MAKROMASTİ (BÜYÜK MEME) NE DEMEKTİR? TEDAVİSİ NASILDIR VE NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR? – 1
Yazar Mahmut Can Yağmurdur • Genel Cerrah • 15 Ocak 2018 • Yorumlar:
Makromasti memenin büyüklüğünün, bir kadında hacim ve ağırlık bakımından, görsel memnuniyetsizlik dışında ağrı ve cilt değişiklikleri v.b somut yakınmalara de neden olacak kadar artış göstermesidir. Beden görünümü ile ilgili estetik kaygılar dışında, bir çok yakınmaya da neden olabilmektedir. Örneğin bu yakınmalardan, sırt ağrısı, bel ağrısı, bazı solunum problemleri ve ciltte renk değişiklikleri ile kullanılan iç çamaşırının omuzda iz bırakması ve cilt altı yağ dokusunda şekil bozukluğuna yol açması en iyi tanımlananlarıdır.
Nedenleri ve oluşumu
Normal meme gelişimi hamileliğin 20.haftasında süt çizgisinin oluşumu ile başlar. Doğuma kadar olan sürede meme dokusunun bileşenleri olan yağ dokusu-bağ dokusu ve süt bezleri ile süt kanalları meydana gelir. Taslak halindeki bu yapılar, ergenlik dönemi ile birlikte cinsiyet hormonları (östrojen, progesteron, testosteron) ve büyüme hormonlarının (growth hormon) etkisiyle 3 ile 5 yıl boyunca devam edecek bir süreçte gelişimini tamamlar.
Meme dokusunun bilindiği üzere bir salgı aktivitesi yapan bileşeni bir de destek dokuları dediğimiz yağ ve bağ dokusu bileşeni vardır. Her iki bileşene etki eden hormonal etmenler bir birinden farklı olabilmektedir. Süt bezleri ve süt kanalları östrojen-progestreon-prolaktin hormonlarından etkilenirken, özellikle memenin yağ ve bağ dokusu bileşeni ise büyüme hormonundan etkilenir.
Bununla beraber, tam olarak makromastinin nedenini söyleyebilmek zordur. Gebelik ve kilo alımı belli başlı uyarıcı etken olarak kabul edilmektedir. Bununla beraber meme ameliyatı geçiren bazı hastalarda oluşan vücut asimetrisi de bir başka etken olarak kabul edilmektedir.
Nadiren ergenlik döneminde cinsiyet hormonları ve büyüme hormonu etkisi ile oluşabilen makromasti (aşırı meme büyümesi), kişinin “mükerrer meme küçültme” ameliyatlarına girmesine de neden olabilmektedir. Ancak gebelikle beraber görülen makromasti ise gebelik ve emzirme sonrası oldukça gerileyebilmektedir.
Klinik belirtiler
Makromasti, çeşitli fiziksel ve psikososyal sorunları beraberinde getirmektedir. Aşırı büyümeye bağlı memede ağrı, omuz ağrısı , meme cildinde gerginlik ve omuz cildinde sütyen basısına bağlı renk değişiklikleri olabilir. Bununla beraber duruş bozuklukları, buna bağlı boyun-sırt-bel ağrıları olabilir. Bazen bu durum fiziksel aktivite ve uyku kalitesini bile etkileyebilmektedir. Bazı ileri olgularda meme altının aşırı terlemesi hijyenik sorunları da beraberinde getirebilmektedir.
Psikososyal sorunlar daha çok beden algısı ve kendine güven sorunu olarak ortaya çıkmakta, adelösan dönemde kişi iyi bilgilendirilmezse öz güven kaybına ve sosyal fobilere neden olabilmektedir.
Kimlere yapılmalı?
Hasta seçiminde çok dikkatli davranılması gerekir. Her ne kadar literatürde, sırt-bel-omuz ağrısı v.b kas iskelet sistemi yakınmaları olan hastalar aday olarak kabul edilse de burada dikkatli olunması gereken hususların başında kişinin vücut kitle indeksidir. Burada, genel bir kural olarak meme küçültme ameliyatı yapılacak hastaların ideal ağırlıklarının %20 üzerinde olmaması gerektiği açıkça ifade edilmelidir. Gerçekten tıbbi gerekliliğin estetik kaygıların önüne geçtiği durumlarda, küçültme amacı ile çıkarılan meme dokusunun minimum ağırlığının 500 gr olması bugün kabul gören genel geçerli bir kuraldır.
Meme küçültme ameliyatlarında, kesin bir kontrendikasyon olmamakla beraber, bu ameliyat diabet hastalarında, kronik akciğer hastalığı olanlara ve böbrek yetmezliği olan kişilerde yapılmamalıdır. Kronik sigara kullanımı ve ileri yaş dikkatli karar verilmesi gereken durumlardır. Bununla beraber meme gelişimin tamamlanmadığı durumlarda, hiç doğum yapmamış olanlarda ameliyat kararınn multidisipliner verilmesi ve ameliyatın gerekliliğinin iyi değerlendirilmesi gerekir.
Ameliyat öncesi memede, iyi bir fizik muayene ve görüntüleme ile prekanseröz bir hastalık olup olmadığı özenli bir şekilde değerlendirilmelidir. Hastanın meme kanseri yönünden hangi risk faktörlerini taşıdığını detaylı bir şekilde ortaya konulmalı ve bu konuda hasta iyice bilgilendirilmelidir.