Mesane Kanseri

Yazar Murat ArslanÜrolog • 9 Mayıs 2017 • Yorumlar:

Mesane, böbrekler tarafından yapılan idrarı depolayan ve işemeyi sağlayan organdır. Mesane kanseri, genitoüriner kanserlerin ikinci sıklıkla görülenidir. Ortalama görülme yaşı 65′ tir. Erkekler, kadınlardan 2-3 kat daha fazla mesane kanserine yakalanırlar.

Sebebi genellikle belli değildir. Ancak SİGARA, BOYA SANAYİ (orthoaminophenol) ’inde uzun yıllar çalışma en sık sorumlu tutulan sebeplerdir.

Tanı konulduğunda %85 kanser mesaneye sınırlı, %15′ inde ise lenf nodülleri tutulumu veya uzak metastazlar mevcuttur.

Mesane kanserlerinin %98 i epitelyal ve bunlarında çoğu transizyonel hücreli (transitional cell carsinoma (TCC) ) karsinomlardır. Tüm mesane kanserlerinin %90 ı transizyonel hücreli karsinomlardır. Bu lezyonlar genellikle papiller özellik gösterir ve mesane içeriside yer işgal eden bir lezyondur. TCC lerin bir kısmı da Karsinoma İnsitu (CIS) şeklinde kendini gösterir. CIS in tek başına veya papiller tümörlerle birlikte görülmesi genellikle kötü gidişata delalet eder. CIS hücreleri papiller hücrelere göre daha azgın davranışlı olup daha fazla tekrarlamaya meyillidirler. Tümörün invazyonu (ilerlemesi ), rekürrensi (tekrarlaması) ve progresyonu (karakterinin kötüleşmesi) sıklıkla tümörün grade’i (patolojideki derecesi) ile yakın ilişkidedir.

Düşük gradeli tümörlerde 10 yıllık yaşam %98 iken yüksek gradeli tümörde ise %35 dir.

Mesane Kanseri

Mesane kanserli hastaların %85-90 ‘ında kanlı idrar (hematüri) ilk gözlenen semptomdur. Hematüri genellikle ağrısızdır, gözle görülebilir (makroskopik), mikroskobik, aralıklı veya sürekli olabilir. Bazı hastalarda sık sık idrara çıkma, idrarını yetiştirememe ve yanma gibi sistism belirtileri de olabilir.
İntravenöz ürografi (IVP) hematürinin tanımlanması için sıklıkla kullanılan bir tetkiktir. IVP de mesane içerisine doğru uzanan papillamatoz oluşum dolma defekti şeklinde kendini göstermektedir. Abdominal ultrasonografi (US), Bilgisayarlı tomografi (CT) ve Magnetik Rezonans tetkikleri (MRI) de yine benzer şekilde mesane içinde yer işgal eden bir lezyonu gösterir.
İdrar sitolojisi anormal hücrelerin idrarda araştırılması prensibine dayanmaktadır ve ancak yoruma açıktır. Düşük dereceli kanserlerde tanıdaki hassasiyeti oldukça zayıf kalmaktadır.

Tümör Belirleyicileri (Tümör Markers): Bu testler hem tanı hem de takip anlamında kullanılmaktadırlar. Ancak tanı koyma anlamında özgünlükleri % 100 güvenilir değildir. BTA stat – BTA TRAK – NMP 22 gibi testler bugün piyasada değişik oranlarda kullanılmaktadır.

Tanı için birçok görüntüleme tekniği kullanılmasına rağmen, sistoskopi ve biopsi ile KESİN TANI konulabilir. Sistoskopinin bir diğer avantajı da aynı seansta tedavinin ilk basamağı olan KOMPLET STAGING TRANSÜRETRAL RESEKSİYON (tümörün endoskopik kapalı sistemle bütünüyle çıkartılması) işlemi de uygulanabilmektedir.

Aşağıdaki diagramda mesane tümörlerinin iç tabakadan başlayıp mesanenin dış tabakalara doğru nasıl yayıldığının evrelendirilmesi şematik görülmektedir.
YÜZEYEL (mesane duvarında derinleşmemiş) MESANE KANSERİ
Burada tümörün ilk ameliyat sonrası yayılımının yüzeyel olduğu ve kas dokusuna kadar tümörün ilerlemememiş olduğu kastedilir.

