Panik bozukluğu nedir? Panik bozukluğun tedavisi nasıl ve kim tarafından yapılır?
Yazar Mustafa Canbazoğlu • Psikiyatrist • 11 Temmuz 2016 • Yorumlar:
Panik bozukluğu nedir? Panik bozukluğun tedavisi nasıl ve kim
tarafından yapılır?
Panik bozukluğu nedir? Panik bozukluğun tedavisi nasıl ve kim tarafından yapılır?
Panik bozukluğu, yineleyen, en az iki beklenmedik panik atağının olması ve bu ataklardan
sonra, en az bir ay süreyle, başka bir panik atağı olacağına ilişkin sürekli bir kaygı duyma
(beklenti anksiyetesi) ya da panik ataklarının olası sonuçlarıyla ilgili olarak kaygılanma ya
da bu ataklarla ilişkili, önemli birtakım davranışsal değişikliklerin ya da tutum
değişikliklerinin ortaya çıkması şeklinde tanımlanabilir.
Panik ataklarının sıklığı ve şiddeti büyük ölçüde değişir. Kimilerinin, aylarca, düzenli olarak,
orta sıklıkla panik atakları (haftada bir gibi) olurken; kimilerinin bir süre, çok büyük sıklıkta
panik atakları olduktan (bir hafta süreyle her gün gibi) sonra, haftalarca ya da aylarca hiç
panik atağı olmayabilir ya da daha az sıklıkta (ayda iki kez gibi) panik atakları olabilir.
Panik bozukluğu olan kişiler, panik ataklarının sonuçlarıyla ilgili olarak birtakım kaygılar
taşırlar ya da bu ataklara birtakım anlamlar yüklerler. Kimisi, bu atakların, tanısı konmamış,
önemli bir hastalığın göstergesi olduğunu düşünür. Gerekli incelemeler yapıldıktan sonra,
yeterli güvence verilmesine karşın, bu düşüncelerini genelde sürdürürler. Diğerleri, panik
ataklarının çıldıracaklarının bir göstergesi olduğunu düşünür. Yineleyen panik atakları olan
kimileri ise, geçirdikleri panik ataklarına tepki olarak birtakım tutumlarını değiştirirler (örn.
işlerini bırakabilirler, spor yapmaktan çekinebilirler).
Yeni bir panik atağı geçirmekten ya da doğabilecek sonuçlarından ötürü kaygılanmak,
sıklıkla kaçınma davranışına yol açar. Kaçınma davranışı, agorafobi için tanı ölçütlerini
karşılamaya yeter bir düzeyde ise bu durumda,"agorafobi ile birlikte olan panik bozukluğu"
denir.
Panik Atağı Nedir?
Panik atağı gerçek bir tehlikenin olmadığı bir zaman, yoğun bir korku ya da sıkıntı duyulduğu
apayrı bir dönem sırasında, bedensel ya da bilişsel aşağıdaki 13 belirtiden en az dördünün
bulunmasıdır.
Bedensel:
Çarpıntı,
Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma,
Soluk darlığı ya da boğuluyormuş gibi olma duyumu,
Tıkanma duyumu,
Bulantı ya da karında bir sıkıntı duyma,
Titreme ya da sarsılma,
Baş dönmesi ya da sersemlik duyumu,
Uyuşmalar,
Ürperme ve ateş basmaları,
Terleme
Bilişsel:
Gerçekdışlılık duyumu (derealizasyon) ya da kendine yabancılaştığı duyumu
(depersonalizasyon)
Denetimini yitireceği ya da çıldıracağı korkusu,
Ölüm korkusu.
Panik atağı birden başlar ve hızla doruğa ulaşır (genellikle 10 dakika ya da daha kısa bir
süre içinden). Çoğu kez, yakında bir tehlike olduğu ya da kötü sonun yaklaştığı düşünülür ve
kaçma isteği doğar.
Panik ataklarının belirli üç türü vardır:
Beklenmedik,
Durumsal,
Durumsal yatkınlık gösterilen ataklar.
Beklenmedik panik atakları, "hiçbir neden yokken" kendiliğinden ortaya çıkan ataklardır;
durumsal panik atakları, hep bir durumla karşılaşınca ya da karşılaşacak olma beklentisi
içindeyken ortaya çıkan ataklardır; durumsal yatkınlık gösterilen ataklar ise, durumsal panik
ataklarına benzer, ancak söz konusu durumda kimi zaman panik atakları ortaya
çıkmayabilir.
Agorofobi Nedir?
Kaçmanın zor olabileceği (ya da utanç doğuracağı) yerlerde ya da durumlarda olmaktan
kaygı duyma ya da panik atağı ya da panik benzeri belirtiler (birden bire baş dönmesinin ya
da kalp krizinin ortaya çıkması korkusu gibi) çıkması durumunda, yardım alınamayacağı
yerlerde ya da durumlarda olmaktan kaygı ve endişe duymadır.
