Kaygı ve Umut
Yazar Nur Eda Kaplan • 12 Aralık 2023 • Yorumlar:
Kierkegaard, insanın kaygı ile umutsuzluk arasında gidip gelmeye mahkûm olduğundan bahseder. Ben ise burada yazdıklarımı Kierkegaard’dan yola çıksam dahi kaygı ve umutsuzluk ilişkisinden çıkarak kaygı ve umut üzerine gideceğim. Kierkegaard kaygıyı bizim ihtimallerimizle, belirsizlikle, yapabileceklerimizle, özgürlüğümüzle ama aynı zamanda bütün bunların getirdiği karmaşıklıklarla karşılaştığımızda kendimizi içinde bulduğumuz ruh halidir. Buna karşın umut, ihtimallerimizi tekrar görür hale geldiğimiz, farklı bir yola başvurmanın olasılığını doğurur. Yani umut durağanlıktan tekrar ihtimallere ulaşılabileceğini gösterir. Yani kaygı belirsizliğe tahammül edememe hali iken, umut belirsizliğe tahammül edebilme halini doğurur.
Zorlu düşüncelerin, kargaşaların zaman zaman zorlantısına uğrarız, yaşam dediğimiz öyle belirleyebileceğimiz bir vurgu değil. Belirlilik bir nevi kaygıyı bastırma durumu değil midir? Belirleyelim ki hayat istediğimiz gibi aksın. Kendi düzenimizde, kaygısızca çok da risksiz!
Belirlediğimiz bir hayat varsa eğer umut etmenin ne anlamı var. Her şey istediğimiz gibi. Belirlediğimiz bir yaşantı bir süre sonra sıkıcılaşmaz mı ya da umut etmeyi bırakmaz mıydık?
Nietzsche Böyle Söyledi Zerdüşt’te sonsuza dek dünyaya gelme fikri üzerine ‘’ebedi dönüş’’ adlı düşünme deneyiyle ilgili Zerdüşt, Ya sonsuza dek aynı hayatı yaşayıp dursaydın? şeklinde soru sorar ve sonrasında şu şekilde tarif eder: "Şu anda içinde yaşadığın ve daha önce yaşamış olduğun bu hayatı bir kez ve sayısız defa daha yaşamak zorunda kalacaksın; içinde yeni hiçbir şey olmayacak ama her acı, her sevinç ve her düşünce, her iç çekiş ve anlatılamayacak kadar küçük veya büyük her şey, arka arkaya ve aynı sırayla sana geri dönecek - ağaçların arasındaki şu örümcek ve ay ışığı, hatta şu dakika ve ben bile. Varoluşun sonsuz kum saati tekrar tekrar ters çevrilecek ve onunla birlikte bir kum tanesi olan sen ile yeniden baş aşağı çevrilecek!’’
Böylece Nietzsche bizi kaygılardan ziyade umut edip yaşamın belirsizliğine kendimizi bırakmamızı söyler. Aksi takdir de keşkelerimizin zihnimizi sardığı sonsuz kendimizi koruma hali oluşur.
Umut yaşadıklarımız ve yaşayamadıklarımız ve de yaşayacaklarımız arasında derin bağlar kurmamızı sağlar. Bir yaşantı tam da belirlenemediğinde insan yaşamını heyecanlı kılar. Merakın, umudun, yaşanmışlığın başladığı esas yerdir. Hayatın heyecanına, belirsizliklerine, umut ettiklerimize bırakmak…
Oruç Aruoba’nın De Ki İşte kitabından paylaşım yaparak yazımı kapatmak istiyorum;
Yaşamın bir şeyleri yitirmenin süreci olacak
-sonradan da, bu yitirdiklerini aslında
yitirmemiş olduğunu öğrenmenin süreci…
Yaşadıkların, yitmeyecekler - yaşayacaklar.
Bir şeyleri yaşamışsan, gerçekten yaşamışsan,
onları yitiremezsin artık – istesen bile:
istemesen bile; yaşar onlar…
Yaşadıklarınsın.”
Yaşamın, bütün yaşadıklarını yitirip,
yeniden kazanmanın süreci olacak
— hep yeniden yitirip
hep yeniden kazanmanın
süreci…
KAYNAK
-
Jak icöz, F. (2020). Kendin Olmanin Dayanilmaz Hafifligi: Varoluscu psikoterapi ve felsefeyle hayata dair 40 mesele.. Türkiye: Dogan Novus Yayinlari.
-
D. Yalom, I. (2017). Günese Bakmak Ölümle Yüzlesmek. Türkiye: Pegasus Yayincilik.
-
Aruoba, O. (2020). De ki işte. Türkiye: Metis.