Hastalığın erken evrelerindeki tedavi yöntemi; tümörün kapalı (endoskopik) tekniklerle bütünüyle çıkartılmasıdır TRANSÜRETRAL MESANE TÜMÖRÜ REZEKSİYONU (TUR BT)
Fakat bu durumdaki asıl mesele kanserinin tekrarlaması (nüks) etmesidir. Ne yazık ki Mesane Kanseri nüks oranı en yüksek kanserlerden biridir ve bu sebepden doktorun hastalık nüksünü mümkün olan en kısa sürede belirleyebilmesi için hastalarını nükse karşı sık sık kontrol etmesi gerekmektedir.
Tavsiye edilen kontrol endoskopi periodları; ilk 2 sene için 3 ayda bir, sonraki 2 sene için 6 ayda bir ve sonrasında ise senede birdir. Bu izlem periodunda hiç nüks olmaması esas alınmaktadır. Arada görülen her nüks ile izlem zamanları tekrar baştan başlar.

Yüzeyel mesane tümörlerinde ilk operasyondan hemen sonra; eğer tümör 2 cm den büyükse, birden fazlaysa, kötü yerleşimliyse, CIS mevcutsa veya üroloğun tecrübesine göre tam temizlenmemişse ve / veya nüks etme ihtimali yüksek gibiyse değişik kimyasal ajanlarla mesane 6-8 haftalık dönemde haftada bir yıkanır (intravesical kemo-immuno terapi). Burada amaç hem ameliyatta kalan tümör hücrelerinin öldürülmesi hem de tümör nüksünü en aza indirebilmek içindir. Bu konuda en sık kullanılan ajanlar; BCG (Tüberküloz aşısı) , Mitomycin –C, Epirubicin ve Thiotepa dır. Her bir ajanın kullanımına bağlı bazı yan etkiler mevcut olup hekim hastanın ve tümörünün durumuna göre hangi ajanı kullanacağına karar vermesi beklenir. Bu işlemler için hastanın anestezi alması ve veya hastane yatması gerekmemektedir.

İNVAZİV (mesane duvarında derinleşmiş) MESANE KANSERİ

Burada tümörün ilk ameliyat sonrası yayılımının ilerlemiş olduğu, kas dokusuna ve hatta daha da ilerleyerek yağ tabakasına kadar tümörün ilerlemememiş olduğu kastedilir. (stage 2-3-4)

Bu tip hastalarda ilk yapılan TUR BT operasyonu kesin tedaviyi sağlamaz ve ilave tedavi mutlaka düzenlenmelidir.

İnvaziv Mesane Tümörlerinde tedavisinde yapılabilecekler şunlardır:

  • Sadece TUR BT ile devam.
  • RADYOTERAPİ: Vücut dışından radyasyon tedavisidir. Ameliyat öncesi veya sonrası dönemlerde uygulanabilir.
  • RADİKAL SİSTEKTOMİ + Üriner diversiyon: Amaç bölgesel lenf bezleri ve mesanenin parçalanmadan olduğu gibi çıkartılmasıdır. İkinci aşamada böbreklerden gelen idrar yolları (üreterler) bağırsaklardan değişik metodlarla oluşturulan yeni bir mesaneye bağlanır (implante edilir) sonrada bu yeni mesane ya direkt cilde (conduit) veya eski idrar kanalına (üretraya) veya anüse bağlanır (continent diversion). Bu ameliyat erkekte ve kadında bazı farklılıklarla yapılır. Erkekte lenf nodülleri, mesane ve prostat olduğu gibi çıkartılır. Bazen de üretra bile çıkartılır. Kadında ise lenf nodülleri, mesane, yumurtalıklar, rahim ve vajenin üst bölümü komple çıkartılır.
  • PARTİAL SİSTEKTOMİ: Çok kullanılan bir teknik olmayıp, mesanenin korunması gerektiği durumlarda veya çok özel yerleşimli tek tümörlerde denenebilir.

KEMOTERAPİ
Kimyasal ajanlar TUR BT veya Radikal sistektomi ameliyatları öncesi dönemde (Neoadjuvant chemotherapy) veya ameliyat sonrası dönemde (Adjuvant chemotherapy) uygulanabillir. En sık kullanılan ajanlara örnek olarak; methotrexate – vinblastine – doxorubicine – cisplatin – gencytabine ve carboplatinum sayılabilir.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Murat Arslan Üroloji, Üreme Endokrinolojisi Ve İnfertilite Prof. Dr.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)