>Yaşanan kaygı ve endişe, birtakım durumlardan sürekli kaçınmaya yol açar. Bunlar
arasında:
Evin dışında ya da evde tek başına kalmama,
Çok insan bulunan bir ortamda bulunmama,
Arabayla, otobüsle, uçakla yola çıkmama,
Köprüden geçmeme ve asansörü binmeme vardır.
Kimi insanlar, korktukları bu durumlarla karşılaşır ve büyük bir sıkıntı ya da korkuyla bunlara
katlanırlar. Çoğu zaman, yanlarında biri olduğu zaman bu tür durumlara daha iyi
katlanabilirler.
Panik Bozukluğu kimlerde ve ne sıklıkla görülür?
Panik bozukluğunun yaşam boyu görülme sıklığı % 1-2 arasında değişir. Daha çok ileri
ergenlik yıllarında ve 30'lu yaşla-rın ortalarında başlar. Görülme sıklığı, yaşam sürecinde iki
kez doruğa ulaşır, birincisi ileri ergenlik yıllarıdır, ikinci daha düşük düzeyde doruğa 30'lu
yaşların ortasında ulaşır. 45 yaşından sonra başladığı genelde olmaz.
Panik bozukluğu olan kişilerde aynı zamanda depresyon, sosyal fobi, yaygın anksiyete
bozukluğu, özgül fobi, obsesif-kompulsif bozukluk ve travma sonrası stres bozukluğu gibi
başka ruhsal bozukluklar da bulunabilir.
Panik Bozukluğun Tanısı Nasıl Konur?
Tanıyı bir psikiyatri uzmanının koyması gerekir. Panik bozukluğu tanısı koyduracak herhangi
bir laboratuar bulgusu yoktur. Ayrıntılı bir psikiyatrik muayene ve gerekirse ek psikiyatrik
testler yapılarak Panik Bozukluğu tanısı konur. Panik ataklar depresyon, travma sonrası
stres bozukluğu gibi bir çok hastalıkta görülebilir. Bundan dolayı varsa ek başka bir hastalık
bunların ayırıcı tanısı da yapılmalı ve bu hastalıklara göre de tedavi düzenlenmelidir.
Panik bozukluğun tedavisi nasıl ve kim tarafından yapılır?
Panik bozukluğu tedavisi olan ve günümüzde çok başarılı bir şekilde tedavi edilebilen bir
rahatsızlıktır. Panik bozukluğu tedavisinde antidepresan ve kaygıgiderici gibi çeşitli ilaçlar
kullanılabilir. İlaçlar Panik Ataklarının şiddetini ve sıklığını azaltmak, beklenti anksiyetesini
azaltmak ve eşlik eden depresyonu tedavi etmek için kullanılır. Eğer kaygı düzeyi kişinin
sosyal hayatını, ilişkilerini, iş hayatını olumsuz etkilemeye başlamışsa mutlaka ilaç
kullanılmalıdır. İlaçlar aynı zamanda psikoterapi’nin de etkinliğini arttırabilir.
Ancak Panik Bozukluğun tedavisi sadece ilaçla yapılırsa tedavi eksik kalır. Bundan dolayı
mutlaka psikoterapi de uygulanmalıdır. Bu rahatsızlıkta en etkili psikoterapi yöntemi Bilişsel
ve Davranışçı Psikoterapi dir (BDT). Panik bozukluğu hastaları ile yapılan çalışmalarda iyi bir
Bilişsel ve Davranışçı Psikoterapi’nin Panik Bozukluğu tedavisinde % 90’nın üzerinde etkili
olduğu gösterilmiştir. Bu psikoterapi ile panik atakların ve kaygının sebepleri araştırılır ve
ortaya çıkarılır, kişinin kaygı yaratan etkenlerle mücadele yeteneği arttırılır, panik ataklar
sırasında neler yapması gerektiğini ve ataklarla nasıl baş edebileceğini öğrenir. İlaç tedavisi
bırakıldıktan sonra tekrar panik atakların ortaya çıkma olasılığını en aza indirmek için
mutlaka psikoterapi tedavisi yapılması gerekir. Bundan dolayı Panik bozukluğu tedavisi hem
psikiyatrik ilaç tedavisini iyi bilen, hem de psikoterapi eğitimi almış bir uzman tarafından
yapılmasının uygun olacağını ve tedavide başarı şansını arttıracağını söylemek mümkündür.
Eğer tamamıyla düzelmeyen bir durum varsa ya ilaç tedavisi yeterli değildir ya da gerektiği
gibi kullanılmıyordur ya da psikoterapi yetersiz yapılmıştır.