Otizm Spektrum Bozukluğu ( OTİZM )
Yazar Veli Kurt • Çocuk Psikiyatristi • 29 Aralık 2017 • Yorumlar:
Eski bilinen adıyla Otizm, yeni sınıflama sistemine göre Otizm Spektrum Bozukluğu
olarak adlandırılmaktadır. Genellikle üç yaşından önce başlayan ve genelde de çok uzun
yıllar süren, konuşmada gecikme, sosyal etkileşime girmeme, göz temasında kısıtlılık, sınırlı
ve tekrarlanan davranışlarla kendini gösteren beynin gelişimini engelleyen nöropsikiyatrik bir
hastalıktır.
Otizm ilk keşfedildiği günden günümüze tanı koyan uzmanların sayısının artması,
farkındalığın artması gibi nedenlerle daha sık karşılaşılmaya başlanmıştır. Dünyada ve
ülkemizde görülme nerdeyse her 60-65 çocuktan 1'inde görülmektedir. Erkek çocuklarında
kızlara oranla 3-4 kat daha fazla görülmektedir. Otizme her çeşit toplumda, ırkta ve ailede
rastlanmaktadır.
Otizmin çocuk yetiştirme özellikleriyle yada ailenin ekonomik koşullarıyla ilişkisi
yoktur.Otizmin erken ve kesin tanısı için kullanılan belirli bir yöntem bulunmamaktadır, tanı
tamamen klinik gözleme dayanmaktadır,gözleme dayanarak ve aileden alınan bilgilere göre
tanı konur.
Tanı için tüm belirtilerin çocukta bulunmasına gerek yoktur.Genellikle belirtiler 15-16.
aydan itibaren ortaya çıkmaktadır. Bazen çok erken dönemde de özellikle göz teması
kurmama, seslenildiğinde ismine anlamlı tepkiler vermemesi gibi durumların fark edilmesiyle
de tanınabilir.
Klinik Belirtiler
- Göz teması kurmazlar, kurarlarsa da çok kısa sürelidir.
- İsmi ile seslenildiği zaman genelde duymuyormuş gibi yaparlar ve tepki vermezler, ancak
ilgisini çeken sesleri hemen fark edebilirler.
- Konuşma genelde yoktur varsa da çok kısıtlıdır, genelde ezber tarzında ve anlamsızdır.
Papağan gibi kelime tekrarları(Ekolali) olabilir. Bazen de konuşma zamanla geriler.
- istediklerini göstermek için işaret parmağını kullanmak yerine ebeveynin elini tutup istediğini
aldırmaya çalışırlar.
- İşaret edilen yere genelde bakmazlar.
- Yaş grubunda çocuklarla yada başka çocuklarla aynı ortamda olsa dahi oynamak yerine
yalnız kalmayı tercih ederler.
- Ebeveynlerin duygularını anlamakta güçlük çeker (kızgınlık, sevinç, üzüntü), yada yeterli
tepki vermezler.
- Vücut dilini, jest ve mimiklerini genelde kullanmazlar, donuk bakışları vardır.
- Oyunları genelde sıra dışı, sınırlı ve hayali olmaktan uzaktır. Tekrarlayıcı oyunları tercih
ederler (oyuncakları dizmek, arabaların tekerleklerini çevirmek gibi)
- Nesneleri döndürmek, yada dönen cisimlere karşı aşırı ilgili olma hali vardır. Bazen
nesneleri koklamak, yalamak gibi davranışları da olabilir.
- Bazı nesnelere aşırı takıntıları olabilir (kalemlere, anahtarlara, lambalara, peçetelere aşırı
ilgi)
- Bazı seslere karşı aşırı hassastırlar ( saç kurutma makinası, inşaat arabalarının sesleri gibi)
- Anlaşılmaz, garip sesler çıkarabilirler,
- Bazen bir yere bakar gibi dalma, ev içerisinde anlamsız koşuşturma hareketleri vardır.
- Stereotipi denen garip el hareketleri bulunur. ( Ellerini kanat çırpar gibi yapma, para sayar
gibi parmaklarını oynatma, sevindiğinde ya da sinirlendiğinde ellerini alkış yapar gibi çırpma)
- Bazen parmak ucunda yürüme, kendi etrafında dönme hareketleri bulunur.
- Karşısındakini genelde taklit etmez (bay bay, öpücük yapma hareketlerini yapmaz.)
- Bulunduğu ortamdaki kişilerin dikkatini çekmez, sanki etrafında kimse yokmuş gibi davranır.
- Çiğneme hareketleri gelişmemiştir, el kasları zayıf olabilir, motor becerilerde kısıtlılık vardır.
Otizm Spektrum Bozukluğu olan çocukların ebeveynlerinin yaklaşık yarısı çocuklarının
sıra dışı davranışlarını 15-16. aylıktan itibaren, yaklaşık beşte dördü de yaklaşık 24 aylıktan
itibaren fark ederler. Ancak birçok ebeveyn bu durumu kabullenmez, özellikle erkek çocukları
için konuşmuyor olma sıradan bir gecikme gibi değerlendirilir. Bu nedenle tanının konması ve
tedavi gecikir. Durumu reddetmek yerine şüphelenildiği an genel gelişim basamaklarının
değerlendirilmesi için hekime başvurulmalıdır. Çünkü otizmde tamamen düzelme ihtimali
mevcut şartlarda % 25 civarındadır. Ne kadar erken tanı konursa çocuğun bu durumdan
kurtulma ihtimali o kadar artmaktadır.
Ülkemizde bu bozukluğun tanısı koymak için artık yeteri kadar uzman hekim ve
düzelmesine katkı sağlayan özel eğitim uzmanları bulunmaktadır. Altın standart erken tanı ve
özel eğitimdir.