Koronavirüs ve Kaygılarımız
Yazar Berna Ermiş • Psikiyatrist • 23 Şubat 2021 • Yorumlar:
2019 sonlarında ortaya çıkan ve adının anıldığı günden bugüne etkilerini artarak gördüğümüz koronavirus salgını tüm dünyaya zor zamanlar yaşatıyor.
Üstelik artık bizimle beraber olduğunu biliyoruz. İnsanları marketleri talan etmeye iten, yeri geldiğinde diğerine insanca davranmayı elden bıraktığımız bu zor günler umarım en kısa zamanda son bulur. Virüs ve yaptığı hastalıkla (COVID-19) ilgili okuduk, öğrendik, korunma yolları hakkında bilgilendik, ellerimizi yıkadık ve yıkamaya devam ediyoruz. Okullar kapatıldı, toplu organizasyonlar, kongreler iptal edildi, gereken önlemler alındı. Bu süreç içerisinde bireysel sorumluluklarımızın da olduğunun farkındayız ancak sosyal medyanın, yoğun haber ağının arasında sıkışarak toplumsal bir panik halinin içerisine düştük. Peki bu yoğun kaygı ve panik halinin bize bir katkısı olacak mı?
Öncelikle bir psikiyatri hekimi olarak belirtmeliyim ki sağlık anksiyetesi ve obsesif kompulsif bozukluk nedeniyle tedavi gören hastaların şikayetlerinin arttığını görüyorum. Henüz haberleri dinlerken ateşinin çıktığı yanılsamasına düşenler, panik atak geçirenler, bu stresle başa çıkmaya çalışırken gereksiz tetkik yaptırmak isteyen hastalar zor günler geçiriyor. İnsan ilişkileri keza kaygılarımızdan zarar görebilir çünkü yanımızda hapşıran ya da öksüren biri olmaya görsün, kaçacak yer arıyor, eleştiriyor, insani değerlerimize ters düşecek şekilde davranabiliyoruz. Kaygının insana yapabileceklerini gördüğümde aklıma Psikiyatrist Rollo May’in şu sözleri geliyor: “Normal yapıcı kaygı, olasılıkların farkına varma ve onları üstlenmeyle birlikte gider. Güçlerimi harekete geçirme beklentim ve olanağım varsa ilerlerim. Fakat kaygı boğucu hale gelirse, hareket olasılıkları silinir.” Dolayısıyla yapıcı kaygının dışına çıktığımızda normal hareket kabiliyetimizi yitiririz. Tehlikeyi doğru algılamak ve yapabileceklerimizi planlamak konusunda yanılgıya düşüp ketlenir, bildiklerimizi bile unutur hale geliriz. Zamanla umutlarımız kaybolabilir. Oysaki umut etmeden bu dönemi nasıl sağlıklı atlatacağız?
Bu bir dünya salgını ise biliyoruz ki eninde sonunda hepimiz virüsle karşılaşacağız. Doğru bilgiye ulaşabilmek, yetkin kaynaklardan nasıl davranmamız gerektiğini öğrenmek (türk tabipler birliği, türkiye psikiyatri derneği, dünya sağlık örgütü gibi…) çok önemli çünkü elimizde olan teknolojik imkanlar, sosyal medya ve haber kaynakları nedeni ile stresinizi artıran bilgiler, görüntülerle karşılaşabilirsiniz. Bu kaynaklara fazla maruz kalmamaya çalışın, konu ile ilgili uzmanlardan bilgi almak doğru bilgiye ulaşmanızı sağlayacaktır. Pek tabii hijyenik kurallara dikkat ederek, düzenli beslenip, uykunuza özen gösterip, daha temel seviyelerde yaşamaya gayret edip, korku ve kaygılarınızı diğer insanlarla paylaşarak yardım isteyebilirsiniz. Unutmayın ki stres bağışıklık sistemini zedelediği bilinen güçlü bir faktördür ve bu dönemde bağışıklık sisteminiz size destek olacak, ona iyi bakın.
Bireysel önlemlerin alınması ve sorumlulukların yerine getirilmesi, toplum olarak birbirimizi etiketlemek yerine birlik ve beraberlik içerisinde bu süreci atlatmamızı sağlayacaktır.Yaşadığımız panik hali yanlış kararlar almamıza sebep olabilir, çevremizdeki insanlarla olan bağlarımız zedelenebilir. Virüsten kendimizi korumak kadar ruh sağlığımızı da korumak önemli.Günlük yaşamımızı sürdürürken, İnsani değerlerimize sahip çıkalım, gereken önlemleri alalım. Sevgiler…