Korkular
Yazar Özlem Mestçioğlu Gökmoğol • Psikiyatrist • 19 Ocak 2018 • Yorumlar:
Korku; içinde bulunulan durum tehlikeli olarak düşünüldüğünde verilen bir tepkidir. İnsanlar, doğal olarak tehlikeli olduğunu düşündükleri durumlardan korkarlar ve uzak kalmaya, olanağı varsa da kaçmaya, kendilerini korumaya çalışırlar. Dolayısıyla da; korku, kişiyi koruyan, zaman zaman da kaçınmasını gerekli kılan bir tepki olabilir. Örneğin; çocukların ateşten korkması ve yaklaşmaktan kaçınmaları gibi.
Çoğu zaman neden korku tepkisini verdiğimizi açıklamakta güçlük çekebiliriz, çünkü bizi korkutan ,nesne ya da durumun kendisinden çok onunla ilgili edindiğimiz fikirlerdir. Bu fikirler; anne- baba veya diğer kişilerden edinilen fikirler olabileceği gibi, insanın beşiğinden getirdiği düşünülen korkular da olabilir. Annesi köpekten korkan bir çocuk, genetik olarak bu korkuya sahip doğabilir veya annenin davranışlarını model alarak o da köpekten korkmaya başlayabilir ve kaçmaya çalışabilir. Deprem, sarsıntı, fırtına gibi korkular hemen hemen herkes tarafından paylaşılan, bir noktaya kadar da gerçekçi olabilen korkulardır, bu korkuların abartılı olarak yaşanması hastalıklı bir durum olarak değerlendirilebilir. Hastalıklı olarak nitelenebilen korkular ise; normal olarak algılanan bir nesne ya da durumun kişi tarafından tehlikeli olarak düşünülmesi sonucu gelişen korkulardır. Örneğin; “tek başıma dışarı çıkarsam çarpıntım olur, yığılır kalırım, herkes bana bakar” düşüncesi giderek kişiyi tek başına dışarı çıkmamaya, mecbur kalıp çıktığında ise bu düşüncesinin etkisiyle aklına gelenleri yaşamaya itebilir, böylelikle bu hatalı düşünce doğrulanmış olur. Bir başka örneğe bakalım.; topluluk içinde konuşmaktan korkan bir kişi, topluluğa girdiğinde yüzünün kızaracağını, ellerin titreyeceğini, bu halinin herkes tarafından fark edileceğini ve ayıplanacağını, değersiz bulunacağını düşünür. Bu düşüncelerle girdiği toplumda gerçekten yüzü kızardığında performansı düşecek, hareketleri donuklaşacak, doğallığını kaybedecek ve bu haliyle de ortamda hoş olmayan bir izlenim uyandırabilecektir.
Korku tepkisinin oluşumunda, yaşanan olumsuz olaylar kadar (köpek ısırması sonucu köpekten, hatta bütün hayvanlardan korkma, asansörde kaldıktan sonra bir daha asansöre binememe gibi.) televizyon, gazete, eş-dosttan edinilen bilgilerin de rolü olmaktadır; yılanı hiç görmemiş birinin yılanın lafından, televizyondaki görüntüsünden bile korkması gibi.
Korku duyulan durumda veya nesneden kaçmak veya uzak durmaya çalışmak, bu fikrin doğruluğunu test etme şansını ortadan kaldırır. Yanlış olup olmadığı test edilemeyen bu fikrin uyandırdığı korku ve sonucunda gelişen kaçınma davranışı kişiyi rahatlattığında ise bu fikir doğru olarak kabul görür. Giderek korkular kuvvetlenerek devam eder ve kişinin hayatını zorlaştırır ve bazen çekilmez hale getirebilir. Örnek vermek gerekirse; yükseğe çıkmaktan korktuğu için üst katlarda oturan arkadaşlarını ziyaret edemeyenler. Köpekten korktuğu için sürekli yolunu değiştirmek, hatta uzatmak zorunda kalanlar, hayvanı olan arkadaşı olanların evine gidemeyenler, tek başına dışarı çıkamadığı için evinin alışverişini yapmak için birini beklemek zorunda olanlar veya topluluk önünde konuşamadığı için kazandığı ödülü alamayanlar ya da iş görüşmesi yapamayıp işsiz kalanlar. Örnekler böyle uzayıp gitmekte. Bu aşamadaki korkular fobi adı verilen bir ruhsal hastalığa dönüşmüşlerdir artık.
