Kendimi Neden Bu Kadar Yalnız Hissediyorum?
Yazar Esra Çetinkaya • Psikolog • 13 Şubat 2022 • Yorumlar:
Topluluklar halinde yaşamını sürdürmeye alışkın insanoğlu için yalnızlık, oldukça ağır bir duygudur. Etrafınızda fiziksel olarak insanlar olmasına rağmen yaşayabildiğiniz bu duygu, kimi zaman gerçekten diğer insanların yokluğunda ortaya çıkabilir. Bu duygunun tahammül edebilmesi zor bir duygu olmasının temel sebeplerinden biri, o anda zihninizin derinliklerinden gelen ve kendinizi sorgulamanıza neden olan değersizlik, yetersizlik, sevilemezlik inançlarınızın ortaya çıkmasıdır. Aslında yalnızlığı kötü kılan şey o anda yalnız kalmanız değildir, yalnızlığa yüklediğiniz anlam ve sizde tetiklediği duygulardır. Peki bu tetiklenen duygularla nasıl baş edeceksiniz? Buradaki en güzel şey aslında duygularla baş etmek için uğraşmanın gerekli olmadığıdır. Ancak kişiler, daha önce bu duyguda kalmayı, onu deneyimlemeyi çeşitli sebeplerle (ihmal, istismar, yanlış ebeveyn tutumları, beceri eksikliği vb.) öğrenemedilerse, bu duygudan sürekli olarak kaçmaya, ona bu duyguyu hissettirecek durum ve kişilerden kaçınmaya çalışırlar. Bu kaçma ve kaçınma davranışları ise yalnızlık duygusunun verdiği o rahatsızlık hissini deneyimlemeyi erteler ve kişi duyguyu deneyimlemedikçe zihni “yalnızlığa” dair felaket senaryoları üretmeye devam eder. Zihin, “Hep yalnız kalacaksın.” “Kimse seni sevmiyor.” “Bak bir arkadaşın bile aramadı.” “Yalnız öleceksin, ölsen öldüğünü bile kim bilir kaç gün sonra farkederler” “Herkes arkadaşları, ailesi ile birlikte bir sen beceremedin şu işi.” gibi cümleleri tekrar eder durur. Bu kısır döngü içerisindeki kişi bir yandan yalnızlıktan kaçarken bir yandan da davranışları ile kendini yalnız kalacağı durumlara iter ki aslında zihninin söylediği şeyleri davranışları ile doğrular. Kişiler bu örüntüyü devam ettirirken çoğu zaman ya bunun farkında değillerdir ya da farkındalardır ancak bununla nasıl baş edeceğini bilemezler. Tam bu noktada bizler kişilerin bu düşünce, duygu ve davranış süreçlerini farkedip bir sistematik çerçevesinde formülize edilmesini, yani kademeli olarak kaçtığı ve kaçındığı davranışların tespiti, davranışa neden olan rahatsız edici düşüncelerin bulunması ve duyguda kalmanın iyileştiricinin gösterilmesi konusunda çalışmalar yaparız. Tabiki çoğu zaman tek mesele yalnızlığa tahammülsüzlük değildir, kişi verdiği öyküde yaşadığı çocukluk travmalarından, idealize ettiği benliği ile gerçek benliği arasındaki farklılıklardan, ailesi, eşi, yakın arkadaşları ve iş arkadaşları ile yaşadığı problemlerden de bahseder. Bizler kimi zaman tüm bu anlatılanları geniş bir pencereden kimi zaman minik bir anı mikroskop altında inceleriz. “İlişkilerde bozulur, ilişkilerde iyileşiriz.” sözü kişilerin bazı sorunlarını çözerken tek başlarına yeterli olamayacağını, bir başka insanla kurulan ilişki neticesinde ilerleme kaydedebileceğinizi gösterir. Nereden başlamanız gerektiğinin, bu uzun soluklu yolculuğa kiminle başlayacağınızın seçimi tamamen sizin elinizde. Siz yeter ki değişmeye niyet edin.