Meme Kanseri Farkındalığı
Yazar Fatma Ümit Malya • Genel Cerrah • 25 Ekim 2021 • Yorumlar:
Güncel veriler var mı? Yani Türkiye'de kaç kadın meme kanserine yakalanıyor?
Meme dokusu hücrelerinin anormal ve kontrolsüz çoğalmaya başlaması sonucu oluşan bir hastalıktır. Diğer kanser türleri gibi önce komşu dokulara, sonra çevredeki lenf bezlerine ve vücuda yayılabilir
Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Kadınlarda akciğer kanserinden sonra kansere bağlı ölümlerde ikinci sıradadır. . Her 8-10 kadından biri ömrü boyunca meme kanserine yakalanma riski taşır ve bu risk yaş ile beraber artar. Sağlık Bakanlığı son yayınlanan verilerine göre Türkiye’de kadınlarda görülen kanserlerin yaklaşık %25’i meme kanseridir. . Bir yıl içinde yaklaşık 17.000 kadına meme kanseri teşhisi konulmuştur.
>> Türkiye'nin bu hastalıkta durumu nedir?
Türkiye Meme Hastalıkları Federasyonu Ulusal Meme Kanseri Veri Tabanı verilerine göre, Türkiye’de meme kanseri ortalama yaşı 51,6 olup hastaların %17’si 40 yaş altındadır
Yine önemli bir veri Türkiye’de kadınlarda mamografi çektirem oranı%34,5 olarak bulunmuş. Bu oran Avrupa ülkelerine göre oldukça düşük.
Ülkemizde meme kanserinin tedavisi özellikle ileri merkezlerde dünya standartlarında yapılabilmekte. Bu sebeple tarama programlarını ne kadar yaygınlaştırabilirsek bu hastalığa bağlı ölüm oranını o ölçüde azaltabiliriz. Çünkü meme kanserinde özellikle erken teşhis konula vakalar tedavi sonrası hastalığa hiç yakalanmamış gibi hayatlarını sürdürmekteler. Her zamanki sloganımız ‘kanserden değil geç kalmaktan korkun’
>> Covid meme kanserini nasıl etkiledi?
30 ocak 2020 ‘de dünya sağlık örgütü covid 19’a bağlı pandemiyi dünya çapında ilan etti. 4 aydan kısa bir sürede dünya çapında 5 milyondan fazla vaka kaydedildi ve Covid -19’a bağlı hastane yatış ve bu yatışların%10-15’inin yoğun bakım ihtiyacı duymasıyla beraber dünya çapında sağlık sisteminde büyük bir yük oluştu. Bu yüklenmeyle beraber covid dışı sağlık sorunları acil vakalar dışında ertelenmek zorunda kaldı.
Bu süreç tüm covid dışı sağlık sorunlarını etkilediği gibi kanser hastalarını ve tabii meme kanseri hastalarını da etkiledi
Avrupa’da konuyla ilgili 41 ülkeden 300’den fazla merkezin katıldığı bir çalışmada bu durum ayrıntılı olarak ortaya kondu.
Özellikle pandeminin başlarında hastaların şikayetleri olsa bile sağlık kurumuna başvuramamaları en önemli problemdi. Hem sağlık kurumlarının yoğunluğu hem de covid-19 korkusubu duruma yol açtı.
Tarama programları ise büyük ölçüde ertelenmek zorunda kaldı.
Pandemi ilerledikçe hastaneler önceliikli grupta olan kanser hastalarının tedavisi için ‘temiz’alanlar oluşturmaya başladılar. Bazı hastaneler temiz hastane olarak belirlendi. Covid -19 hastalarının yoğun olarak tedavi edileceği acil durum hastaneleri açıldı ve durumda bir miktar düzelme kaydedildi.
Bu süreçte maalesef hastaların tanı aldıktan sonra tedaviye kadar geçen sürelerinde de belirgin artış gözlendi.
