Kaygı (Anksiyete) Bozukluğu
Yazar Sümeyye Dikmen • 14 Şubat 2025 • Yorumlar:
Kaygı, herkesin zaman zaman yaşadığı doğal bir duygudur. Ancak, sürekli ve yoğun bir şekilde hissedildiğinde, günlük yaşamı olumsuz etkileyebilir. Anksiyete bozukluğu olan bireyler, sürekli bir endişe hali, kontrol edilemeyen korkular ve fiziksel belirtiler (çarpıntı, terleme, mide rahatsızlıkları vb.) yaşayabilirler. Kaygı bozukluğu, iş, sosyal hayat ve kişisel ilişkiler üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilir. Terapi sürecinde, kaygının altında yatan nedenleri anlamaya, olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmeye ve başa çıkma becerileri geliştirmeye yönelik çalışmalar yapılır.
DSM-5’e Göre Kaygı Türleri
DSM-5 (Amerikan Psikiyatri Derneği’nin Tanı ve İstatistik Kılavuzu), kaygı bozukluklarını farklı türlere ayırarak her birini daha ayrıntılı şekilde tanımlar. Kaygı bozuklukları, kişilerin günlük yaşamlarını etkileyebilir ve bazen tedavi edilmediğinde uzun süre devam edebilir. İşte kaygı bozukluklarının türleri:
1. Genelleştirilmiş Anksiyete Bozukluğu (GAB):
Bu türdeki kişiler, belirli bir neden olmaksızın, neredeyse her konuda sürekli endişe duyma eğilimindedirler. Kişi, iş, okul, sağlık, aile ilişkileri gibi gündelik durumlar hakkında aşırı endişe duyar ve bu kaygı genellikle kontrol edilemez. GAB, fiziksel belirtilerle de kendini gösterebilir: uyku problemleri, kas gerginliği, yorgunluk ve huzursuzluk. Danışanlar, genellikle kötü bir şey olacakmış gibi hissederler, ancak kaygılarının kaynağını tanımlamakta zorluk çekerler. 2. Panik Bozukluğu:
Panik bozukluğu, ani ve beklenmedik panik ataklarla karakterizedir. Bir panik atağı sırasında kişi, kalp çarpıntısı, nefes darlığı, göğüs ağrısı, baş dönmesi, titreme gibi fiziksel belirtiler yaşar. Bu belirtiler, bireyin ölüm korkusu veya kontrolünü kaybetme hissi yaşamasına neden olabilir. Panik ataklar çoğunlukla, hiçbir tehlike olmaksızın aniden ortaya çıkar ve bireylerde kaygı, bir sonraki atağı beklerken daha da artabilir. Uzun vadede, panik ataklar kişinin sosyal ve profesyonel yaşamını etkileyebilir, çünkü kişi bu ataklardan kaçınmak için belirli yerlerden ve durumlardan uzak durma eğiliminde olabilir.
3. Sosyal Anksiyete Bozukluğu (Sosyal Fobi):
Sosyal anksiyete, sosyal etkileşimlerde aşırı kaygı ve korku yaşama durumudur. Bireyler, başkalarının kendilerini olumsuz değerlendireceğinden ve yargılayacağından korkarlar. Sosyal fobi yaşayan kişiler, topluluk önünde konuşma, bir grup insanla etkileşimde bulunma veya yalnızca başkalarıyla göz teması kurma gibi durumlarda yoğun kaygı hissederler. Bu bozukluk, genellikle sosyal ortamlardan kaçınmaya veya bu tür durumlarda aşırı stresli olmaya yol açar, bu da sosyal izolasyona ve yalnızlığa neden olabilir.
4. Özgül Fobi:
Özgül fobi, belirli nesneler veya durumlara karşı duyulan aşırı ve mantıksız korkulardır. Bu korkular, hayvanlar (örneğin örümcekler, yılanlar), doğa olayları (yükseklik, fırtına), tıbbi durumlar (kan, iğne), özel durumlar (uçmak, kapalı alanlar) gibi çok çeşitli alanlarda olabilir. Özgül fobi, genellikle kişinin bu korkulardan kaçınmasına neden olur ve hayat kalitesini olumsuz etkileyebilir. Fobik bir durumla karşılaşıldığında kişi, korkusunun gerçekçi olmayan doğasına rağmen yoğun bir kaygı hisseder.
5. Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB):
TSSB, genellikle şiddetli bir travma sonrası gelişen bir kaygı bozukluğudur. Bu travmalar; savaş, doğal afetler, cinsel saldırılar veya ciddi kazalar gibi olayları içerebilir. TSSB’li bireyler, yaşadıkları travmayı tekrar tekrar düşünme, kabuslar görme ve hatırlamaktan kaçınma gibi belirtilerle baş ederler. Ayrıca, kişilerde artmış uyanıklılık ve dikkat dağınıklığı, kolayca irkilme, uykusuzluk gibi belirtiler de görülebilir. TSSB, bireylerin sosyal ilişkilerini, iş hayatlarını ve genel yaşam kalitelerini ciddi şekilde etkileyebilir.
Kaygı bozuklukları, tedavi edilebilir rahatsızlıklardır. Profesyonel bir terapist ile yapılan bilişsel davranışçı terapi (BDT), EMDR (göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işleme) gibi teknikler, kaygı bozukluklarının yönetilmesinde etkili olabilmektedir. Ayrıca, gerektiğinde ilaç tedavisi de kaygı bozukluklarının tedavisinde yardımcı olabilir.
Eğer sürekli bir endişe hali yaşıyor, kaygılarınız nedeniyle günlük hayatınızı sürdürmekte zorlanıyorsanız, profesyonel destek almak bu süreci daha sağlıklı yönetmenize yardımcı olabilir.