Obsesif Kompulsif Bozukluk
Yazar Ali Rıza Erdoğan • 9 Kasım 2023 • Yorumlar:
-
Kirlenme korkusu
-
Düzenli ve simetrik olma
-
Kendisini veya sevdiklerinin zarar görmesine ait düşüncelere kapılma
-
Başkalarının dokunduğu nesnelere dokunamamak
-
Nesneler düzenli olmadığında strese girme
-
El sıkışmaktan rahatsızlık duyma
-
Sürekli el yıkama
-
Aşırı temizlik takıntısı
-
Mikroplardan korkma
-
Sürekli duş alma isteği
-
Sürekli bir şeyleri kontrol etme ihtiyacı duyma
-
Bir şeyleri sayma
-
Kilitlendiklerinden emin olmak için kapıları tekrar tekrar kontrol etme
-
Kapalı olduğundan emin olmak için ocağı tekrar tekrar kontrol etme
-
Belirli kalıplarda sayma
-
Bir duayı, kelimeyi veya ifadeyi içten içe tekrarlamak
Yaygın obsesyon belirtileri:
-
Pislik veya mikrop bulaşmasından korkma
-
Başkasına zarar vermekten korkma
-
Hata yapmaktan korkma
-
Rezil olmaktan veya sosyal açıdan kabul edilemez bir şekilde davranmaktan korkma
-
Şeytanca veya günahkar düşünmekten korkma
-
Düzen, simetri, kusursuzluk ihtiyacı
-
Aşırı kuşku ve sürekli güvence ihtiyacı
Obsesyon: İrade dışı tekrarlayan inatçı düşünce, imge, dürtü, anksiyete yaratan bir durum.
Kompulsiyon: Anksiyeteyi azaltmak veya korkulan sonuçlarından korunmak veya kaçınmak için yapılan tekrarlayıcı davranıştır.
Obsesif kompulsif bozukluk, kişide mantıklı gelmese bile kontrol edemediği düşüncelere neden olan, oluşan takıntıyı gidermek için bazı hareketleri tekrar tekrar yapma ihtiyacı hissettiren bir psikolojik hastalıktır. Tekrarlayan düşünce ve davranışlara neden olur, hastanın durumuna göre ilaç veya terapi ile tedavisi gerçekleştirilebilir. Günlük hayatın işleyişini bozacak seviyedeki takıntılar ve endişeli düşünceler rahatsızlığın belirtilerinden olabilir. Çocukluk çağlarında da görülebilen obsesif kompulsif bozukluk, bazı vakalarda ağır belirtilerle sürebilir. OKB genellikle 7-12 yaşlarında başlamaktadır.
Obsesif kompulsif bozukluk görülen hastalar istem dışı oluşan, zihinlerini meşgul eden ve kaygı veren düşünceler yüzünden sürekli korku hissederler. Bu kişiler kaygı verici düşüncelerden kurtulmak için kapı kilitlemek, el yıkamak gibi rutin davranışlarını tekrar tekrar kontrol eder. Obsesif kompulsif bozukluğu olan bireyler zihinlerini kurcalayan bu düşüncelere göre hareket etmediğinde takıntı bozukluğu daha kötüleşebilir. Kişi saplantıları yüzünden sorumluluklarını yerine getiremez ve yaşam kalitesi bozulur. En fazla rastlanan obsesif kompulsif bozukluk, kontrol kompulsiyonu ve kuşku obsesyonudur.
Takıntılar istenmeden gelirler, zorlayıcıdırlar ve bunları yapmaktan zevk alınmaz. İstenmeden kişiyi harekete geçirir büyük bir gerginlik ve kaygı yaratır. Takıntıların içeriği kişiden kişiye farklılıklar gösterir. Ağırlıklı olarak 20 li yaşlarda başlar ve bazen 14 yaş öncesi de başlayabilir. Genellikle 35 yaşından sonraları ortaya çıkmaz.
Mental aktivitelerle obessif düşünceleri nötralize etme çabası vardır. Stres düzeyi arttıkça alevlenme artar. Depresyonun tersine burada aktivite eylem yapmak için enerji vardır. Obsesif kompisif kişilerde genellikle bellekleri güçlüdür ama zamanla bellek zayıflayabilir.
OKB ye depresyon, yeme bozukluğu veya alkol madde bağımlılığı eşlik edebilir. Zaman zaman bellek sorunları ile karışabilir. Bellek bozukluğunda bir unutma vardır fakat okb unuttuğu için eylem tekrarı yapmıyor. Yapılan ritüel duygu durumu ile uyumsuzdur yani egodistoniktir.
Obsesif Kompulsif bozukluk kaçıngan, bağımlı, histrionik kişilik özellikleri olanlarda daha yaygındır.
