Koronavirüs Psikolojisi
Yazar Zübeyde Ezgi Horzum • Psikolog • 20 Mart 2020 • Yorumlar:
Tüm dünyanın gündeminde olan COVID-19 (Yeni Koronavirüs) salgını, toplum ruh sağlığını derinden etkilemektedir. Bu yüzden hastalıkla fiziki olduğu kadar psikolojik olarak da mücadele etmemiz gerekmektedir.
Korku, algılanan tehditlere karşı duygusal, davranışsal ve fizyolojik bir başa çıkma reaksiyonudur. Yaşadığımız durumun ne kadar süreceğini kestiremememiz, daha önce karşılaşmadığımız bir hastalık olması gibi sebeplerle korona virüsünün bilinmezlik ve tehdit içermesi endişe ve korkuya neden olmaktadır. Bu durumu bilimsel olarak ele alırsak, algıladığımız tehlikeli durumlarda limbik sistemimiz bizi “savaş ya da kaç” pozisyonuna taşımaktadır. Yani yaşadığımız seviyeli endişe ve korku oldukça doğaldır, insanidir. Öncelikle bunu kabul etmeliyiz. Ancak yaşadığımız korku aşırı yoğun ve kalıcı hale geldiğinde hayatımızı olumsuz yönde etkileyen önemli bir sorun haline gelmektedir.
Yaşadığımız tüm bu olumsuz duyguları kabul etmekle birlikte bunların bizimle hep kalmayacağını, geçici olduğunu kendimize hatırlatmamız bu dönem için oldukça kritiktir. Bu duyguları hissetmemiz bizi kontrol altına almalarına izin vereceğimiz anlamına gelmez. Yaşadığımız duyguların olağanlığının farkında olmamız uyum sürecimizi kolaylaştırır.
Kontrol edemediklerimize, yarına takılı kalmak yerine bugüne odaklanmamız gerekmektedir. Virüsle birlikte tüm düzenimiz değişmiş olabilir, bu süreçte kontrol etme ve karar verme yetimizden mahrum kaldığımızı düşünebiliriz. Aldığımız tedbirlerle sürekli olarak evde kalmamız beraberinde tüm alışkanlıklarımızı değiştirmiştir. Bütün bunların getirdiği kaygıyı azaltmak için; kendimize yeni bir rutin oluşturmamız, hayatımızda kontrol edebildiğimiz alanları arttırmamız ve bu kısımlara yoğunlaşmamız gerekmektedir. Keyif aldığımız aktivitelerle evdeki zamanımızı en verimli şekilde değerlendirmemiz motivasyonumuzu korumamıza yardımcı olacaktır. Ücretsiz online eğitimlerden, müzelerden faydalanmamız, evde yapabileceğimiz fiziksel aktiviteleri sürdürmemiz, bir türlü fırsat bulamadığımız kitaplara, filmlere, uğraşmak istediğimiz projelere vakit ayırmamız vb. çeşitli aktiviteler zihnimizin olumlu ve dingin kalmasına yardımcı olacaktır. Günlük rutinimizde virüs harici bir konu ile ilgilendiğimiz için de her şeyin yolunda olduğunu hissetmemiz kolaylaşır. Bir amaç hissine sahip olmak, başa çıkma becerimizi arttırmaktadır.
Sürekli olarak gündemle ilgili haberleri takip etmemiz de yıpratıcı olabilir. Abartılı ve korku atmosferi yaratmaya yönelik haberlerden ve konuşmalardan kendimizi uzak tutmaya çalışmalıyız.
Bilgi kirliliğinin çok fazla olduğu bugünlerde güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşmamızın yanında belli aralıklarla haberlere bakmamız bizim için daha iyi olabilmektedir. Tamamen kaçınmak veya sürekli maruz kalmak da kaygıya sebep olmaktadır.
En önemli konulardan birisi de sosyal desteğe sahip olmamızdır. Sevdiklerimizle yüz yüze vakit geçiremesek de teknolojik imkanlarla iletişimde kalmamız mümkündür. Nasıl hissettiğimizi yakınlarımızla paylaşıyor olmak, sağlıklı bir şekilde ilişkimizi sürdürüyor olmak, birlikte olduğumuzu hissetmek bize güç verecektir.