Korkular kuvvetlendikçe, kişiler korkularını içinde bulundukları duruma bağlamakta ve bu tepkilerini yenmek için bir çaba sarf etmemektedirler, bu çabasızlık korkuları daha da arttırır. Oluşan kısır döngü, kişiyi çaresizliğe ve hatta kontrolsüzlüğe iter. Kişi korkusuyla baş edemeyeceğini, kendi becerileriyle kurtulamayacağını düşünmeye başlar. Sonuç ise; çoğunlukla korku yaratan durumdan kaçarak veya uzak kalarak kurtulmak ve çaresizliği kabullenmek şeklinde olur. Bir örnekle açıklamaya çalışalım; yüksekten korkan kişi , yüksek bir yere çıkarsa, düşebileceğini, kontrolünü kaybedip düşebileceğini , bayılabileceğini düşünür. Bu düşünceler içinde yüksek bir yere çıkmak zorunda kalırsa, soğuk soğuk terlemeye, elleri titremeye, kalbi hızlı hızlı çarpmaya, ağzı kurumaya ve her yeri uyuşmaya başlayabilir. Bu belirtiler kişinin “bayılacağım” düşüncesini kuvvetlendirir ve kişi bu durumu kontrol edemeyeceğini düşünerek kendini çaresiz hisseder, korkusu daha da artar ve bir an önce o ortamı terk etmeye çalışır. Yükseklik korkusu katmerlenmiştir artık, bir daha yükseğe çıkmayı denemek neredeyse imkansız hale gelmiştir.
Korkunun sonuçları: Korkulardan kurtulmak için seçilen yaygın yöntemlerden biri olan kaçmak; kişinin korku duyulan ortamı bir daha değerlendirmesine, geliştirdiği fikrin doğruluğunu test etmesine engel olur. Topluluk önünde konuşmaktan korkan kişi; başkalarının onunla alay etmediğini görme şansını, çoğu zaman hemen ortamı terk ettiğinden, kaçırır; ya da o ortamda kalmak zorundaysa, ilgisi başkalarından çok kendisinin ne kadar aptal, beceriksiz göründüğünü düşünmeye yöneldiğinden başka insanların ona nasıl davrandığını göremez.
Bazı kişiler, korktukları nesne veya durumu hayatından uzaklaştırmanın en güvenilir ve rahatlatıcı çözüm olduğunu düşünebilirler, böyle davranarak belki artık korkmamakta, ancak yaşamları da belli kısıtlılıklar içinde olmaktadır. Tek başına dışarı çıkamayanların yalnız başına gezme, sadece kendi istedikleri yere gitme özgürlükleri kalmamıştır; kapalı yerlerde kalmaktan korkanlar sinemaya, tiyatroya gidemezler, yolculuk yapamazlar; köpekten korkanlar sokakta rahat yürüyemezler; kandan- enjeksiyondan korkanlar gerekli olduklarında, hastaneye gidemezler, tedavi olamazlar ve hatta hamile bile kalamazlar. İnsanlarla konuşurken yüzünün kızaracağından korkan kişi, iş edinemeyecek, arkadaşlarıyla ilişki kuramayacak, karşı cinsle birlikte olmakta çok güçlük çekecektir. Kişiler normal yaşamın gereği gibi yaşayamadıkça giderek kendilerini daha beceriksiz, yaşamdan kopuk hissetmeye başlayacaklardır. Sonuçta, kendini çaresiz, değersiz, yalnız, geleceği ümitsiz, yaşamı anlamsız hissetmeye başlayabilirler.