Yapılan stereotipik tekrarlayıcı davranışlar eğer ego ile uyumlu egosintonik olursa şizofreniye gidiş düşünülebilir.
OKB de iç görü var kişi bunları tekrarlamanın saçma olduğunun farkındadır fakat dürtülerini engelleyemez.
Düşünce düzeyinde engelleyemediği düşünceyi olmamış gibi kabul etmek için kompulsiyonlar devreye giriyor. Korkulan sonuçları bir çeşit engelleme davranışıdır. Bu girişimi yapmamak OKB li kişi için olumsuz sonucu isteme anlamına gelmektedir.
Gereğinden fazla artmış bir sorumluluk duygusu hakimdir. Düşünmemeye çalışmanın üstesinden gelemediklerinde tekrarlayıcı davranışlar devreye giriyor. Ritüel kişideki anksiyeteyi azalttığı için ödül gibi bir işlev görüyor ve gittikçe bu ritüel yerleşiyor. Kişiler o riüeli yaptıkça rahatlıyor ve daha sonra daha fazla yapma isteği duyuyorlar.
Olumsuz bir pekiştirteç oluyor bu durum. Zarar verme teması çok fazla ön plandadır. Zarar gelecek veya ben zarar vereceğim endişesi yüksektir. Bu ritüeli yapmazsam zararı önleme sorumluluğunu yerine getirmemiş olacağım ve zarardan sorumluyum gibi içsel bir inanca sahipler. Oluşacak zarardan kendisini sorumlu tutma yatmaktadır çok derinlerde.
Kişi füzyon yaparak birleştiriyor. Tedavinin amacı da defüzyon yaparak ayrıştırmaktır. Altta ise kişinin işlevsel olmayan şemaları ve kendisi ile ilgili hatalı inançları ve deperlendirmeleri yatmaktadır. Bu değerlendirmeler bazı yaşantılarla yanlış öğrenilmiş ve bazı anılarla beslenmiştir. Bir alışkanlık değildir. Aşırı kontrol çabası supresyon oluşuyor. Abartılı sorumluluğu azaltmak önemli. Gereksiz olarak üstlenmiş olduğu sorumluluk konusunun yeniden işlenmesi önemli bir yer tutar. Bilişsel yeniden yapılandırma terapinin temel ilkeleri arasındadır. Tepki engelleme ve kanıt bulma yolu ile oluşan otomotik düşünce ve şemalara müdahale edilir.
Genellikle OKB si olan hastalar bundan dolayı değil de eşlik eden başka sorunlar da yaşamaya başladıklarında tedaviye başvurmaktadırlar. Kişilerin iyileşmeyi isteyen tarafları ve istemeyen tarafları ve dolayısı ile bu semptomların kişi için anlamının sorgulanması da ayrıca önemlidir.
Terapide daha çok semptomşlarla değil semptomnların altında yatan düşünce ve duygularla çalışmak esastır.
Örneğin kapı kolu, telefon kabı, telefon camı kumanda temizleme aslında farkında olmadığı neyi temizlemeye çalışıyor diye bakmak. Yaptığı eylemlerin bir anlamı var. Bu yapılan simgesel olduğu için altta yatan sebepler kişi tarafından farkedilemez. Kişi kendisini var etmek ortaya koymak için bu ritüelleri yapıyor olabilir mi? Kendisinde yaşadığı değersizlik duygusu ile başetmek için semptom oluşturuyor olabilir mi?
OKB li hastalarda belli bir zamandan sonra kendilik algısı negatife döner ve kendilerini hatalı olarak olumsuz değerlendirirler. Kendilerini değersiz öenmsiz hissetmeye başlarlar ve bu durumda depresif yönlerini gelişmesine zamanla depresyonun eşlik etmesine sebep olur.
Çocuğuna zarar verme düşüncesi olan bir anne naksiyetesi artınca bu düşüncelerden korkar hale gelir. Fobileri olan kişiler korktuğu nesnelerden kaçabilirler ama bu düşüncelerden kişinin kaçma olanağı yoktur. Eğer zorlayıcı düşünceler sorumluluk duygusunu harekete geçiriyorsa okb oluşur. Sorumluluk duygusu harekete geçmiyorsa yansızlaştırma çabası da ortaya çıkmayacak ve okb oluşmayacaktır. Çünkü temel olarak zararı engellemeye çalışmamak zararı istemek anlamına gelmektedir onun için. Artmış olan sorumluluk ise altta yatan kurallar, katı inançlar, tutumlar ve şemalarla ilgilidir.
Bir eylemi düşünmekle yapmak aynı şeydir gibi büyülü bir düşünme sistemleri vardır. Bir şeyi düşünmek düşünülen şeyin olması anlamına gelir diye düşünürler. Zararı önlememek zarar vermekle aynıdır anlayışları vardır. Harekete geçmeyince ritüelleri yapmayınca anksiyete artmaktadır.