İkinci yılına yaklaşan pandemi tüm dünyada ve bizde tüm sosyal alanlarda olduğu gibi sağlık uygulamaları pratiğinde de önemli değişimlere yol açtı. Günümüzde tecrübenin artmasıyla yeni stratejiler de geliştirilerek oluşan bu olumsuz etkiler geri çevrilmeye çalışılıyor. Önemli gelişmelerden bir tanesi de kontrol görüşmelerinin veya ön görüşmelerin internet üzerinden yapılması olarak ortaya çıktı. Ancak tıp uygulamalarının , hasta-doktor ilişkisinin büyük oranda yüz yüze yürütülmesi gerekir. Hasta muayenesinin ve doktorun hastayı yakın gözleminin yerini hiçbir şey tutamaz. Bu sebeple sistem elinden geleni yaparken dilerim hepimiz de pandeminin bitebilmesi için bilimin önerilerini (aşı-maske-mesafe-hijyen) yerine getirerek savaşta görevimizi layığıyla yerine getiririz.
>> Meme kanserinde risk faktörleri nedir?
En önemli risk faktörü kadın olmaktır. İlk adeti 12 yaşından önce görmek, 55 yaşından sonra menapoza girmek, ilk doğumu 30 yaşından sonra yapmak, hiç çocuk emzirmemiş olmak, uzun süreli hormon replasman tedavisi almak, daha önce bir memede kanser tanısı almış olmak, meme biyopsisinde risk arttırıcı bazı hücre değişikliklerinin görülmesi, ailede meme kanseri olması, BRCA1 ve 2 gibi bazı genetik mutasyonlara sahip olmak, daha önce göğüs duvarına ışın tedavisi almış olmak, fazla yağlı beslenmek, alkol tüketimi, ve menapoz sonrası dönemde aşırı kilo alımı risk faktörleri arasında sayılabilir. Meme kanseri tanısı koyulan hastaların büyük bir kısmında herhangi bir risk faktörünün bulunmadığı da unutulmamalıdır
Peki kadınlar ne zaman özellikle muayeneye gitmeli?
Memede ve/veya koltukaltında kitle, meme başında ve cildinde çekilme, ciltte portakal kabuğu görünümü, iyileşmeyen yara veya kabuklanma, meme başından kanlı akıntı olması, meme başında egzema tarzı kızarıklıklar meme kanseri belirtisi olabilir. Ağrı genellikle kanserle beraber görülmez ancak, ağrı olması da kitlenin kanser olmadığı manasına gelmez. Tarama programlarında saptanan meme kanserlerinde olduğu gibi, bazen de hastanın hiçbir şikayeti olmaz, meme muayenesi tamamen normaldir.
>> Kadınlara önerileriniz nedir? Meme kanserinden korunmak mümkün mü?
Kadınlara en önemli önerim taramalarını aksatmamaları. Peki tarama nasıl olamalı dersek; meme kanseri taraması hiçbir şikayeti olmayan kadınlara yapılır. Ortalama risk grubundaki kadınlar 20 - 40 yaş arasında, 1-3 yılda bir klinik meme muayenesi olmalı ve meme kanseri konusunda farkındalıkları artırılmalıdır. 40 yaşından itibaren yılda bir kez mamografi ve klinik meme muayenesi yapılmalıdır.
Meme kanserinden korunmada değiştiremeyeceğimiz durumlar var; yaş, cinsiyet genetik özellikler gibi. Tarama bu sebeple önemli.
Değiştirebileceğimiz ise yaşam biçimimiz. Stres faktörlerini azaltarak beslenmemize dikkat etmek en önemlisi. Fazla kilo ve obezite en önemli değiştitilebilir risk faktörü! Düzenli spor hiç olmazsa yürüyüş, hazır paketli gıdalardan fast-food dediğimiz gıdalardan ve fazla şekerden kaçınmak gerçekten çok önemli.
Son söz olarak da bu ay ve yılın tüm ayları pembe kurdelemizi de takarak birbirimize hatırlatalım ve taramalarımızı yaptıralım. Unutmayalım bir kez daha sloganımız’ Kanserden değil geç kalmaktan korkun’…