Korkudan kaçmayı alışkanlık haline getiren kişi, herhangi bir sorunun çözümü için gerekli olan sorun çözme becerilerini geliştirme fırsatını kaçırmış olabilir, sorunlar karşısında baş etme gücünü kendinde bulamayarak kendine daha az değer vermeye başlayabilir.
Korkuyla Baş etme Yolları
Korku uyandıran durum veya nesneden kaçmama kararı almak korkuyla mücadelede ilk ve en önemli adımdır. İlk defa cesaretle korkuyu oluşturan fikirlerinizi test etmeye ve bu fikirlerle yüzleşmeye karar verdiniz. Bu ilk deneyim sırasında “Bunu yapabilirim” “Başta zor olsa bile üstesinden gelebilirim” gibi destekleyici düşüncelerin önemi büyüktür, bir yandan da zihninize doluşabilecek olumsuz düşüncelerle de mücadele etmeniz gerekecek. Bu mücadele bu düşünceleri durdurmak veya uzaklaştırmak değil de, aksine onları sürekli akılda tutup yarattıkları sıkıntının azaldığını görmek şeklinde olmalıdır, sıkıntıdaki azalmayı hissedene kadar tekrar tekrar bu düşünceleri aklınıza getirmeye çalışın. Zaman zaman ilk mücadeleleri yaparken, korku yaşamayan bir yakınınızdan yardım almanız yararlı olabilir.
Korkularla mücadele etmeye karar verdikten sonra ikinci adım; mücadeleye en az korku uyandıran durumdan başlamaktır. En az korku uyandıran durumda sıkıntınızı ve korkunuzu yendikten sonra giderek daha korkutucu olan durumlarla mücadele etmeye başlayabilirsiniz. Bir örnek verelim. Kapalı yerde kalmaktan korkuyorsunuz, bu nedenle . asansöre binemiyorsunuz. Bu korkunuzla mücadeleye asansöre binip 7. kata çıkmakla başlarsanız, büyük olasılıkla asansörü birinci katta durduracak ve eskisinden daha çok korkarak ve daha sıkıntılı biçimde inecek ve bir daha asansöre binmeyi denemek bile istemeyeceksiniz. Oysa, önce asansörün kapısını kapatıp, düğmeye basmadan sıkıntınızın geçmesini beklerseniz ve sıkıntınızın azaldığını veya en azından kontrol altına aldığınızı görürseniz asansörün düğmelerine basabilmek için cesaret toplayabileceksiniz. Daha sonraki günlerde birinci kata ve sonraki günlerde de daha üst katlara çıkmayı deneyebileceksiniz. Korkularınızın üzerine aşamalı biçimde gidebilirseniz ve her aşamada sıkıntınızın azalıp, kendi üzerinizdeki kontrolünüzün arttığını görürseniz, cesaretiniz ve kendinize olan güveniniz artacaktır. Başlangıçta yapmanın çok korkutucu ve bu nedenle de çok zor olduğunu düşündüğünüz bir eylemi kolaylıkla yapmış olacaksınız.
Alıştırmalara başladığınızda korku ve sıkıntı duymanız kaçınılmaz bir durumdur. Korku duymaktan korkmayın, hatta korkuyu davet edin. Korku ve sıkıntınız çok şiddetli ise;
-
Ara verin, ortamı kısa bir süre için terk edin.
-
Hissetmekte olduğunuz terleme, titreme, çarpıntı gibi belirtilerin size zarar vermeyeceğini düşünün.
-
Korku ve sıkıntınızın giderek azalacağını düşünün.
-
Dikkatinizi başka yere çekmeyin. Böyle yaparsanız korkunuzla nasıl baş edebileceğinizi öğrenemezsiniz.