Ritüeller göz atacak olursak: Elleri sık sık tıkamak gereğinden fazla tekrarlamak . Öyleki elleri yıkamaktan elleri yara olur. Saatlerce banyo yapmak. Bir yere dokununca tekrar defalarca banyoya girmek veya temjizlemek. Bu yüzden eve misafir kabul etmemek. Kapıyı kilitledim mi kilitlemedim mi diye defalarca kontrol etmek. Gazı kapatım mı kapğatmadımmı diye kontrol. Kapıyı kilitledim mi kilitlemedimmi diye kontrol etmek. Sağ ayağımla dışarı çıktım mı çıkmadım mı. Duayı tam okudum mu okumadım mı diye… Dua sırasında aklına kötü şeyler gelip defalarca tekrar okumak gibi semptomları sayabiliriz. Bu ritüellerinden dolayı kişilerin duygularında kısıtlılık olur ve duygularını çok yaşayamazlar. Kimisi iyileşmek için kimisi de kendisini iyi hissetmek için psikoloğa gidiyor.
OKB deki kişilik özellikleri:
Hep yada hiç şeklinde düşünmek yaygındır. Aşırı kontrol ve mükemmelliyetçilink özellikleri vardır. Ya böyle olursa ya şöyle olursa diye çok kaygılıdırlar. Büyüsel düşünme alışkanlıkları vardır. Düşünce ile eylemin kaynaşması özellikleri vardır. Bu kişiler genellikle belirsizliğe çok tahammül edemeyen kişilerdir. Felaketleştirme alışkanlıkları fazladır. Kötümser düşünürler ve negatif yanlılık içindedirler. Genel olarak bu tür bilişsel hataları çok kullanırlar.
Yaşadıkları stresle baş edebilmek için yeni stratejiler öğrenmeleri ve başetme alışkanlıkları geliştirmeleri önemlidir.
Ağırlıklı olarak zarar verme takıntıları, dinsel takıntılar, cinsel takıntılar, kirlenme ile ilgili takıntılar yer almaktadır.
Ruminatif bir şekilde zihinde tekrarlanan uzaklaştırılamayan, üzücü, zihinden uzaklaştırmanın zor olduğu düşünce içerirler. Zorlayıcı karakterdediri istenmeyen düşüncelerdir,direnç içerirleri kotrol edilemezler, benliğe yabancıdırlar.
Kalıtımsal olarak etkenlerden bahsedilebilir ve aynı evde birkaç kişide bulunabilir. Ailedeki diğer üyeler bunu model olarak da öğrenmiş olabilirler. Yetiştirme tarzı ve çocuk yetiştirirken zorlamaların etkisi vardır. Tuvalet eğitimi sırasında yeme konusunda zorlayıcı ebeveynler, katı yaklaşan mükemmelliyetçi ebeveynler zorlayıcı anne baba tutumları etkili olabilir okb de. Çocuğun bireyleşmesine izin verilmeyen ailelerde yetişen çocuklari çocuğun her şeyine müdahale eden aile tutumları ortaya çıkmasında etkilidir.
OKB ile OKB kişilik yapısı aynı şeyler değildir. Bir OKB kişilik yapısındaki için tatili nerede nasıl yapacağını düşünmek tatil yapmaktan daha uzun sürer. Mükemmelliyetçidir, evhamlıdır aşırı kuralcıdır. Duygudan uzaktır. Kararsızdır, inatçı ve hşgörüsüzdür son derece ayrıntıcı ve titizdir.Aynı zamanda inatçı kişilerdir. Aynı zamanda zıt duyguları yaygın olan kişilik yapıları vardır. Buı yüzden kararsızlıkları çok fazladır.
Çevresel faktörler: Bazı çevresel stres yaratıcı faktörler OKB’yi tetikleyebilir. Belirli çevresel faktörler ise kişide var olan bu rahatsızlığı kötüleştirebilir. Bunlar;
-
Taciz
-
Yaşamsal değişiklikler
-
Hastalık
-
Sevilen birinin ölmesi
-
İş veya okulla ilgili değişiklikler veya problemler
-
İlişkiyle ilgili kaygılar
-
OKB’li hastaların anne-babalarında ve diğer birinci derece akrabalarında OKB’nin sık olarak görülmesi
-
OKB’li hastalarda, beynin sinirsel iletiminde önemli rolü olan serotonin hormonun işlevlerinde bozukluk gözlemle
-
Çeşitli travmatik deneyimler
-
Erken çocukluk döneminde aile ilişkilerindeki problemlerin,
-
Mükemmeliyetçilik, kuralcılık ve titizlik gibi çeşitli kişilik özelliklerin obsesif kompulsif bozukluk gelişiminde önemli rol oynadığını görülmüştür.