Kızlık Zarı
Yazar Can Pahalı • Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzmanı • 18 Haziran 2018 • Yorumlar:
Kızlık zarı, yaygın bir kullanımla, himen (hymen) sözcüğü ile de ifade edilmektedir. Latince kökenli bir sözcük olan hymen, Yunan Mitolojisinde evlilik ve düğün tanrısının adı olan hymenaous’ tan gelmektedir.
Gebelik sürecinin yaklaşık olarak altıncı ayına kadar, anne karnında iken, bütün bir zar şeklinde olan kızlık zarı sonraki süreçlerde açılarak ve açıklığı gittikçe genişleyerek, ergenlik dönemiyle birlikte penisin girişine izin verecek esnekliğe ulaşır. Ancak çok ender olarak deliksiz, açıklığı olmayan zar halinde kalarak, cerrahi girişimi zorunlu kılan ve regl döneminde kanın dışarı akmasını önleyen, deliksiz kızlık zarı (hymen imperforatus) olarak adlandırılan yapısal kızlık zarı anomalisi ortaya çıkabilir.
Vajinal açıklığı çevreleyen kızlık zarı, vajinal giriş bölümünden itibaren, yaklaşık olarak 1-1.5 santimetre içeride yer alır. Vajinada oluşan salgıların ve adet dönemi kanının dışarı doğru akmasına izin veren kızlık zarının biyolojik olarak vajinayı enfeksiyonlara karşı koruma fonksiyonu bulunduğu ileri sürülmektedir.
Bakireliğin kızlık zarı ile ilişkilendirilmesi gerçekçi ve bilimsel bir yaklaşım değildir. Geçmiş yüzyıllardan günümüze kadar uzanan süreçte, kızlık zarının bakireliğin bir sembolü olarak görülmesi kadın cinsel yaşamını olumsuz etkilemekte ve cinayetlere kadar varan olaylara neden olabilmektedir. Bakirelik biyolojik bir tanım değil, din, ahlak, kültür, gelenek ve görenekler gibi faktörlerle şekillenen sosyal bir kavramdır. Kızlık zarı, hem genel anlamda hem de cinsel yaşam anlamında, kadını denetlemenin ve üzerinde baskı oluşturmanın bir aracı olarak kullanılmaktadır.
Çocuklarda ve erken ergenlik çağında kızlık zarı muayenesi cinsel saldırı ve istismarın değerlendirilmesinde önemli iken, beden gelişimi tamamlandıktan sonra yapılan kızlık zarı muayeneleri cinsel saldırının değerlendirilmesinde sonuç vermeyebilir. Ergenlik dönemiyle başlayan bir süreçten sonra kızlık zarı, bakireliğin değerlendirilmesinde bir gösterge olarak kullanılamaz. Ergenlik döneminde, bedensel bir gelişimle birlikte kızlık zarının açıklığı gittikçe artarken, yükselen östrojen hormon düzeyleri kızlık zarının esnekliğine katkı sağlar. İlk cinsel birleşmede kızlık zarının yırtılacağı, kanayacağı, patlayacağı, hatta kadının hastaneye kaldırılacağı düşünceleri gerçekleri yansıtmaktan uzaktır. Kızlık zarı ile ilgili doğuştan gelen yapısal bir anormallik yoksa, uygun koşulların varlığında, kızlık zarı cinsel birleşmenin önünde bir engel ya da sorun kaynağı değildir.
Vajinaya herhangi bir cisim girişi olmadıktan sonra kızlık zarı bütünlüğü bozulmaz. Mastürbasyon yapmak, genital bölgeye sürtünmek, kaşınmak, ip atlamak ve bisiklete binmek gibi eylemler kızlık zarı bütünlüğünü bozmaz.
Doğru ve yeterli bir cinsel eğitim verilmesi, cinsel dürtünün yeme ve içme dürtüleri gibi doğamızın bir parçası olarak görülmesi ve cinselliğin normalleştirilmesi önemlidir. Kadın partnerini arzu ettiğinde, uygun koşullar sağlandığında, zevkin, hazzın ve vajinal ıslaklığın ortaya çıktığı sevişmenin ardından yapılan cinsel birleşmede ne ilk gecede ne sonraki gecelerde kızlık zarı kanamaz ve yırtılmaz, esneme özelliği ile birleşmeye izin verir.