Oyun Oynamanın Dayanılmaz Hafifliği
Yazar Elif Gizem Türsel • Psikolog • 23 Mayıs 2022 • Yorumlar:
ÇOCUK MERKEZLİ OYUN TERAPİSİ NEDİR?
Dilini bilmediğiniz bir ülkede olduğunuzu hayal edin.
Biraz sokaklarında dolaştınız, lezzetlerini denediniz, güvenebileceğiniz birkaç yerli dost buldunuz, deneyimlerinizi kocaman bir gülümseme ile onlara anlatmaya çalıştınız, onlar da size gülümsediler. Bu gülümsemeler arasında bir iki kelime öğrendiniz, dostlarınızla beceriksizce ama keyifle konuşmaya çalıştınız.
Derken… Sorunlar yaşamaya başladınız. Hava bozdu, üşüdünüz ve keyfiniz kaçtı. Çevrenizde konuşup duran bu insanların ne dediğini anlayamadınız, üstelik sesleri de yüksek geliyordu ve tehlike altında hissettiniz. Birinin size dik dik baktığını sandınız, size zarar vermek mi istedi acaba? Yok canım, öyle değildir. Değildir, değil mi?
Yerli dostlarınıza rahatsızlığınızı anlatmak istediniz ama dillerini onlar kadar iyi kullanamıyorsunuz! Kazara öğrendiğiniz birkaç kelime ile rahatsızlığınızı ifade edemediniz. Göstermek istediniz ama elle tutulur gözle görülür şeyler de değildi bunlar… Dostlarınız neden rahatsız olduğunuzu anlayamadı, duygunuzu anlayamadı, sizi teselli edemedi. Bütün bu kaygılar, korkular içinize büyüdü büyüdü büyüdü…
Dilini bilmediğiniz ülkede, güzellikler ve kötülükler arasında, bunları anlatamadan, belirsizlik içinde kalakaldınız…
İşte, bazen çocuklarımız da böyle hissediyor!
Çocuklar anlama, anlamlandırma, ifade etme, düzenleme gibi becerilerde henüz uzmanlaşamadıkları için yaşadıkları sorunları, hissettikleri rahatsızlıkları yetişkinler kadar rahatça paylaşamıyorlar. Bunu davranışlarıyla gösteriyorlar. Örneğin, çocuğunuz sabırsızlıkla beklediği yeni doğan kardeşine bir anda kötü davranmaya başlıyor, onu sevmediğini söylüyor. Aslında, anne babasını paylaşmaktan üzüldüğünü, yerini kardeşinin alacağından ve artık sevilmeyeceğinden korktuğunu, hala sevildiğini görmek ve hissetmek istediğini sözcüklerle değil de davranışla “söylüyor”. Yetişkinlerin ustalaştığı ifade etme becerilerini yeni yeni öğrenmeye ve kullanmaya başladığı için kendini davranışlarla ifade edebiliyor.
Burada imdadımıza oyun yetişiyor. Oyun, çocukların günlük hayatlarının minyatürü gibidir. Çocuk yaşadığı şeyleri oyunda tekrarlar, bir daha ele alır, yeniden değerlendirir, duygularını oyuncaklar üzerinden ifade eder, olası sonuçları görür ve değerlendirir, ne yapacağına ya da yapmayacağına karar vermeye çalışır.
Çocuk Merkezli Oyun Terapisi de psikolojik sıkıntılar yaşayan çocuklara tam bu noktadan el uzatır! Yaşadığı sorun her ne ise, oyunla ve oyuncaklarla ifade etmesi, bu sırada becerilerinin ve benliğinin desteklenmesi için çalışmalar yürütülür.
Çocuk Merkezli Oyun Terapisi’nde çocuk oyun oynarken terapistin dikkatli gözlemleri ve uygun yorumları ile desteklenir ve bu sırada olduğu haliyle kabul edilir. Böylece, yapılandırılmış, sınırları ve kuralları belirgin bu ortam içinde çocuk deyim yerindeyse hem kendini hem de hayatı oyun oynayarak keşfeder.
Bir uzman olarak, çocukların kendilerini, sorunlarını oyunla ifade etmelerine şahit olmak beni her zaman büyüledi. Biraz düşününce, biz yetişkinler de aslında resim, müzik, sinema, tiyatro gibi sanat dallarıyla “oynayarak” içimizi döküyoruz bazen. Bizi bile rahatlatırken, oyunun çocuklarımız üzerindeki iyileştirici etkisini hayal etmek sizce de inanılmaz değil mi?
Sevgiler,