarını emzirebilirler.”
Meme kanseri dünyadaki her kadının kâbusu… Kansere bağlı kadın ölümlerinde de ikinci sırada. Sekiz kadından biri, ömrünün bir döneminde meme kanseriyle karşılaşabilir. Meme kanseri 50 yaşından sonra daha sık görülmesine rağmen 30 ve 40’lı yaşlarda da azımsanmayacak kadar çok hastada görülmektedir.Doğum yapmamış veya ilk doğumunu 35 yaşından sonra yapmış olan kadınlarda meme kanseri oranı, doğum yapanlara oranla 1.7 kata varan derecede daha fazla görülebilmektedir. Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Eser, günümüzde hem meme kanserindeki genel artış, hem de kadınların daha geç anne olması nedeniyle hamileyken kanserle karşılaşma olasılığını arttırdığını söyledi, önemli bilgiler verdi.
Kabullenmek zor ama güçlü olun
Türkiye’de yılda yaklaşık 1 milyon 300 bin doğum gerçekleşmektedir. Ülkeler ve toplumlar bakımından farklılık gösteren meme kanserinin hamilelik döneminde görülme sıklığı ortalama 10 bin doğumda bir olarak görülür. Tüm meme kanserleri düşünüldüğü zaman çok az bir kadının gebe iken meme kanseri tanısı alıyor olması iyi bir olasılık. Ancak genç yaşta ve hele de bebek sahibi olmak gibi mutlu bir olay arifesinde böyle bir tanının konması, hem hasta hem de hasta yakınları tarafından kabullenilmesi oldukça zor, psikolojik olarak yıkım etkisi yapan durumdur. Doğru yönlendirilme ve doğru tedavi planlaması, özellikle de bebeğin korunması açısından çok önemlidir.
Ne yazık ki tanıda geç kalınabiliyor
Hamile hastalarda yaşın genç olması ve radyasyon nedeniyle tarama mamografilerinin çekilmiyor olması, kitlenin küçüklüğü, kanseri yakalama şansını elimizden almaktadır. Hamilelikte memelerin büyümesi, doku yoğunluğunun artması gibi değişiklikler, oluşan bir kitlenin ele gelmesini de zorlaştırır. Bu durum kanserin genellikle daha büyük bir kitle, dolayısıyla daha ileri bir evrede tespit edilebilmesine yol açar. Ayrıca hamile kadınlarda ve süt veren kadınlarda kansere bağlı kitleleri, halk tabiri ile ‘süt düğümlenmesi’ diye adlandırılan, memede sütün zor boşaldığı ve süt dolu bir kistik kitle şeklini aldığı galaktoselden ve emziren kadınlarda oluşan iyi huylu urlardan muayene ve ultrasonografi ile ayırmak oldukça zordur.
Bebeğinizden vazgeçmek zorunda değilsiniz
Tanı konulan hamile hasta ve yakınlarında ilk akla gelen durum bebeğin varlığının tedavi önünde bir engel olduğu kaygısıdır. Bu inanışla birçok aile bebeği aldırmak isteyebiliyor. Günümüzde hamileliğin hangi döneminde tanı konulmuş olursa olsun bebeği almadan, hamileliğin dönemine göre memeye yapılacak ameliyat şeklinde, verilecek kimyasal tedavi ilaçlarının seçiminde ve radyoterapi zamanlamasındaki değişikliklerle meme kanseri tedavisi oldukça başarılı bir şekilde yapılabilir. Hamile hastalarda meme kanseri ameliyatlarını hamileliğin her döneminde yapılabilmek mümkündür. İleri evrede tanı almış veya meme koruyucu cerrahiye hazırlık nedeni ile önce kimyasal tedavi gereken hastalara da hamileliğin 4. ayından sonra kemoterapi ilaçları verilebilmekte, ameliyat doğum sonrasına dahi ertelenebilmektedir. Ancak tüm kemoterapi ilaçları gebelikte kullanılamaz. Gebelikte kullanılabilen kemoterapi ajanları seçilerek tedavi yapılabiliyor. Tabii ki bazı riskleri var. Ancak kabul edilebilir oranlarda.
Hamile olmayanlardan bir farkı yok
Çocuğu aldırmak ancak çok ileri evrede teşhis edilmiş, kemoterapinin yan etkilerini kaldıramayacak ek hastalıkları olan ve tümörün gebelikte uygulanması sakıncalı olan endokrin tedavi gerektiren biyolojik özellikte olduğu nadir durumlarda gerekebilir. Hamile iken meme kanseri olan kişi doğumunu yaptıktan sonra kemoterapi, radyoterapi veya endokrin tedavisi almayacaksa ve süt salgısı mevcutsa emzirebilir. Ancak hastaların çoğunda doğum sonrası da en çok radyoterapi olmak üzere tedaviler devam ettiği için emzirme pek mümkün olmaz. Kısacası gebe hastaların tedavisi içerisinde meme cerrahı, medikal onkolog, radyolog, radyasyon onkoloğu, psikolog ve patoloğun bulunduğu meme konseylerinde tartışılarak kararlaştırılmalıdır. Günümüzde uygulanan tedavi yöntemleri ile bebek korunarak aynı evredeki hamile olmayan hastalarla aynı sonuçların elde edilmesi mümkündür.
Mamografi çektirebiliyorlar
Hamile hastalarda tanı aracı radyasyon vermediği için öncelikle ultrasonografidir. Ancak gerektiği zaman karın bölgesi kurşun içeren önlüklerle korunarak mamografi güvenle çekilebilir. Bu durumda bebeğin alacağı doz son derece azdır ve güvenli sınırlar içerisindedir. Meme MR'ında standart kullanılan Gadolinyum gebelerde kullanılamaz. Onun için gebede MR ancak mecbur kalınan durumlarda kontrast madde vermeden (ilaçsız) çekilebilir.Gebeler ilk üç aydan sonra kemoterapi alabilir. Yapılan çalışmalarda kemoterapi alan annelerin bebeklerinin de sağlıklı olduğunu göstermektedir.