Korkuyla baş etme sürecinde diğer önemli bir etken de baş etme becerilerinin gelişmemiş veya kaybedilmemiş olmasıdır. Topluluk içinde konuşmaktan korkuyorsanız, öncelikle kendinizi ifade etme becerilerini geliştirecek etkinlikler yapın ve sonra bu becerileri topluluk içinde test edin. Başlangıçta böyle becerileriniz olduğu halde, korkularınız nedeniyle bu becerileriniz topluluk içinde test edilemediğinden körelmiş olabilir, onları tekrar kazanın ve deneyin. İlk seçeneğiniz ortamın göreceli olarak daha güvenli ve sıcak bir ortam olması işinizi kolaylaştıracaktır.
Seçilen baş etme yönteminin veya bulunan çözümün kişiden kişiye değişebileceğini unutmamak gerekir. Önemli olan bulunan çeşitli çözüm yollarını değerlendirebilecek kadar esnek ve geniş görüşlü olmaktır. Öncelikle sorunu tanımlamak ve sonrasında da çeşitli çözüm seçeneklerini ortaya atmak gerekir. Her çözümün artı ve eksilerini ve kişiye ve becerilerine uygunluğunu değerlendirdikten sonra kişi kararını verir.
Özet olarak; korkunuzun sizi esir alması yerine onu kontrol etmeyi denerseniz, onunla baş etmekle kalmayıp kendinizi daha yeterli, daha becerikli ve daha güvenli hissedeceksiniz. Kazandığınız bu değerler sadece korkunuza yönelik değil, yaşama yönelik çok önemli kazançlarınız olacak ve gelecekte yaşayabileceğiniz sorunlarla nasıl baş edebileceğinize dair bir fikrinizin olmasını sağlayacaktır.
Korkuyla baş ederken
-
Sorumluluğu üzerinize alın.
-
Korkunuzu net olarak tanımlayın.
-
Korkuyu davet edin
-
Korku duyduğunuz anda aklınıza gelen sıkıntı verici düşünceleri tekrar tekrar aklınıza getirin ve akla geldiklerinde oluşan sıkıntının azalmasını bekleyin.
-
Korku uyandıran nesneyi veya durumu aşamalı olarak ele alın. Mücadeleye en az korku/ sıkıntı uyandıran durumdan başlayın ve giderek daha korkutucu olanlara geçin.
-
İlk denemelerde sıkıntı olacağını ve bu sıkıntınızın ancak korku uyandıran durum veya nesneden kaçmayarak ortadan kalkabileceğini unutmayın.
-
Kendinize mutlaka bu şansı tanıyın.
-
İlk alıştırma başarılı olmamış olabilir, bir daha deneyin.
-
İlk başarılı alıştırma sonrasında biraz daha fazla korku uyandıran bir durum veya nesneyi seçerek alıştırmalara devam edin.
-
Daha önce hiç yapamayacağınızı düşündüğünüz şeyleri yapmaya başladınız, kendinize olan güveniniz artacak
-
Çevrenizdekiler sizdeki olumlu değişiklikleri fark edebilecek.
Ne zaman bir uzmana başvurmalısınız;
-
Dayanamayacak kadar şiddetli korku, panik, baygınlık hissi oluyorsa;
-
Kendinize veya çevrenize zarar verme isteği duyuyorsanız;
-
Öfke nöbetlerinizi kontrol etmekte güçlük çekiyorsanız,
-
Yaşama umudunuz kalmamışsa, sık sık aklınıza ölüm düşünceleri geliyorsa,
-
Bu şikayetleriniz nedeniyle alkol veya sakinleştirici ilaç kullanıyorsanız;
-
Sıkıntı, gerginlik gibi şikayetlerinizde artma oluyorsa
-
Moraliniz oldukça bozuksa, canınız hiçbir şey yapmak istemiyorsa
-
Bütün denemelerinize rağmen korkunuz, yaşamınızda hala sorun yaratabiliyorsa veya bu denemeleri herhangi bir nedenle yapamıyorsanız.
Bir uzmana başvurmanız yararlı olacaktır.